arapça "ashab" kelimesinin tekil halidir.
devamını gör...
hz. muhammed (s.a.v)'ı tanımış, görmüş ve inanmış kişi. çoğulu ashab.
devamını gör...
sohbet kelimesinden türemiş, uzun süre birlikte kalmak, uzun süre konuşmak gibi anlamlara gelir.

islami literatürde ise; peygamberimiz(saa) ile uzun bir süre birlikte olan, onunla uzun zaman aynı ortamı paylaşan kişilere denir.

bu birliktelikte inançlı olup olmama gibi bir şart yoktur. çünkü kur an da sahabe ve değişik türemişleriyle 97 ayette geçmektedir. bu ayetlerin 78 inde ashab kalıbı kullanılmıştır.

"sizin sahibiniz asla deli değildir!/ asla sapmadı!*" mealli ayetlerde geçen sahib sözcüğü müşriklerle bir arada yaşayan ve böylece müşriklere " sahabe" olan bir peygamberi anlatmaktadır.

" o vakit (peygamber) sahibine; üzülme, çünkü allah bizimle beraberdir!*" ayetinde geçen "sahib" kelimesi yol arkadaşı demektir. yani peygamber e iman etmiş ve onunla birlikte yol arkadaşlığı yapmış hz ebubekir i muhatap alan bir ayettir.

"(zengin olan) sahibiyle konuşurken, ona; ben senden daha zenginim dedi.*"... "... sahibi de onunla konuşurken, ona; seni yaratanı inkar mı ediyorsun?*" ayetlerinde geçen sahip kavramı bir arada yaşayan biri mümin diğeri kafir iki kişi arasında geçen ilişkiyi ifade ediyor.

"hemen sahiblerini çağırdılar; o da deveyi ele geçirip boğazlayıverdi!*" bu ayette geçen sahib salih peygamber e inanmayan eşkıya tabiatlı birisidir. yani ayette geçen diyalog kafirler arasında geçen sohbeti ifade ermektedir.
devamını gör...
benim için peygamber çevresinde ondan ilim görmüş ve vahiyle bizzat muhatap olmuş, allah uğruna hizmet etmiş insan. allah hepsinden razı olsun.
devamını gör...
bunların arabı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
peygamber efendimizin gökteki yıldızlara benzeyen arkadaşları. dört halife de bunlara dahildir. peygamberimizi değil de sahabeyi görmüş onlarla hemhal olmuş nesle de tabiin denir.onlardan sonra ise tebei tabiin gelir.
devamını gör...
peygamberimiz hz. muhammed'i asm. yakından görmüş kişilerdir. hiçbir insanın gelemeyeceği -sebep olan yapan gibidir kaidesi dolayısıyla- makamdadırlar.

imrenilecek bir kuşaktır. efendimiz'in nurun görmekle şereflenmişlerdir, onunla konuşabilmiş ve dertlerini anlatıp derman bulmuşlardır.
devamını gör...
vakti zamanında hz. muhammed ile görüşmüş, tanışmış, konuşmuş müslümanlara verilen addır.
devamını gör...
hz. muhammed'in çeşitli yerlerdeki sohbetlerinde bulunmuş yakın arkadaş ve dost çevresi. hristiyanlıktaki havarilerin müslümanlıktaki karşılığıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel 12 imam
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel hz. muhammed ile hz. ali
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel bir sahabe
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel sahabeler günümüzde yaşasaydı böyle olurlardı.
devamını gör...
sahip çıkan, koruyan, arkadaş ,dost anlamındaki kelimedir. ashab ve ya ashab-ı kiram da denilmektedir. islam da ise hz. peygamberimize son katılan kişilere söylenen ,onu görmüş, onunla konuşmuş, arkadaşlık etmiş ve ona inanmış kişilerdir.
devamını gör...
arapça'da peygamberin (s) arkadaşı anlamına gelen "sahabi" kelimesinin çoğuludur.
devamını gör...
sahabe tekil bir kelime degildir arkadaslar.

cogu "bir sahabe" diyor. sahabe, ashab'in esanlamlisi olup sahabiler demektir. bir sahabe olmaz, bir sahabi olur. sahabi bunun tekil halidir.

turkcemizde hz. muhammed'i goren bireylere daha cok sahabe dense de, dogrusu sahabi olmalidir.

ayni sey gibi, mesela gazzali'nin adinin gazali mi gazzali mi oldugu da tartismalidir. ama muhtemelen gazzali'dir, 2 z ile yani. ama bazilari gazali der mesela.
devamını gör...
1414 yıldır var olan kitabı anlayamamış topluluğa, tekil çoğul farkını anlatmaya çalışmanıza saygı duydum...
devamını gör...
ama peygamberin cenazesi defin için evinde beklerken bir tane sahabe yok.! (kızı ve damadı ve beş altı akrabası dışında. nitekim arabistan sıcağında daha fazla bekleyemediklerinden bu yedi akrabası cenazeyi defnediyorlar.) ebubekir, ömer, osman, o ünlü sahabeler vs. nerdeler mi, koltuk/taht kavgasındalar. peygamber umurlarında değil.
ama sorarlarsa peygamberi çok bi severlerdi dersiniz. arabın vefası da sevgisi de peygamber saygısı da bu kadar işte..
devamını gör...
hz. muhammed'i muslumanken dunya gozuyle gormus insanlar. ehli sunnet'e gore hepsi mubarek olup, siiler bircogunu elestirir.

simdi azeri bir sii sitesinde, sahabe'nin bir kismina yoneltilen karalama amacli elestirilere bakicaz.

1. ehli sunnet alimleri, sahabilerin cinayetlerini gizleyerek, onlari sevdirmek istemis. soyle ki, ehli sunnetin buyuk alimlerinden zehebi, "siyeru-alamin-nubela"sinda soyle yaziyor:

"karar verildi ki, sahabiler (allah onlarin hepsinden razi olsun) arasinda yasanan fazlaca munakasalar gizlensin. bunlarin hala daha divanlarda (kulliyat), kitaplarda, kissalarda gectigini goruyoruz. fakat bunlarin cogunun senedi munkati (senedi kopuk), zayif, bazilariysa yalandir. bunlar bizim elimizde ve alimlerimizin arasindadir, bunlar gizlenmeli, hatta yok edilmelidir. (o yuzden ki,) kalpleri temizleyerek, sahabilere sevgiyi uyandirarak, (insanlar) onlardan memnun olsunlar. bunlari tek-tuk alimlerden ve genel halktan gizlemek kararlastirilmistir. insafli, heva-hevesyen uzak olan alime izin verilir ki, bunlari halvette, onlarin affedilmesi sartiyla okusun."

subhanallah! bakin bu insanlar akidelerinin elden gitmemsi icin hakikatleri gizlemeye nasil da calisiyorlar. sahabiler arasinda yasanan munakasalar gizlense, peki insanlar mumin ve munafigi birbirinden nasil ayirt edecek? nasil bu insanlar kabul edebilirler ki, avam kitle onlar yuzunden munagik, cinayetkar, sarap icen, zina yapan, hirsizlik yapan, birbirni katleden sahabilere "allah onlardan razi olsun" desin?! biel bile hakki gizleyerek cinayetkar bir sahabiyi insanlara sevdirmek, ona karsi muhabbeti insanlarin kalbine yerlestirmek ne icin gereklidir?! akidenin elden gitmemesi icin hakikatlari gizlemeye bu kadar hevesli olanlara allah'in bu ayesi ulasmadi mi?!

"bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin." (bakara/42)

soylenebilir ki, zehebi'nin burda soylemek istedigi, cahil ve avam kitle bu hadislerle karsilasirsa, onlar sahih ve gayri-sahih hadisi birbirinden ayirt edemediginden sahabilere duydugu muhabbet tam aksine donusebilir ve bununla onlar supheye dusebilir. o yuzden de senedi kopuk, zayif ve yalan olan hadisleri gizlemek lazimdir ki, avam kitlenin karsisina bu hadisler ciktiginda sahabiler hakkinda supheye dusmesinler. cevaben diyoruz ki, bu iddiayi zehebi bizzat kendisi reddetmistir. cunku zehebi gizlemek hakkinda kastettigi hadisler senedi kopuk, zayif ve yalan olan hadislerse eger, peki sonda neden, insafli, heva hevesten uzak olan alime izin verilir ki, bunlari halvette, onlarin affedilmesi sartiyla okusun? eger her hangi bir hadis sahabilerin cinayetleri hakkinda bahsediyorsa ve bu hadisin senedi kopuk, zayif ve yalansa, demek ki, boyle bir hadise yasanmamistir. hakeza yasanmamis bir hadise icin zehebi'nin: "onlarin affedilmesi sartiyla okusun" - demesine ne gerek var? demek ki, anlasiliyor ki, zehebi burda senedi zayif olan hadislerden ilave sahih senedli, umumen sahabilerin cinayetlerini gosteren zayif ve sahih demeden butun hadislerin yok edilmesini kastemistir!

cevap: simdi bu konuda su maddeler siralayalim,

1. evvela, sii diyor ki zehebi sahabilerin munakasiyla ilgili gelen tum rivayetlerin yok edilmesini istemis. halbuki bu dupeduz yalandir. zehebi sahabilerin arasindaki aciklanamaz kavgalardan bahsetmis, ve bunlarin cogunun zaten zayif, uydurma vs. oldugunu soylemis, ve bunlarin gizlenmesi ve yok edilmesini savunmustur. bu muaviye-ali, aise-ali nevinden savaslar degil, anlatilmasi halinde o sahabiler hakkinda kisinin dusmanlik besleyecegi detaylardir. bunlarin cogu sahih olmasa da, bazilari sahih olabilir.

2. burda sii diyor ki, bu tip detaylarin gizlenmesi halinde hak gizlenmis olur. halbuki bu soylemi yanlistir. cunku zaten burda bahsedilen detaylar onemsizdir. bir sahabinin bir sahabiye soyle soyle dedigini bilsen ne olacak, bilmesen ne olacak. bilsen, sen yanlis olarak cikip o sahabiye, sirfsevdigin sahabiyle kavga ettiginden sovebilirsin. halbuki bizim akidemizde gelen sahih haberlere gore sahabilerin tumu mubarektir. bu seni gunaha surukler.

3. sii diyor ki, o zaman munafikla mumini ayirt edemeyiz. halbuki biz ehli sunnet akidesine gore, zaten ayirt edemezsin. yani bir sahabi, sarap icmis diye dahi munafik olmaz. cunku o sahabinin kalbinde iman olup olmadigini allah bilir, ve rivayetlerden biz zaten buna karar veremeyiz.

4. velev ki bir sunni dahi, zehebi'nin bu dusuncesini yanlis bulsun. zaten zehebi bu tip rivayetler hala kitaplarimizda aktariliyor, geciyor demis. demek ki bu zehebi'nin gorusudur, ve bu tip rivayetler zaten gizlenmemistir. bu sadece hafiz zehebi'nin istedigi bir seydir. ki diger bir konu, zehebi bunu soylemis diye, tum ehli sunnet alimleri bunu istemis, tarihciler bunu istemis gibi bir algi uyandirarak dram kasmis sii. halbuki zaten her alim zehebiyle ayni goruste olsa beri bastan bu rivayetleri aktarmazdi. o zaman hafiz zehebi'nin gorusu ne diye tum ehki sunnete samil ediliyor ki?

kisaca boyle. simdi baska bir iddiaya gecelim.

2. halid bin velid esirlere zulmederek katletmistir. karsi mezhebin(yani ehli sunnet) en buyuk alimlerinden olan buhari, "sahih-i buhari"sinde soyle bir hadis naklediyor:

