1963 yılı türk filmi. küçük bir kız olan alev , içinde şeytani duygular barındırmaktadır. görünürde normal ve dışa dönük görünen alev’in okul arkadaşının öldürülmesi olayında parmağı vardır. annesi ve evin uşağı da kendisinden şüphelenmektedir. imdb:7/10.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "punkçıserpil" tarafından 30.03.2022 12:38 tarihinde açılmıştır.
1.
1973'te intihar eden nevzat pesen'in yönettiği, filmin ikinci yarısında oyuncularının yarısının telef olduğu, amerikalı yazar maxwell anderson'un oyunundan ve mervyn leroy'un 1956 yapımı the bad seed filminden esinlenerek çekilmiş 1964 yapımı bir türk gerilim filmi.
oyuncu kadrosu sağlam: baş rolde alev - lale oraloğlu; yan rollerde öztürk serengil, suna pekuysal, bedia muvahhit, nedret güvenç var. film evin salonunda bir koltuğun tepesinde geçiyor. ara sıra da bir okul bahçesi görüyoruz. o dönem 9 yaşında olup 8 yaşında bir kız çocuğunu canlandıran alev oraloğlu'nun oyunculuğu ne kadar iyi ise annesi lale oraloğlu'nun oyunculuğu da o kadar kötü. gerilim filmi diye geçiyor ama tabii çekildikten 60 sene sonra izleyince sıkça gülümsüyorsunuz.
başlangıçta çocuğu kötü çıkan aileleri temize çıkarmanın hikayesi gibi geliyor. sonra yoksul ailelerin asil insanların çocuklarından daha üstün çocuklar yetiştirebileceğinin hikayesi mi acaba diyorsunuz. sonunda kötü tohumun temellerinin nereye dayandığını anlıyorsunuz, odak sürekli değişiyor. çekildiği döneme göre ilginç bir hikayesi olması açısından izlenebilir diye düşünüyorum. film, tuhaf hikayesine uygun tarzda mutlu bir son ile de bitiyor.
alev, dost okulu 2. sınıf öğrencisi, sınıfta sıra arkadaşı cemal hariç kimse ile konuşmayan, zengin bir ailenin sorunlu, şımarık kızıdır. cemal de garibim kendini beğendirmek için giriştiği türlü numaraların karşılığını alev'in eziyeti olarak alan aşık, kibar, başarılı bir öğrencidir. hatta o kadar başarılıdır ki 1. ve 2. sınıf öğrencileri arasında düzenlenen güzel yazı yarışmasında birinciliği kazanıp madalya sahibi olur. alev, arkadaşının kazandığı madalyayı hazmedemeyince okulun düzenlediği piknikte ayakkabısının demir topuğu ile cemal'i öldürür. olay, pikniğin düzenlendiği alandaki gölde gerçekleştiği için başta cemal'in gölde boğulduğu sanılır ama cemal'in ardından göle indiği de bilindiğinden alev'in okul ile ilişiğinin kesilmesine karar verilir.
olaydan kısa süre sonra alev'in öğretmeni, ardından da oğlu öldükten sonra alkolik olan nuran, lale'nin evine gelirler. sarhoş nuran konuşmaya başlayınca olay birden cemal'in cinayete kurban gitmesi odağından kaymış lale'nin ne kadar asil bir aileden geldiği, ne kadar güzel olduğu, ne kadar güzel giyindiği; kendisinin ise bir berberin yanında çalışan, hayatı boyunca aşağılanmış bir kadın olduğuna gelmiştir. (vah gidene!)
lale de cemal'in kazandığı güzel yazı madalyasını evdeki çekmecede bulmuş ve kızının cemal'i öldürdüğünden emin olmuştur. madalyayı cemal'in öldüğü göle atarak güya çocuğa iade etmiştir. sonra birden lale'nin babası iş gezisinden gelir ve lale "kızım katil olduğuna göre ben o kadar da asil biri olmamalıyım" düşüncesi ile babasına evlatlık olup olmadığını sorar ve aslında asilzade lale değil de ünlü bir katil kadının kızı nahide olduğunu öğrenir.
ilgili bilgiyi edinene kadar inanılmaz zarif, naif, kibar, müşfik, anlayışlı olan lale, gidip alev'e kafa göz dalar ve cinayeti itiraf ettirir. o arada eski komşuları yaşlı refiye hanım'ı da alev'in öldürdüğü ortaya çıkar. evin yardımcısı memo, alev'i sürekli sıkıştırmakta, yaptıklarını bildiğini söyleyerek cinayeti herkese anlatmakla tehdit etmektedir. belli ki o da canına susamıştır. alev, evde misafirlerin bulunduğu bir akşam memo'nun uyuyakaldığı samanlığı ateşe verip onu da öldürür. sonra lale, aynı evi paylaştıkları uzak bir akrabasından aldığı bir şişe sakinleştiriciyi bir gece alev'e vitamin diye yutturarak alev'i öldürmeye teşebbüs eder. fakat alev'in ölmesine fırsat kalmadan tabancayla kendini öldürünce evdeki gürültüye uyanan akrabalar, küçük kızın kurtulmasını sağlar. alev iyileşir iyileşmez herkesin uyuduğu yağmurlu bir gecede göle inip madalyayı aramaya kalkınca yüce mevlam cezasını verir ve yıldırım çarpması ile cemal'in öldüğü göle düşüp ölmesine sebep olur.
