türkçesi: öldüren ölüm .
1913 yapım yıllı macera filmi. aynı zamanda kitap uyarlaması.
öldürdüğü adamın el derisini söküp parmak izini kullanan fantômas'ın maceralarını konu edinir.
1913 yapım yıllı macera filmi. aynı zamanda kitap uyarlaması.
öldürdüğü adamın el derisini söküp parmak izini kullanan fantômas'ın maceralarını konu edinir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 17.09.2022 15:49 tarihinde açılmıştır.
1.
marcel allain ve pierre souvestre 1911 ve 1913 yılları arasında fantomas isimli bir suç serisi yazmaya karar veriyor, tamı tamına 13 ciltlik bir seri ortaya çıkınca ister istemez harika bir sinema, dizi ve çizgi roman serisinin de temelini oluşturuyor.
le mort qui tue ise fantomas serisinin sinemaya aktarılan üçüncü filmi. bu güzel sessiz - siyah beyaz filmin senaryosunu sizlere kısaca spoiler vermeden anlatayım ve bu filmi dönemine göre güzel bir inceleyeyim.
öncelikle, filmde jacques dollon isminde ressam bir karakterimiz var, bir gece yarısı evine birileri girip kendisini bayıltıyor, sabah uyandığında da odasında bir cesetle karşılaşıyor, ister istemez suç onun üzerine kalıyor ve yangından mal kaçırır gibi kendisini hapse tıkıyorlar. hapse girdiği daha ilk gün birileri tarafından öldürülüyor... daha sonrasında cesedini incelemek için kız kardeşi geliyor ve bir bakıyor ki ortada ceset meset yok! dahası da, bu cesedin kaybolma olayından 10 gün sonra kaybolan cesedin parmak izleri, bayıltılıp kolyesi çalınan birinin üzerinde bulunuyor.
film iyi restorsayon geçirmiş açıkçası, 1913 yapım olmasına rağmen birçok 1940-50-60 yapım filmden daha iyi bir görüntü kalitesine sahip. film birçok alanda öncü bir film, gerek polisiye, gerek gizem, gerek gerilim ve yer yer korku unsurları ile çok hoş sahnelere sahip lakin sahneler gereksiz yere uzun tutulduğu için insanı biraz sıkabiliyor... dahası da, kurgu insana gizem, gerilim vaat etse de asla bunu ileri derecede bir zeka ile tatmin etmiyor, yani dışavurumcu alman sineması ile karşılaşacağı bir senaryo örneği kesinlikle yok, her şey çok basit ve porno filmlerin başlangıcındaki gibi hızlı işliyor... filmin akşamları buz mavisi, gündüzleri ve ışıklı alanları sepya, mutlu olunduğu düşünülen sahneleri de oldukça güzel bir mor renk ile gösterilmiş, araştırmama rağmen ne zaman restorasyon geçirdiğini bulamadım.
film iyi, hoş, dönemine göre imdb'de 7 puanı hak etse de bu tarz sinemanın erken dönemlerindeki suç filmlerine hayranlık duyan beni pek etkilemedi, seri olmasından mütevellit pek zevk alamadım sanırım.
benim bu güzel filme puanım 6, seriye bulaşmasanız da olur.
le mort qui tue ise fantomas serisinin sinemaya aktarılan üçüncü filmi. bu güzel sessiz - siyah beyaz filmin senaryosunu sizlere kısaca spoiler vermeden anlatayım ve bu filmi dönemine göre güzel bir inceleyeyim.
öncelikle, filmde jacques dollon isminde ressam bir karakterimiz var, bir gece yarısı evine birileri girip kendisini bayıltıyor, sabah uyandığında da odasında bir cesetle karşılaşıyor, ister istemez suç onun üzerine kalıyor ve yangından mal kaçırır gibi kendisini hapse tıkıyorlar. hapse girdiği daha ilk gün birileri tarafından öldürülüyor... daha sonrasında cesedini incelemek için kız kardeşi geliyor ve bir bakıyor ki ortada ceset meset yok! dahası da, bu cesedin kaybolma olayından 10 gün sonra kaybolan cesedin parmak izleri, bayıltılıp kolyesi çalınan birinin üzerinde bulunuyor.
film iyi restorsayon geçirmiş açıkçası, 1913 yapım olmasına rağmen birçok 1940-50-60 yapım filmden daha iyi bir görüntü kalitesine sahip. film birçok alanda öncü bir film, gerek polisiye, gerek gizem, gerek gerilim ve yer yer korku unsurları ile çok hoş sahnelere sahip lakin sahneler gereksiz yere uzun tutulduğu için insanı biraz sıkabiliyor... dahası da, kurgu insana gizem, gerilim vaat etse de asla bunu ileri derecede bir zeka ile tatmin etmiyor, yani dışavurumcu alman sineması ile karşılaşacağı bir senaryo örneği kesinlikle yok, her şey çok basit ve porno filmlerin başlangıcındaki gibi hızlı işliyor... filmin akşamları buz mavisi, gündüzleri ve ışıklı alanları sepya, mutlu olunduğu düşünülen sahneleri de oldukça güzel bir mor renk ile gösterilmiş, araştırmama rağmen ne zaman restorasyon geçirdiğini bulamadım.
film iyi, hoş, dönemine göre imdb'de 7 puanı hak etse de bu tarz sinemanın erken dönemlerindeki suç filmlerine hayranlık duyan beni pek etkilemedi, seri olmasından mütevellit pek zevk alamadım sanırım.
benim bu güzel filme puanım 6, seriye bulaşmasanız da olur.
devamını gör...