1.
aşk, asla özür dilemek zorunda olmamaktır alıntısını bırakabileceğim, zaten genel anlamda da bu alıntıyla hatırlanan, 2012 yapımı güney kore dizisi.
karşılaştırmalı tarih okumalarını seviyorsanız; muhtemelen bu diziyi de seversiniz. çünkü dizide 1980'li ve 1960'lı yıllar kore tarihine ve sosyolojisine tanık olabiliyorsunuz.
ihtilal çığırtkanlığı, baskıcı rejim, savaş ihtimali, tüm baskılara rağmen gelecekten beklentileri ve geleceği değiştirme umudu sağlam gençleri ve bu baskıya kurban giden bir aşk; dizinin eski bölümlerinde en çok dikkat çeken öğeler.
güney kore garip bir ülkedir. gerçek anlamda garip bir ülkedir. kraldan çok kralcıdır. aşırı sağcıdır, merkez sağ, hiçbir yerde olamadığı kadar burada kuvvetlidir. gelenekçidir, büyüklere aşırı saygı hâkimdir, eleştiriye tamamen kapalıdır. aşırı milliyetçi ve dincidir. roma'dan çok romacı ve papadan çok katoliktir. işte dizide, birkaç yılda bir ülkede gündeme gelen bu konuların, eskiden bir yaşam biçimi olmasına değinilir.
üniversiteye girerken arama yapılması, kızların etek boylarının ölçülmesi, pop müzik yasağı, popüler kültürü yasaklayan devlet baskısı, yasaklı radyo yayınları...
yahu kore'de o dönem, mevcut düzeni değiştirmek isteyen gençler, gizlice yayın yapar. arkası kapatılmış triportör ya da midibüs, belki küçük bir kamyonete gizlenerek yayın yapmak istedikleri bölgede, gizlice gezinerek yayın yaparlar. bir kişi, erketeye yatar, etrafı kolaçan eder ki bu bazen şoför ya da şoföre yardım eden öğrenci olur, diğerleri ise yayın içeriklerini okur ve şarkıları çalar. her şey çok tadındadır. işte bu gerçeklere değinilir.
etek boyu tartışmasına gelecek olursak; sık sık güney kore'de yasa tasarısı sunulup ya veto edilir -ki geçmişte kabul edilmiştir, trajikomik bu ülke, bunu da görmüştür- hala ara sıra gündeme gelen bir konudur kore'de.
dizide buna da hayli değinilir ve kısa etek - şort göndermesi sık yapılır. kuzeyle güney'in çatışması da, biraz buradan gelir.
sonra sık sık japonya ile gerilim hâkimdir. bir türk - yunan gerilmesi misali ya yemek tartışmasında ya sınır çatışmasından ipler gerilir. ülkeyi terk eden japonya'ya sığınır falan... yani anlayacağınız karşılaştırmalı tarih severler için dizide es kaza bu konulara da ufak ufak değinilir. okumayı bilene...
keza o dönem ve sonraki dönemin kıyaslaması, iyi yapılmış.
bi eski nesil ve yeni nesil karmaşası vardır ki kore'nin hala başını ağrıtan bir meseledir bu, dizide yansıtılmış...
dizi, nuhu nebi'den kalmış olmasına rağmen tarihi birçok noktaya değinmesi bakımından kendini, diğerlerinden sıyırır. tabi
klasik bir aşk öyküsü anlatması bakımından, bir zaman sonra bu konulardan da sıyrılır.
başrollerin, bu yukarıda anlattıklarımla pek alakaları yoktur yani... sadece idealist, sadece okulunu bitirmek isteyen sıradan genclerdir kanımca.
dizide, iki farklı tarihe açılan kapı var. dizi, bu yönüyle de diğerlerinden ayrılıyor. ancak 20 bölüm, gerçekten çok uzun ve gereksiz, daha kısa tutulabilirdi. izlerken bir yerden sonra sıkıyor... zaten bir dizi, şayet 13. bölüm sonrası baymıyorsa o dizi, olmuştur. ancak daha 13'e varmadan sıkmaya başlamıştı.
ben jang geun suk için izlemiştim. çünkü genelde kendi karakterine uygun yapımlar seçiyor ki bu da, kendi karakterine oldukça uygun bir yapımdı. yoon - ah* da, izlemeye değerdi bana göre. çünkü iki farklı dünyanın, iki farklı insanını yansıtmak kolay olmasa gerek.*
bu bakımdan dizi olarak farklı bir pencere açıyor. dediğim gibi tarih, sosyoloji, karşılaştırmalı tarih ve yakın tarih olaylarına ilgiliyseniz belki bi şans tanıyabilirsiniz diye düşünüyorum.
karşılaştırmalı tarih okumalarını seviyorsanız; muhtemelen bu diziyi de seversiniz. çünkü dizide 1980'li ve 1960'lı yıllar kore tarihine ve sosyolojisine tanık olabiliyorsunuz.
ihtilal çığırtkanlığı, baskıcı rejim, savaş ihtimali, tüm baskılara rağmen gelecekten beklentileri ve geleceği değiştirme umudu sağlam gençleri ve bu baskıya kurban giden bir aşk; dizinin eski bölümlerinde en çok dikkat çeken öğeler.
güney kore garip bir ülkedir. gerçek anlamda garip bir ülkedir. kraldan çok kralcıdır. aşırı sağcıdır, merkez sağ, hiçbir yerde olamadığı kadar burada kuvvetlidir. gelenekçidir, büyüklere aşırı saygı hâkimdir, eleştiriye tamamen kapalıdır. aşırı milliyetçi ve dincidir. roma'dan çok romacı ve papadan çok katoliktir. işte dizide, birkaç yılda bir ülkede gündeme gelen bu konuların, eskiden bir yaşam biçimi olmasına değinilir.
üniversiteye girerken arama yapılması, kızların etek boylarının ölçülmesi, pop müzik yasağı, popüler kültürü yasaklayan devlet baskısı, yasaklı radyo yayınları...
yahu kore'de o dönem, mevcut düzeni değiştirmek isteyen gençler, gizlice yayın yapar. arkası kapatılmış triportör ya da midibüs, belki küçük bir kamyonete gizlenerek yayın yapmak istedikleri bölgede, gizlice gezinerek yayın yaparlar. bir kişi, erketeye yatar, etrafı kolaçan eder ki bu bazen şoför ya da şoföre yardım eden öğrenci olur, diğerleri ise yayın içeriklerini okur ve şarkıları çalar. her şey çok tadındadır. işte bu gerçeklere değinilir.
etek boyu tartışmasına gelecek olursak; sık sık güney kore'de yasa tasarısı sunulup ya veto edilir -ki geçmişte kabul edilmiştir, trajikomik bu ülke, bunu da görmüştür- hala ara sıra gündeme gelen bir konudur kore'de.
dizide buna da hayli değinilir ve kısa etek - şort göndermesi sık yapılır. kuzeyle güney'in çatışması da, biraz buradan gelir.
sonra sık sık japonya ile gerilim hâkimdir. bir türk - yunan gerilmesi misali ya yemek tartışmasında ya sınır çatışmasından ipler gerilir. ülkeyi terk eden japonya'ya sığınır falan... yani anlayacağınız karşılaştırmalı tarih severler için dizide es kaza bu konulara da ufak ufak değinilir. okumayı bilene...
keza o dönem ve sonraki dönemin kıyaslaması, iyi yapılmış.
bi eski nesil ve yeni nesil karmaşası vardır ki kore'nin hala başını ağrıtan bir meseledir bu, dizide yansıtılmış...
dizi, nuhu nebi'den kalmış olmasına rağmen tarihi birçok noktaya değinmesi bakımından kendini, diğerlerinden sıyırır. tabi
klasik bir aşk öyküsü anlatması bakımından, bir zaman sonra bu konulardan da sıyrılır.
başrollerin, bu yukarıda anlattıklarımla pek alakaları yoktur yani... sadece idealist, sadece okulunu bitirmek isteyen sıradan genclerdir kanımca.
dizide, iki farklı tarihe açılan kapı var. dizi, bu yönüyle de diğerlerinden ayrılıyor. ancak 20 bölüm, gerçekten çok uzun ve gereksiz, daha kısa tutulabilirdi. izlerken bir yerden sonra sıkıyor... zaten bir dizi, şayet 13. bölüm sonrası baymıyorsa o dizi, olmuştur. ancak daha 13'e varmadan sıkmaya başlamıştı.
ben jang geun suk için izlemiştim. çünkü genelde kendi karakterine uygun yapımlar seçiyor ki bu da, kendi karakterine oldukça uygun bir yapımdı. yoon - ah* da, izlemeye değerdi bana göre. çünkü iki farklı dünyanın, iki farklı insanını yansıtmak kolay olmasa gerek.*
bu bakımdan dizi olarak farklı bir pencere açıyor. dediğim gibi tarih, sosyoloji, karşılaştırmalı tarih ve yakın tarih olaylarına ilgiliyseniz belki bi şans tanıyabilirsiniz diye düşünüyorum.
devamını gör...