lüfer

çok pahallı olan ortalama bir tada sahip balık türü.

sarıkanatın bir büyüğüdür. orta halli anadolu kentlerinde bulunmaz. pahalıdır çünkü. ama bize göre tabii. bir avrupalı güler geçer bu söylediklerinize. bulursanız da zenginlerin alışverişinden arta kalandır ve büyük ihtimalle bayattır. tazesini güzel hazırlanmış bir mangalda yapıp yerseniz aklınızı kaybedebilirsiniz. o anda sevgiliniz gelse bile umurunuzda olmaz, o kadar iyidir yani.

cahil turnusolu balıktır. bilimsel adı pomatomus saltatrix'tir. üreme boyunun tam 20 cm altında avlanmaktadır. kimse de umursamamaktadır. bilimsel olarak 45 cm altı sudan çıkarılmaması gerekir.

büyüğüne kofana, ufağına çinekop denir.

çinekop<sarıkanat<lüfer<kofana şeklinde fiziksel büyüklükleri sıralanabilir. nispeten pahalı balık sınıfındadır. bence tadı gayet iyidir.

bitmeyen bir çileye sahip balıktır. sarı kanat da çinekop da aslında lüferin yeterince büyümemiş halidir. her uzunluğuna farklı bir balıkmış gibi isim verilmiş bunun. minicik lüferler çinekop ismiyle satılıyor, durmadan avlanan hayvanlar büyüyemiyor ki üresin.

çinekop ve sarıkanat diye varyasyonları yoktur. bu lüferin tam erişkin boyuta gelmeden ticari manada avlanmasıdır. balıkların kralıdır lezzet anlamında, çok sürmez buralarda nesli tükenir.

usta tiyatrocu olan necdet yakın sakar şakir filminde adı lüferdir.

balıkçıların deyişiyle denizlerin canavarı bir balıktır. agresif bir yapıdadır. kendinden büyük balıklara da kafa tutar. özellikle bir araya gelip sürü halini aldıklarında yunusu dahi kaçırtırlar. bütün küçük balıkları, hatta kendi türünü de yediği için yamyam bir balıktır.

yerini tespit etme konusunda, balıkçılara en büyük yardımı martılar yapar. denizin bir noktasında toplanmış, çığlık çığlığa daire çizerek uçan martılar, orada lüfer veya başka tür iri balık olduğunu haberdar ederler. balıkların beslendiği o noktada deniz yüzeyindeki kendine has kokusu bulunan bir yağ tabakası oluşur ve bu koku martıları o tarafa çeker.

şu aralar en lezzetli zamanıdır.

çocukluğumda bu kadar pahalı değildi. fakirden hallice insanların bile evine girerdi. bol bol da yerdik. en sevdiğim balıklardandı. şimdi ise kendisi sosyeteye giriş yaptı nerdeyse.

zengin balığıdır.
son haberlere göre azalmaya başlamıştır.

bu denizlerde çıkan en lezzetli balık olmakla birlikte, kıyıdan avlandığında en keyifli avlardan birisidir.
oltaya 3lü (hırsızlı) zoka ve 100-150 gr arası kurşun takılır.
zokaya istavrit ya da hamsi(zargana da olur) fileto yapılır.
yem atılır, olta gergin şekilde bekler.
oltaya vuruşuna kurban olduğum, oltanın ucu 1 metre oynar.
ne hızlı ne yavaş, kaçırmadan çekmek işin ustalığıdır.
çünkü kendisi metali bile kesen dişlere sahiptir.

bu arada, defne yaprağı - çinekop - sarıkanat diye yavruluğuna isimler verilir.
onlar gelirse suya geri bırakın.
her işin olduğu gibi, balıkçılığın da bir adabı var.

(bkz: denizlerin şahı).