özgün adı: ecco homo-wie man wird,was man ist
yazar: friedrich nietzsche
yayın yılı: 1908
otobiyografik eser ecco homo'dan bir bölüm olan neden bu kadar akıllıyım, nietzsche'nin kendi ağzından sorduğu bu soruya yine kendisinin cevap verdiği bir metindir.
nietzsche'nin, psikolojik olarak tamamen çökmeden önce düşündürücü ifadelerle kendisiyle son kez hesaplaştığı bu kesit ayrıca kitaplaştırılmıştır.
yazar: friedrich nietzsche
yayın yılı: 1908
otobiyografik eser ecco homo'dan bir bölüm olan neden bu kadar akıllıyım, nietzsche'nin kendi ağzından sorduğu bu soruya yine kendisinin cevap verdiği bir metindir.
nietzsche'nin, psikolojik olarak tamamen çökmeden önce düşündürücü ifadelerle kendisiyle son kez hesaplaştığı bu kesit ayrıca kitaplaştırılmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "uçanspagetticanavarı" tarafından 13.12.2020 21:38 tarihinde açılmıştır.
1.
bir friedrich wilhelm nietzsche kitabıdır.
can yayınlarının kısa klasikler dizisinin kırk ikinci kitabı olarak yayınlanan bu hacimsiz kitap okunması hem kolay hem de keyifli bir eser olarak karşımıza çıkıyor.
eğer benim gibi felsefi kitaplar okurken beyninizin yetersiz kaldığını düşünüyorsanız ideal bir başlangıç eseri olabilir bu kitap zira oldukça kısa ve anlaşılır bir anlatımı olduğu için kendinizi tıpkı benim gibi felsefi eserleri anlıyormuş yanılsamasına kaptırabilirsiniz.
neden bu kadar akıllıyım sorusu yukarıda yazdığım yetersiz bir beyine sahip olduğum gerçeğini bir kenara bırakırsak benim de kendime çokça sorduğum bir sorudur.
neden bu kadar iyi kitaplar yazıyorum sorusunu ise henüz soramıyorum ama ölmeden önce -ki ölmeyi düşünmüyorum- bu soruyu da kendime soracak duruma geleceğimi umuyorum.
neden bu kadar bilgeyim sorusu ise cevaplamayı en sevdiğim soru. aynanın karşısına geçip friedrich wilhelm nietzsche kadar olmasa da dev bir egoyla bu soruyu da kendime soruyorum.
bu soruları kendime sorup durduktan sonra o muhteşem ses tonumla aynada hafif bir buğu bırakarak şu cevabı veriyorum ve bu benim derin felsefemin de bir göstergesi oluyor:
- değilsin!
can yayınlarının kısa klasikler dizisinin kırk ikinci kitabı olarak yayınlanan bu hacimsiz kitap okunması hem kolay hem de keyifli bir eser olarak karşımıza çıkıyor.
eğer benim gibi felsefi kitaplar okurken beyninizin yetersiz kaldığını düşünüyorsanız ideal bir başlangıç eseri olabilir bu kitap zira oldukça kısa ve anlaşılır bir anlatımı olduğu için kendinizi tıpkı benim gibi felsefi eserleri anlıyormuş yanılsamasına kaptırabilirsiniz.
neden bu kadar akıllıyım sorusu yukarıda yazdığım yetersiz bir beyine sahip olduğum gerçeğini bir kenara bırakırsak benim de kendime çokça sorduğum bir sorudur.
neden bu kadar iyi kitaplar yazıyorum sorusunu ise henüz soramıyorum ama ölmeden önce -ki ölmeyi düşünmüyorum- bu soruyu da kendime soracak duruma geleceğimi umuyorum.
neden bu kadar bilgeyim sorusu ise cevaplamayı en sevdiğim soru. aynanın karşısına geçip friedrich wilhelm nietzsche kadar olmasa da dev bir egoyla bu soruyu da kendime soruyorum.
bu soruları kendime sorup durduktan sonra o muhteşem ses tonumla aynada hafif bir buğu bırakarak şu cevabı veriyorum ve bu benim derin felsefemin de bir göstergesi oluyor:
- değilsin!
devamını gör...
2.
"neden bu kadar bilgeyim?", "neden bu kadar akıllıyım?" ve "neden bu kadar iyi kitaplar yazıyorum?" olmak üzere 3 bölümden oluşan friedrich nietzsche eseri.
bu kitabı elime aldığımda bırakamadım. tek günde okumamış olsam bile kitabı süzdüm, sayfalarını karıştırdım manyak gibi. hastalığının başlangıcından ve sürecinden, yaşadıklarından, ailesinden... birçok konuya değinmiş, iç hesaplaşmayı da ihmal etmemiş.
basit bir dille yazılmış 50 sayfalık bir kitap olmasına rağmen, hiç nietzsche okumamış birine ağır gelebilir, tek oturuşta bitiremeyebilir. biter tabi ama tavsiye etmem. çünkü sindirmek, her cümleyi ve düşünceyi anlayarak okumak lazım. ben de acele etmeden, her gün 1 bölüm okuyarak 3 günde bitirdim.

