1.
kendini şaşırmaktır. mecnununu aramaktır. aşkından dalıp gitmektir.
ukde sahibi: gözlerinden_aşk_saçılan_
bu neymiş arkadaş nick sahibinin niye böyle bir ukde bıraktığı belli.
ukde sahibi: gözlerinden_aşk_saçılan_
bu neymiş arkadaş nick sahibinin niye böyle bir ukde bıraktığı belli.
devamını gör...
2.
şaşkın olunca kendime söylerim,
yada şaşkınlara söylerim.
anlık off olmak.
yada şaşkınlara söylerim.
anlık off olmak.
devamını gör...
3.
sarhoşluk ile humarlık arasında bir insanlık halini belirten deyim.
benim için bir deyimden öte, uzun yıllardır kafamın içinde çekimleri devam eden ve bitmeyecek bir sinema filminin orjinal adı. hadi müjdeyi vereyim senaryosunu da ben yazıyorum bu sonsuz filmin. diğer alelade varolmalarla gündemi meşgul edenlere ithafen tahmin edilmeyecek azametiyle leyla olmanın birçok teferruatı vardır.
öncelikle leyla gerçek değildir. bununla ilgili uzun yıllar çalışmalar yaptık bir kurulla. - bundan bahsedeceğim - yazıdaki bütün karakter ve kişiler - ben dahil - hayal ürünüdür. hiçbir canlıya - ben hariç, tabi hâlâ canlı sayılırsam - zarar verilmemiştir.
sanılanın aksine leyla ismi verilen herkes leyla özelliği taşımaz. yani leylaları birbiriyle kıyas edip durmayın hiçbir işe yaramayacaktır. çünki leyla bir tanedir aslında. af buyurun ruz- i mahşerde - teşbihte hata olmaz - tanrı seyri gibi , güneş gibi görür herkes onu. bulut önüne geçince kaybolur. ziyası sadece akşam vakitlerinde göz yormayan mağrur bir güneş gibi. karlı kış günlerinde az da olsa ısıtır kendini göreni.
leyla yüksek kurulu
mamafih şairler ve bilumum ince fikirler tarihin muhtelif zamanlarında tüm leylaların fiziksel özelliklerini belirli bir çizgide tutmaya çalışmak niyetiyle sık sık bir araya gelip toplantılar, konferanslar, telekonsferanslar düzenlemişlerdir .
kimler yok ki bu cemlerde ; mecnunluk istidadına soyunan hilleli mehmet fuzuli, leyla'nın cenazesinde gözyaşı dökmek şerefine nail olmuş üsküplü yahya kemal, orta dünyadan kavgaya adam çağıran mustafa akar, kandan elbiseler giyip elinde tatlı çantasıyla dersaadet sokaklarında salınan pek kıymetli sezai karakoç, şimdinin iktidar yalakası akil adam orhan gencebay hatta neşet ertaş bile var bu mecliste. - adını hatırlayamadıklarım kırılmasınlar. -
karara bağlanan özelliklerden bazıları ; yüksek kalite sibirya kömürü kadar kapkara zülüfler, yeşil vadinin yeşili ile gam dağıtan kehribar bir tesbih keskinliğinde yemyeşil tercihe göre ela gözler ve cami damına kar yağmış gibi bembeyaz bir ten.
bu meclisi fazla aşikâr etmeyeceğim. ben de kurulun kararına saygı duyuyorum ve bunlar dışında ekleyeceğim başka meziyet yok. yoksa ne kavgalar ne hırgürler döndü sormayın. neyse.
leyla' ya bir zaman mefhumu bulunmadığından günün leyla için bir başlangıcı yoktur. yine de biz leyla olmayanlara bunu bu şekilde anlatmak, durumu anlamamız ehemmiyetiyle çok faideli olacaktır.
leylalık mesaisi
leyla yeni bir güne leyla olmanın bilinciyle doğrulur ve perdenin ardından semanın vaziyetine bakar. nazarıyla havayı kapatıp açabilir. leylanın gözünün tesiriyle aylak aylak uçan kuşlar" tevekkelna ala rabbissemai "- göklerin rabbine tevekkül ettik - diye dualar haykırarak kaçırışırlar. bu arada leyla üzerindeki libasları tebdil etmeden öylece hanesinin içinde bir oraya bir buraya ağır adımlarla yürüyerek varlığını gösterir ki buna literatürde odayı leylamak denir. sirayetini gösterdikten sonra hane nefes alır ve artık bir gün evvelsi oda değildir orası. - aynı oda iki kere leylalanmaz sevgili heraklitos -
leyla pek acıkma belirtisi göstermese de huzursuz türlü yemişler, fırının en dışlanmış ekmekleri, yerini yadırgamış yumurtalar gibi insani kırbaçlarla hırpalanmış varlıklar ona visal eylemek arzusuyla bir bir yanaşırlar önüne. leyla bizim bildiğimiz vakitsiz uyandırılmış koyu sabah çaylarından da içmez. onun çayı bardakta bir düğün varmış gibi pembe ve hafiftir. - ne çayı olduğunu hatırlamıyorum ama kendi gözümle görmüştüm ordan biliyorum. -
günün en ferah anlarından biri de öğle vaktinde yaklaşık saniyenin milyonda biri kadar süren leyla' nın iç çektiği andır. bu esnada zaman ne yapacağını bilemez ve bir ileri bir geri savrulur. öğle vaktinin o kasvetli yansımalarında leylanın bu iç çekişi, insanların bir daha hiç hatırlamayacakları bir ferahlık sızdırır yaşantılarına. menbaını bizim sözbahis kuruldan başka kimse bilmiyor bu doğal afetin.
günün geri kalanında ve bilhassa kerahet vakitlerinde leyla, leylalıkla ilgili biz leyla olmayanların anlamayacağı ince işlerle uğraşır. burada orhan veli'nin yırtılan denizi diken sevgili dostu dalgacı mahmut gibi basit işlerle uğraştığını sanmayın sakın. muhteviyatı ile ilgili birşey söylemememin sebebi hiç görmediğim için olsa gerek.
bazen dışarı çıkar leyla. evden çıktığı anda kendisi ve tebaası rahat etsin diye bir çeşit perde çeker insanların gözünde. insanlar perdenin olduğu yere baktıklarında defaatle geçtiği yollarda daha önce görmediği şeyler görürler. misal ; hayret! bu ağaç daha önce de mi buradaymış ? tuhaf! ben ne kadar güzel bir kadınmışım. ilginç! asaf halet ölmemiş miydi ya ?
gördüğünü ayan etmemeye bezm-i elest meydanında yemin etmiş tüm nesne onu görünce birbirine yaklaşır. mesela arnavut taşlarının birbirine nasıl daha sıkı kenetleneceğini arayan birtakım mühendis efradı halen daha güçlü bir yöntem bulamadılar. bizim kurul bunu da biliyor.
türlü nebatat boyun eğer o yaklaştıkça. cuma selamlıkları gibi ağaçlar uzar gider. yol onu bir tabutun - allah gecinden versin - ellerden akması gibi dilediği yere ulaştırır.
leyla'nın elinden aynaya bakmak fırsatı da alınmıştır. aynada göreceği bir yansıması da yoktur zaten. her gördüğü kendi suretinde tecelli eder ona. aynaya baktığında nedim'in şu beytini - bundan feci sıkıldığını söylemişti - görür her zaman:
niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya
meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir
leyla hoş sedalar duymak için ve o hoş sedaları mesrur etmek için musikiyle de yakından ilgilenir. dinlediği eserleri biz dinlediğimiz zaman sadece leyl! leyl! diye tambur sesine benzer iniltiler duyarız. leyla'nın dinlediği eserlerde onun işitme işaretlerini artık besteciler de itina ile porte üzerinde gösteriyorlar. - bu karar 21 ocak'tan sonra uygulamaya konuldu.-
bu bahislerden sonra leyla olmanın kendine göre zorlukları da vardır tabi. ara ara bizlerin arasına karışır ve kendini gizlemek, ilham olunmak leylayı gün sonunda bitap düşürür. leyla hüzünlendiği vakit bu dalganın yüksekliği kimi zaman coğrafyasının dışında etkiler gösterse de - afrika dahil değil - leyla bundan hiç hoşnut değildir. düşünsenize, bütün insan aleminin tek muhatabısınız ve sizden başka görevi devredebileceğiniz kimse yok.
son söz
leyla üzerine yıllarca ihtisasta bulundum. anladım ki onca senemi çöpe atmışım. hiç anlatılanlar yazılanlar gibi değildi. sözlerime itimat etmezseniz bu sebepten size darılmam.
leylanın izlerini gün içinde sürekli görüyorum. o istemeden böyle şeyler olacağını sanmıyorım ama bir şarkıda, poliklinik önünde monitörde yazan sırada.
geçen gece bir mülteci sudanlı amca ile tanıştım. annesinin adı leyla idi. bunun gibi şeyler.
bir de şu şarkı çalıp duruyor kar yağarken.
belki de yanlış bir leyla dediği anda karlar yerden göğe tekrar yükseliyorlar. buna anlam veremiyorum. aslında biraz da gücüme gidiyor.
son olarak yunus' un tahrif olunan şiirinden bir parça ile veda edeyim ;
şu dünyada bir nesneye
yanar içim göynür özüm
yiğit iken ölenlere
bir dem leyla sevmiş gibi
herkese hürmetlerimi sunarak iyi leylalar dilerim.
benim için bir deyimden öte, uzun yıllardır kafamın içinde çekimleri devam eden ve bitmeyecek bir sinema filminin orjinal adı. hadi müjdeyi vereyim senaryosunu da ben yazıyorum bu sonsuz filmin. diğer alelade varolmalarla gündemi meşgul edenlere ithafen tahmin edilmeyecek azametiyle leyla olmanın birçok teferruatı vardır.
öncelikle leyla gerçek değildir. bununla ilgili uzun yıllar çalışmalar yaptık bir kurulla. - bundan bahsedeceğim - yazıdaki bütün karakter ve kişiler - ben dahil - hayal ürünüdür. hiçbir canlıya - ben hariç, tabi hâlâ canlı sayılırsam - zarar verilmemiştir.
sanılanın aksine leyla ismi verilen herkes leyla özelliği taşımaz. yani leylaları birbiriyle kıyas edip durmayın hiçbir işe yaramayacaktır. çünki leyla bir tanedir aslında. af buyurun ruz- i mahşerde - teşbihte hata olmaz - tanrı seyri gibi , güneş gibi görür herkes onu. bulut önüne geçince kaybolur. ziyası sadece akşam vakitlerinde göz yormayan mağrur bir güneş gibi. karlı kış günlerinde az da olsa ısıtır kendini göreni.
leyla yüksek kurulu
mamafih şairler ve bilumum ince fikirler tarihin muhtelif zamanlarında tüm leylaların fiziksel özelliklerini belirli bir çizgide tutmaya çalışmak niyetiyle sık sık bir araya gelip toplantılar, konferanslar, telekonsferanslar düzenlemişlerdir .
kimler yok ki bu cemlerde ; mecnunluk istidadına soyunan hilleli mehmet fuzuli, leyla'nın cenazesinde gözyaşı dökmek şerefine nail olmuş üsküplü yahya kemal, orta dünyadan kavgaya adam çağıran mustafa akar, kandan elbiseler giyip elinde tatlı çantasıyla dersaadet sokaklarında salınan pek kıymetli sezai karakoç, şimdinin iktidar yalakası akil adam orhan gencebay hatta neşet ertaş bile var bu mecliste. - adını hatırlayamadıklarım kırılmasınlar. -
karara bağlanan özelliklerden bazıları ; yüksek kalite sibirya kömürü kadar kapkara zülüfler, yeşil vadinin yeşili ile gam dağıtan kehribar bir tesbih keskinliğinde yemyeşil tercihe göre ela gözler ve cami damına kar yağmış gibi bembeyaz bir ten.
