ölüm neyi yok eder sorusu
başlık "zamansız kelebek" tarafından 25.11.2022 23:12 tarihinde açılmıştır.
1.
ölümü.
devamını gör...
2.
ölen kişinin ailesini yani geride kalanları. bunu o kadar iyi anladım ki ama keşke hiç anlamasaydım, hiç tatmasaydım bu duyguyu.
hayattaki en sevdiğim insanlardan birinin tabutu camiinin önünde yağmurun altında dururken ve ben bayılırcasına ağlarken, yanımda oturan o iğrenç, leş karakterleri olan insanlar dedikodu yapıyordu. "hakkınızı helal ediyor musunuz?" kısmında "helal ediyoruz," deyip durdu hepsi. bu soru kesinlikle yanlıştı. en sevdiğim insana sormalılardı bu soruyu. "hakkını bu iğrenç, rezil, insanlıktan nasibini almamış insanlara helal ediyor musun?" demeleri lazımdı. demediler tabii.
ölüm, sizin evinize girmediği sürece onun ne olduğunu, nasıl hissettirdiğini hiçbir zaman anlamayacaksınız. tavuk pilav yemek için gideceksiniz mevlüt evlerine, pide için seveceksiniz cenazeleri. sevdiğiniz birini gerçekten kaybettiğiniz zaman ne tavuk pilav görüyorsunuz ne de pide. dünyanın bütün harika yemekleri iğrenç geliyor size o zamanlarda; su içmek istiyorsunuz, yutarken bile zorlanıyorsunuz. ağzınıza attığınız o küçücük ekmek parçası bile ağzınızı tamamen doldurmuş gibi hissediyorsunuz. yeri geliyor duş almayı, konuşmayı, nefes almayı unutuyorsunuz. keşke unutulan sadece bunlar olsaydı... bazen bir şey oluyor, "arayayım da ona sorayım," diyorsunuz ama sonra bir hatırlıyorsunuz ki o öldü. en sevdiğiniz yerin en nefret ettiğiniz yere dönüşmesini izliyorsunuz, durduk yere dolan ve bir anda ağlayabilen gözlerinize sahip çıkmayı öğreniyorsunuz ama en acısı da hep oturduğu koltuğun boş olduğunu, giydiği ayakkabının tozlandığını, en sevdiği kıyafetinin bir daha hiç kırışmayacak olmasını görmekti.
fark ediyorum da sözlüğüm hep ölüm kaynıyor. çok korktuğum şeyden bahsediyorum sürekli. insan sevdiklerini kaybede kaybede bu duyguya da alışıyormuş. iğrenç bir duygu olduğuna yemin edebilirim. ben artık sevdiklerimi toprağa verip üzerlerine sevdiği çiçekleri ekmek istemiyorum. hepsinden önce ölmek istiyorum, bencilce ama dayanamıyorum.
bunu yazdıktan sonra ölümün ruhumu yavaş yavaş öldürdüğünü fark ettim. yaşarken ölüyorsunuz arkadaşlar. alışıyorsunuz ama yarımsınız.
hayattaki en sevdiğim insanlardan birinin tabutu camiinin önünde yağmurun altında dururken ve ben bayılırcasına ağlarken, yanımda oturan o iğrenç, leş karakterleri olan insanlar dedikodu yapıyordu. "hakkınızı helal ediyor musunuz?" kısmında "helal ediyoruz," deyip durdu hepsi. bu soru kesinlikle yanlıştı. en sevdiğim insana sormalılardı bu soruyu. "hakkını bu iğrenç, rezil, insanlıktan nasibini almamış insanlara helal ediyor musun?" demeleri lazımdı. demediler tabii.
ölüm, sizin evinize girmediği sürece onun ne olduğunu, nasıl hissettirdiğini hiçbir zaman anlamayacaksınız. tavuk pilav yemek için gideceksiniz mevlüt evlerine, pide için seveceksiniz cenazeleri. sevdiğiniz birini gerçekten kaybettiğiniz zaman ne tavuk pilav görüyorsunuz ne de pide. dünyanın bütün harika yemekleri iğrenç geliyor size o zamanlarda; su içmek istiyorsunuz, yutarken bile zorlanıyorsunuz. ağzınıza attığınız o küçücük ekmek parçası bile ağzınızı tamamen doldurmuş gibi hissediyorsunuz. yeri geliyor duş almayı, konuşmayı, nefes almayı unutuyorsunuz. keşke unutulan sadece bunlar olsaydı... bazen bir şey oluyor, "arayayım da ona sorayım," diyorsunuz ama sonra bir hatırlıyorsunuz ki o öldü. en sevdiğiniz yerin en nefret ettiğiniz yere dönüşmesini izliyorsunuz, durduk yere dolan ve bir anda ağlayabilen gözlerinize sahip çıkmayı öğreniyorsunuz ama en acısı da hep oturduğu koltuğun boş olduğunu, giydiği ayakkabının tozlandığını, en sevdiği kıyafetinin bir daha hiç kırışmayacak olmasını görmekti.
fark ediyorum da sözlüğüm hep ölüm kaynıyor. çok korktuğum şeyden bahsediyorum sürekli. insan sevdiklerini kaybede kaybede bu duyguya da alışıyormuş. iğrenç bir duygu olduğuna yemin edebilirim. ben artık sevdiklerimi toprağa verip üzerlerine sevdiği çiçekleri ekmek istemiyorum. hepsinden önce ölmek istiyorum, bencilce ama dayanamıyorum.
bunu yazdıktan sonra ölümün ruhumu yavaş yavaş öldürdüğünü fark ettim. yaşarken ölüyorsunuz arkadaşlar. alışıyorsunuz ama yarımsınız.
devamını gör...
3.
sersem dünyanın aptal dertlerini yok eder ve hakikati görenlerin kimine derin bir ah çektirirken kimine çok şükür dedirtir.
devamını gör...
4.
yaşamı.
bu yüzden korkar insanlar ölümden.
düşününce günün birinde sanki hiç yaşamamışsın gibi olacak.
bazıları çocuk yapar mesela.
kendisinden bir tane daha bırakır dünyaya...
sanatçılar eserlerini bırakır mesela.
ve ölüm sadece o kişinin yaşamını yok eder. evet tüm insanlar ölümü tadacak, orası ayrı.
ama acı ve korkutucu olan şey bu.
yıllar boyunca bir somutluk içersindeyken bir anda soyutlaşıyorsun...
sevdiğin insanların zihninde anısın.
yanına geldiklerinde ise soyut bir şey bile değilsin.
ölüm ilk başta ışığı yok eder.
karanlık ise tek gerçektir.
bu yüzden korkar insanlar ölümden.
düşününce günün birinde sanki hiç yaşamamışsın gibi olacak.
bazıları çocuk yapar mesela.
kendisinden bir tane daha bırakır dünyaya...
sanatçılar eserlerini bırakır mesela.
ve ölüm sadece o kişinin yaşamını yok eder. evet tüm insanlar ölümü tadacak, orası ayrı.
ama acı ve korkutucu olan şey bu.
yıllar boyunca bir somutluk içersindeyken bir anda soyutlaşıyorsun...
sevdiğin insanların zihninde anısın.
yanına geldiklerinde ise soyut bir şey bile değilsin.
ölüm ilk başta ışığı yok eder.
karanlık ise tek gerçektir.
devamını gör...