dünyada bir başka meslek yok ki bu kadar iyi şartlara sahip olup bu kadar şikayetçi olsun.
şikayet etmedikleri tek bir konu dahi yok.
maaşları azdır, şartlar zordur, insanlar kötüdür, kimse onları anlamıyordur vs. uzar gider.
işte buna öğretmen mağduriyeti diyoruz veya diyelim swh.

ve sizlere söylüyorum. öğretmenlerimizi mağdur etmeyin! onların haftada 5 gün olan ağır çalışma koşullarını acilen 2 güne indirin. maaşları günü gününü tutmayan liranız üzerinden değil, dolar veya sterlin üzerinden verin. ve öğretmenler istemedikleri zaman okula gitmesinler. çünkü isteksiz giderseler çocuklarımıza bir seyler öğretebilmeleri mümkün olmaz.

edit for alttaki yazar:
çocukluktan itibaren beraber büyüdüğümüz 9 kişilik arkadaş grubumuzun 5 tanesi öğretmen oldular.
bağlantıları konuşmuyorum kendi sulalemi de saymıyorum sanırım yeterli cevap. sırf rehberimden 25 civarı öğretmen çıkartırım sen kaygısız ol fatsalı kardeşim swh.
devamını gör...
fazla yüz verince astarını da istiyorlar tabi, sadece öğretmenler değil tüm meslekler böyledir.
devamını gör...
bu tür başlıklara prim vermeyin ,
az önce buna benzer bir başlık vardı zaten . derdi olan pekala oraya yazabilirdi .

hatta moderasyonu göreve davet ediyorum , bu başlığı da hemen üstteki başlığa taşıyabilirler .
devamını gör...
sabahtan beri nedir bu öğretmen başlıkları.
devamını gör...
çalışma koşulları 2 gün olan ve maaşını dolar ve ya sterlin üzerinden alan öğrenmenin yetiştirdiği yazar başlığı.
devamını gör...
ogretmenlerimiz bizim canlarimiz, cigerlerimizdir. vazifeleri kolaydir, zordur tartisilir ama oldukca degerlidir. saglikli bireylerin olusmasinda katkilari goz ardi edilemeyecek kadar fazladir. hatta anne babalardan sonra cocuklarin uzerinde emegi olan yegane insanlardir. bunun karsiligi ne dolgun bir maasla ne de rahat calistirma kosullariyla odenir. heleki bir cocuk iyi bir ogretmenin elinden gectiyse eger, hayati boyunca basina gelebilecek en guzel seylerden birine denk gelmistir. cok sevelim ya ogretmenleri, elimizden geldigince gonullerini hos edelim...hem basogretmenimizin dedigi gibi; "geleceğin güvencesi eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır!" m. kemal ataturk
devamını gör...
yakın arkadaşımın annesi lisede rehber öğretmen. pandemi başından beri ne derse girmiş ne de bir mesleki icraat. tam maaş alıyor.
devamını gör...
yetişen nesile bakınca zaten eğitim sisteminin de öğretmenlerin de yetersizliği kabak gibi ortaya çıkıyor. her mesleğin çeşitli zorlukları var, cidden yani zor olmayan iş var mı? birkaç gün evvel yeni atanmış bir öğretmen arkadaşa yeter dedim. yeter gerçekten yeter. yahu ne kadar zor atandın, uğraştın o kadar, 200 tane sınav kağıdı okudum diye de ağlama. o kadar çok her şeyden şikayet etti ki gerçekten bunaldım. hakikaten her şey kolay, bir öğretmenlik mi zor ya memlekette?
devamını gör...
yaklaşın sabırlıca, anlatıyorum.
bence mesleğe genel saldırı yapmak yerine kuşak kuşak ayırmak lazım. hep eski öğretmenler derken kastedilen epey eski öğretmenler. benim kuşağımı (90lar)yetiştirenlere bişey demiyorum, her anlamda bir insan ne kadar köreltilebilirse ellerinden geleni yaptılar. hepsi demiyorum istisna olup çok şey katanları vardı ama pedagoji anlamında çok sayıda yetersiz öğretmen vardı. sebebi ise bir dönem tüm üniversite mezunlarına öğretmenlik kapısı açılmış olması. bu kuşak öğretmenler bir yerlerde şu an sağlam kadrolarını almış bulunuyorlar. emekli olmadılar henüz. fakat bu kadar saldırı yeni nesil öğretmenleri çileden çıkarıyor. şu an öğretmen olanlar alanında eğitim almış bir sürü sınavla (ve 2 mülakatla) göreve gelen aylarca staj yapan, aday öğretmen olarak (hemen kadro yok) değerlendirmelere alınan, ülkede yapılan pek çok erasmus, tubitak, e-twinning projelerine imza atanlar. çoğu da yüksek lisans falan yapıyor. aynı okulda ortalama kırk öğretmenden (zorunlu hizmet, genç nesil öğretmenler varsa) yarısından fazlası bu şekilde ya projelerle ya kendini geliştirmekle meşgul. gördüm ki biliyorum. ve bu yeni nesil öğretmenler eğitim tarihimizin belki de en saçma dönemine denk geldiler. hem eski kuşak kadroları (içinde iyileri de var muhakkak) tamamen doldurmuş durumda hem de eğitimde 'finlandiya örneği' benimsenmiş gibi yapılıyor. şu yeni nesil öğretmenlerden bahsetmeden bu modele bir değinmek lazım. bir modeli benimserken önce alt yapı ve toplum dinamikleri müsait mi diye bakılır. ama bizdeki karbon kopya. finlandiya refahı yok, donanımı yok, kültür seviyesi yok ama eğitim modeli var. müthiş. şimdi şu öğretmenlere bir bakalım. nerede bu öğretmenler? anlatayım.
bu öğretmenler ücrada, zorunlu hizmette. zorunlu hizmetleri bitince tüm kadrolar dolu olduğundan yine ücrada. evlenip eş durumuyla belki bir ihtimal. ama orada da kadrolar dolu. hizmet puanı başarıya göre verilmiyor. örneğin yüksek lisans derecesi olan, uluslararası eğitimler almış bir öğretmen asla tayinlerde 15 sene görev yapmış öğretmenin önüne geçemiyor. sonuç olarak nitelikli öğrenci profiline sahip kaliteli okullarda yeni nesil öğretmenler kesinlikle çalışamıyor. belki 50 yaşına yaklaşınca. tabii bu öğretmenler onca yıl puan beklerken yıpranıyor çünkü meb'in öğrencileri bir şekilde mezun etme politikası nedeniyle okulla alakası olmayan bir çok öğrenciyle uğraşıyor. kazandırmaya çalışsa da oran yirmide bir en iyi ihtimalle. ya da yıllarca bilmediği bir memlekette çalışmak zorunda. nusaybin'e giden sınıf öğretmeni bir arkadaşım ev almayı düşünüyor oradan çünkü en az 15 sene sene orada kalacağını biliyor. orası da vatan burası da ama kim o kadar sene ücrada yaşıyor işi için?
ne kadar maaş alıyorlar? net yatan yeni başlayanlar için 4500 civarı, aşağı ya da fazla alan da olabilir yanlışsa düzeltin. ek ders her okulda olmayabilir. varsa da düzenli yatmaz. bir ay üç haftalık bir ay 4 haftalık, tatillerde hiç yatmaz. kendini parçalasa en fazla 1000 lira alır ek ders. çünkü ders saati arttıkça (kurs da öyle) daha fazla gelir vergisi kesilir.
okulda belli bir branşta öğretmen eksiği varsa rastgele bir öğretmene o ders verilebilir. kendi bilmediğiniz şeyi çalışıp anlatmanız beklenir. itiraz hakkınız da pek bulunmaz.

bu öğretmenlerin telefonu susmaz. gece 23.00 te de veli arar. öğrencinin durumunu sormak o saatte aklına gelir çünkü, siz tam dişleri fırçalayın yatağa girerken. telefon numarası artık özel bir şey değildir günümüz öğretmenleri için. bakanlığın sıkı takip arzusu idarelerin baskısıyla öğretmenin özeli diye bir şey yoktur.
mesai asla bitmez. çünkü sürekli bir etkinlik hazırlama, kaynak sağlama telaşı vardır. en boş anınızda whatsapp tan gelen ödevleri kontrol edersiniz. öğrenci derse katılmıyorsa idare zoruyla tek tek veli aratılır.

peki ne yapar boş zamanında öğretmen? onlara idare tarafından verilen görevlendirmelerle zorunlu gönüllü proje hazırlarlar. bu projelerde öğrenciler hiç rol oynamaz ama öğrenciler yapmış gibi gösterilir. örneğin tubitak projelerinde ülke öğretmenlerinin emeğini görüyorsunuz, öğrencilerinin değil. öğrencilere o projelerin içeriği ezberlemeleri için kağıt olarak 1 gün önce veriliyor. neden mi? çünkü bir fikir üretmiyorlar ama meb istiyor ki fikir ürettikleri düşünülsün. bunun dışında erasmus e twinning gibi bir çok proje hazırlanır ve bunlar epey zaman alan işlerdir. yine öğrenciler değil öğretmenler aktiftir. araştırmanızı öneririm türkiye erasmus projelerinde epey iş çıkaran, havuzdan büyük pay alan bir ülke. ya da boş zamanınızda e twinning'e girip bir bakın her postun altında onlarca genç türk öğretmen görürsünüz.

başka? rehber öğretmen atayıp maaş vermemek için meb branş öğretmenlerine sınıf rehberliği görevi verir. basit gibi görünse de dersi dışında bir de psikolojik danışmanlık yapma görevi tayin edilir bu öğretmene. bunlar biz lisedeyken de vardı elbette ama bu kadar girdisi çıktısı yoktu. rehberlik boş bir saatti bizim için. şimdi içeriği dolu bir ders adeta ne yapacağınızı alanınız değilse önce sizin çalışmanız gerekiyor.

meb bir kitap verir, bir de müfredat. uygulansın ister. öğretmenler her sene sonu değerlendirme raporlarına bu müfredatlarla kimsenin bir şey öğrenemeyeceğini yazsa da talim terbiye kurulunun kıdemlice üyeleri asla dikkate almaz bunu. her sene daha yoğun birbiriyle alakasız bir çok konunun sıkıştırıldığı aslında eğitim vermeyi değil de kafa karıştırmayı amaçlamış müfredatları işlemek zorunda bırakılır. 'bize bişey öğretmedi hocamız' olur adı. (tabii ki niteliksiz pek çok öğretmen de var, bu ayrı bir konu, niteliksiz pek çok doktorun, mühendisin vs nin de olduğu gibi) oysa ki öğretmenin söz hakkı bile yoktur uygulamada. içinizden ağlaya ağlaya bu saçma müfredatı anlatmaya çalışırsınız, öğrencilere de acıyan gözlerle bakıp. ne yaptığınızı ne siz bilirsiniz ne de hallerine üzüldüğünüz öğrencileriniz. laf aramızda meb bile bilmez.

adım başı açılan eğitim fakülteleriyle nitelikli niteliksiz donanımlı donanımsız pek çok kişi de öğretmen olabilmiştir. bu da kaliteli bir eğitim alıp idealist bir şekilde göreve başlayan öğretmenler için umut kırıcıdır.

meb'in disiplin cezası vermeme ve affetme politikasıyla da bir çok öğretmen derste ya da dışarda yersiz saldırıya uğramaktadır. küfür yoluyla taciz normaldir. durduk yere 'hocam maşallah erik gibi karısınız' diyebilirler size. söz hakkınız da yok. dersten atamazsınız eğitim hakkını engellediniz diye soruşturma açılır. tahtada yazı yazarken arka sıradan yükselen sesleri de göz ardı etmelisiniz. idareye gidersiniz 'hocam şimdi disipline verirsek okulun adı da şey olur siz görmemeye çalışın' ya da 'hocam o çok bela bir tip bıçağı saplar sokakta falan bulaşmayın' cevaplarıyla geri dönersiniz.

bu genç öğretmenlerin nasıl harcandığına da dikkat çekmek lazım. bahsettiğim gibi asla belli bir puanı toplayana kadar (bu puan zorunlu hizmette çalışılan süreyle ya da kıdemle verilir) kaliteli bir eğitim kurumunda çalışamazlar. dolayısıyla potansiyeli en aza indirilir. bu insanlar da 20li yaşlarda ey sözlük. onlar da ülke genci. mağdur grubu tespit ederken iyi inceleme yapmanızı öneriyorum. 20li yaşında bir öğretmeni bekleyen hayat böyle.

ders esnasında yapılanlardan bahsetmeye lüzum yok çünkü ders anlatmak işin belki tek keyifli yanı. nihayet memur değil öğretmen olduğunuzu hissettiğiniz andır o an. sınav hazırlamak, sayfalarca her bir maddede kaç yanlış yapılmış sınav analizi çıkarmak ya da günlük plan hazırlamak gibi sırf idarelerin ego tatmini için yapılan işlerden bağımsız bir andır ders anı. günde 6 7 saat laf anlatmayı denediniz mi? öneririm. bir ara deneyin. ki bu dediğim gibi en zevkli kısmı.

2 ay tatil mi? gezecek paranız pek olmaz hele de aileniz de varsa bakmakla yükümlü olduğunuz. gerçi olmasa da büyük şehirlerde maaşın yarısı kiradır neredeyse. ama yine de iyidir, güzeldir. bu da olmasa ben bir çok kişinin kurumlararası geçiş yapıp memuriyete geçeceğine kalıbımı basarım. kaldı ki geçen çok kişi de gördüm sözde 'yeni' eğitim sisteminden bıkan. gariptir, meslek lisesi öğretmeni hemşirenin hemşireliğe geri döndüğünü gördüm. şunu duydum kendisinden 'en azından eve gelince işim bitmiş oluyor da çocuğa zaman ayırıyorum'

mesai kaçta biter? okula göre değişse de 16. 30 da biter genelde. sabah da en geç 9-9.30 da başlar. programı da idare yapar. size fikriniz sorulmaz. okula göre değişir tabii ama genelde her gün dersiniz olur. arada boş saatler? evet. fotokopi falan çekersiniz. ya da kaç saat konuştuktan sonra dinlenirsiniz belki biraz. ama o gün raporlu ya da izinli birileri varsa derse de girmeniz istenebilir yerine.


nöbet? en bombası. haftada en az 1 defa nöbet görevi gelir. nöbetlerde teneffüse çıkamazsınız. aynı anda her yerde olmanız lazım. mesela siz koridordasınız sınıfta biri camdan düştü. ihmalden soruşturma. siz sınıfa girdiniz kontrole biri merdivenden düştü, ihmalden soruşturma. öğlen yemeği için yönetmeliğe göre 15 dk süreniz vardır. bitince tekrar görev yerinize dönersiniz. hele o gün bir de full ders varsa of of of. tadından yenmez.

en tatmin edici yanı? bazen bir köy okulunda bu çağda interneti olmayan bir çocuğa dünyada neler olup bittiğini gösterecek pencereyi açmanın tatmini. bazen öğrencilerden gelen o mesajlar. bazen koşup koşup öğretmenim diye üstünüze atlayıp sarılan küçücük bir çocuğun sevgisi. bazen sınavlarını geçmiş, istediği bir şeyi elde edebilmiş öğrencinizin size teşekkürü. işte bu hiçbir şeye değişilmez.

peki ne yapılmalı? sistemdeki tüm aksaklıkları öğretmenlere yükleme gafleti bırakılmalı. çünkü ne kadar çok öğretmenin mağdur edildiğini bilmeden belli bir kuşak ununu eleyip eleğini asmış öğretmene bakıp yorum yapmamak lazım. illa da bir şeyler görmek istiyorsanız dediğim gibi e twinning gibi platformları bir ziyaret edin de ülkede ne kadar genç eğitim neferi şu koşullarda üretmeye çalışıyor görün. genç öğretmenlerin bu saldırılara maruz bırakılması, başka kuşakların günahlarının cezasını çekmesi kabul edilemez. çünkü bugün öğretmen olmak hem göreve başlama süreci, hem karşılanması gereken koşullar hem de görev sorumlulukları bakımından 30 sene öncesiyle aynı değil. denemek isteyenleri meydana alalım.
devamını gör...
ögretmenleri sevmem ama ben buna memur aglamasi veya memur aglakligi diyorum.
hiçbir şey olamazsam memur olurum mantigi ile okuyan "kpss kasan" insanlar sadece daha az calismak icin bunu yapiyor diye dusunuyorum.
besim tibuk'un ozellestirme hayali keşke gercek olsaydi o zaman gorurdum bu ogretmenligi para icin degil kutsal meslek oldugu icin, ideallerim yuzunden sectim diyenleri.
devamını gör...
genelleme yapıldığı için dahil olma gereksinimi duyduğum başlık.
konu sahibi yazar arkadaşım akrabalarından bahsetmiş ne harika!
öğretmen çocuğu olarak açıkça dile getirmekten hiç çekinmeyeceğim bir konu var, şöyle ki çocukluğum boyunca hep ev için para biriktirirdik biz. bunu hatırlıyorum net bir şekilde. sizce kaç senede alınabildi o ev?
yattığı yerden para kazanmak deniyor bir de!
bu nece bir ahlaksızlıktır ki insan yetiştiren, sizin o evlerinizde yerinde tutamayıp sokağa saldığınız (karantina döneminde dahi) çocuklarınızı eğitip onlara hayata karşı bir şeyler öğretmeye çalışan insanlara saçma sapan çıkarımlarınız ile anlamsız genellemeler yapmaya cüret edersiniz!
gidiniz dünyaları kazanınız siz çok çalışınız en haklı hep siz olunuz! çok kolaymış öğretmenlik...
elbette kolay. genelleme üstadları sizi.
devamını gör...
her yıl öğrencilerin uluslararası bilgi ölçme sıralamalarında sonlarda olmasından dolayı kaale bile alamadığım mağduriyetlerdir.
devamını gör...
doğru bir önerme.
geçen atamalarda ataması yapılan bir arkadaşım bugün diyor ki "abi devlet napsın, çok atama oluyor ek atama gereksiz" bu arkadaş düne kadar ne kadar telegram,twitter toplumu varsa üyeydi ve bas bas bağırıyordu.
bu sadece bir örnek bunun gibi birçok öğretmen tanıdım.
daha geçen bir bilişimci arkadaşımla pandemi zamanını koşuyorduk şakasına "iyi tatil yaptınız ha" diye dalga geçtim.
yarı dalga,yarı gerçek "milletin çocuğuna bakıcılık yapıyoruz, yaptırmasınlar" dedi.
tabi cevap olarak da " sende sağlığına iyi bak hastanede ki doktor sana bakmak zorunda mı,diline eline sahip çık,evden gece çıkma polis seni korumak zorunda mı" dedim.far ışığı görmüş tavşan gibi bakakaldı.
zaten bu ararlar iyice sıktılar.
hangi sosyal mecraya girsem atananda mağdur atanamayan da.
hepsi birşey istiyor ve zerre üzülmüyorum artık.
kendileri birbirini çekemiyor ben mi çekeyim?
birde bunların diğer fakülteleri küçümseyici ifadeleri var ki direk silin atın hayatınızdan.p
devamını gör...
tam olarak bugün yakından gördüğüm mağduriyet oldu. sözlüğe girip başlığını açmak istedim ama varmış * kuzenim (henüz 4. sınıfa gidiyor) toplanıp öğretmenlerine bir hediye almışlar, sınıf annesinin dediğine göre öğretmen "senede 1 gün kutlanıyor bugün, daha şık bir şey bulamamışlar mı" diye ağzının yanı ile gülerek şikayet etmiş.

sanki meb zorunlu tutuyor 24 kasımda öğretmene hediye alacaksın diye ya, nasıl sinirlendim anlatamam.
devamını gör...
herkes kolejde ya da büyükşehir merkez okullarda çalışmıyor.köyde , kenar mahalle dediğimiz okullarda çalışanlar da var.kısıtlı imkâna sahip,yeri geldiğinde öğrencisine okul forması, ayakkabı, soru bankası alan,hatta açsa para verip tost, simit alan... lise 1'e gelmiş okuma yazma bilmeyen , her gün nöbetinde olayların çıktığı ve en ufak şeyde öğretmenin suçlandığı okullar var.ülkemizde ne yazık ki rahat iyi okul az ,bu okullardakiler bir zahmet şikayet etmesin.ama dediğim gibi okullarda olanları düşünüp öğretmenlerin yargılanmaması gerekir dediğim durumdur.
devamını gör...
neverending story

hayat biter öğretmenlerin mağduriyeti bitmez.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"öğretmen mağduriyeti" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim