kadın yaratılışta yarım kalmış bir erkektir

hayır ben üç çeyrek erkekim.

evrimini tamamlamamış pipişlerimiz bilem var. ben biraz da uzunum, bu açıdan bir buçuk erkeğim. mesela bu kokoreç biriminde üç çeyrek demektir. özetle üç çeyrek kokoreç çek abi bize djdj iyi başladık sonda yine bozduk ya.

hatta yarım kalmış dahi değildir zira kadın yaratık değil, insandır.

aristo mantığı çökeli, aşılalı çok oldu, anlaşılan aristo'nun kadın konusundaki bakışı da, mantık anlayışındaki kadar eksiklik taşıyor.
ama islamcıların, kadın konusunda aniden aristocu kesilmeleri de ilginç. felsefe ve mantık konusunda ne kadar geride olduklarının da kanıtı. felsefeyi, mantığı, aklı, bilimi yasaklayan din değil mi. felsefe şeytanın vesvesesidir uzak durun, mantık ve aklın değil imanın emrettiğini yapın diyen din değil mi. yani sizin din anlayışınız değil mi..
aristo'dan medet ummak için bile mi, binlerce yıl geçmesi gerekiyordu sizin için..

değildir abicim, baştan sona uydurma bir başlıktır.
kadın hem bir penis taslağı*, hem uterus hem de meme taşır. memeyi erkekler de taşır ama aktif ve verimli bi formda değil. ama okudum öğrendim, çok sıkışırsa erkekler de meme büyütüp süt verebiliyormuş.

kaburga maburga boş iş, adem elması da öyle.
1 kaburganın fazla - eksik oluşu tolere edilemez değil hiçbir şekilde. adem elmasının zaten güzel görünmek dışında vasfı yok.

erkekler yaratılışta yarım kalmış kadındır asıl.
meme var, gelişmemiş.
uterus? yok zaten.
dam? o da yok.
anca anüsten geçilecek meşakkatli bir yoldan sonra g noktası. kadında da var g noktası. üstelik erkekler erkekliğime zeval gelir mi korkusuyla kendileri bile yoklayamıyor olanı da.

sadece seks gibi düşünmeyelim.
hedonizme hizmet sıfır.
pragmatist bakarsak davranış ve biyoloji zaten asgari düzeyde.
daha nedir yani kadın aşağılamaya kalkmalar falan?

bunu günümüzün evrensel normlarıyla açıklamaya çalışırsanız çuvallarsınız a dostlar. aristo'nun yaşadığı dönemi ele alalım. kadınların köle olduğu bir toplumdan bahsediyoruz. pasifize edilmiş bir cinsiyet olarak kadın modelini ele aldığınızda hiçbir şeyi erkek olmadan yapamayan fizyolojisi ile birlikte hukuk olarak da neredeyse hiçbir sözünün olmadığını görüyoruz. ayrıca bu işin toplumsal bakış açısı. bir de fizyolojik bakış açısıyla yaklaşalım.

fizyolojik bakış açısını geliştirmek için aristo'nun doğayı yorumlama şekline bakmak lazım. doğa aristo'ya göre madde ve formdan oluşur. kadın bu bağlamda maddedir. çünkü pasif bir şekilde rahminde taşıyıcı rolü vardır. erkek ise işin form tarafıdır. çünkü hareketli olan spreme sahiptir. burada aristo'nun kadını pasifize etmek istemediğine eminim çünkü aristo'ya göre canlının oluşması için ekstra bir canlıya ihtiyaç yok.(bkz: abiyogenez)

o zamanların deneysel bilimden uzak olduğunu da söylemek lazım. benzer dönemlerde democritus bölünemeyen parçalamamayan kelimesinin karşılığı olan atomus terimini oluşturmuştur. atom kelimesini hala kullanıyoruz ama parçalanalı çok oldu mesela.

velhasıl dönemine göre aristo tutarsız değildir. onu en çok destekleyenlerden biri de sigmund freud olmuştur. küçük kız çocukları erkek üreme organını gördüğünde kendilerinde eksiklik hissetmeleri bu tezin kısmen psikanaliz açısından haklı bulunduğunu gösterir.

bence bu sözü yıkan asıl olay klonlama olmuştur. başarılı klonlama çalışmaları için hiçbir erkek hücresi kullanılmamış, resmen bu sözü yıkarcasına meme dokusundan alınan bir çekirdek ve yumurta hücresinin sitoplazması kullanılmıştır.

yıl olmuş 2025 ama hala aristo kafasında yaşıyor bazı andavallar.

ssssssiktirsin gitsin onu diyen.

meriçleşmeyin iki dk, neredeyse aaa olur mu öyle şey biz de erkek değiliz diyeceksiniz!

kadın fiziken erkeğin kötü bir taklididir. erkekte olmayan işlevsel özelliklere sahip olması daha gelişmiş olduğu anlamına gelmez.