1.
bir işin en ince, hassas ve önemli kısmını ifade etmek için kullanılan tabir.
devamını gör...
2.
nasıl ortaya çıktığı ile ilgili bir hikaye vardır buyrun:
ahi evran zamanında, çırak ustasından icazet (onay belgesi) alır ve ancak o zaman ayrılıp kendi dükkanını açabilirdi.
anadolu'da bir testi ustası vardı. ahilik yapar, zamanı gelen eski çıraklarına " sen oldun " der ve el verir, uğurlardı. böylece eski çırak artık yeni bir usta olmuştur.
günlerden bir gün çıraklardan birisi ustanın el vermesini bekleyemez. ayrılacağını, onay ve el vermesini ister. ustası da daha olmadığını, el veremeyeceğini söyler.
çırak nesinin olmadığını sorunca ustası:
- " işin en önemli kısmını, yani püf noktasını bilmiyorsun. " der.
çırak dinlemez, başka bir şehre gider ve dükkan açar. dikiş tutturamaz. yaptığı bütün testiler bir müddet sonra çatlamaktadır. esnaf ve halk tarafından ayıplanan çırak, bir yıl sonra iflas etmiş olarak ustasının yanına döner.
ustasının elini öper, ben ettim sen etme der. ustası da olana kadar yanında çalışması gerektiğini söyler.
sonunda bir gün usta çırağına müjdeyi verir. olduğunu, gidebileceğini, el vereceğini söyler. ayrılmadan önce ustası onu karanlık odaya sokar. izin almadan girilmediği üzere daha önce buraya hiç girmemiştir. yeni bitmiş, sıcak ürünler odanın bir kenarında durmaktadır. tavanda bir yerde, toplu iğne deliği kadar büyüklükte bir güneş ışığı huzmesi vardır.
usta sıcak bir parça alır, ışığa tutar, evirir çevirir. bakar ki testinin bir yerinde gözle görülemeyecek kadar küçük bir hava kabarcığı vardır. püf yaparak üfler ve kabarcık kaybolur. parçayı çırağa uzatır, ayrı koymasını, soğumaya bırakmasını söyler. daha sonra çırak üflemeye başlar. nasıl üfleneceğini, neresinin püfleneceğini iyice öğrenir. ve anlar ki, çatlamaya bu küçük kabarcıklar neden olmaktadır. daha sonra helalleşirler ve püf noktasının önemini kavramış çiçeği burnunda usta yoluna devam eder.
ahi evran zamanında, çırak ustasından icazet (onay belgesi) alır ve ancak o zaman ayrılıp kendi dükkanını açabilirdi.
anadolu'da bir testi ustası vardı. ahilik yapar, zamanı gelen eski çıraklarına " sen oldun " der ve el verir, uğurlardı. böylece eski çırak artık yeni bir usta olmuştur.
günlerden bir gün çıraklardan birisi ustanın el vermesini bekleyemez. ayrılacağını, onay ve el vermesini ister. ustası da daha olmadığını, el veremeyeceğini söyler.
çırak nesinin olmadığını sorunca ustası:
- " işin en önemli kısmını, yani püf noktasını bilmiyorsun. " der.
çırak dinlemez, başka bir şehre gider ve dükkan açar. dikiş tutturamaz. yaptığı bütün testiler bir müddet sonra çatlamaktadır. esnaf ve halk tarafından ayıplanan çırak, bir yıl sonra iflas etmiş olarak ustasının yanına döner.
ustasının elini öper, ben ettim sen etme der. ustası da olana kadar yanında çalışması gerektiğini söyler.
sonunda bir gün usta çırağına müjdeyi verir. olduğunu, gidebileceğini, el vereceğini söyler. ayrılmadan önce ustası onu karanlık odaya sokar. izin almadan girilmediği üzere daha önce buraya hiç girmemiştir. yeni bitmiş, sıcak ürünler odanın bir kenarında durmaktadır. tavanda bir yerde, toplu iğne deliği kadar büyüklükte bir güneş ışığı huzmesi vardır.
usta sıcak bir parça alır, ışığa tutar, evirir çevirir. bakar ki testinin bir yerinde gözle görülemeyecek kadar küçük bir hava kabarcığı vardır. püf yaparak üfler ve kabarcık kaybolur. parçayı çırağa uzatır, ayrı koymasını, soğumaya bırakmasını söyler. daha sonra çırak üflemeye başlar. nasıl üfleneceğini, neresinin püfleneceğini iyice öğrenir. ve anlar ki, çatlamaya bu küçük kabarcıklar neden olmaktadır. daha sonra helalleşirler ve püf noktasının önemini kavramış çiçeği burnunda usta yoluna devam eder.
devamını gör...
3.
dağhan külegeç tarafından çekilen komik programın ismi.
devamını gör...
4.
bir zamanlar snek tvde yayınlanan ve dağhan külegeçin başrolü oynadığı skeçler şimdi youtubeden bulunabiliyor
devamını gör...
5.
olayın özü tek kelime tecrübe. yanlışı yapmadan önce o noktanın püf olduğunu kimse bilyormuş.
devamını gör...