yazar: tezer özlü
yayım yılı: 1990
eser, türk edebiyatının lirik prensesi olarak adlandırılan tezer özlü'nün anlatılarından derlenmiş ve ölümünden dört sene sonra yayınlanmıştır.
yayım yılı: 1990
eser, türk edebiyatının lirik prensesi olarak adlandırılan tezer özlü'nün anlatılarından derlenmiş ve ölümünden dört sene sonra yayınlanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "armysuzy" tarafından 11.01.2021 21:04 tarihinde açılmıştır.
1.
''bu sabah yağmuru neden bu kadar çok sevdiğimi anladım.
ağlayan bir yüreğe benzediği için..''
sözlerinden sonra okumaya karar verdim bu kitabı. bu yüzden araştırma yapmamıştım, yazarın son kitabı olduğunu, ondan kalanlarla böyle bir kitap oluşturulduğunu bilmiyordum.
tezer özlü'den kalanlar var bu kitapta, ardında bıraktıkları var. ''yaşanan an da anı olacak'' diyen kişinin anıları var, yayınlanmayan ama yayınlanmak için yazılan notları var.
dedim ya, ben yanlış bir şey yaptım ve tezer özlü ile ilk ''kalanlar'' kitabıyla tanıştım. belki başka bir kitap sayesinde tanışsaydım kendisiyle, içimi bu kadar yakmazdı yazdıkları. bilemiyorum.
tezer özlü o kadar önemli şeylere değiniyor, o kadar ince düşünüp kelimelerini konuşturuyor ki, etkilenmemek elde değil. yine de içimde büyük bir hüzün duyuyorum kendisine karşı. bu kadar kırıldığı için.
kendini bir başkasına anlatabilmek bazen öyle güç oluyor ki. anlatamıyorsun, ya da anlaşılmıyorsun. insan iletişimi, sevgisi, saygısı işte bu gibi durumlarda çok önemli bir hal alıyor. olmayınca insan yıpranıyor. hatta belki ölmeyi bile düşünüyor. nitekim edebiyatımızın gamlı prensesi için de öyle olmuş. umarım huzurlusundur artık.
--- alıntı ---
"insanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. yazdıkları, okumak istedikleridir. sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir."
ağlayan bir yüreğe benzediği için..''
sözlerinden sonra okumaya karar verdim bu kitabı. bu yüzden araştırma yapmamıştım, yazarın son kitabı olduğunu, ondan kalanlarla böyle bir kitap oluşturulduğunu bilmiyordum.
tezer özlü'den kalanlar var bu kitapta, ardında bıraktıkları var. ''yaşanan an da anı olacak'' diyen kişinin anıları var, yayınlanmayan ama yayınlanmak için yazılan notları var.
dedim ya, ben yanlış bir şey yaptım ve tezer özlü ile ilk ''kalanlar'' kitabıyla tanıştım. belki başka bir kitap sayesinde tanışsaydım kendisiyle, içimi bu kadar yakmazdı yazdıkları. bilemiyorum.
tezer özlü o kadar önemli şeylere değiniyor, o kadar ince düşünüp kelimelerini konuşturuyor ki, etkilenmemek elde değil. yine de içimde büyük bir hüzün duyuyorum kendisine karşı. bu kadar kırıldığı için.
kendini bir başkasına anlatabilmek bazen öyle güç oluyor ki. anlatamıyorsun, ya da anlaşılmıyorsun. insan iletişimi, sevgisi, saygısı işte bu gibi durumlarda çok önemli bir hal alıyor. olmayınca insan yıpranıyor. hatta belki ölmeyi bile düşünüyor. nitekim edebiyatımızın gamlı prensesi için de öyle olmuş. umarım huzurlusundur artık.
--- alıntı ---
"insanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. yazdıkları, okumak istedikleridir. sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir."
devamını gör...
2.
bir tezer özlü kitabıdır.
ne zaman yapı kredi yayınlarından çıkan bir tezer özlü kitabı çıksa karşıma içime körüklü bir hüzün oturur. ne kadar güzeldir tezer özlü o kitap kapaklarına ve genç öleceğini bildiğindendir belki ne kadar da hüzünlü. tezer özlü'nün bu dünyayı bırakıp gitmesi her ölümden daha erken bir ölüm gibi gelir bana.
armysuzy'nin de dediği gibi bu kitapta tezer özlü'den kalanlar var. ve ben bu kitabı okurken sayfalardan elime o kadar çok hüzün bulaştı ki anlatmak istesem anlatamam. elimden gelmez.
ölümle ne kadar iç içe geçmiş bir yaşam sürdüğünü gördüm ben bu kitaptaki cümleleri gözlerimle takip etmeye çalışırken.
en çok da cesare pavese vardı kitap boyunca okuyana da muhtemelen yazara da eşlik eden. elbette franz kafka da göründü ara sıra ama ille de cesare pavese ve hem tezer özlü'nün hem de cesare pavese'nin zihninde kurulagelen darağacı.
kitabı okudum, kapağını kapattım, derin bir soluk aldım ve fark ettim ki bu kitap hala bitmemiş benim için.
ne zaman yapı kredi yayınlarından çıkan bir tezer özlü kitabı çıksa karşıma içime körüklü bir hüzün oturur. ne kadar güzeldir tezer özlü o kitap kapaklarına ve genç öleceğini bildiğindendir belki ne kadar da hüzünlü. tezer özlü'nün bu dünyayı bırakıp gitmesi her ölümden daha erken bir ölüm gibi gelir bana.
armysuzy'nin de dediği gibi bu kitapta tezer özlü'den kalanlar var. ve ben bu kitabı okurken sayfalardan elime o kadar çok hüzün bulaştı ki anlatmak istesem anlatamam. elimden gelmez.
