normal sözlük yazarlarının en rezil anları
başlık "hüce yonos" tarafından 25.04.2021 04:27 tarihinde açılmıştır.
1.
lise sondayken sıra arkadaşımın sınıfta hoşlandığı çocuğun profilini ss alıp atmamı istemesi ve benim o ss i yanlışlıkla sınıf grubuna atmam.... bir de herkesten silmek yerine o panikle kendimden silmiştim
devamını gör...
2.
alışveriş merkezinin orta yerinde yere kapaklanmam... daha kötüsü olamaz.
devamını gör...
3.
oratoryo gösterisi için yaptığımız provada hoca yokken 'vur banağ' adlı güzide eseri icra etmiştik bence rezil bir andı.
devamını gör...
4.
- adsl modem kurulumuna gittiğim evde kadının kapıyı kilitlemesive şarabına resmen meze olmam.
- havuza tekila sonrası takla atarak atlamak suretiyle ve sonrası harekette şortun inmesi ve pazara çıkmak.
- kardeşimin evli baldızının annemin önünde bana yürümesi ve annemin bana köpürmesi ve beraberinde babama da konuyu anlatıp körüklemesidir.
şimdilik aklıma gelen bunlar , daha da yazmam.
- havuza tekila sonrası takla atarak atlamak suretiyle ve sonrası harekette şortun inmesi ve pazara çıkmak.
- kardeşimin evli baldızının annemin önünde bana yürümesi ve annemin bana köpürmesi ve beraberinde babama da konuyu anlatıp körüklemesidir.
şimdilik aklıma gelen bunlar , daha da yazmam.
devamını gör...
5.
lise birde hoşlandığım çocukla konuşurken yemek yiyorduk sonra ağzımdan mısır çıkmadı uçtu resmen. bir de büyüktü yani görmemesi imkansız. çevremizdeki 1 kişi gördü ve gülmesini gizlemeye çalıştı, ama benim ciddiyet timsali nazlı yarim mimik oynatmadı.
bense neredeyse ağlayacaktım oysaki.
bense neredeyse ağlayacaktım oysaki.
devamını gör...
6.
en rezili bu mu bilmem ama listedeki iddialı anılarımdandır.
bir kaç ay evvel korona şüphesiyle hastaneye gittim ama öyle normal bir gidiş değil sürünüyorum. yalnız da değilim haa, babam benden beter hasta o yüzden ambulansla gittik.
hastanede serum falan verdiler azıcık gözüm açıldı doktor geldi birkaç test var onları yapalım dedi gitti. testlerden biri de idrar testi. topladım gücümü kalktım ama kafam aşureden beter uyku da uyumadığım için bi tuhafım. neyse gittim işimi gördüm afedersiniz idrarı asıl kabına dökmem gerek ama nasıl? bu ne böyle diyorum bi şeyler yazmışlar ama anlamıyorum. çubuk şeklinde olan şişe büyük şişeye takılacak kendi kendine o çubuk olan şişe çekecek idrarı işlem tamammışşş. deniyorum deniyorum olmuyor. deniyorum deniyorum olmuyor. sonra incelemeye başladım bu nasılmış böyle diye. siyah bi kısmı var plastik, ona basmaya başladım parmağımı bu nasıl çekecek ki diyorum ne biçim alet bu? en iyisi dedim hemşire gideyim sorayım derken o da ne parmağından kanlar akıyor... meğer siyah lastiğin altında iğne varmış ve ben parmağımı delik deşik etmişim. zaten kafam güzel bir de bu çıktı beni de kan tutar dönüyor dünya. küstüm kusacağım derken topladım kendimi gittim sordum hemşire nasıl yapacağım bunu dedim ama inanılmaz utanıyorum meğer erkenmiş utanmak için. tarif etti dedim olmuyor bi daha deneyin dedi tamam dedim yara bandı istedim parmağım kanıyor diye, yokmuş yara bandı noldu dedi eh üh #&₺+₺! bir şeyler zirvaladim geçiştirdim o arada parmağımı sardı tekrar tekrar soruyor ben de sessizce anlattım.
hemşir şok olmuş bir ifade ile baktı yüzüme ilk defa başına gelmiş olmalı ki ne tepki vereceğini şaşırdı. bense sessizce uzaklaşıp tekrar tuvalete gittim hâlâ bir sonuç yok yapamıyorum. tekrar sormaya giderken hemşir oradaymış ıı.. ben bu yapamadım hâlâ olmuyor dedim. o da döküverin öyleyse dedi. hayatımın şoku bu nasıl gelmez aklıma en başından nasıl düşünemedim ben bunu kendine nasıl kızıyorum rezil ettin kendini sallaya sallaya idrar götürüp gösterdin bir de diye. sonra işimi hallettim babamın yanına geldim dedim sen uyuyorsun neler oldu neler. babam bana doğru dönüp haberim var hemşire anlatırken duydum seni dedi. meğer acildeki tüm hastalar ve yakınları idrar maceramı dinlemiş. ben bir kişiye rezil oldum sanarken epey kalabalık bir gruba rezil olmuşum.
ağız tadıyla bi hasta bile olamıyorum yani ühü ühü...
bir kaç ay evvel korona şüphesiyle hastaneye gittim ama öyle normal bir gidiş değil sürünüyorum. yalnız da değilim haa, babam benden beter hasta o yüzden ambulansla gittik.
hastanede serum falan verdiler azıcık gözüm açıldı doktor geldi birkaç test var onları yapalım dedi gitti. testlerden biri de idrar testi. topladım gücümü kalktım ama kafam aşureden beter uyku da uyumadığım için bi tuhafım. neyse gittim işimi gördüm afedersiniz idrarı asıl kabına dökmem gerek ama nasıl? bu ne böyle diyorum bi şeyler yazmışlar ama anlamıyorum. çubuk şeklinde olan şişe büyük şişeye takılacak kendi kendine o çubuk olan şişe çekecek idrarı işlem tamammışşş. deniyorum deniyorum olmuyor. deniyorum deniyorum olmuyor. sonra incelemeye başladım bu nasılmış böyle diye. siyah bi kısmı var plastik, ona basmaya başladım parmağımı bu nasıl çekecek ki diyorum ne biçim alet bu? en iyisi dedim hemşire gideyim sorayım derken o da ne parmağından kanlar akıyor... meğer siyah lastiğin altında iğne varmış ve ben parmağımı delik deşik etmişim. zaten kafam güzel bir de bu çıktı beni de kan tutar dönüyor dünya. küstüm kusacağım derken topladım kendimi gittim sordum hemşire nasıl yapacağım bunu dedim ama inanılmaz utanıyorum meğer erkenmiş utanmak için. tarif etti dedim olmuyor bi daha deneyin dedi tamam dedim yara bandı istedim parmağım kanıyor diye, yokmuş yara bandı noldu dedi eh üh #&₺+₺! bir şeyler zirvaladim geçiştirdim o arada parmağımı sardı tekrar tekrar soruyor ben de sessizce anlattım.
hemşir şok olmuş bir ifade ile baktı yüzüme ilk defa başına gelmiş olmalı ki ne tepki vereceğini şaşırdı. bense sessizce uzaklaşıp tekrar tuvalete gittim hâlâ bir sonuç yok yapamıyorum. tekrar sormaya giderken hemşir oradaymış ıı.. ben bu yapamadım hâlâ olmuyor dedim. o da döküverin öyleyse dedi. hayatımın şoku bu nasıl gelmez aklıma en başından nasıl düşünemedim ben bunu kendine nasıl kızıyorum rezil ettin kendini sallaya sallaya idrar götürüp gösterdin bir de diye. sonra işimi hallettim babamın yanına geldim dedim sen uyuyorsun neler oldu neler. babam bana doğru dönüp haberim var hemşire anlatırken duydum seni dedi. meğer acildeki tüm hastalar ve yakınları idrar maceramı dinlemiş. ben bir kişiye rezil oldum sanarken epey kalabalık bir gruba rezil olmuşum.
ağız tadıyla bi hasta bile olamıyorum yani ühü ühü...
devamını gör...
