kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
başlık "benim adım bibi" tarafından 17.11.2020 07:16 tarihinde açılmıştır.
1.
yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
cemal süreya' nın vurucu dizelerinden sadece biri. kahvaltı sevicilik ancak bu kadar naif dile getirilebilirdi.
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
cemal süreya' nın vurucu dizelerinden sadece biri. kahvaltı sevicilik ancak bu kadar naif dile getirilebilirdi.
devamını gör...
2.
kahvaltı yapmayan ve sevmeyen biri olarak mutluluk ile arasındaki ilgiyi bir türlü çıkaramadığım, yakalayamadığım; yargı bildiren cümle.
bu sebeple ''olmalı'', bu sebeple ''yargı bildiren cümle''... ve son derece göreceli bir önerme. eğer ''akşam yemeğinin mutlulukla bir ilgisi olmalı'' derseniz, varım.
yine de bu yargıya ortak olan insanları anlamak adına;
kahvaltı: sabah, uykudan uyanış, yeni bir güne başlayış, kahve/çay, taze ekmek, yumurta, gazete, belki sevilen insanlar, belki sakin yalnızlık... belki bir sofra, belki de bir tepsi içi kadar alan... dışarıda güneş var. birazdan mutlu olacaksın. çünkü bu bir kahvaltı...
ı ıh... olmadı. kahvaltının hala mutlulukla bir ilgisi yok.
bu sebeple ''olmalı'', bu sebeple ''yargı bildiren cümle''... ve son derece göreceli bir önerme. eğer ''akşam yemeğinin mutlulukla bir ilgisi olmalı'' derseniz, varım.
yine de bu yargıya ortak olan insanları anlamak adına;
kahvaltı: sabah, uykudan uyanış, yeni bir güne başlayış, kahve/çay, taze ekmek, yumurta, gazete, belki sevilen insanlar, belki sakin yalnızlık... belki bir sofra, belki de bir tepsi içi kadar alan... dışarıda güneş var. birazdan mutlu olacaksın. çünkü bu bir kahvaltı...
ı ıh... olmadı. kahvaltının hala mutlulukla bir ilgisi yok.
devamını gör...
3.
kahvaltı ederken aklıma geldikçe midemi bulandırmaya başlayan, buram buram 15-25 yaş arası genç kadın tumblr'i veya instagram'ı kokan gereksiz popüler söylem şeysi (neysi?)
cemal süreyanın bir şiirinin içinde gayet güzel ve yerinde kullanılmış bu cümle, tahmin kipiyle yazılmış ve şiirlerde oldukça güzel duruyormuş ama online sosyalliklerinizde kahvaltı fotoğrafı üzerine yerleşince iticileşiyormuş. neden iticileşiyormuş derseniz bu paragraftaki mış/miş eklerini bir daha okuyormuşsunuz.
tahmin kipindeki rahatsız edicilik, hiç bir tespit/yargı/öneri içermeyen ve sanatın üç noktayla yapıldığını sanan ergen filozof paragrafları gibi. kahvaltının mutlulukla olan ilgisini adamakıllı açıklayan bir bağlantı , bilimsel makale vb. hiç mi yazılmadı bu sözler yayınlandığından beri? tonlarcası var, yani o 'bir ilgisi olmalı'nız gerçekten çok şiirsel, otantik, gizemli duruyor adeta parlıyorsunuz küçük hanım, tam bir şiirsever olmalısınız tanışalım mı?
asıl konuya geç de olsa gelirsek, asıl konu o kahvaltı fotoğraflarınızın kendisi. midemi bulandıran o aslında.
aşırıya kaçılmadan hazırlanamamış, binlerce çeşitle donatılmış kocaman uzun masalarda 5-6 kişi gülüp yemeğe başlamadan poz vermişsiniz, ne güzel anı olarak onu belgelemişsiniz. ama bu güzel anı bizlerle, yani internette yaptıklarınıza her gün denk gelen 1789 insanla, paylaşma isteğiniz gözlerimi yaşartıyor. bu mutluluk saçan aşırı cömert tavrınıza bayılıyorum. evlenelim mi?
hepsi bir yana, nostaljik tantanalar ve geçmiş zaman övücülüğü yaparak yeni nesil eleştirisi yapmak istemem lakin son dönemde ülkede yükselen bireyselciğin kokusu bu kahvaltı fotoğraflarından feci halde yayılıyor ve burnum çok hassas . 90larda çocuk olmak başlıklarında söylenmeyen bir şey var, bugün facebookta instagramda kahvaltı paylaşanların 90lı yılların güzel çocuklarının ta kendisi olduğu.üst komşunun çocuğu kapı zilini çaldığında pazar kahvaltısından kalma sucuklu yumurta kokusunu almasın diye , sokak kapısını açmadan önce mutfağın kapısını kapatan çocuklar bunlar.
