1.
manipülatif ebeveyn, çocukluktan yetişkinliğine kadar insanların sosyal ilişkilerinde davranışlarının birçoğuna sirayet eden, onu gizlice yönlendiren şeytani bir güçtür. insanların hayatlarını zehirleyen aile tipidir. bugün, özellikle erişkin insan ilişkilerinin en büyük sorunlarından bazılarının tohumları bu aile tarafından atılır ve büyütülür.
hani o, "ben kemer istiyorum, 400 gr altın takmayacaksan ne anlamı var ki" diyen, medyaya düştüğünde zorbaladığımız genç kız varya, işte bu ailenin ürünüdür. toplum onu yargılar, ona kin kusar ancak arka plandaki şeytan, her zaman ve daima orada, o kızın ensesinde olacak aile, bu ailedir. ne zaman ki ilişkisi, ailesiyle yüzleşmesini gerektirecek bir aşamaya geçer; bu isteme ya da bir nişan töreni olsun, müthiş saçma, absürt davranışlarının ortaya çıkmasının sebebi bu ailedir. zira yıllarca zihninde kümelenen "onaylanma/kınanma" mekanizması, hayatının en önemli kararını verdiği bir dönemde coşar ve saldırganlaşır.
genellikle kurnazdırlar, onlar da kendi ailelerinden böyle görmüşlerdir ve bu silsileyi devam ettirmek için çocuklarını şekillendirirler. sözgelimi, akraba x ya da falanca z hakkında kendi nefretleri vardır, eğer siz onlar hakkında farklı düşünürseniz kınanırsınız. bir olay karşısında, onları koruyup, onların lehine şekilde konuşup davranırsanız onaylanırsınız. yıllarca bilinçaltı, bu "davranış ve bir ödül olarak onaylanma ve bir ceza olarak kınanma" ile öylesine dolup taşar ki; onlardan farklı düşünememeye, davranamamaya başlarsınız.
insan büyür, öyle ya da böyle yaşamı görür ve bu ailenin kabuğunu yavaş yavaş kırmaya başlarsa, tam bu noktada, müthiş bir duygusal harp başlatırlar. duygu sömürüleri yapılır, daha önce uygulanmış ve yola getirdiği deneyimlenmiş "ödül/ceza" sistemi ara ara devreye sokulur. 50 yaşına gelmiş, hala bu etkiden dolayı ailevi sorunları devam eden insanlar bunu çok iyi bilir. 30 yıldır evli olup, hala eşini ailesinin etkisinden çıkaramayan insanlar var. öyle ki; adam ya da kadın, kaç yaşına gelirse gelsin, kendi ailesini bir türlü önceleyemiyor. en iyi ihtimalle idare etmek zorunda kalırken, birçok durumda kendi ailesini mağdur ediyor. bilhassa, gözlemlediğim kadarıyla bazı kadınların bu kabusla ömrü ziyan oluyor.
bir hanım ablamız, eşinin annesinden çektiği sıkıntıları anlattığında ağzım açık kalmıştı. bu kadın 48 yaşında, 4 çocuğu olan bir kadındı. eşi gurbette çalışırken, bu baskılara dayanamayıp, 2 çocuğunu da alıp evini terk edip babasının evine gitmiş. eşinin olaylardan haberi var. çok çalışkan, zor zamanlardan alışkanlık, ailesini kimseye muhtaç etmemek için çalışmış hep. üzerinden 15 sene geçmiş, 2 çocuğu daha olmuş. "ee ablacım," dedim, "şimdi sorunlar çözüldü mü?" bana sadece şunu söylemesi yetti benim için: "şu an 2 katlı bir evde yaşıyoruz, biz üst katta ailesi alt katta."
bu adamın ailesi manipülatif ailedir işte. 48 yaşında bir kadının, hala daha boğazına düğümlenen cümleler kurmasına sebep olan o karanlık gölgedir. çocuklarının kendi ailesini kurmasına müsade etmez, ölene kadar bırakmaz peşini. eğer zihnini temizleyecek, ona farklı perspektiften hayata bakmasına yardım edecek bir yol arkadaşı da bulamadıysa, ömrü boyunca bu insanların tahakkümünde sıkışıp kalır.
yaş ilerledikçe, insanları daha iyi tanımaya başlıyoruz. zamanında marcel proust, celine, dostoyevski, turgenyev, çehov, fante okurken, "ya hu roman okumak da ne işe yarar ki" diyenlerin ne kadar saçma bir düşüncede olduklarını, ömür ilerledikçe daha iyi anlıyoruz. o bakış açılarını, insan davranışlarının arka planlarını okudukça, bir insanın, göründüğünden çok daha derin bir yapı olduğunu, her davranışının arkasında izlerin olduğunu, özellikle bir şeytani güçle mücadele edip etmediğini bilmediğimizi fark ediyoruz.
hani o, "ben kemer istiyorum, 400 gr altın takmayacaksan ne anlamı var ki" diyen, medyaya düştüğünde zorbaladığımız genç kız varya, işte bu ailenin ürünüdür. toplum onu yargılar, ona kin kusar ancak arka plandaki şeytan, her zaman ve daima orada, o kızın ensesinde olacak aile, bu ailedir. ne zaman ki ilişkisi, ailesiyle yüzleşmesini gerektirecek bir aşamaya geçer; bu isteme ya da bir nişan töreni olsun, müthiş saçma, absürt davranışlarının ortaya çıkmasının sebebi bu ailedir. zira yıllarca zihninde kümelenen "onaylanma/kınanma" mekanizması, hayatının en önemli kararını verdiği bir dönemde coşar ve saldırganlaşır.
genellikle kurnazdırlar, onlar da kendi ailelerinden böyle görmüşlerdir ve bu silsileyi devam ettirmek için çocuklarını şekillendirirler. sözgelimi, akraba x ya da falanca z hakkında kendi nefretleri vardır, eğer siz onlar hakkında farklı düşünürseniz kınanırsınız. bir olay karşısında, onları koruyup, onların lehine şekilde konuşup davranırsanız onaylanırsınız. yıllarca bilinçaltı, bu "davranış ve bir ödül olarak onaylanma ve bir ceza olarak kınanma" ile öylesine dolup taşar ki; onlardan farklı düşünememeye, davranamamaya başlarsınız.
insan büyür, öyle ya da böyle yaşamı görür ve bu ailenin kabuğunu yavaş yavaş kırmaya başlarsa, tam bu noktada, müthiş bir duygusal harp başlatırlar. duygu sömürüleri yapılır, daha önce uygulanmış ve yola getirdiği deneyimlenmiş "ödül/ceza" sistemi ara ara devreye sokulur. 50 yaşına gelmiş, hala bu etkiden dolayı ailevi sorunları devam eden insanlar bunu çok iyi bilir. 30 yıldır evli olup, hala eşini ailesinin etkisinden çıkaramayan insanlar var. öyle ki; adam ya da kadın, kaç yaşına gelirse gelsin, kendi ailesini bir türlü önceleyemiyor. en iyi ihtimalle idare etmek zorunda kalırken, birçok durumda kendi ailesini mağdur ediyor. bilhassa, gözlemlediğim kadarıyla bazı kadınların bu kabusla ömrü ziyan oluyor.
bir hanım ablamız, eşinin annesinden çektiği sıkıntıları anlattığında ağzım açık kalmıştı. bu kadın 48 yaşında, 4 çocuğu olan bir kadındı. eşi gurbette çalışırken, bu baskılara dayanamayıp, 2 çocuğunu da alıp evini terk edip babasının evine gitmiş. eşinin olaylardan haberi var. çok çalışkan, zor zamanlardan alışkanlık, ailesini kimseye muhtaç etmemek için çalışmış hep. üzerinden 15 sene geçmiş, 2 çocuğu daha olmuş. "ee ablacım," dedim, "şimdi sorunlar çözüldü mü?" bana sadece şunu söylemesi yetti benim için: "şu an 2 katlı bir evde yaşıyoruz, biz üst katta ailesi alt katta."
bu adamın ailesi manipülatif ailedir işte. 48 yaşında bir kadının, hala daha boğazına düğümlenen cümleler kurmasına sebep olan o karanlık gölgedir. çocuklarının kendi ailesini kurmasına müsade etmez, ölene kadar bırakmaz peşini. eğer zihnini temizleyecek, ona farklı perspektiften hayata bakmasına yardım edecek bir yol arkadaşı da bulamadıysa, ömrü boyunca bu insanların tahakkümünde sıkışıp kalır.
yaş ilerledikçe, insanları daha iyi tanımaya başlıyoruz. zamanında marcel proust, celine, dostoyevski, turgenyev, çehov, fante okurken, "ya hu roman okumak da ne işe yarar ki" diyenlerin ne kadar saçma bir düşüncede olduklarını, ömür ilerledikçe daha iyi anlıyoruz. o bakış açılarını, insan davranışlarının arka planlarını okudukça, bir insanın, göründüğünden çok daha derin bir yapı olduğunu, her davranışının arkasında izlerin olduğunu, özellikle bir şeytani güçle mücadele edip etmediğini bilmediğimizi fark ediyoruz.
devamını gör...