ölümle ne kadar iç içe geçmiş bir yaşam sürdüğünü gördüm ben bu kitaptaki cümleleri gözlerimle takip etmeye çalışırken.
en çok da cesare pavese vardı kitap boyunca okuyana da muhtemelen yazara da eşlik eden. elbette franz kafka da göründü ara sıra ama ille de cesare pavese ve hem tezer özlü'nün hem de cesare pavese'nin zihninde kurulagelen darağacı.
kitabı okudum, kapağını kapattım, derin bir soluk aldım ve fark ettim ki bu kitap hala bitmemiş benim için.
devamını gör...
3.
babam ölemiyor çünkü yaşamaya başlamadı cümlesini zihnimden çıkaramadığım tezer özlü imzalı eser olup ondan kalanlar'ı okuyoruz.
incecik bir kitap olup yazarın günlük gibi samimi bir dille yazdığı yazıları yer alıyor.
incecik bir kitap olup yazarın günlük gibi samimi bir dille yazdığı yazıları yer alıyor.
devamını gör...
4.
tezer özlü'den geriye kalanları okuduğumuz incecik kitap; 1990 yılında yayınlanmıştır.
kitaptan önce yazarın kitaptaki ruh hali hakkında konuşmak gerekirse dünyayla ve dünyadaki düzenle alıp veremediği bir mesele olduğu, hayattaki gerçeklikler yüzünden depresyonda gibi olduğu söylenebilir.
yazarın hayata ve ölüme dair, insanlara dair, kendine dair fikirlerinin, duygularının, belki de içinde kalanların olduğu bir kitaptır bu,
itiraf niteliğindeki sözleri, dünyaya ve insanlara dair kırgınlıkları, felsefik çıkarımları kendine has bir biçimde anlatıyor.
düşünmek, düşünmenin sonunda kendini yitirmek, akıl hastanesine yatmak, her şeyden şüphelenmek, ölmek istemek, hayata dair inancını yitirir gibi olmak, galiba onun edebiyatının temel konularıdır denilebilir.
etkilendiği yazarlar hakkında düşünceleri,
cesare pavese hayranlığı,
edebiyatın onun tek dalı olması, intihar düşünceleri, hastalığı, yaşamanın zorlukları kitabın ana temalarıydı diyebiliriz.
biraz depresif bir kitap olduğu söylenebilir.
yaşamak ve ölmek arasında kalmış birinin isyan, acı, kırgınlık dolu satırlarını yazarın kendi ağzından dinliyoruz.
kendisinden geriye ne kalacağını belki kendisi de bilmiyor, bu yüzden yazmış da olabilir.
ölümü beklemek ve yaşamaktan sıkılmış olmak, hayatın beklediği gibi olmaması, topluma dair izlenimler, pek çok şeye dair yaklaşımlar, acının sonsuzluğu, yalnızlık, anlaşılmamak, dışlanmak, belki de onun en çok yazdığı şeylerden olabilir.
tıpkı bu kitabında da benzer şeyleri okuduğumuz gibi.
babam ölemiyor çünkü yaşamaya başlamadı.
kitaptan önce yazarın kitaptaki ruh hali hakkında konuşmak gerekirse dünyayla ve dünyadaki düzenle alıp veremediği bir mesele olduğu, hayattaki gerçeklikler yüzünden depresyonda gibi olduğu söylenebilir.
yazarın hayata ve ölüme dair, insanlara dair, kendine dair fikirlerinin, duygularının, belki de içinde kalanların olduğu bir kitaptır bu,
itiraf niteliğindeki sözleri, dünyaya ve insanlara dair kırgınlıkları, felsefik çıkarımları kendine has bir biçimde anlatıyor.
düşünmek, düşünmenin sonunda kendini yitirmek, akıl hastanesine yatmak, her şeyden şüphelenmek, ölmek istemek, hayata dair inancını yitirir gibi olmak, galiba onun edebiyatının temel konularıdır denilebilir.
etkilendiği yazarlar hakkında düşünceleri,
cesare pavese hayranlığı,
edebiyatın onun tek dalı olması, intihar düşünceleri, hastalığı, yaşamanın zorlukları kitabın ana temalarıydı diyebiliriz.
biraz depresif bir kitap olduğu söylenebilir.
yaşamak ve ölmek arasında kalmış birinin isyan, acı, kırgınlık dolu satırlarını yazarın kendi ağzından dinliyoruz.
kendisinden geriye ne kalacağını belki kendisi de bilmiyor, bu yüzden yazmış da olabilir.
ölümü beklemek ve yaşamaktan sıkılmış olmak, hayatın beklediği gibi olmaması, topluma dair izlenimler, pek çok şeye dair yaklaşımlar, acının sonsuzluğu, yalnızlık, anlaşılmamak, dışlanmak, belki de onun en çok yazdığı şeylerden olabilir.
tıpkı bu kitabında da benzer şeyleri okuduğumuz gibi.
babam ölemiyor çünkü yaşamaya başlamadı.
devamını gör...