müzik ruhumda gram milliyetçilik yokmuş benim, onu fark ettim. neyse müzik evrenseldir zaten.
devamını gör...
vatan hainidir.
devamını gör...
ruhunuzun ait olduğu ile içine doğduğunuz aynı olmayabilir. küçük yaşlarımdan itibaren arabın yalellisi gibi tekrar eden, söz ve müziği yeknesak, basit akorlu parçalardan hazzetmemişimdir. müziğin bir derinliği olması gerektiğine inanacak bir kulağa sahip olmak için müzikal eğitim gerekir. orta sınıf bir aileden gelmeme rağmen, ailemin zevkleri primitiften halliceydi. emel sayın'ı sanatçı olarak görüp, nejat uygur'a gülen 2. kuşak kent soylu bir aile işte. dolayısıyla şule gürbüz gibi 12 yaşındaydım ve beni peter gabriel büyütüyordu diyecek bir sanat zevkine ve ruh inceliğine sahip değildim. her ne kadar 1988 senesinde türkiye'de en iyi rock müzik susam sokağı'nda yapılıyor diyerek ağabeyimin nişanlısını hayrete gark etmişsem de uzun bir yol katettim.

kendi kültürümüzün üretimi olan müziğe saygı duyuyorum. bununla beraber her müzik türünde olduğu gibi bilhassa etnik türk müziği'nde ve havas ehlinin üretimi olan klasik türk musikisi'nde çok fazla yavan ve yetersiz örnek var. üstelik ben bu müziklerin engin deryasına dalmaya fazla istekli değilim.

uzun süreden beri kendi dönemime ait yerli ve yabancı pop-rock klasiklerinin haricinde müziğe ayırdığım vaktin çoğunu barok dönem kapsıyor. sadece müziğin tartışılmaz tanrı'sı johann sebastian bach bile bir ömre yeter. onun haricinde ruhuma hitap eden müzikler, 17 ve 18. yy'a ait monterverdi, vivaldi, couperin, marais, purcell gibi bestekarlar. bazı eserleri hariç beethoven ve mozart'a çok vakit ayırmıyorum. wagner'e hiç düşkün değilim. napoliten eserler de keza öyle. operayı ise tek bir arya için zamanını harcamak olarak görüyorum. yani ne olursa olsun klasik müzik diyenlerden hiç değilim.

genç ve çömez bir steve vai'nin de yer aldığı 1986 yapımı crossroads filminde, özel yetenek bursuyla klasik gitar eğitimi almaya hak kazanmış bulunan eugene (ralph macchio) gitarıyla rondo alla turca'yı yorumlarken, sonunu blues ile bağlayınca hocası kaşlarını kaldırıp, bunun mozart'a saygısızlık olduğunu, bir kalpte iki sevgi bulunamayacağını söyler. eugene ise '' ya oraya aitsem'' diye karşılık verir. neyse ki müzisyen değilim ve genç bedenleri arzulayan kart bir horoz misali hoşuma giden her tür ve besteciye verecek kadar sevgim var.
devamını gör...
sevip sevmemekle alakalı. türk sanat musikisi bana hitap etmiyor mesela, fakat kötülemem de, nötrüm. türküler de aynı şekilde. fakat son birkaç sene içerisinde çıkan türkçe şarkılar rezalet, tamamen varoş ruhlu insanlar için piyasaya şarkı pompalıyorlar. bu şarkılara nötr değilim direkt nefret ediyorum, şarkı da değiller hatta ahenksiz ses efektleri üstüne autotunelu konuşma metni ekliyorlar, sözlerin de manası yok. ama insanlar bunları istiyor, alıcı çoksa üretici de seri seri şarkı üretiyor ne yapsın, o da ekmeğinde sonuçta.
devamını gör...
her kültürün kendine has ve beğendiğim müzikleri var. bu konuda bir şey diyemem dinlenebilir lakin türk müziğine tamamen sırtını dönmek bambaşka bir şey. hani kuvvetli muhtemel dinlediği farklı dildeki şarkılarla çok büyük bir farkımız yoktur bence. biraz vatan hainliği sezdim ve laik atak geçirerek ülkemin müziğini savunuyorum teşekkürler.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kendi kültüründeki müzikleri sevmeyip yabancı müzik dinlemek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim