öne çıkanlar | diğer yorumlar

fransız yazar andré gide tarafından yazılmış olan otobiyografik eser. orijinal ismi si le grain ne meurt olan eser aslında pek çok biyografik eserin sahip olduğu kaçınılmaz donukluktan uzak bir noktada çünkü gide'nin düşünceleri, iç çalkantıları ve yaşama dair bakış açısını gündelik olayların içerisinde sıcağı sıcağına görebilme fırsatı tanıyor. gide zaten içerikten ziyade yazım biçimi ile oldum olası alışılmışın dışında kalan bir isim bence ve kendi hayatından söz ederken de bunun dışına çıkmıyor oluşu en azından beni gülümsetti. yazmak, üstelik kendi hayatını yazabilmek insana her zaman kendi hakkında objektif bir bakış açısı sunmaz. acılarımız başkalarının gördüğünden daha derin gelir veya koca evi gürültü ile dolduran mutluluklarımız başka bir gözde yalnızca sessizlikten ibarettir. her koşulda kendini suçlu veya suçsuz çıkarmak için uğraşan zihinlerimiz olayları görme biçimimizi değiştirir bundan ötürü insanın kendisine objektif bir bakış atmasının zorluğu kaçınılmazdır. gide bu eseri yazarken kendine veya olaylara ne kadar objektif yaklaşabilmiştir tartışılır ama ben bunun sınırlarını olabildiğince zorladığı taraftarıyım. okunmazsa pek bir şey kaybedilmez ama en azından yıllar önce bu sokaktan o zamanlar canlı olan biri geçti, yürürken bunları düşündü ve hissetti düşüncesi içini ısıtan, cesetlerin mazisine karşı ilgi duyan benim gibi insanlar için pahabiçilmez bir kaynak işlevi görüyor eser. baskıcı ve dindar bir anne, kendi içine gömülmüş küçük bir çocuk ve onun olduğu şeye, bugününe dönüşmesini sağlayan olaylar silsilesi sıradan bir hikaye gibi görünüyor olsa bile düşünceler ve gide'nin mazisini yorumlama biçimi oldukça akıcıydı bundan ötürü de keyifli bir okuma deneyimiydi benim için en azından. paris sınırları içerisinde başlayan hikaye cezayir sokaklarına taşmaya başladığında dönemden ziyade gide'nin iç dünyasının ne kadar canlı bir biçimde hatta belki de ete kemiğe bürünmüş bir bir şekilde sıcaklığını ve canlılığını korumayı başarması muazzam bir yazım biçiminin örneği. kitabın içeriği de eser için seçilen ismin ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor zaten. gide'nin bu kadar detayı anımsamasına duyduğum şaşkınlıkla beraber ek olarak ernest hemingway gücenmesin ama andré gide için paris pek şenlik değilmiş.**



je ne veux point me peindre plus vertueux que je ne suis : j’ai passionnément désiré la gloire ; mais ilm’apparut vite que le succès, tel qu’il est offert d’ordinaire, n’en est qu’une imitation frelatée. j’aime être aimé pour le bon motif et souffre de la louange si je sens qu’elle m’est octroyée par méprise. je ne saurais non plus me satisfaire des faveurs cuisinées. quel plaisir prendre à ce qui vous est servi sur commande, ou à ce que des considérations d’intérêt, de relations, d’amitié même, ont dicté ? la seule idée que je puisse être loué par reconnaissance, ou pour désarmer ma critique, ou pour armer mon bon vouloir, enlève d’un coup tout prix à la louange ; je n’en veux plus. car ce qui m’importe avant tout, c’est de connaître ce que vaut réellement mon ouvrage, et je n’ai que faire d’un laurier qui risque de faner bientôt

(kendimi olduğumdan daha erdemli göstermek istemiyorum; şöhret kazanmayı tutkuyla arzu ettim, ama genelde sunulduğu şekliyle popüler başarının, hileli bir taklitten başka bir şey olmadığını çok çabuk gördüm. ben hak ederek sevilmek istiyorum ve yanlış yere bahşedildiğini hissettiğim övgüler canımı sıkıyor. kurgulanmış lütuflar da beni memnun edemez. size sipariş üzerine sunulan ya da çıkar ilişkilerinin dayattığı şeyden nasıl zevk alabilirsiniz? minnettarlık yüzünden, yapacağım eleştirinin önünü kesme ya da iyi niyetimi harekete geçirme amacıyla övüldüğümü düşünmek bile övgünün tüm değerini bir anda yok eder; artık istemiyorum bunu. çünkü benim için en önemli şey, yaptığım çalışmanın gerçek değerinin ne olduğunun bilinmemesidir ve kısa süre sonra solup gitme tehlikesi taşıyan defne dalından bir taçla hiç işim olmaz.)

je ne découvrais rien que je ne l’en voulusse aussitôt instruire, et ma joie n’était parfaite que si elle la partageait. dans les livres que je lisais, j’inscrivais son initiale en marge de chaque phrase qui me paraissait mériter notre admiration, notre étonnement, notre amour.

(keşfedip de hemen onunla paylaşmak is­temediğim tek bir şey yoktu ve sevincim ancak onunla paylaşırsam tam oluyordu. okuduğum kitaplarda hayranlığımızı, şaşkınlığımızı, aşkımızı hak ettiğini düşün­düğüm her cümlenin kenar boşluğuna onun adının baş harflerini yazıyordum.)

sans doute ceux-là seuls sont-ils capables d’affirmations puissantes, que pousse en un seul sens l’élan de leur hérédité. au contraire, les produits decroisement en qui coexistent et grandissent, en se neutralisant, des exigences opposées, c’est parmi eux, je crois, que se recrutent les arbitres et les artistes. je me trompe fort si les exemples ne me donnent raison. mais cette loi, que j’entrevois et indique, a jusqu’à présent si peu intrigué les historiens, semble-t-il, que, dans aucune des biographies que j’ai sous la main à cuverville où j’écris ceci, non plus que dans aucun dictionnaire, ni même dans l’énorme biographie universelle en cinquante-deux volumes, à quelque nom que je regarde, je ne parviens à trouver la moindre indication sur l’origine maternelle d’aucun grand homme, d’aucun héros. j’y reviendrai.

(kuşkusuz sadece, kalıtımlarının rüzgârıyla tek bir yöne itilenler güçlü iddialara sahip olabiliyorlar. tersine, içinde birbirine zıt ama birbirini dengeleyen talepleri barındırıp büyüten melez varlıklara gelince, sanırım, arabulucular ve sanatçılar bunların arasından çıkıyor. örnekler beni haklı çıkarmazsa, fena halde yanılmış olurum ama, benim sezinler gibi olup işaret ettiğim bu yasa şimdiye kadar tarihçilerin merakını pek kurcalamamış olmalı ki, şu satırları yazdığım cuverville’de elimin altındaki hiçbir biyografide, sözlükte, hatta elli iki ciltlik muazzam biographie universelle’de hangi isme bakarsam bakayım, hiçbir büyük adamın, hiçbir kahramanın anne tarafından kökeni üzerine en küçük bir bilgi göremiyorum.)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tohum ölmezse" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim