son yapılan pisa sınavında fen, matematik ve okuma becerileri açısından alarm veren türkiye’deki eğitim sistemi, “ingilizce yeterliliği kazandırma” konusunda da sınıfta kalmıştır. türkiye, 33 avrupa ülkesinin ingilizce yeterliliğine göre sıralandığı listede 32’nci, 100 dünya ülkesinden oluşan listede ise 79’uncu olmuştur.

ingilizcenin ilk, orta ve lise kademelerinde zorunlu olarak toplam bin 296 saat okutulduğu türkiye, “iyi ingilizce konuşan ülkeler” listesinde sondan ikinci sırada yer almıştır.

işbu noktada merak ettiğimiz sorular şunlardır:

(1) ingilizce derslerini ver(emey)en öğretmenlerin yeterlikleri tam mıdır?
(2) öğrenciler ingilizce dersinde neden başarılı olamamaktadır?
(3) ingilizce derslerini alıp, yeterli bilgiye sahip olmayan öğrenci dersten nasıl geçmekte ve nihayetinde mezun olmaktadır?
(4) derste yeterli olmayan öğrenciye "geçer" not veren öğretmenlerin vicdanı sızlamamakta mıdır?
(5) bu öğretmenler öğretemedikleri dersler için aldıkları maaşın helal olup olmadığı konusunda vicdan muhasebesi yapmakta mıdır?
(6) en nihayetinde bu durum milli kaynakların (insan, emek, para, zaman vb.) israfı değil midir?
(7) durumu şer'den hayr'a çevirmek ve harekete geçmek için bir "reform paketi" hazırlanmakta mıdır?
devamını gör...
bana göre en büyük nedeni sistemin pratikten çok teoriye yönelmesidir. konuşma özgüveni eksik ama pratikte bir çok şeye hakim bir mezun daha sonra utanıp sıkıldığı için konuşmaya konuşmaya bildiğini de unutuyor. bu yüzden iş görüşmelerinde ingilizce konusu açılınca çoğu genç biliyorum ama konuşamıyorum diyor. bu durum son zamanlarda artan erasmus imlanlarıyla bir nebze azalsa da sistemin küçük yaştan itibaren konuşmaya yönlendirmesi gerekli bizi. ek olarak eski zamandaki altyazılı film dizi izleme imkanları şu zamana göre daha kötü olduğundan dolayı son zamanlarda okula başlayan minikler bence bu sıralamada bizi yukarı taşıyacaktır.

edit:imla
devamını gör...
12 mi? sayınız efem.
devamını gör...
bence tamamen gençlerle alakalı olan durumdur, gençlerin ne ingilizce bilen bir arkadaşı var ne de turist görüyorlar, bu yüzden dolayıda konuşmuyorlar, şahsen gençlerin internet üzerinden yabancı arkadaşlar edindiğini dahi görmedim, bir insan dil öğreniyorsa o dilde yazmalı, konuşmalı, dinlemeli. öyle 5-6 saatlik ingilizce dersine girip de öğrenemezsiniz.
devamını gör...
bu konuyu da dine imana getirenleri gördüm, bu gözler daha neler görecek bakalım.
ingilizce öğrenmede geri kalıyoruz, matematikte fende çok mu iyiyiz? okuduğunu anlama becerisinde bile çok düşük seviyede olduğumuz tanım entrysinin ilk kısmında yazıyor.

eğitimden, öğrencilerden, sistemden, değişen koşullardan konuşmak dururken, etkisi varsa bile %3-5 olabilecek bir konuya gelinmesi şaşırtıcıdır.

