konuşma şansım olsaydı denilen kitap karakteri

dorian.

-hikmet bey?
-siz de kimsiniz nasıl girdiniz eve?
-korkmayın öylece odanıza geldiğim için. ben de nasıl olduğunu çok anlamadım.
-çıkar mısınız evimden. polisi arıyorum.
-durun aramayın polisi hemen gideceğim sadece beni dinleyin bir dakika.
off şimdi size hakkınızda bildiklerimi söylesem beni manyak zannedeceksiniz.
lütfen sakin olun.

hem ben size ne yapabilirim ki?inanın zararsızım.
-çok garip bir durum ama tamam oturun lütfen. ama en ufak bir gariplikte polisi ararım haberiniz olsun. sadece sanki farklı bir dünyadan gelmiş gibisiniz. ve sizi dinlemem gerektiğini hissediyorum.
-tamam anlatayım, sadece sözlükte yazıyordum ve "konuşma şansım olsaydı denilen kitap karakteri" diye bir başlığa denk geldim.
-sözlük mü? sözlük mü yazıyorsunuz?
-öyle değil. yani ileride internet denen bir sistem icat edilecek. dünyanın her yerine yazarak veya videoyla ulaşabileceksiniz. televizyondan başka insanlara ulaştığınızı düşünün.sözlük de bu icat sayesinde var olan bir uygulama. tanımlama üzerine. ama sadece kelimeler değil, kavramlar duygular vs.
-gelecekten mi geldiğinizi söylüyorsunuz?
aklınız yerinde mi?
-ya hayır. size nasıl anlatayım. siz bir roman kahramanısınız. ve ben sözlükte böyle bir maddeyi tanımlarken. size bahsetmiştim.
bir anda başım döndü ve kendimi burada buldum.
-peki diyelim dedikleriniz doğru. buna inandığımı düşünmeyin.
ne oluyor kitabın sonunda?
-bunu size söyleyemem.
-peki. ona da peki.
benimle ne konuşmak istediğinizi paylaşır mısınız?
-kendimi size hep yakın hissettim. kitabı okuduğumdan beri böyle oldu.
ve aklımdan içinde olduğunuz kitap geçti hepsi bu.
-adı ne kitabın?
-tehlikeli oyunlar...

-bu bir şaka mı?
-hayır inanın değil. bu benim için de çok garip inanın.
-hüsamettin albay'ın oyunlarından biri değildir umarım bu. bakın ilk geldiğinizde korktuğumu gizleyemem.şu an her ne kadar şaşırmış da olsam içim garip bir şekilde rahat.
ama gitmenizi rica ediyorum. bunu bir şaka olarak kabul ediyorum. bana oynanan bir oyun bu.
tehlikeli bir oyun.

olric
tutunamayanlar

tom hagen corleone. valla böyle akıllı bi adamla iki çift laf etmek isterdim.

kesinlikle dave güney, çok isterdim çok. bir de iyi anlaşacağımı düşündüğüm remzi ünal.

gregor samsa

ya o kadar çok ki. ama alice harikalar diyarında'daki şapkacı, tırtıl ve cheshire cat özellikle sohbet etmek istediğim karakterler. bi de kurt vonnegut'un leon trout'u.

hercule poirot ve miss marple

the australian wanderers kitabındaki captain spencer.

millenium serisindeki lisabeth ve michael
tutunamayanlar selim ve turgut
goriot babadaki goriot

aleksi zorba

vahşi jonh (cesur yeni dünya)

küçük prens'le konuşmak isterdim sonra da oblomov'u kolundan tutup çakıldigi koltuktan kaldırmak isterdim

c.

martin eden, raskolnikov, mitya karamazov.... of offf seçemem, seçemem anlıyor musunuz?

edmond dantes - monte cristo kontu

arkadaş sana helal olsun.

atticus ile günler ve geceler boyu sohbet etmek isterdim, harikulade bir karakter.

(bkz: tutunamayanlar) selim
kitabi bitirdikten sonraki boşluğu derinden hissediyorum eğer bir şansım olsaydı selim gerçekten yaşasın isterdim. hatta ciddi ciddi neden gerçek hayatta yok diye de hüzünleniyorum. karşılıklı oturup sohbet etmek çok isterdim. hep diyorum içimde bir selim var, selimleşmek var...
duygusal açıdan bağ kurduğum bir karakter selim.

(bkz: joseph k)

yeraltından notlardaki karakter çünkü o direk dostoyevski'nin kendisi.