normal sözlük yazarlarından tiratlar
başlık "sadrazam ikarus'un sol kanadı" tarafından 16.05.2021 23:46 tarihinde açılmıştır.
1.
"yoldaş abimiz sevdiğimiz bir abimizdi, janti adamdı. adabı giyinmeyi çok iyi bilirdi, mesela ben bilmem! sözlükte çok gezerdi, ben gezmem! bu giriş ekranındaki arkadaş abi kitap almaya para dediğinde, sırtını dönerdi. ben dönmem! moderatör abi beni ip'den al dediğinde, dalga geçerdi. ben geçmem! yoldaş abimiz sevdiğimiz bir abimizdi ama kitapları da bir tuhaf dağıtırdı. ne varsa elinde yine döner dolaşır onun elinde kalırdı. benim kalmaz! bizde kitap sol freyme konur. herkes istediğini alır. yoldaş abim entry'ini moderatöre taşıtırdı, ben entrymi saklamam! abim şu sözlüğe biraz fiyakalı ama biraz da özgüvenli girerdi. ben arkamı yazarlara verince şöyle yaslanırım bi sandalyeye... sözlük sende kalsın kardeş hesabımı silme yeter!"
devamını gör...
2.
“senin için ne kötü şeyler düşünmüşler!
bahçe, havuz. eh, yalancıktan bir havuz, belli. felakete bak ki, burada her şey yalancıktan şekerim.
senin gibi küçük bir çocuk, gerçek havuzdan çok, bu yalancıktan havuzdan hoşlanır; içinde güzel güzel oynarsın da onun için.
fakat hayır, başkaları için bu bir oyun, ama senin için öyle değil, çünkü sen, yavrum gerçeksin ve gerçekten güzel, kocaman, yeşil bir havuzda oynuyorsun.
senin havuzunu bambu ağaçları gölgeliyor, içinde bu gölgeleri yırtarak yüzen minnacık ördekler var. sen bu ördeklerden birini yakalamak istiyorsun.”*
bahçe, havuz. eh, yalancıktan bir havuz, belli. felakete bak ki, burada her şey yalancıktan şekerim.
senin gibi küçük bir çocuk, gerçek havuzdan çok, bu yalancıktan havuzdan hoşlanır; içinde güzel güzel oynarsın da onun için.
fakat hayır, başkaları için bu bir oyun, ama senin için öyle değil, çünkü sen, yavrum gerçeksin ve gerçekten güzel, kocaman, yeşil bir havuzda oynuyorsun.
senin havuzunu bambu ağaçları gölgeliyor, içinde bu gölgeleri yırtarak yüzen minnacık ördekler var. sen bu ördeklerden birini yakalamak istiyorsun.”*
devamını gör...
3.
cadılar bayramına özel olsun o zaman, 1431'den gelsin bir çığlık:
"verin o yazıyı bana!
varın, yakın ateşinizi, fare gibi deliğe tıkılmam ben!
seslerim haklıymış,
sizin ahmak olduğunuzu söylemişlerdi!
bunların güzel sözlerine, merhametlerine güvenilmez demişlerdi.
hayatımı bağışlayacağınıza söz verdiniz, yalanmış!
yaşamak, nedir sizce?
donup taş kesilmemek mi sadece?
ne kuru ekmek bulunca gam yerim, ne de duru su içmek derttir benim için! ama gök kubbenin şavkından, o güzelim kırların cayırlarından, çimeninden yoksun bırakmak beni...
dağda bayırda askerlerle at koşturmayayım diye ayağıma prangall vurmak, bana havasız nemli karanlığı koklatmak...
sizin bu kötülüğünüz, sizin bu sersemliğiniz beni tanrı'dan bile soguturken, gönlümü yine o'nun sevgisi ile dolduracak her şeyi almak elimden, cehennem ateşinden de beterdir.
savaş atımdan vazgeçebilirim, etekle dolaşsam da olur,
sancaklar, borozanlar, askerler yanı başımdan geçip gitse bile diğer kadınlar gibi geride bırakılmayı nefsime yedirebilirim.
yeter ki rüzgârda ağaçların hışırtısını, güneşte öten çayır kuşunu, köyümün sağlıklı ayazında meleyen kuzuları işitebileyim.
akşam çanları bana melek seslerini getirsin yine.
bunlar olmadan yaşayamam ben.
bunları benden ya da başka bir kuldan almaya kalktığınız için siz, biliyorum şeytanın emrindesiniz!
oysa bana yol gösteren tanrı'dır. tanrı'nin hikmetine aklınız ermez sizin. beni ateşlerden geçirip yine bağrına basacak o'dur.
çünkü öz evladıyım o'nun.
benimle birlikte yaşamaya layık değilsiniz sizler!
şu güzelim dünyayı yaratan ulu tanrım! senin ermişlerine dünya kucak açmayı ne zama öğrenecek? ne zaman ulu tanrım, ne zaman?
son sözüm budur işte!"
bernand shaw - jeanne d'arc
"verin o yazıyı bana!
varın, yakın ateşinizi, fare gibi deliğe tıkılmam ben!
seslerim haklıymış,
sizin ahmak olduğunuzu söylemişlerdi!
bunların güzel sözlerine, merhametlerine güvenilmez demişlerdi.
hayatımı bağışlayacağınıza söz verdiniz, yalanmış!
yaşamak, nedir sizce?
donup taş kesilmemek mi sadece?
ne kuru ekmek bulunca gam yerim, ne de duru su içmek derttir benim için! ama gök kubbenin şavkından, o güzelim kırların cayırlarından, çimeninden yoksun bırakmak beni...
dağda bayırda askerlerle at koşturmayayım diye ayağıma prangall vurmak, bana havasız nemli karanlığı koklatmak...
sizin bu kötülüğünüz, sizin bu sersemliğiniz beni tanrı'dan bile soguturken, gönlümü yine o'nun sevgisi ile dolduracak her şeyi almak elimden, cehennem ateşinden de beterdir.
savaş atımdan vazgeçebilirim, etekle dolaşsam da olur,
sancaklar, borozanlar, askerler yanı başımdan geçip gitse bile diğer kadınlar gibi geride bırakılmayı nefsime yedirebilirim.
yeter ki rüzgârda ağaçların hışırtısını, güneşte öten çayır kuşunu, köyümün sağlıklı ayazında meleyen kuzuları işitebileyim.
akşam çanları bana melek seslerini getirsin yine.
bunlar olmadan yaşayamam ben.
bunları benden ya da başka bir kuldan almaya kalktığınız için siz, biliyorum şeytanın emrindesiniz!
oysa bana yol gösteren tanrı'dır. tanrı'nin hikmetine aklınız ermez sizin. beni ateşlerden geçirip yine bağrına basacak o'dur.
çünkü öz evladıyım o'nun.
benimle birlikte yaşamaya layık değilsiniz sizler!
şu güzelim dünyayı yaratan ulu tanrım! senin ermişlerine dünya kucak açmayı ne zama öğrenecek? ne zaman ulu tanrım, ne zaman?
son sözüm budur işte!"
bernand shaw - jeanne d'arc
devamını gör...
4.
tirit'ler olsa belki. evet.
devamını gör...
5.
bayram gelir ellere
sevgi verir dillere
ver öpeyim elini
...
sevgi verir dillere
ver öpeyim elini
...
devamını gör...