7.
yazarların çocukluk fotoğraflarını görünce galerimi karıştırırken gördüm o fotoğrafı. bana o günü hatırlattı. ah be abi. oysa ne güzel başlamıştım aslında okula. daha önce yazdığım şeyleri biraz okuyan varsa bilir kolektif aşk tanımımı. işte orada bahsettiğim kara sevdalım, çatal karam çingenem elif'i daha ilk yıldan kaybettiğim, bu aşkı çıkmaza soktuğum günü anlatacağım. hoş benim suçum yok. kader kurbanıyım abiler.
her şey 23 nisan telaşının yaklaşmasıyla başladı. ilçeye yeni taşınmıştık ve daha 6-7 yaşlarında sümüklü bir çocuktum. daha önce de belirttiğim gibi o dönem sümüksüz olma ihtimali söz konusu değil. sınıfın en güzel kızına kolektif bir aşk duyuyoruz cümbür cemaat. öyle sosyalist bir sınıfız. aşkta devrim yapmışız. 23 nisan zamanı yaklaşınca sınıf öğretmenimiz sınıfı iki gruba ayırmıştı. birinci grup güzel kızlar ve oğlanlardan oluşuyordu. tango yapacaklardı. ikinci grup ise çirkinlerden oluşuyordu. beyaz süveter ve kot pantolon giyip altın sarısı ponponlarla çilli bom oynayacaklardı. erkekleri seçerken ben ön sıralardan yerimi almak için çabaladıysam da başarıya ulaşamadım. kızları seçerken de yine çabaladım. o zamanlar atılganım biraz. ancak ne yaptımsa olmadı. kara kuru garip bir çocuk olarak çirkinler grubunda ilk 11'e girmeye hak kazandım. istanbul aydın üniversitesi, ingilizce işletmeyi %100 burssuz kazanmışım gibi canım sıkkındı. çünkü elif güzel kızlara seçilmişti ve bir erkekle dans edecekti. o erkek nasıl ben olamazdım ya? allah kahretsin böyle işi gerçekten. hoca hemen sınıfın en yakışıklı ve zengin çocuğu olan sarışın okan'la eşleştirdi yarimi. çocuk yaşta bir darbe de öğretmenimden yedim.
zaman çabuk geçti. 23 nisan sabahı geldi çattı. üstü açık ilçe stadyumunda sıraya girdik. bir de güneş vardı ki inanılır gibi değil. çok bunalmıştım. şişman ronaldo gibi kavrulmuştu ensem. güneş o kadar kavurucuydu ki kaymakam çocukları kapalı spor salonuna alalım yazıktır dedi. orada yapsınlar gösterilerini. lakin artık çok geçti her şeyi için kaymakam bey... başıma güneş geçmişti bir kere. oysa ne kadar da motiveydim. dans pistini ağlatacaktım. michael jackson önümde diz çöküp tövbe isteyecek sonra da moon walk yaparak uzaklaşacaktı. o kadar hazırdım dansa.
elif ve okan danslarını yaptılar diğer çocuklarla. pek de güzel yaptılar şimdi hakkını yemeyeyim. kahroldum izlerken. duşa girip ağlama isteği belirdi minik yüreğimde. lakin artık sahne benimdi. konsantre olmam gerekiyordu. sıra bize geldi. başladık çilli bom bom bom eşliğinde oluşturduğumuz halka etrafında dönmeye. üçüncü turda başım dönmeye başladı ama bu kutsal ayini yarıda bırakamazdım. var gücümle devam ettim ponponlarımı sallamaya(allahım ne diyorum ben ya) ve dans pistinin tozunu attırdım. yani dışarıdan nasıl görünüyordu bilmiyorum ama bence o ana kadar iyiydim. derken baş dönmesi iyice arttı ve kendimi banu alkan'ın dramatik düşüşüne benzer bir şekilde devrilirken buldum. düşerken de kankam ilker'in kuzeni hilal'e takıldım. benle birlikte onu da devirdim. arkamdan gelen diğer kız da üstüme bastı. olanlar burada bitti mi? hayır! tabi ki bitmedi! kotumun düğmesi de kopmuştu. götüm ay parçası gibi açıldı. şimdi burada detaya girmek istemiyorum ama hiçbir 7 yaşında genç dimağ seksi boxerlar giyme fırsatı bulamıyor. dolunay gibi doğdum bir anda salonda. beni teselli edip kaldıracak bir kol ararken pantolonumu toparlamaya çalışıyordum ve bir anda kahkaha tufanı başladı. küçüğüz müçüğüz ama gururumuz var be. gülünür mü küçücük çocuğa? flaşlar patlıyordu resmen.
kafamı kaldırdım. herkes gülüyordu. öğretmenime baktım, gülüyordu. arkadaşlarım, gülüyorlardı. annem, babam hiçbir veli toplantısına gelmiş insanlar değiller her ne hikmetse o gün oradaydılar ve allahsızlar onlar da gülüyorlardı. sonra elif'le göz göze geldim. o da gülüyordu ve okan'la el ele tutuşmuşlardı. bir tek kaymakam gülmüyordu be. o da siyasi ağırlığından olsa gerek. umarım iyi yerlerdesindir kaymakam bey. beni bir sen anladın.
o gün dans kariyerim sona erdi. erken yaşta jübilemi yapmış oldum. beni bir daha ne bir düğünde oynarken gören oldu ne de bir gece kulübünde... madem hepiniz fotoğraf koymayı seviyorsunuz... işte size o günden bir anı...
arkadaki kavruk, ponponları yere bakan, gariban, serkeş çocuk... benim ben...
her şey 23 nisan telaşının yaklaşmasıyla başladı. ilçeye yeni taşınmıştık ve daha 6-7 yaşlarında sümüklü bir çocuktum. daha önce de belirttiğim gibi o dönem sümüksüz olma ihtimali söz konusu değil. sınıfın en güzel kızına kolektif bir aşk duyuyoruz cümbür cemaat. öyle sosyalist bir sınıfız. aşkta devrim yapmışız. 23 nisan zamanı yaklaşınca sınıf öğretmenimiz sınıfı iki gruba ayırmıştı. birinci grup güzel kızlar ve oğlanlardan oluşuyordu. tango yapacaklardı. ikinci grup ise çirkinlerden oluşuyordu. beyaz süveter ve kot pantolon giyip altın sarısı ponponlarla çilli bom oynayacaklardı. erkekleri seçerken ben ön sıralardan yerimi almak için çabaladıysam da başarıya ulaşamadım. kızları seçerken de yine çabaladım. o zamanlar atılganım biraz. ancak ne yaptımsa olmadı. kara kuru garip bir çocuk olarak çirkinler grubunda ilk 11'e girmeye hak kazandım. istanbul aydın üniversitesi, ingilizce işletmeyi %100 burssuz kazanmışım gibi canım sıkkındı. çünkü elif güzel kızlara seçilmişti ve bir erkekle dans edecekti. o erkek nasıl ben olamazdım ya? allah kahretsin böyle işi gerçekten. hoca hemen sınıfın en yakışıklı ve zengin çocuğu olan sarışın okan'la eşleştirdi yarimi. çocuk yaşta bir darbe de öğretmenimden yedim.
zaman çabuk geçti. 23 nisan sabahı geldi çattı. üstü açık ilçe stadyumunda sıraya girdik. bir de güneş vardı ki inanılır gibi değil. çok bunalmıştım. şişman ronaldo gibi kavrulmuştu ensem. güneş o kadar kavurucuydu ki kaymakam çocukları kapalı spor salonuna alalım yazıktır dedi. orada yapsınlar gösterilerini. lakin artık çok geçti her şeyi için kaymakam bey... başıma güneş geçmişti bir kere. oysa ne kadar da motiveydim. dans pistini ağlatacaktım. michael jackson önümde diz çöküp tövbe isteyecek sonra da moon walk yaparak uzaklaşacaktı. o kadar hazırdım dansa.
elif ve okan danslarını yaptılar diğer çocuklarla. pek de güzel yaptılar şimdi hakkını yemeyeyim. kahroldum izlerken. duşa girip ağlama isteği belirdi minik yüreğimde. lakin artık sahne benimdi. konsantre olmam gerekiyordu. sıra bize geldi. başladık çilli bom bom bom eşliğinde oluşturduğumuz halka etrafında dönmeye. üçüncü turda başım dönmeye başladı ama bu kutsal ayini yarıda bırakamazdım. var gücümle devam ettim ponponlarımı sallamaya(allahım ne diyorum ben ya) ve dans pistinin tozunu attırdım. yani dışarıdan nasıl görünüyordu bilmiyorum ama bence o ana kadar iyiydim. derken baş dönmesi iyice arttı ve kendimi banu alkan'ın dramatik düşüşüne benzer bir şekilde devrilirken buldum. düşerken de kankam ilker'in kuzeni hilal'e takıldım. benle birlikte onu da devirdim. arkamdan gelen diğer kız da üstüme bastı. olanlar burada bitti mi? hayır! tabi ki bitmedi! kotumun düğmesi de kopmuştu. götüm ay parçası gibi açıldı. şimdi burada detaya girmek istemiyorum ama hiçbir 7 yaşında genç dimağ seksi boxerlar giyme fırsatı bulamıyor. dolunay gibi doğdum bir anda salonda. beni teselli edip kaldıracak bir kol ararken pantolonumu toparlamaya çalışıyordum ve bir anda kahkaha tufanı başladı. küçüğüz müçüğüz ama gururumuz var be. gülünür mü küçücük çocuğa? flaşlar patlıyordu resmen.
kafamı kaldırdım. herkes gülüyordu. öğretmenime baktım, gülüyordu. arkadaşlarım, gülüyorlardı. annem, babam hiçbir veli toplantısına gelmiş insanlar değiller her ne hikmetse o gün oradaydılar ve allahsızlar onlar da gülüyorlardı. sonra elif'le göz göze geldim. o da gülüyordu ve okan'la el ele tutuşmuşlardı. bir tek kaymakam gülmüyordu be. o da siyasi ağırlığından olsa gerek. umarım iyi yerlerdesindir kaymakam bey. beni bir sen anladın.
o gün dans kariyerim sona erdi. erken yaşta jübilemi yapmış oldum. beni bir daha ne bir düğünde oynarken gören oldu ne de bir gece kulübünde... madem hepiniz fotoğraf koymayı seviyorsunuz... işte size o günden bir anı...
arkadaki kavruk, ponponları yere bakan, gariban, serkeş çocuk... benim ben...
devamını gör...
8.
buraya yazsam benle beraber iki kamu kurumu, bir kobi, bir düzine kadar güven vermeyen güvenlik görevlisi, holosko+bir miktar para da rezil olur. öyle böyle değil büyük rezalet.
devamını gör...
9.
flörtle buluşmaya giderken dışarıda 10 bardak çaya para vermemek için evden koca termosa çay doldurup onu da sırtlayıp, yol boyu damla damla çayın döküldüğünü çantanın sırılsıklam olduğunu o kişinin yanında fark etmek.
devamını gör...
10.
7 yıl sonra eski bi arkadaşımla buluşmuştum geçen.
işi uzamış ankara soğuğunda 1 saat dışarıda bekletti beni nihayet gelip sıcak bi mekana geçtiğimizde oturmak için eğilince birden burnum aktı seranay sarıkaya gibi. refleksle hemen elimi atıp lavaboya gittim ama kız da gördü bunu bana bakıyordu.
neyseki hiç bozuntuya vermedi. arkadaşım olduğundan bende çok umursamadım ama çok rezil bi andı addgsgs
işi uzamış ankara soğuğunda 1 saat dışarıda bekletti beni nihayet gelip sıcak bi mekana geçtiğimizde oturmak için eğilince birden burnum aktı seranay sarıkaya gibi. refleksle hemen elimi atıp lavaboya gittim ama kız da gördü bunu bana bakıyordu.
neyseki hiç bozuntuya vermedi. arkadaşım olduğundan bende çok umursamadım ama çok rezil bi andı addgsgs
devamını gör...
11.
biraz fazla mide bulandırıcı ve açık olacak ama, ne zaman manasız hızlı bağırsaklarım için hastaneye gitsem hep rezil oldum.
kolonoskopi için yediğim narkozlarla beraber gelen mide bulantısı, tüm ailem ve hastane görevlilerinin önünde bir anda ağlama krizine girmem ve sonrasında arabayla eve giderken altıma kaçırmam ve bunu belli etmemeye falan çalışmam benim için en rezil andı.
üzerinden yıllar geçti ama ne zaman hatırlasam tüylerim diken diken olur.
kolonoskopi için yediğim narkozlarla beraber gelen mide bulantısı, tüm ailem ve hastane görevlilerinin önünde bir anda ağlama krizine girmem ve sonrasında arabayla eve giderken altıma kaçırmam ve bunu belli etmemeye falan çalışmam benim için en rezil andı.
üzerinden yıllar geçti ama ne zaman hatırlasam tüylerim diken diken olur.
devamını gör...
12.
geçen hafta pazar günü bir turnuvadaydım. turnuvanın düzenlendiği yerde tuvaletler çok büyük ve çetrefilliydi. alelacele girdim ve aynaların önünden geçerek tuvaletin o uzun koridorunda ilerledim. bir yandan da düşünüyorum yahu daha bir saat önce girdim, sağa dönmek gerekiyordu burada bir gariplik var diye. bayağı yorgun olmama yordum ve ilerlemeye devam ettim. sonrasında karşımda sıralanmış pisuvarları görünce koşarak çıkmam bir oldu. çok şükür ki o kalabalıkta, o büyük yerde tek bir kişiye bile yakalanmadım. çok utanç verici olduğundan değil aslında ama yazarken bile gerildim. kendimce yaşadığım bir rezillikti, bu da burada kalsın.
devamını gör...
13.
genç bir kadın edebiyat öğretmenimiz vardı, derste deftere bir şeyin cevabını yazdık sonra hocaya göstermeye gidiyordum sonra kadın başka bir şeye sinirlendi genel sınıfa bağırdı. o sırada ben anlık korkuyla geri çekilirken ayağım birbirine dolandı, az kalsın düşüyorumdum.
sonra hoca bana sende çok nazlı yetiştirilmişsin falan dedi.hala ne alakası olduğunu anlamadım ama sınıf baya gülmüştü... neyse ortam sakinleşti en azından,iyi tarafından bakmak lazım.
sonra hoca bana sende çok nazlı yetiştirilmişsin falan dedi.hala ne alakası olduğunu anlamadım ama sınıf baya gülmüştü... neyse ortam sakinleşti en azından,iyi tarafından bakmak lazım.
devamını gör...
14.
fena olaylar.
bunu hayatım boyunca hiç unutamayacağım galiba
altınoluk sahil, yaşlar 16-17
bi' tane kız var o gün öğlen tanışmışım, fransız liseli, st joseph
biz de leş gibi bursa lisesinde takılmacalar.
akşam beni sahile çağırdı arkadaşları varmış, hep beraber oturuyorlarmış falan
kuzenimi de aldım gittim, ortalık curcuna, 10-15 kişi var, deniz kenarında bebeler olarak bira içiyoruz.
ben kızla muhabbet ediyorum, herşey güzel
ee hobin var mı falan dedi, ben de o dönem ergen hevesi elektro gitar almışım, gitarın g sini bilmiyorum.
gitar çalıyorum dedim,
kız direk arkadaşına görkem gitar çalıyormuş, gidip getirsene gitarını dedi
aman allahım o kalp krizini anlatamam.
adamlar gitti 5 dakikada koşa koşa klasik gitar getirdi,
sonrası malum, o rezilliği anlatmak dahi istemiyorum,
herkes bana bakıyor ve ben çalamadım, ehe ehe diyip tellere vuruyorum.
offfff felaketti be.
bunu hayatım boyunca hiç unutamayacağım galiba
altınoluk sahil, yaşlar 16-17
bi' tane kız var o gün öğlen tanışmışım, fransız liseli, st joseph
biz de leş gibi bursa lisesinde takılmacalar.
akşam beni sahile çağırdı arkadaşları varmış, hep beraber oturuyorlarmış falan
kuzenimi de aldım gittim, ortalık curcuna, 10-15 kişi var, deniz kenarında bebeler olarak bira içiyoruz.
ben kızla muhabbet ediyorum, herşey güzel
ee hobin var mı falan dedi, ben de o dönem ergen hevesi elektro gitar almışım, gitarın g sini bilmiyorum.
gitar çalıyorum dedim,
kız direk arkadaşına görkem gitar çalıyormuş, gidip getirsene gitarını dedi
aman allahım o kalp krizini anlatamam.
adamlar gitti 5 dakikada koşa koşa klasik gitar getirdi,
sonrası malum, o rezilliği anlatmak dahi istemiyorum,
herkes bana bakıyor ve ben çalamadım, ehe ehe diyip tellere vuruyorum.
offfff felaketti be.
devamını gör...
15.
yakın arkadaşımı diş hekimine götürdüm arkadaşım tedavi olurken masanın üstündeki telefonu arkadaşımın telefonu diye elime aldım ( iki telefonda siyahtı ) ve açmaya çalışıyorum her defasında şifreyi reddediyor filan içimden geçiriyorum ki bu kız bu telefonun şifresini ne ara değiştirdi diye sonra baktım arkadaşımın telefonu çantamda o an dank etti kafama. o kadar utandım ki o an oradan kaçmayı bile düşündüm allahtan diş hekiminin arkası dönüktü de yaptığım rezilliği görmedi
devamını gör...