bu meclisi fazla aşikâr etmeyeceğim. ben de kurulun kararına saygı duyuyorum ve bunlar dışında ekleyeceğim başka meziyet yok. yoksa ne kavgalar ne hırgürler döndü sormayın. neyse.
leyla' ya bir zaman mefhumu bulunmadığından günün leyla için bir başlangıcı yoktur. yine de biz leyla olmayanlara bunu bu şekilde anlatmak, durumu anlamamız ehemmiyetiyle çok faideli olacaktır.
leylalık mesaisi
leyla yeni bir güne leyla olmanın bilinciyle doğrulur ve perdenin ardından semanın vaziyetine bakar. nazarıyla havayı kapatıp açabilir. leylanın gözünün tesiriyle aylak aylak uçan kuşlar" tevekkelna ala rabbissemai "- göklerin rabbine tevekkül ettik - diye dualar haykırarak kaçırışırlar. bu arada leyla üzerindeki libasları tebdil etmeden öylece hanesinin içinde bir oraya bir buraya ağır adımlarla yürüyerek varlığını gösterir ki buna literatürde odayı leylamak denir. sirayetini gösterdikten sonra hane nefes alır ve artık bir gün evvelsi oda değildir orası. - aynı oda iki kere leylalanmaz sevgili heraklitos -
leyla pek acıkma belirtisi göstermese de huzursuz türlü yemişler, fırının en dışlanmış ekmekleri, yerini yadırgamış yumurtalar gibi insani kırbaçlarla hırpalanmış varlıklar ona visal eylemek arzusuyla bir bir yanaşırlar önüne. leyla bizim bildiğimiz vakitsiz uyandırılmış koyu sabah çaylarından da içmez. onun çayı bardakta bir düğün varmış gibi pembe ve hafiftir. - ne çayı olduğunu hatırlamıyorum ama kendi gözümle görmüştüm ordan biliyorum. -
günün en ferah anlarından biri de öğle vaktinde yaklaşık saniyenin milyonda biri kadar süren leyla' nın iç çektiği andır. bu esnada zaman ne yapacağını bilemez ve bir ileri bir geri savrulur. öğle vaktinin o kasvetli yansımalarında leylanın bu iç çekişi, insanların bir daha hiç hatırlamayacakları bir ferahlık sızdırır yaşantılarına. menbaını bizim sözbahis kuruldan başka kimse bilmiyor bu doğal afetin.
günün geri kalanında ve bilhassa kerahet vakitlerinde leyla, leylalıkla ilgili biz leyla olmayanların anlamayacağı ince işlerle uğraşır. burada orhan veli'nin yırtılan denizi diken sevgili dostu dalgacı mahmut gibi basit işlerle uğraştığını sanmayın sakın. muhteviyatı ile ilgili birşey söylemememin sebebi hiç görmediğim için olsa gerek.
bazen dışarı çıkar leyla. evden çıktığı anda kendisi ve tebaası rahat etsin diye bir çeşit perde çeker insanların gözünde. insanlar perdenin olduğu yere baktıklarında defaatle geçtiği yollarda daha önce görmediği şeyler görürler. misal ; hayret! bu ağaç daha önce de mi buradaymış ? tuhaf! ben ne kadar güzel bir kadınmışım. ilginç! asaf halet ölmemiş miydi ya ?
gördüğünü ayan etmemeye bezm-i elest meydanında yemin etmiş tüm nesne onu görünce birbirine yaklaşır. mesela arnavut taşlarının birbirine nasıl daha sıkı kenetleneceğini arayan birtakım mühendis efradı halen daha güçlü bir yöntem bulamadılar. bizim kurul bunu da biliyor.
türlü nebatat boyun eğer o yaklaştıkça. cuma selamlıkları gibi ağaçlar uzar gider. yol onu bir tabutun - allah gecinden versin - ellerden akması gibi dilediği yere ulaştırır.
leyla'nın elinden aynaya bakmak fırsatı da alınmıştır. aynada göreceği bir yansıması da yoktur zaten. her gördüğü kendi suretinde tecelli eder ona. aynaya baktığında nedim'in şu beytini - bundan feci sıkıldığını söylemişti - görür her zaman:
niçin sık sık bakarsın öyle mirat-ı mücellaya
meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kafir
leyla hoş sedalar duymak için ve o hoş sedaları mesrur etmek için musikiyle de yakından ilgilenir. dinlediği eserleri biz dinlediğimiz zaman sadece leyl! leyl! diye tambur sesine benzer iniltiler duyarız. leyla'nın dinlediği eserlerde onun işitme işaretlerini artık besteciler de itina ile porte üzerinde gösteriyorlar. - bu karar 21 ocak'tan sonra uygulamaya konuldu.-
bu bahislerden sonra leyla olmanın kendine göre zorlukları da vardır tabi. ara ara bizlerin arasına karışır ve kendini gizlemek, ilham olunmak leylayı gün sonunda bitap düşürür. leyla hüzünlendiği vakit bu dalganın yüksekliği kimi zaman coğrafyasının dışında etkiler gösterse de - afrika dahil değil - leyla bundan hiç hoşnut değildir. düşünsenize, bütün insan aleminin tek muhatabısınız ve sizden başka görevi devredebileceğiniz kimse yok.
son söz
leyla üzerine yıllarca ihtisasta bulundum. anladım ki onca senemi çöpe atmışım. hiç anlatılanlar yazılanlar gibi değildi. sözlerime itimat etmezseniz bu sebepten size darılmam.
leylanın izlerini gün içinde sürekli görüyorum. o istemeden böyle şeyler olacağını sanmıyorım ama bir şarkıda, poliklinik önünde monitörde yazan sırada.
geçen gece bir mülteci sudanlı amca ile tanıştım. annesinin adı leyla idi. bunun gibi şeyler.
bir de şu şarkı çalıp duruyor kar yağarken.
belki de yanlış bir leyla dediği anda karlar yerden göğe tekrar yükseliyorlar. buna anlam veremiyorum. aslında biraz da gücüme gidiyor.
son olarak yunus' un tahrif olunan şiirinden bir parça ile veda edeyim ;
şu dünyada bir nesneye
yanar içim göynür özüm
yiğit iken ölenlere
bir dem leyla sevmiş gibi
herkese hürmetlerimi sunarak iyi leylalar dilerim.
devamını gör...
4.
olamamaktan iyidir diye düşündüğüm çok sevme durumudur.
devamını gör...
5.
mecnunun ne halde olduğundan haberinin bile olmamasıdır.
devamını gör...
6.
çok içmiş kişinin sarhoş olması.
devamını gör...
7.
devamını gör...
8.
leyla olmak bi derece de, mecnun olabilmek mesele..
devamını gör...
9.
leyla olan çokta mecnun olmak asıl mesele yeğen. ezel'e bağlayıp leyla ile mecnun hakkında tanım girmek nasıl bir kafa? (bkz: diziler karıştı.)

devamını gör...
10.
durum leyla...
devamını gör...
11.
aklı bir karış havada olmak, sersem sersem dolaşmak. aşık olduğun kişinin hep aklını kurcalaması
devamını gör...
12.
başlangıçta sidikli ergen bir tip işte, finalde mecnun muhtmelen taniyamamistir.. adam koca dağı deliyor iki günlük iş değil sonuçta
devamını gör...
13.
genellikle mutlu ve boş boş gülen, dalıp giden insanlara söylenen bir sözdür.
devamını gör...
14.
ama yasemin olmamak.
devamını gör...