kadınların sürekli sınıflandırılması

erkeklerin sosyal etkinliği o.

biz erkekler de siniflandiriliyoruz. normaldir, insanlik hali.

zengin erko, fakir erko. evet.

yanlış evet.. de yanlışlık, birilerinin insanları sanki karışmış bir yemek takımı şeklinde görüp illa da düzenleme sevdasında... (hmm. bu meyve bıçağı gibi balıklara karışmasın, şu da tatlı kaşığı gibi, yoksa dondurma mı..)
erkekler de nasiplendiriliyor çünkü..
kadınların daha çok sınıflandırılması yanlışı değiştirmiyor.. kadın ya da erkek, kişinin yaklaşım anlayışı sorunu..
'beni kategorize etme..!'

kadın dediğin
siz kadınlar
eeehhh yeter be ebesinin organik portakal suyu ha. kafanıza sıktırtacaksınız şimdi.

1-a sınıfındakiler zeki
1-b sınıfındakiler sempatik
1-c sınıfındakiler güzel....

dur böyle yapmıyorduk galiba.

kadınların sürekli toplumsal roller, fiziksel görünümler, cinsel kimlikler, annelik durumları ve meslekleri gibi birçok kategoriye ayrılması, onların birey olma haklarını ve özgürlüklerini kısıtlayan bir durumdur. bu sınıflandırmalar, kadınları toplumsal beklentilere ve cinsiyetçi normlara hapsederek, eşit bir birey olarak var olmalarını engeller.

kadınlar bir yandan "iyi kadın", "namuslu kadın", "anne" gibi idealleştirilen kalıplara sokulurken, diğer yandan "kötü kadın" gibi ötekileştirilen kategorilere yerleştirilir. bu etiketlemeler, kadınların gerçek potansiyellerini göstermelerini engeller ve onları toplumsal normlara uymaya zorlar.

sonuç olarak, bu sınıflandırmaların kaldırılması ve kadınların kendi seçimleri doğrultusunda özgürce var olmaları gerekir.

biz erkeklerin ekstra bir çaba sarfetmesine gerek yok bunun için, hanım kişileri davranış ve karakterleriyle sınıflarını kendileri belirler bize sadece buna şahit olmak düşüyor.