bir çeşit toplumsal farkındalıkla büyütülmüş, bakkala gittiğinde arkadaşlarından daha pahalı birşey almaması tembihlenen çocuklar. annelerinin evde aşırı lüks bir eşya varsa fakir bir misafir geleceği zaman o eşyayı ortadan kaldırmasına tanık olmuş çocuklar, hayır çalınır diye değil. başka birinin sahip olmadığı ve arzulayabileceği bir nesneye sahip olunca bundan utanıp sıkılıp, nasıl saklayacağını şaşıran insanların büyüttüğü çocuklar.
şimdi instagram depresyonu diye bir şey mevcut, instagramda daha çok zaman geçiren insanlarda kıskançlık ve kendilerini hep bir şeylerden eksik kalıyor gibi hissetmenin yol açtığı üzüntü. -zamanında tatilde 5 yıldızlı otele götürülüp dönünce komşu çocuğuna pansiyonda kaldık diyen - çocuklar artık gittikleri gezip gördükleri her yerin reklamını yapıp 'burayı görmeden ölmemek lazım' diye de yazıyor üstüne çünkü. arkadaşlarıyla ya da sevgilisiyle yaptığı güzel bir pazar kahvaltısını o an içinde bulunulan ve hayatının güzel bir anısı olarak değil , daha sonrası için sergilemelik bir materyal olarak değerlendirip yemekler yenmeye başlamadan hemen bir fotoğrafını alıyor.
sanki mutlu anları bir bir biriktirip , bir gün mutsuz ve yalnızken ihtiyacım olur diye saklamaktan; asıl mutluluğu kaçırarak yaşıyoruz. her şey geleceğe satılıyor. bir başka taraftan da bireyciliğimiz , başkalarının mutluluğuna mal olacağını bildiğimiz bireyciliği her şey pahasına elden bırakmıyoruz, yaptığımız her şeyi yaşadığımız her anı başkalarının beğenisine ve oylamasına sunup, onlar onayladıktan sonra yaptığımızdan mutlu oluyoruz. aynı şeyleri yapamayanların, farklı bir hayat yaşayan pek çok insanın da aynı mecrada bulunabileceğini hep gözardı veya hasıraltı edip egomuzun hatta idlerimizin emrettiğini yapıyoruz. sucuğu, yumurtayı, tüpü alıp apartman boşluğunda kahvaltı yapıyoruz ki herkes sucuk alabildiğimizi bilsin. kokudan rahatsız olanları da kıskançlıkla, çeşitli semptomlara sahip olmakla suçluyoruz. herkes gibi gelip apartman boşluğunda yemek yapmadığı için asosyal ve kıskanç ilan ediliyor. oysa apartman boşluğunda yemek yapanların hepsi yine kendi yemeğini yiyor, öyle değil mi? bu samimiyetinize ve sosyalliğinize hayranım doğrusu, sizden çocuğum olsun istiyorum.
kahvaltının mutlulukla bir ilgisi kalmadı artık, ama kimi insanlar için mutsuzlukla bir ilgisi var ve mutsuz oldukları için onları suçluyoruz.
sabah sabah ne döktüm içimi, biraz da uykusuzluğun verdiği huysuzlukla yazmış da yazmışım.
ohh be içimi döktüm güne tertemiz sinirsiz stressiz başlarım artık.
cemal süreyanın bir şiirinin içinde gayet güzel ve yerinde kullanılmış bu cümle, tahmin kipiyle yazılmış ve şiirlerde oldukça güzel duruyormuş ama online sosyalliklerinizde kahvaltı fotoğrafı üzerine yerleşince iticileşiyormuş. neden iticileşiyormuş derseniz bu paragraftaki mış/miş eklerini bir daha okuyormuşsunuz.
tahmin kipindeki rahatsız edicilik, hiç bir tespit/yargı/öneri içermeyen ve sanatın üç noktayla yapıldığını sanan ergen filozof paragrafları gibi. kahvaltının mutlulukla olan ilgisini adamakıllı açıklayan bir bağlantı , bilimsel makale vb. hiç mi yazılmadı bu sözler yayınlandığından beri? tonlarcası var, yani o 'bir ilgisi olmalı'nız gerçekten çok şiirsel, otantik, gizemli duruyor adeta parlıyorsunuz küçük hanım, tam bir şiirsever olmalısınız tanışalım mı?