aynı zamanda şairdir, friedrich nietzsche. başka şiirleri de mevcut, okunmasını tavsiye ederim.
insan tepki verdiğinde kendini çok çabuk tüketeceğinden artık hiç tepki göstermez: mantık budur. kaldı ki hiçbir şey, insanı hıncın tutuşturduğu ateşten daha hızlı yakıp kül edemez. öfke, hastalıklı hassasiyet, intikam alamamak, intikam arzusuyla, hırsıyla yanıp tutuşmak, her anlamıyla zehirlemek - bitkin biri için bunlar hiç kuşkusuz tepki vermenin en zararlı çeşididir: sinirlerin hızla yıpranmasına, zararlı salgıların, örneğin midedeki safranın hastalıklı artışına neden olur. hasta insan için hınç aslen yasak olan, kötü olan şeydir: ne yazık ki en doğal eğilimidir de.
"neden bu kadar bilgeyim?" bölümünden.
- şüphe değil kesinliktir insanı delirten... ama böyle hissetmek için derin olmalı insan, uçurum olmalı, filozof olmalı... hepimiz hakikatten korkarız...
- insanın büyüklüğe erişmesi için benim formülüm, amor fati'dir*. insanın gelecekte, geçmişte, ebediyen başka hiçbir şey istememesidir. zorunlu olana katlanmakla kalmayın, onu daha az saklayın -her türlü idealizm zorunluluklar karşısında bir aldatmacadır- ama sevin.
"neden bu kadar akıllıyım?" bölümünden.
insanlar bana kitaplarımı ellerinden bırakamadıklarını söylediler - uykularını bizzat ben kaçırmışım... daha gururlu, aynı zamanda daha rafine kitap kesinlikle yoktur: yer yer kitaplarım dünya yüzünde erişebilecek en yüksek noktaya, kinizme erişirler; onları en hassas parmaklarla ve en cesur yumruklarla fethetmek gerekir.
"neden bu kadar iyi kitaplar yazıyorum?" bölümünden.
son alıntının ilk cümlesine sonuna kadar katıldığımı belirtmek isterim. nietzsche'ye söyleyememiş olsam da bizzat benim de uykularımı kaçırıyor.*
bu kitabı elime aldığımda bırakamadım. tek günde okumamış olsam bile kitabı süzdüm, sayfalarını karıştırdım manyak gibi. hastalığının başlangıcından ve sürecinden, yaşadıklarından, ailesinden... birçok konuya değinmiş, iç hesaplaşmayı da ihmal etmemiş.
basit bir dille yazılmış 50 sayfalık bir kitap olmasına rağmen, hiç nietzsche okumamış birine ağır gelebilir, tek oturuşta bitiremeyebilir. biter tabi ama tavsiye etmem. çünkü sindirmek, her cümleyi ve düşünceyi anlayarak okumak lazım. ben de acele etmeden, her gün 1 bölüm okuyarak 3 günde bitirdim.

aynı zamanda şairdir, friedrich nietzsche. başka şiirleri de mevcut, okunmasını tavsiye ederim.
insan tepki verdiğinde kendini çok çabuk tüketeceğinden artık hiç tepki göstermez: mantık budur. kaldı ki hiçbir şey, insanı hıncın tutuşturduğu ateşten daha hızlı yakıp kül edemez. öfke, hastalıklı hassasiyet, intikam alamamak, intikam arzusuyla, hırsıyla yanıp tutuşmak, her anlamıyla zehirlemek - bitkin biri için bunlar hiç kuşkusuz tepki vermenin en zararlı çeşididir: sinirlerin hızla yıpranmasına, zararlı salgıların, örneğin midedeki safranın hastalıklı artışına neden olur. hasta insan için hınç aslen yasak olan, kötü olan şeydir: ne yazık ki en doğal eğilimidir de.
"neden bu kadar bilgeyim?" bölümünden.
- şüphe değil kesinliktir insanı delirten... ama böyle hissetmek için derin olmalı insan, uçurum olmalı, filozof olmalı... hepimiz hakikatten korkarız...
- insanın büyüklüğe erişmesi için benim formülüm, amor fati'dir*. insanın gelecekte, geçmişte, ebediyen başka hiçbir şey istememesidir. zorunlu olana katlanmakla kalmayın, onu daha az saklayın -her türlü idealizm zorunluluklar karşısında bir aldatmacadır- ama sevin.
"neden bu kadar akıllıyım?" bölümünden.
insanlar bana kitaplarımı ellerinden bırakamadıklarını söylediler - uykularını bizzat ben kaçırmışım... daha gururlu, aynı zamanda daha rafine kitap kesinlikle yoktur: yer yer kitaplarım dünya yüzünde erişebilecek en yüksek noktaya, kinizme erişirler; onları en hassas parmaklarla ve en cesur yumruklarla fethetmek gerekir.
"neden bu kadar iyi kitaplar yazıyorum?" bölümünden.
son alıntının ilk cümlesine sonuna kadar katıldığımı belirtmek isterim. nietzsche'ye söyleyememiş olsam da bizzat benim de uykularımı kaçırıyor.*
devamını gör...
