militarizm

savaş seviciliği, savaşı yüceltmek, 19.yüzyıl değil, "mö" ye kadar dayanır kökeni.

militarizmin en genel tanımlarından birini avrupa tarihçisi michael howard yapmıştır: “askeri altkültüre ait değerlerin toplumun egemen değerleri olarak algılanması.” bu ifade biraz daha genişletilerek militarizm, askeri değer ve pratiklerin yüceltilmesi ve sivil alanı şekillendirmesi olarak tanımlanabilir. ancak bu şekillendirmeyi tek taraflı, öznesi belli bir ilişkiyle sınırlı görmek yanlış olacaktır. askeri darbelerde olduğu gibi bazı durumlarda ordu veya askeri kesim militaristleşme süreçlerinde doğrudan etkin bir rol oynarken birçok başka durumda militarizm, öznesi/özneleri belli olmayan, sivillerin aktif katılımı ve rızasını içeren süreçlerle yaygınlaşır. bu tespitlerden yola çıkan araştırmacılar, son yıllarda militarizmi incelerken savaşlar ve askerler kadar ‘barış’ dönemleri ve ‘sivil’ pratikleri de ciddiye almaya başlamışlardır.

sevişme savaş konseptli düşünce akımı.

dünya halkları, asıl kahramanların askerler değil hekimler olduğunu anlamaya başladı. sonuna kadar, öldüreni değil yaşatanı savunacağız.

din adamları yerine bilim insanlarının değer gördüğü zamanlar da çok uzak değil

ölümüne bağlı olduğum bir düşünce, yaşam, savunma biçimi.

(bkz: prusya)

insanları çizgide tutmanın en kestirme yolu. askeri müdahale dönemlerinde asker sokağa indiğinde askere silah çeksen vatan haini damgası yersin ama 15 temmuzda bu ülkenin askeri öyle ya da böyle bu ülkenin halkına silah çekti.

silah çekmekle de kalmadı ateş açıp öldürdü. 15 temmuz bu ülkenin ordusuna yapılmış en büyük operasyon oldu.

artık ordunun güvenilirliği tartışmalı. elbette aksini düşünen olacaktır ama geçmişte x cemaati komuta kademesini ele geçirmeyi başarmışsa gelecekte aynı şeyi y cemaatinin yapamayacağının garantisini kimse veremez.

askeri meseleleri, her konudan önce tutmak, götünde don yokken sınır dışı harekatlarla gururlanmak, silaha tapmak, ölümü sevmek, ölüyü sevmek, ölü güzellemesi yapmak, şehit diye uydurduğu bir sıfatı yüceltmek. 17002 tl maaş alırken, yüzbinlerce dolar harcayıp dağda 2 kişiyi öldürünce sevinmek. din'den sonraki en büyük uyuşturucu...
dip: bahse konu tanımı, "ışid vs pkk" için yaptım, pkk sekülerdir dedim yalansa söyle, örgütmüş, törör örgütüymüş, yapılanmaymış o bana kalmış bir adlandırma.

pkk terör örgütüne "seküler yapılanma " diyen kelenderis için militarizm tanımı!

savaşa hazır toplum ekonomisi arzeder ve bu da toplumun kültürüne sirayet eder.

patizancılık ile eş anlamlıdır .

postal dötü yalamak, asker manyağı olmak değildir. bir toplumun tıpkı askeri bir örgütlenme olarak kurgulanması ve bu kurgunun hayata geçirilmesidir. ülkenizde askerlik hizmetinin zorunlu olması, askerlikte kaba kuvvetle sıraya sokulmanızdan ziyade orta okul ve lise yıllarında beden eğitimi derslerinde askermiş gibi muamele görmenizdir.

mesela bireysel silahlanmanın ve buna bağlı manyaklığın ileri boyutlarda olduğu amerikan toplumu, militarizme oldukça uzaktır. japonya ve güney kore dibine kadar militaristtir. kıta avrupası'nda hala buna yatkınlık vardır.

sanki çok güvenliymişte ülkemiz militarizmi tartışıyoruz.
bizim gibi milletler için önemlidir ordu, sadece dışarıyla değil içeriyle de savaş veriyoruz çünkü. en ufak zaafta pusuda bekleyenlerin kol gezdiği bir ülke burası maalesef ki. bizi korumak için canını verenlere de kutsiyet atfetmemiz kadar doğal bir şey yok, tabii hangi tarafta olduğunuza göre değişir :)

(bkz: camice nere)
(bkz: sturmabteilung)
(bkz: schutzstaffeln)
(bkz: na leinte gorm)
(bkz: heimwehr)
quisling şerefsizinin partisi (bkz: nasjonal samling)

modern örnek isterseniz
(bkz: bosanski pokret nacionalnog ponosa)
(bkz: danmarks nationalsocialistiske bevægelse)
(hırvat bebelerinin rp eylediği) (bkz: crna legija)

militarizm, ingilizce military[ordu] kökünden gelen siyasi bir terim olup türkçe'de orduculuk anlamına gelen bir sözcüktür. militarizm, iki ülke arasındaki sorunları yalnızca askeri yolla çözme isteğidir.