1.
hz. ali ile hariciler arasında yaşanmış savaş. 658'de meydana gelmiş savaşta hariciler* hakem olayı'ndan memnun olmayıp hz. ali'nin tarafından ayrılanlardan oluşuyorlardı, savaş esnasında sayıları 2800 olarak ifade edilir. savaştan sonra ise sadece 9 kişi kurtulabilmiştir, hz. ali ve ordusu büyük bir zafer kazanmıştır*.
devamını gör...
2.
"hüküm yalnız allah'ındır!!"
"hüküm yalnız allah'ındır!!"
"hüküm yalnız allah'ındır!!"
( yusuf suresi 40.ve 67.ayetler, ra'd suresi 41.ayet, mü'min suresi 12. ayet )
sıffin ovasında, yenilmek üzere olan şam ordusu, kur'an sayfalarını mızrak ucunda dalgalandırmaya başladı. amr bin as'ın hilesi ve muaviye ibn ebu süfyan'ın emri ile haykırıyorlardı. bu haykırış; kılıcın, hilelere yenilgisinin gürültüsüydü.
amr, hz. ali(as) komutasındaki, cahil ırak askerlerinin kalbine hile okunu saplamıştı. bu ok, öyle bir derine yerleşti ki; ırak ordusunun büyük kısmı geri dönüp, hz. ali'ye; "biz kur'an ile savaşmayız" dediler. hz. ali, bu durumun bir savaş hilesi olduğunu anlatmaya çalışsa da, askerlerin büyük kısmı muaviye ve amr'ın hilesini anlayamadı.
ırak askerleri hakem atanmasını istediler. hz. ali ise istemeden de olsa bu durumu kabullenmek zorunda kaldı. islam tarihinde hakem olayı olarak tarihe geçen vaka yaşandı. aynı cahil halk, hakem olayına sebebiyet verdikleri için, dinden çıkıp kafir olduklarını iddia ederek tövbe ettiler. hz. ali'nin de, hakem olayına müdahale etmediği için kafir olduğunu*, o'nun da tövbe edip müslüman olması gerektiğini söylediler. hz. ali ise; hakem olayının bir hile olduğunu, bu hileye sebep verenlerin tövbe edenler olduğunu, hile yüzünden kimsenin dinden çıkmadığını delilleri ile anlatmasına rağmen, islam tarihinde hariciler dediğimiz düşünce ekolü ortaya çıktı.
hariciler, kur'an'ı zahiri olarak anlamaya çalışan, kur'an'ı anlamak için bir açıklayıcıya ihtiyaç olmadığını iddia eden bir düşünce üzerine amel etmeye başladılar.
ibadetlerinde tavizsiz, gece gündüz namaz kılan, hatta namaz kılmaktan dizleri ve alınları çürümeye başlamış bir topluluk haline gelmişlerdi. bu zühd elbisesi giymiş eşşek topluluğu; fısk, günah, mekruh vb gibi küçük günahları kapsayan kavramları dinden çıkartıp, yerine küfür, şirk ve irtidat gibi büyük günahları kapsayan kavramlar ile amel ediyorlardı. bu durum öyle bir hal almıştı ki kendi içlerinde bile bölünmeler yaşayıp birbirlerini tekfir ediyorlardı.
fırat nehrinin kıyısında nehrevan denilen bölgede yerleşim yeri oluşturdular. ırak halkının yolunu kesip, masum insanları din adına eşkıyalar gibi öldürmeye başladılar. bu durum öyle bir hal aldı ki; hz. ali'nin onlara gönderdiği birçok elçinin kafasını kesip gönderiyorlardı.
bardağı taşıran son damla ise; bir hurma bahçesindeki masum bir adam ile hamile karısını öldürmeleri oldu. hamile kadının karnındaki cenini parçalayıp mızrağın ucuna geçirdiler. adamın kesik başını ise bir süre mızrak ucunda sallandırdılar. işin ilginç yanı ise; adamın bahçesinden hurma koparan bir arkadaşlarının, hurmanın ücretini ödemesini istemeleriydi. adamın boynunu vurmaya götürürken, adamın bahçesinden kopardıkları hurmanın ücretini kendi aralarında tartışmaları, ne derece sapkın bir düşünceye sahip olduklarını gösteriyordu.
hz. ali, şam'da bulunan muaviye'nin üzerine göndereceği ordunun, nehrevan'a gitmesini emretti. nehrevan'da bulunan haricilere tövbe edip, aralarındaki katilleri teslim etmeleri için bir gün izin verdi. kendi ordusunun sözcüsü olarak amcasının oğlu abdullah ibn abbas'ı görevlendirdi. abdullah, yaklaşık 12000 kişi olan harici ordusuna nasihatlerde bulundu. harici ordusundan bir rivayete göre 8000 başka bir rivayete göre ise 9200 kişi hz. ali ordusuna katıldı. nehrevan savaşında hariciler den 9 kişinin sağ kurtulduğu, hz. ali ordusundan ise sadece 9 kişinin şehid olduğu rivayet edilmiştir.
bu sapkın düşünceye sahip, zühd elbisesi giymiş aptal topluluk, asırlar sonra tekrar ortaya çıktı. ancak geçmiş dönemde olduğu gibi, onlar hakkında hüküm verecek bir ali ne yazık ki yoktu.
"hüküm yalnız allah'ındır!!"
"hüküm yalnız allah'ındır!!"
( yusuf suresi 40.ve 67.ayetler, ra'd suresi 41.ayet, mü'min suresi 12. ayet )
sıffin ovasında, yenilmek üzere olan şam ordusu, kur'an sayfalarını mızrak ucunda dalgalandırmaya başladı. amr bin as'ın hilesi ve muaviye ibn ebu süfyan'ın emri ile haykırıyorlardı. bu haykırış; kılıcın, hilelere yenilgisinin gürültüsüydü.
amr, hz. ali(as) komutasındaki, cahil ırak askerlerinin kalbine hile okunu saplamıştı. bu ok, öyle bir derine yerleşti ki; ırak ordusunun büyük kısmı geri dönüp, hz. ali'ye; "biz kur'an ile savaşmayız" dediler. hz. ali, bu durumun bir savaş hilesi olduğunu anlatmaya çalışsa da, askerlerin büyük kısmı muaviye ve amr'ın hilesini anlayamadı.
ırak askerleri hakem atanmasını istediler. hz. ali ise istemeden de olsa bu durumu kabullenmek zorunda kaldı. islam tarihinde hakem olayı olarak tarihe geçen vaka yaşandı. aynı cahil halk, hakem olayına sebebiyet verdikleri için, dinden çıkıp kafir olduklarını iddia ederek tövbe ettiler. hz. ali'nin de, hakem olayına müdahale etmediği için kafir olduğunu*, o'nun da tövbe edip müslüman olması gerektiğini söylediler. hz. ali ise; hakem olayının bir hile olduğunu, bu hileye sebep verenlerin tövbe edenler olduğunu, hile yüzünden kimsenin dinden çıkmadığını delilleri ile anlatmasına rağmen, islam tarihinde hariciler dediğimiz düşünce ekolü ortaya çıktı.
hariciler, kur'an'ı zahiri olarak anlamaya çalışan, kur'an'ı anlamak için bir açıklayıcıya ihtiyaç olmadığını iddia eden bir düşünce üzerine amel etmeye başladılar.
ibadetlerinde tavizsiz, gece gündüz namaz kılan, hatta namaz kılmaktan dizleri ve alınları çürümeye başlamış bir topluluk haline gelmişlerdi. bu zühd elbisesi giymiş eşşek topluluğu; fısk, günah, mekruh vb gibi küçük günahları kapsayan kavramları dinden çıkartıp, yerine küfür, şirk ve irtidat gibi büyük günahları kapsayan kavramlar ile amel ediyorlardı. bu durum öyle bir hal almıştı ki kendi içlerinde bile bölünmeler yaşayıp birbirlerini tekfir ediyorlardı.
fırat nehrinin kıyısında nehrevan denilen bölgede yerleşim yeri oluşturdular. ırak halkının yolunu kesip, masum insanları din adına eşkıyalar gibi öldürmeye başladılar. bu durum öyle bir hal aldı ki; hz. ali'nin onlara gönderdiği birçok elçinin kafasını kesip gönderiyorlardı.
bardağı taşıran son damla ise; bir hurma bahçesindeki masum bir adam ile hamile karısını öldürmeleri oldu. hamile kadının karnındaki cenini parçalayıp mızrağın ucuna geçirdiler. adamın kesik başını ise bir süre mızrak ucunda sallandırdılar. işin ilginç yanı ise; adamın bahçesinden hurma koparan bir arkadaşlarının, hurmanın ücretini ödemesini istemeleriydi. adamın boynunu vurmaya götürürken, adamın bahçesinden kopardıkları hurmanın ücretini kendi aralarında tartışmaları, ne derece sapkın bir düşünceye sahip olduklarını gösteriyordu.
hz. ali, şam'da bulunan muaviye'nin üzerine göndereceği ordunun, nehrevan'a gitmesini emretti. nehrevan'da bulunan haricilere tövbe edip, aralarındaki katilleri teslim etmeleri için bir gün izin verdi. kendi ordusunun sözcüsü olarak amcasının oğlu abdullah ibn abbas'ı görevlendirdi. abdullah, yaklaşık 12000 kişi olan harici ordusuna nasihatlerde bulundu. harici ordusundan bir rivayete göre 8000 başka bir rivayete göre ise 9200 kişi hz. ali ordusuna katıldı. nehrevan savaşında hariciler den 9 kişinin sağ kurtulduğu, hz. ali ordusundan ise sadece 9 kişinin şehid olduğu rivayet edilmiştir.
bu sapkın düşünceye sahip, zühd elbisesi giymiş aptal topluluk, asırlar sonra tekrar ortaya çıktı. ancak geçmiş dönemde olduğu gibi, onlar hakkında hüküm verecek bir ali ne yazık ki yoktu.
devamını gör...