özel hayatını sözlüğe taşımak
başlık "unnecessary" tarafından 01.12.2023 22:40 tarihinde açılmıştır.
21.
olabilir insanlar yanlizdir,burda mutlu oluyodur.
yazdikca,paylastigini dusundukce rahatliyodur.
yapmiyorum ama yapanlari anliyorum.
bosverin siz yazmaya devam edin.
dokun icinizi.
yazdikca,paylastigini dusundukce rahatliyodur.
yapmiyorum ama yapanlari anliyorum.
bosverin siz yazmaya devam edin.
dokun icinizi.
devamını gör...
22.
duygu ve düşüncelerimizin yansıtılmasında özele kaçılmadığını düşündüren neydi merak ediyorum şu an.
ve gün içinde yapılan rutinlerden veya bazen anılardan bahsetmek mi özele giriyor? (:
sürekli bilgi ve öğrenmeye dayalı başlıklar olsa haklılık verebilirdim rahatsız ediciliği konusunda ama bazen duyguları ve hisleri de öne çıkaran başlıklar varken biraz saçma geldi.
çok özel geliyorsa okuyup o kişinin özeline girmezsiniz. veya ben mesela çoğu zaman okunmasın diye bile isteye uzatıyorum. yazdıklarımda bir sıkıntı görmüyorum; +18 değil, millete sövmüyorum, cinsiyet ayrımcılığına girmiyorum, ahlaksızlık veya karaktersizliğe girecek tek bir yazımı bile bulamazsınız.
kendimle veya hayatımla barışık olmam, hayatımdan veya yaşadıklarımdan çekinmiyor olmam/olmamız batıyorsa bir kendinize bakın derim. ya siz de ya da hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyler çıkar illa ki...
özel sandığınız şeylerin bir uydurmasyon olabileceği de hiç aklınıza gelmez. (: yazar sayıldığımız bir yerde bazen çok sınırlayıcı ve çok sığ davranabiliyorsunuz ama geneli umursamıyorum neyse ki...
ve gün içinde yapılan rutinlerden veya bazen anılardan bahsetmek mi özele giriyor? (:
sürekli bilgi ve öğrenmeye dayalı başlıklar olsa haklılık verebilirdim rahatsız ediciliği konusunda ama bazen duyguları ve hisleri de öne çıkaran başlıklar varken biraz saçma geldi.
çok özel geliyorsa okuyup o kişinin özeline girmezsiniz. veya ben mesela çoğu zaman okunmasın diye bile isteye uzatıyorum. yazdıklarımda bir sıkıntı görmüyorum; +18 değil, millete sövmüyorum, cinsiyet ayrımcılığına girmiyorum, ahlaksızlık veya karaktersizliğe girecek tek bir yazımı bile bulamazsınız.
kendimle veya hayatımla barışık olmam, hayatımdan veya yaşadıklarımdan çekinmiyor olmam/olmamız batıyorsa bir kendinize bakın derim. ya siz de ya da hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyler çıkar illa ki...
özel sandığınız şeylerin bir uydurmasyon olabileceği de hiç aklınıza gelmez. (: yazar sayıldığımız bir yerde bazen çok sınırlayıcı ve çok sığ davranabiliyorsunuz ama geneli umursamıyorum neyse ki...
devamını gör...
23.
özel hayatımı sözlüğe taşısaydım daha eğlenceli bir yazar olurdum, yapmıyorum. neyse dün sözlükte yazmak yerine derdimi anlatarak yaşadım ve yine hep aynı konu bir türlü bırakamıyorum şu konuyu.
dün diş hekiminden sonra tek başıma iki saat boş boş beklemek zorundaydım, başka işim daha vardı bende antibiyotik içmek yerine bir mekana girmeye karar verdim. o mekandan çıkıp başka bir yere girdim, oradan çıkıp başka bir yerde bulundum, ve yine yer değiştirip başka bir yerde bulundum en sonunda canlı müzik yapılan bir yerde kaldım. müzisyenlere, benim gibi tek başına takılan tiplere, üniversite öğrencilerine, laf atıp bir sürü şey söyledim sözlerim herkese ağır geldi ve beni yaka paça mekandan fırlatıp attılar, kovuldum attılar beni dışarı. dans edip, şarkı söyleyip eğleniyordum herkes gibi. kovulduğum yere tekrar gideceğim, aslında bu benim ilk kovuluşum değil, daha önce çok mekandan kovuldum ve hatta para verdiğim halde içeri almıyorlardı.
başka bir hikayede istanbul' da sokakta kalmıştım, aşırı soğuk ve tek başımaydım. hiç tanımadığım birisi yanıma gelip benimle tanıştıktan sonra "levent yüksel konser biletim var benimle gelir misin?" demişti, bende şahane bir teklif dedim ve üşümektense içeride oluruz sabaha kadar mekanda dururuz demiştim. biz konsere gittik, bizi mekanın içinde üst katta bir odanın içine aldılar ve duvarda kocaman ekranlı bir teknolojik cihazdan konseri izliyorduk, "levent yüksel nerede?" ekranda... levent abi aşağılarda bir yerde işte o söylüyor, çalıyor bizde sesini duyuyoruz ve ekrandan izliyoruz, hayatımda gördüğüm en saçma konser dedim ve aşağıya inip levent yüksel'in bulunduğu alana gittim. konsere gelen izleyicinin ellerinde cep ekranları, herkes kameraman olmuş adamın suratına bakmaktan ziyade onu izleyip dinlemekten ziyade hikaye paylaşma dertlerindeydi. asıl dinleyici ve izleyici arkadaşımla bendim orada, konser hem bu! biletimiz var. ben neden kapalı bir alanda ekrana bakarak konser izliyim, bunu yapmak istesem evimde de ayaklarımı uzatarak yapabilirim, konserlerde en ön tarafa gitmek ve sanatçıyı yakınından izlemek varken niye neden ki gidip bir ekrandan bakayım. ellerinde cep telefonuyla kameraman olmuş kokoş kızlar "öff, uuff, ayy çekil şuradan" gibi söylemleri hiç takmadan suratlarına da tokat atmadan bulunmak istediğim alanda durabildim. levent abinin şarkılarına eşlik ederken bir anda ayaklarım yerden kesildi, ensemden iki metre boyunda bir adam beni bir çanta gibi poşet gibi havaya kaldırmıştı, sonra hızlıca çok rahat bir şekilde havada beni taşıyarak üst kata gönderdi, badigart ortalıktan kaybolunca hızlıca yeniden yine yeniden bulunmak istediğim alana gittim. gökdelen gibi badigarta yerden bakıyordum, deve gibi ayı gibi bir şeydi, ve yine ensemden yakalayıp hızlıca beni mekanın dışarısına fırlattı yere kapaklandım, kovmuştu beni...
dün diş hekiminden sonra tek başıma iki saat boş boş beklemek zorundaydım, başka işim daha vardı bende antibiyotik içmek yerine bir mekana girmeye karar verdim. o mekandan çıkıp başka bir yere girdim, oradan çıkıp başka bir yerde bulundum, ve yine yer değiştirip başka bir yerde bulundum en sonunda canlı müzik yapılan bir yerde kaldım. müzisyenlere, benim gibi tek başına takılan tiplere, üniversite öğrencilerine, laf atıp bir sürü şey söyledim sözlerim herkese ağır geldi ve beni yaka paça mekandan fırlatıp attılar, kovuldum attılar beni dışarı. dans edip, şarkı söyleyip eğleniyordum herkes gibi. kovulduğum yere tekrar gideceğim, aslında bu benim ilk kovuluşum değil, daha önce çok mekandan kovuldum ve hatta para verdiğim halde içeri almıyorlardı.
başka bir hikayede istanbul' da sokakta kalmıştım, aşırı soğuk ve tek başımaydım. hiç tanımadığım birisi yanıma gelip benimle tanıştıktan sonra "levent yüksel konser biletim var benimle gelir misin?" demişti, bende şahane bir teklif dedim ve üşümektense içeride oluruz sabaha kadar mekanda dururuz demiştim. biz konsere gittik, bizi mekanın içinde üst katta bir odanın içine aldılar ve duvarda kocaman ekranlı bir teknolojik cihazdan konseri izliyorduk, "levent yüksel nerede?" ekranda... levent abi aşağılarda bir yerde işte o söylüyor, çalıyor bizde sesini duyuyoruz ve ekrandan izliyoruz, hayatımda gördüğüm en saçma konser dedim ve aşağıya inip levent yüksel'in bulunduğu alana gittim. konsere gelen izleyicinin ellerinde cep ekranları, herkes kameraman olmuş adamın suratına bakmaktan ziyade onu izleyip dinlemekten ziyade hikaye paylaşma dertlerindeydi. asıl dinleyici ve izleyici arkadaşımla bendim orada, konser hem bu! biletimiz var. ben neden kapalı bir alanda ekrana bakarak konser izliyim, bunu yapmak istesem evimde de ayaklarımı uzatarak yapabilirim, konserlerde en ön tarafa gitmek ve sanatçıyı yakınından izlemek varken niye neden ki gidip bir ekrandan bakayım. ellerinde cep telefonuyla kameraman olmuş kokoş kızlar "öff, uuff, ayy çekil şuradan" gibi söylemleri hiç takmadan suratlarına da tokat atmadan bulunmak istediğim alanda durabildim. levent abinin şarkılarına eşlik ederken bir anda ayaklarım yerden kesildi, ensemden iki metre boyunda bir adam beni bir çanta gibi poşet gibi havaya kaldırmıştı, sonra hızlıca çok rahat bir şekilde havada beni taşıyarak üst kata gönderdi, badigart ortalıktan kaybolunca hızlıca yeniden yine yeniden bulunmak istediğim alana gittim. gökdelen gibi badigarta yerden bakıyordum, deve gibi ayı gibi bir şeydi, ve yine ensemden yakalayıp hızlıca beni mekanın dışarısına fırlattı yere kapaklandım, kovmuştu beni...
devamını gör...
24.
bizim özel hayatımız yok ulan. bizim hayatımız gayet sıradan fukara hayatı. onu da istediğimiz yere taşırız.
devamını gör...
25.
yapmayın arkadaşlar sonra ben gayri meşru işler yapıyorum diye ortada gezip bulluk oğlanı oluyorsunuz.
devamını gör...
26.
özel hayatımı dökmek değil ama her başlığa bir şekilde üzüldüğüm kızdığım konuları merkeze alarak onların etrafından yazmak hoşuma gidiyor. bir bakıma dertleşme yeri veyahut günlük gibi kullanıyorum. ki bencede herkesin bir yerde amacı rahatlamak. yoksa neden yazmakla meşgül olsunlar ki.
devamını gör...