oyuncu kadrosu sağlam: baş rolde alev - lale oraloğlu; yan rollerde öztürk serengil, suna pekuysal, bedia muvahhit, nedret güvenç var. film evin salonunda bir koltuğun tepesinde geçiyor. ara sıra da bir okul bahçesi görüyoruz. o dönem 9 yaşında olup 8 yaşında bir kız çocuğunu canlandıran alev oraloğlu'nun oyunculuğu ne kadar iyi ise annesi lale oraloğlu'nun oyunculuğu da o kadar kötü. gerilim filmi diye geçiyor ama tabii çekildikten 60 sene sonra izleyince sıkça gülümsüyorsunuz.
başlangıçta çocuğu kötü çıkan aileleri temize çıkarmanın hikayesi gibi geliyor. sonra yoksul ailelerin asil insanların çocuklarından daha üstün çocuklar yetiştirebileceğinin hikayesi mi acaba diyorsunuz. sonunda kötü tohumun temellerinin nereye dayandığını anlıyorsunuz, odak sürekli değişiyor. çekildiği döneme göre ilginç bir hikayesi olması açısından izlenebilir diye düşünüyorum. film, tuhaf hikayesine uygun tarzda mutlu bir son ile de bitiyor.
alev, dost okulu 2. sınıf öğrencisi, sınıfta sıra arkadaşı cemal hariç kimse ile konuşmayan, zengin bir ailenin sorunlu, şımarık kızıdır. cemal de garibim kendini beğendirmek için giriştiği türlü numaraların karşılığını alev'in eziyeti olarak alan aşık, kibar, başarılı bir öğrencidir. hatta o kadar başarılıdır ki 1. ve 2. sınıf öğrencileri arasında düzenlenen güzel yazı yarışmasında birinciliği kazanıp madalya sahibi olur. alev, arkadaşının kazandığı madalyayı hazmedemeyince okulun düzenlediği piknikte ayakkabısının demir topuğu ile cemal'i öldürür. olay, pikniğin düzenlendiği alandaki gölde gerçekleştiği için başta cemal'in gölde boğulduğu sanılır ama cemal'in ardından göle indiği de bilindiğinden alev'in okul ile ilişiğinin kesilmesine karar verilir.
olaydan kısa süre sonra alev'in öğretmeni, ardından da oğlu öldükten sonra alkolik olan nuran, lale'nin evine gelirler. sarhoş nuran konuşmaya başlayınca olay birden cemal'in cinayete kurban gitmesi odağından kaymış lale'nin ne kadar asil bir aileden geldiği, ne kadar güzel olduğu, ne kadar güzel giyindiği; kendisinin ise bir berberin yanında çalışan, hayatı boyunca aşağılanmış bir kadın olduğuna gelmiştir. (vah gidene!)
lale de cemal'in kazandığı güzel yazı madalyasını evdeki çekmecede bulmuş ve kızının cemal'i öldürdüğünden emin olmuştur. madalyayı cemal'in öldüğü göle atarak güya çocuğa iade etmiştir. sonra birden lale'nin babası iş gezisinden gelir ve lale "kızım katil olduğuna göre ben o kadar da asil biri olmamalıyım" düşüncesi ile babasına evlatlık olup olmadığını sorar ve aslında asilzade lale değil de ünlü bir katil kadının kızı nahide olduğunu öğrenir.
ilgili bilgiyi edinene kadar inanılmaz zarif, naif, kibar, müşfik, anlayışlı olan lale, gidip alev'e kafa göz dalar ve cinayeti itiraf ettirir. o arada eski komşuları yaşlı refiye hanım'ı da alev'in öldürdüğü ortaya çıkar. evin yardımcısı memo, alev'i sürekli sıkıştırmakta, yaptıklarını bildiğini söyleyerek cinayeti herkese anlatmakla tehdit etmektedir. belli ki o da canına susamıştır. alev, evde misafirlerin bulunduğu bir akşam memo'nun uyuyakaldığı samanlığı ateşe verip onu da öldürür. sonra lale, aynı evi paylaştıkları uzak bir akrabasından aldığı bir şişe sakinleştiriciyi bir gece alev'e vitamin diye yutturarak alev'i öldürmeye teşebbüs eder. fakat alev'in ölmesine fırsat kalmadan tabancayla kendini öldürünce evdeki gürültüye uyanan akrabalar, küçük kızın kurtulmasını sağlar. alev iyileşir iyileşmez herkesin uyuduğu yağmurlu bir gecede göle inip madalyayı aramaya kalkınca yüce mevlam cezasını verir ve yıldırım çarpması ile cemal'in öldüğü göle düşüp ölmesine sebep olur.
devamını gör...