asıl konuya geç de olsa gelirsek, asıl konu o kahvaltı fotoğraflarınızın kendisi. midemi bulandıran o aslında.
aşırıya kaçılmadan hazırlanamamış, binlerce çeşitle donatılmış kocaman uzun masalarda 5-6 kişi gülüp yemeğe başlamadan poz vermişsiniz, ne güzel anı olarak onu belgelemişsiniz. ama bu güzel anı bizlerle, yani internette yaptıklarınıza her gün denk gelen 1789 insanla, paylaşma isteğiniz gözlerimi yaşartıyor. bu mutluluk saçan aşırı cömert tavrınıza bayılıyorum. evlenelim mi?
hepsi bir yana, nostaljik tantanalar ve geçmiş zaman övücülüğü yaparak yeni nesil eleştirisi yapmak istemem lakin son dönemde ülkede yükselen bireyselciğin kokusu bu kahvaltı fotoğraflarından feci halde yayılıyor ve burnum çok hassas . 90larda çocuk olmak başlıklarında söylenmeyen bir şey var, bugün facebookta instagramda kahvaltı paylaşanların 90lı yılların güzel çocuklarının ta kendisi olduğu.üst komşunun çocuğu kapı zilini çaldığında pazar kahvaltısından kalma sucuklu yumurta kokusunu almasın diye , sokak kapısını açmadan önce mutfağın kapısını kapatan çocuklar bunlar.
bir çeşit toplumsal farkındalıkla büyütülmüş, bakkala gittiğinde arkadaşlarından daha pahalı birşey almaması tembihlenen çocuklar. annelerinin evde aşırı lüks bir eşya varsa fakir bir misafir geleceği zaman o eşyayı ortadan kaldırmasına tanık olmuş çocuklar, hayır çalınır diye değil. başka birinin sahip olmadığı ve arzulayabileceği bir nesneye sahip olunca bundan utanıp sıkılıp, nasıl saklayacağını şaşıran insanların büyüttüğü çocuklar.
şimdi instagram depresyonu diye bir şey mevcut, instagramda daha çok zaman geçiren insanlarda kıskançlık ve kendilerini hep bir şeylerden eksik kalıyor gibi hissetmenin yol açtığı üzüntü. -zamanında tatilde 5 yıldızlı otele götürülüp dönünce komşu çocuğuna pansiyonda kaldık diyen - çocuklar artık gittikleri gezip gördükleri her yerin reklamını yapıp 'burayı görmeden ölmemek lazım' diye de yazıyor üstüne çünkü. arkadaşlarıyla ya da sevgilisiyle yaptığı güzel bir pazar kahvaltısını o an içinde bulunulan ve hayatının güzel bir anısı olarak değil , daha sonrası için sergilemelik bir materyal olarak değerlendirip yemekler yenmeye başlamadan hemen bir fotoğrafını alıyor.
sanki mutlu anları bir bir biriktirip , bir gün mutsuz ve yalnızken ihtiyacım olur diye saklamaktan; asıl mutluluğu kaçırarak yaşıyoruz. her şey geleceğe satılıyor. bir başka taraftan da bireyciliğimiz , başkalarının mutluluğuna mal olacağını bildiğimiz bireyciliği her şey pahasına elden bırakmıyoruz, yaptığımız her şeyi yaşadığımız her anı başkalarının beğenisine ve oylamasına sunup, onlar onayladıktan sonra yaptığımızdan mutlu oluyoruz. aynı şeyleri yapamayanların, farklı bir hayat yaşayan pek çok insanın da aynı mecrada bulunabileceğini hep gözardı veya hasıraltı edip egomuzun hatta idlerimizin emrettiğini yapıyoruz. sucuğu, yumurtayı, tüpü alıp apartman boşluğunda kahvaltı yapıyoruz ki herkes sucuk alabildiğimizi bilsin. kokudan rahatsız olanları da kıskançlıkla, çeşitli semptomlara sahip olmakla suçluyoruz. herkes gibi gelip apartman boşluğunda yemek yapmadığı için asosyal ve kıskanç ilan ediliyor. oysa apartman boşluğunda yemek yapanların hepsi yine kendi yemeğini yiyor, öyle değil mi? bu samimiyetinize ve sosyalliğinize hayranım doğrusu, sizden çocuğum olsun istiyorum.
kahvaltının mutlulukla bir ilgisi kalmadı artık, ama kimi insanlar için mutsuzlukla bir ilgisi var ve mutsuz oldukları için onları suçluyoruz.
sabah sabah ne döktüm içimi, biraz da uykusuzluğun verdiği huysuzlukla yazmış da yazmışım.
ohh be içimi döktüm güne tertemiz sinirsiz stressiz başlarım artık.
devamını gör...
4.
sosyal medyada kahvaltı sofrası paylaşımlarının vazgeçilmez sözüdür.
devamını gör...
5.
şuan sabah ne yapsam diye düşünmekteydim,normali akşam ne yesem di galiba ama sabah olsada pattis kızartıp,yiyip mutlu olmanın hayalini kurmaktayım.
devamını gör...
6.
sevilen insanlar yapıldığında doğru olduğunu düşündüğüm önerme. aksi halde tek başına yapılan kahvaltı tam bir işkence. tek başına pek kahvaltı yapası da gelmiyor insanın.
devamını gör...
7.
kahvaltının değil kiminle kahvaltı yaptığının mutlulukla bir ilgisi var. yani masada iki bardak olmalı. gerisi teferruat...
devamını gör...
8.
instabloggerlar tarafından serpme kahvaltı fotoğraflarına yazılan cemal süreya dizeleri.
devamını gör...
9.
müthiş gay bir ifade.
devamını gör...
10.
hakkında kısa ve öz konuşacağım bir başlık.oscar wilde akıllı bir adamdı.
"yalnız sıkıcı insanlar kahvaltıda parıldar."
"yalnız sıkıcı insanlar kahvaltıda parıldar."
devamını gör...
11.
bence yoktur. gün içinde tükettiğim gıdalarla aynı benim gözümde.
devamını gör...
12.
iyi bir yemek sizi mutlu edebilir ama bir öğüne fazla anlam yüklüyorsanız hayatınızı gözden geçirseniz iyi edersiniz.
devamını gör...
13.
şiirle ilgisi olan fakat benim yaşama sevinci ile ilgili diyeceğim önerme.
devamını gör...
14.
yalnız o kahvaltı bimden aldığınız kahvaltılıklarla hazırlanan değil, bilginiz olsun dedim.
devamını gör...
15.
türk usulü kahvaltı o, mesela italyan kahvaltısı kruvasan tipi çörek ve kahve. ne güzel zeytinleri peynirleri diğer öğünlerde yiyorlar.
devamını gör...
16.
kesinlikle katılıyorum. kalabalık sofraları, ailecek, sevdiğin arkadaşlarınla sohbet ederek yapılan bir ege kahvaltısının yerini ne tutabilir ki? acelesiz yapılan kahvaltılar işte bunun mutlulukla ilgisi var.
devamını gör...
17.
bu şiirde geçen slogan gibi cümle öylesine tuttu ki, bir kahvaltı akımı aldı başını yürüdü.
ülkenin dört bir tarafında serpme kahvaltıcılar türedi. adana köy kahvaltısı, karadeniz köy kahvaltısı, diyarbakır kahvaltısı, van kahvaltısı diyerek bölge ve şehirler kahvaltı rekabetine girdiler.
kimi yerlerde süpermarketten alınma kalitesiz malzemelerle 30 - 40 çeşit ürünlerden kurulu organik köy kahvaltıları kuruldu.
ülkenin dört bir tarafında serpme kahvaltıcılar türedi. adana köy kahvaltısı, karadeniz köy kahvaltısı, diyarbakır kahvaltısı, van kahvaltısı diyerek bölge ve şehirler kahvaltı rekabetine girdiler.
kimi yerlerde süpermarketten alınma kalitesiz malzemelerle 30 - 40 çeşit ürünlerden kurulu organik köy kahvaltıları kuruldu.
devamını gör...
18.
aile ve dostlarla yapılan kahvaltı “duygular şelale” sözünün son dakika başlığıyla alt yazı olarak geçmesini sağlar.
devamını gör...
19.
önce sıcak çay ve sıcak bir kahvaltılık,
ardından sıcak çay ve soğuk kahvaltılıklar,
en sonunda da sıcak çay ve reçel kaymak,
o gün mutsuz olmak için sebep bırakmaz insana.
ardından sıcak çay ve soğuk kahvaltılıklar,
en sonunda da sıcak çay ve reçel kaymak,
o gün mutsuz olmak için sebep bırakmaz insana.
devamını gör...
20.
hakikaten de bu kahvaltı güzellemeleri, olayın kendisini katbekat aşmış durumda. kaçımız öyle süslü, geniş, yayvan, çeşit çeşit kahvaltı yapma imkanı bulabiliyor ki?
kahvaltının sadece doymakla ilgisi vardır.
kahvaltının sadece doymakla ilgisi vardır.
devamını gör...