1-ingilizce öğrenmenin değerini bilen biriyim, halen hala kurs alıyorum.
2-son kısma dikkat edilirse sıfır korelasyon demiyorum.
devamını gör...
türkçenin ingilizceden çok farklı bir düşünce evreni olmasından kaynaklanan durumdur. bir fransız ya da alman'ın ingilizce öğrenmesi ile türk'ün öğrenmesi tabii olarak farklıdır. sonuçta bunların hepsi hint-avrupa dilidir. bir türk de moğolca öğrenmeye çalışırsa ingilizceden çok daha hızlı öğrenir. ayrıca müstemleke ülkelerinin mensupları için de bu zor bir iş değildir. çünkü bu şahıslar doğuştan kendi dillerini unutup saygın bir dil konuşmak için can atar. biz türkler her ne kadar kendimizi eleştirsek de gelişmiş bir dile ve kültüre sahibiz.
devamını gör...
sistemimiz mükemmel olmayabilir ancak sadece sistemi eleştirmek her zaman en kolayıdır. bu sistem içerisindeki kaç öğrenci dil öğrenmek için bireysel çaba sarfediyor? tabi sadece derse katılıp sonrasında sihirli bir değnek varmış gibi dil öğrenilebileceğini sanıyorsanız sorumu es geçin.
devamını gör...
leman dergisindeki mistır füçır tens ile tanışmamış olan eğitim sistemidir.

halbuki, mistır füçır tens okuyanlar sular seller gibi ingilizce konuşurlar.

yukarıdaki cümlemizi ingilizceye çevirerek haklılığımızı gösterelim:
statusisthisthat, mistır fichur tens readingers as waters and floods speak english.
devamını gör...
gördüğüm kadarıyla kurslarında pek bir öğrettiği söylenemez. çevremde ne kadar kursa gidiyorum diyen biri varsa hala hiç ingilizceden anlamıyor gibi bakıyorlar.
devamını gör...
bence de çok saçmadır oysa ki amerikada 5 yaşında çocuk bile konuşabilmektedir.
devamını gör...
dostlar alışverişte görsün sistemidir.

8 yıldır bir üniversitenin ingilizce hazırlık bölümünde öğretim görevlisi olarak ders veriyorum. bahsedilen sistemin içine dahil değilim ama kendisi bizzat o sistemde yetişmiş, şimdi o sistemden çıkan öğrencilere üniversitede ingilizce öğretmeye çalışan ve şu an o sistemin içinde bulunan birçok meb öğretmenini tanıyan birisi olarak başlık sahibi yazarın sorularına cevap vermeye çalışayım:

(1) ingilizce derslerini ver(emey)en öğretmenlerin yeterlikleri tam mıdır?

çoğunluğu demek ne kadar doğru bilmem ama en azından azımsanmayacak bir kısmı maalesef çok da yetkin değildir. (olanları peşinen tenzih ediyorum) bugün tüm ingilizce öğretmenlerini yds sınavına soksanız, 90'ı geçecek olanları oranı inanın çok şaşırtıcı olacaktır. hizmet içi eğitimler de verimsiz olduğu için pegagojik bilgi sadece kpss'ye kadardır genelde. bunun başlıca sebebi ise her yere ingilizce öğretmenliği, ingiliz dili ve edebiyatı bölümleri açmaktır. sayı çoğaldıkça profılin de eğitimin de niteliği azalıyor. örneğin boğaziçi üniversitesi ingilizce öğretmenliğinin taban puanı 475 iken kapadokya üniversitesi ingiliz dili ve edebiyatının taban puanı 198'dir. profil farkı fakültede eğitim farkını da beraberinde getiriyor kuşkusuz.


(2) öğrenciler ingilizce dersinde neden başarılı olamamaktadır?

* lisede dilci öğrencilerin dışında diğer öğrenciler üniversite sınavında ingilizceden sorumlu olmadıkları için o dersi önemsemezler. test etmediğin, etmeyeceğin şeyi kolay kolay öğretemezsin. eskiden lise hazırlık vardı mesela fen liseleri, anadolu liseleri ve süper liselerde. lisenin ilk yılında 13-14 yaşında kimsenin sınav kaygısı olmadığı için o dönemler bir sürü insan en azından iyi bir ingilizce temeliyle mezun olmuştu. bu sistemi tüm kademelere yansıtmak, uyarlamak varken gidip hazırlığı tamamen kaldırdılar.
* tek liseyi değil, tüm kademeleri ilgilendiren bir mesele ise fiziksel koşullar. dil sınıfı 15 kişiyi geçmemelidir. bugün türkiye'de kaç okul bunu sağlıyor acaba?
* başka bir sorun da teknolojik alt yapı ve materyaller. meb'in kitaplarını da dijital materyallerini de kaliteli bulmuyorum. başka şeylere dünya kadar paralar harcanacağına, oxford, pearson vb. yayınevleriyle anlaşılsa ya mesela? onların materyalleri kullanılsa.
* şunu atlamayalım lütfen. sistem sadece ingilizceyi öğretemiyor değil. anasından doğduğu günden itibaren duyduğu, 12 sene de okulda gördüğü türkçeyi düzgün yazamayanı, anlayamayanı ne yapacağız? dört işlemi yapamayanı nereye koyacağız mesela? her kuşu öptük, bir leylek kaldı durumu da var biraz bence... tabii bu bahane değil, ama bir durum.

(3) ingilizce derslerini alıp, yeterli bilgiye sahip olmayan öğrenci dersten nasıl geçmekte ve nihayetinde mezun olmaktadır?

biraz kopya, biraz da öğretmenlerin "amaan bununla mı uğraşacağım" demesiyle geçiyor. özel okullarda ise rüşvet, hatta tehdit dahi oluyor öğretmen geçirmek istemezse.

(4) derste yeterli olmayan öğrenciye "geçer" not veren öğretmenlerin vicdanı sızlamamakta mıdır?

valla onun muhatabı ben değilim. aramızda meb'te çalışan ingilizce öğretmeni varsa yanıtlasın. ama belki onlar da sistemin sıkıntılarını bilip dezavantajlı olan öğrenciye yüklenmemek için geçiriyorlardır. mesela düşünsenize, sosyoekonomik olarak geri kalmış, kriminal bir mahalledeki bir meslek lisesinde 40 kişilik sınıfta ingilizce notunun peşine düşmek ne kadar gerçekçi? yani böyle söylemek doğru değil belki ama o çocuklar haplanıp okula gelirken o öğretmenin önceliği çocuğun günlük rutinini ingilizce anlatabilmesi değil, çocuğun insanca bir hayat yaşamasını sağlaması olmalıdır. ingilizce dildir, öğrenilir. o çocuk kendi adını unutacak noktaya gelecek mesela... ha, öğretmen öğrencinin bu durumunu da umursamıyorsa -ki yine öğretmenlerin azımsanmayacak bir kısmı "aman anası mıyım, babası mıyım?" havasında- işte o zaman vicdanı sızlamalıdır.

(5) bu öğretmenler öğretemedikleri dersler için aldıkları maaşın helal olup olmadığı konusunda vicdan muhasebesi yapmakta mıdır?

yapmayan büyük bir kesim vardır elbette. yani nasılsa sırtını devlete dayamış, ben maaşımı alır giderim havasına girmiş bir kesim. ama bence öğretmen kendi imkanları dahilinde çaba sarfediyor, elinden geleni yapıyor ama öğretmenin elinde olmayan şeyler yüzünden öğrenciler öğrenemiyorsa o öğretmene yüklenmenin anlamı yoktur. öğretmen dışı, okul dışı o kadar faktör var ki...

(6) en nihayetinde bu durum milli kaynakların (insan, emek, para, zaman vb.) israfı değil midir?

sistem yanlış olduğu için evet, israftır.

(7) durumu şer'den hayr'a çevirmek ve harekete geçmek için bir "reform paketi" hazırlanmakta mıdır?

sanmıyorum.
devamını gör...
düşün sana bana neler yapmaz.
ki yapmıştır da. hiçbir şey öğretmeyen sistemdir.
devamını gör...
devletin ideolojik aygıtlarından birinin politika yoksunluğu.

(bkz: foucault)
devamını gör...
gençlere her sene renkleri sayıları tanışmayı ingilizce olarak öğreten sistemdir.
her sene ama bıkmadan usanmadan aynı şeyler anlatılıyor.
biraz büyüyünce face to face adlı kitabı elinize verip yine aynı şeyleri öğretiyorlar.
devamını gör...
öğrenci öğrenendir. öğrenci yeterli imkanlara sahipse kendi istekleri ve amaçları doğrultusunda ingilizce dahil birçok yabancı dili öğrenebilir
devamını gör...
öğrencinin hiç mi suçu yok?
devamını gör...
yok efendim öğrencinin suçu yok. en azından benim yok. türkiyenin iyi liselerinden birinde okuyorum. derslerim gerçekten çok iyi. ama olmuyor ,ingilizce olmuyor. öğrenemiyorum, öğretemediler. lise sondayım lise boyunca en başarısız dersimdi. türkçeden sonra ingilizce gibi bir dil öğrenmek yapı bakımından zaten zor bunu daha da zorlaştırmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. ben orta gelirli ailede büyüdüm özel okul yüzü falan görmedim aynı sınıfta okuduğum bir arkadaşın 5 yaşından beri özel ingilizce dersi alıyor. şimdi aynı seviyede ingilizceye sahip olmamamız benim suçum mu? fizik, kimya, biyoloji, matematik... derken sıra gelmiyor ki oturup çalışmaya. bir de sırf ezber yani unutuyorsun bir sonraki sene baştan 4. sınıftan belli ingilizce görüyorum liseye kadar aynı şeyleri döne döne gösterdiler lisede birden dersler ingilizce anlatılmaya başlandı. hayatımda görmedim afallıyor insan.
devamını gör...
sıfır pratik olmasından sebeptir. üniversiteye kadar text book okuyup durduk. ta ki üni de bize yabancı ülkeleri gezmiş, oradaki insanlarla olan maceralarını ingilizce anlatan hocayla karşılaşana kadar. o zamana kadar zevzeklikle "ama hocam gerçek hayatta bu ne işimize yarayacak " dediğimiz ders bizim için başka bir şeye dönüştü.

bilemiyorum altan, belki de şimdi her yerde bangır bangır peyda olan hayal satıcılarının, şunu yaparsın, şunu başarırsın diye gaz verenlerin uyandırdığı merağı eğitim sisteminin verememesindendir. reklam gibi olmasın ama her okul full paket cambly gibi bir şey ile her öğrencisine hafta da sadece 1 saat o ecel terlerini döktürse belki çocukların birazı bu dertten kurtulur
devamını gör...
iki yabancı dili akıcı olarak konuşabilen biri olarak diyorum ki bence de öğrencinin suçu yok. iki çok temel hata yapıyoruz:

1- devlet finansmanıyla yapılan örgün eğitimin kalitesi düşüktür. ana amacı okur yazarlığı artırmak olan bu sistemde her öğrenciyi tek tek yabancı dil bilen fizik, kimya, biyoloji, matematik, tarih profesörü yapmaya çalışıyoruz. bunları yapmaya çalışırken de en temel becerileri gençlere kazandıramıyoruz: okuduğunu anlama, diksiyon, mantık, aritmetik gibi.

2- herkese ingilizce öğretmek zorunda değiliz. niye devlet kendne böyle bir zorunluluk biçiyor o da belli değil. eğer kişi akademik alanda çalışacaksa zaten ingilizceyi paşa paşa öğrenmek zorunda. buna 3 yaşında başlamak zorunda da değil. geç yaşlarda da dil öğrenilir. gördüğüm kadarıyla japon üniversitelilerin ingilizcesi bizden bile kötü. peki japonyada eğitimin kalitesiz olduğunu kim iddia edebilir?

demek ki örgün programa yabancı dil koymak gerekmiyor. öğrenmesi gereken kişilere de bu hizmeti verimsiz meb vermemeli.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"öğrenciye 12 senede ingilizce öğretemeyen sistem" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim