öğüt

bir kimseye doğru yolu göstermek için söylenen söz, fikir, nasihat demektir.

yunus'tan bir öğüt:
"her neye bakarsan kendi yüzündür,
kimde ne görürsen kendi özündür."

küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.

mevlana

kulağa küpe etmelik tecrübe seranatı. atasözüne göre bin adeti bir musibet etmez. ben de oyumu musibetten yana kullanıyorum. öğüt çoğu zaman köstektir, benttir, engeldir, patopsikolojik yırtıktır. hatalarımız bizi biz yapar. öğütleri kibar bir üslupla dinleyin, sonrasında kafanızdaki size tabii olun.

az önce nazım'dan aldığım öğütü paylaşmak isterim,

"çiçekli badem ağaçlarını unut
değmez,
bu bahiste gelmesi mümkün olmayan
hatırlanmamalı"

bir nevzat çelik şiiri

bir gün eğer yolun
düşerse sorguevlerine
cinsiyetin yaşın rengin
farketmez kardeşim
yeter ki
tükür dilini yüzlerine.

türk insanının yanında çifter çifter taşıdığı, kendinde olmayan aklı başkasına yamamaya çalışma çabası içeren kelimeler bütünü.

görmeyen, duymayan, çekmeyen bilirmiydi öğüt vermek tecrübe bulmayan kişiye yaraşır miydi öğüt vermek.

''öğütler öğüt verene faydalıdır vicdan yükünü hatırlattığı için.'' başak kablan'ın videosunda söylediği bir cümledir.
(bkz: başak kablan)

"gıybet" etmeyin, haset olmayın. içinizde biriktirdiğiniz kininizi, kıskançlığınızı yok edin. dedikodu yapmayın, başkalarını yermeyin. kendi düştüğünüz hatalara bakmadan başkasına aynı şeyi yapmayın. dürüst olun. kendinizi temiz sanmayın. ikiyüzlü olmayın, çıkarlarınız için insanlara gülmeyin. içinizdeki iki yüzlülük, kalbinizin hastalığı, kötülüğü yüzünüze öyle yansır ki, bu karşı taraftan gayet net anlaşılır. yani, taktığınız maskeyi görmesi gerekenler çok "net" görür. iyilik düşünün, insanları kullanmayın, menfaatiniz için etrafınızdaki insanları kullanmayın. adil olun, sizi ilgilendirmeyen konulara dil uzatmayın. başkasına laf etmeden önce kendi gözünüzdeki kıymığı görün. aynaya bakın. bilin ki etrafınızdakiler sizi sizden daha iyi bilir. şayet kalbiniz "hasta" ise, bu sözlerinize, eylemlerinize yansır. size kimse cevap vermiyor diye, laf söylemiyor diye onları sizden "korkuyorlar" sanmayın. bilakis, size cevap vermeyenler, sizin düştüğünüz bataklığa düşmemek için cevap vermezler. içinde bulunduğunuz cehennemden, haset, kibir, kıskançlık cehenneminden kurtarın kendinizi. bilin ki bu hâl üzere yaşayıp ölürseniz, gideceğiniz yer cehennem çukurlarından bir çukurdur. sakın kendinizi "kurtulmuş" sanmayın. önce kendime ve herkese öğüdüm budur.

"çaresi olmayan hastalıkta acılar sona erer,
iyileşme umuduyla duyulan acı beterini görüp diner.
yas tutmak gelmiş geçmiş yaramazlıklara,
yol açar kısa yoldan yeni mutsuzluklara.
kader alıp götürürse elde tutamadığımızı,
soğukkanlılık alaya alır kaderin zararını.
soyulduğunda gülen, hırsızdan bir şey çalar,
boş yere kederlenen, kendi kendini soyar."