modern toplumlardaki yabancılaşma hissi çok güçlü ve yaygındır. bazı insanlar bunun kaynağını sanayi devriminde buluyorlar,ki toptan üretim ve azami verimliliğin duruma katkısını anlamak için marksizmi bilmeye falan da gerek yok. herhangi bir manav ya da tuhafiye dükkanı sahibine de sorsak benzer yanıtları alabiliriz.)
bizler artık bu duyguların olmadığı bir zamanı anımsamıyoruz.

insan artık makineleştirilmiş,rutinleştirilmiş ve bir nesne olarak rahatlığı sağlanmış,fakat daha derin anlamda öznel bir yaratıcı ve güç olarak köklerinden koparılmış ve dengesini kaybettirilmiştir.

her birimiz sanki başımızın çaresine bakmak için gelmişizdir dünyaya.
buna rağmen daima, yabancılaşmış insanların arasından kendilerine yapılanların farkına varan bir grup çıkar ortaya.
bu fark etmenin temelinde de ana akım toplumu reddetmeleri ya da toplum tarafından reddedilmeleri yatar.
dönemine göre değişmekle beraber siyahiler,farklı cinsel yönelime sahip olanlar, alt sınıf mensupları toplumsal hiyerarşinin farkına vardıkları için bir araya gelirler ve aynı saflara itilirler.
öte yandan da kendi dışlanmışlıklarını ve acılarının ayrıntılarını farkeden birçok insan,ne yazık ki başkalarının acılarına karşı da duyarsız kalabilmektedir. *tanıdık geldi mi? .)
bu sosyolojik durumun müziğe olan yansımasına gelince...
elvis presley döneminde rock müzik özellikle asi gençler tarafından çekici bulunsa da, gittikçe büyüyen müzik endüstrisinin sadece başka bir kolu olmuştu. zaten rock müziğin belli bir politik duruşu kazanması da 1960'ı bulmuştu. yani altmışlarda rock müzik gücünü göstermeye başlamış ve bir alt kültürden bir karşıt kültür doğmuştur.
rock müziğin kolayca öngörülen ana akım politikaları ve eylemlerine istisna gösterilebilecek tek akım punk'tır.
bu arada bir dip not düşmeliyim. punk hareketinin başladığı yer ve zaman literatürde tartışmalıdır. bu şeref ya 60'ların new york camiasına, ya da 1975 yıllarının ingiliz punklarına aittir.)
punkların amacı, öfkelerini haşin ve özgün biçimde ifade etmekti. gerçeği arayışta veya sadece insanları şoke etmek için mümkün olan her cephede reddedilir uysallık. punklar yalnızca giyim tarzları ve müzikleriyle değil,yaygın kanıları irdeleyerek de uysallığı sorgulamışlardır. bu sorgulama anarşizmden beslenmiş ve zorla dayatılan otorite nefret unsuru olan bir güç olarak görülmüştür.
punk bir sanat türünden çok fazlasıdır, çünkü belli kuramları ve politikaları da içermektedir. punkı anlamak için ise dadayı anlamak şarttır.
bkz. dadaizm
devamını gör...
(bkz: the velvet underground)
devamını gör...
o kadar uzun bir felsefesi yoktur

özgürlük ve aykırılıktır
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
wolverhampton oto sanayidir.. working class rip off
devamını gör...
kimi zaman nihilist, kimi zaman anarşist, ama hep özgürlükçüdür.

eğer sen de bir gün "ben böyle olmak zorunda mıyım?" diye sorarsan, içindeki punk başını sallar ve şöyle der:
"hayır, olmak zorunda değilsin. yak her şeyi, yeniden başla. bu senin sahnen."

sadece müzikten ibaret değildir..

sistemin ve zamanın asi çocukları her zaman kendini belli eder..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"punk felsefesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim