konuşma şansım olsaydı denilen kitap karakteri

sanıyorum emma, anna ve thérèse ile bir konken masasında aşka dair sohbet etmek hoş olurdu..

madame bovary - (bkz: gustave flaubert)
anna karenina - (bkz: lev tolstoy)
thérèse desqueyroux - (bkz: françois mauriac)

raif efendi ve martin eden bu konuda ilk sırayı alırlar benim için.

1) kürk mantolu madonna - raif efendi
2) masumiyet müzesi - kemal
3) simyacı - simyacı ve delikanlı
4) serenad - max
5) küçük prens - küçük prens

zeze-şeker portakalı

pal sokağı çocukları- nemeçek

nastenka - beyaz geceler

ne istedin benim fyodor'umdan zalım

buz sarayı kitabındaki nunn karakteri

alev alatlı'nın yazdığı günay rodoplu karakteriyle sohbet etmek isterdim. orda kimse var mı serisinin ana karakteridir kendisi.

--! spoiler !--










köpeği azorka'yla birlikte petersburg'daki miller pastanesine giren ve sıksık oralarda dilencilik yapan ihtiyar yeremia smith ile konuşmak isterdim.

dostoyevski-ezilenler

--! spoiler !--

korhan. konuşsam zaten oracıkta hemencecik aşık olurdum ona. net.

jane austin in aşk ve gurur kitabındaki baba. eleman çok sık geçmese de kitapta, konuşmalarında falan böyle hafif göbekli, bıyık altından gülen bir tip canlanıyordu gözümde. böyle espri yapar da anlamazsın ya ciddi mi söylüyor, espri mi yapıyor diye, öyle bi tıp işte. biraz da umursamazdı. o elemanla konuşurdum işte. ne konuşsan da yormaz, baktın muhabbet sarmıyor kendi uzar zaten. adam gibi adamdır.

(bkz: zerdüşt)(bkz: godot)(bkz: martin eden)(bkz: holden caulfield)

kafka.

(bkz: arturo bandini)

arturo bandini, arturo dominic bandini ona nasıl seslenmemi isterse öyle seslenirdim. çünkü sağlam adam, minik köpek güldü ve çoktan yitik tepelerin yazarı. kendisi zaten hayali arkadaşım, arada sırada fısıldar kulağıma ama gerçekten var olsaydı ve sohbet edebilseydik müthiş olurdu.

bukowski de benim gibi düşünüyor olacaktı ki fante'nin yaşadığı sokaktan geçip evine bakmıştı. "camilla'nın yaratıldığı ev burası mı" diye sormuştu. rosa pinelli'ye, camilla lopez'e gidip sorardım, bu adamı nasıl sevmiyorsunuz eşşoğulueşekler diye. hele camilla lopez, sevdiğin adamın hikayelerini okudun mu hiç ? değerlendir diye arturoya verdiğin denemelerini okuduk, bok gibi. arturo uzun bir mektup yazdı aslında, yüzüne yüzüne vuracaktı salağın. sana da çok kızmıştı. minik köpek güldü ve çoktan yitik tepelerin yazarına böyle berbat hikayeleri getirme saygısızlığına kızmıştı. ama merhametli adamdır arturo, hasta, ölecek diye mektubu göndermedi. bir de sen üzülme diye.

sonra arturoyla beraber gidip kurbağa avlardık. dolabında sakladığı dergilerdeki kadınlara bakardık beraber. arturoyla ve arkadaşlarıyla sohbet etseydim müthiş olurdu gerçekten. ama arturo; öbür dünyadan beni seyrettiğini biliyorum ve her daim yol göstericim olarak benimle beraber olduğunu bilmeni istiyorum. seni ruhumda yaşatmaya çalışıyorum. artık laflarımı eğip bükmemeye özen gösteriyorum. nerede düşünmem gerektiğini, hangi meselelerin üzerine düşmeye değer olduğunu öğrettiğin için teşekkür ederim. seviyorum seni adamım.

gazap üzümleri romanındaki tom joad'dır. adam kovboy severim hızlı erkekleri. adrenalini de seviyorum gerçi ben. ondan da olur sorun yok.

veronika ölmek istiyor kitabı veronika karakteri

jack london - beyaz diş romanındaki beyaz diş.

satranç - doktor b.
yaşadığı şeyleri, o psikolojiyi, hayatta kalma mücadelesini bizzat ondan dinlemek isterdim.

elviro guarçez, bir şans olarak güzel seninle konuşmayı düşlemek.

ilya ilyiç...
(oblomov)