"salim, babasından rivayetle dedi ki: "nebi sallallahu aleyhi ve sellem halid b. velid'i cezime oğullarına gönderdi. onları islama davet etti. fakat onlar: eslemna: teslim olduk, müslüman olduk, demeyi güzel bir şekilde beceremediler. bu sebeple: saba'na (dinimizi terk ettik) demeye koyuldular. halid b. el velid de onlardan kimisini öldürmeye, kimisini esir almaya koyuldu. bizden her birisine de esirini teslim etti. nihayet bir gün halid bizden her bir adamın esirini öldürmesini emretti. ben: allah'a yemin ederim kendi esirimi öldürmeyeceğim. arkadaşlarımdan hiçbir kimse de kendi esirini öldürmeyecek, dedim. nihayet nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in huzuruna vardık. olanı ona anlattık. nebi sallallahu aleyhi ve sellem ellerini kaldırarak iki defa:

"allah'ım, ben halid'in yaptıklarından uzak olduğumu sana arzediyorum, diye buyurdu."

soru ve dusuncelerimiz:

1. halid bin velid esirlerini oldume emrini kimden aldi? eger emri hic kimseden almadiysa, o zana bu emri kendi nefsi sebebiyle mi vermistir? meger peygamber'den veya onun yetkilisinden izin almadan esirleri bilerek oldurmek islam'da var midir?!

2. eger iddia edilse ki, halid bin velid ictihad ederek bu kanaate geldi. o zaman diyebiliriz ki, peygamber yasarken, kim ona kendinden ictihad etmek yetkisi vermistir? diger taraftan bu meselede bu sekilde hukmedilmedigi apacik bellidir. cunku onun emrinde olan sahabiler onun bu eylemini yapmayi reddettiler. halid bin velid'in bu itirazlara ragmen yine de esirleri katletmesi ve peygamber'in ellerini (goge) kaldirip iki defa
: "allah'im, ben halid'in yaptiklarindan uzak oldugumu sana arzediyorum" demesi ictihad midir, yoksa esirlere yapilmis bir zulum mu?!

3. halid bin velid neden bu kadar acele ediyordu? onun sahabilerin itirazina ragmen ictihad etmesine ve bu kadar acele etmesine ne gerek vardi? meger o, peygamber'e mektup yazarak bu meseleyi ondan ogrenemezdi mi?

4. eger halid bin velid gibi bir sahabi basit bir meselede hic kimseden oneri almadan kendi karariyla hareket ederek esirlere zulmedip katlediyorsa, biz onu nasil adil olarak gorebiliriz? nasil onun yoluyla gidebiliriz? eger butun sahabiler adilse, neden halid bin velid sahabilerin itirazini hakli olarak gormedi? meger o, bilmiyor muydu ki, sahabilerin hepsi adildir, haksiz yere itiraz etmezler? hakeza sahabiler neden halid bin velid'e itiraz ettiler? meger onlar bilmiyorlar miydi ki (ehli sunnetin iddia ettigi gibi) peygamber onu allah'in kilici (seyfullah) diye adlandirmistir, adil ve buyuk sahabilerinden biri olarak gormustur?!

5. yine iddia edilse ki, sahabe masum degil, sahabe hata edebilir, o zaman cevabinda diyecegiz ki: siz bunu dilde soyleseniz de, aslinda onlara verdiginiz mevki ile onlarin msum olmasina itikad etmis oluyorsunuz. cunku iddia ediyorsunuz ki, halid ve siffin savasinda muaviye on binlerle insanin kanina sebep olmasina ragmen, yine de ictihad ve hata esiyor, boylelikle onlar yine de sevap kazaniyorlar. yani dogru bir sey yapsa iki sevap kazaniyor, yanlis bir sey yapip birini oldurse bir sevap kazaniyor. sonuc olarak her iki durumda da sevap kazaniyor ve hic gunah islemiyorlar. boylece siz onlarin masum olmasina itikad etmis oluyorsunuz!

6. eger halid ve muaviye gibilerinin binlerle insanin kanina sebep olarak sevap kazandigini iddia ediyorsaniz, peki bu tip kisiler sizin onlara cinayetkar mevkisini verebilmeniz icin artik ne yapmalidir?

hamd alemlerin rabbi olan allah'a mahsustur!

cevap: evet simdi konu malumunuz zaten arkadaslar. halid bin velid ve ordusu savasa gidiyor, adamlar dilleri donmedikleri icin tam musluman olduk diyemeyip dinden donduk diyor. halid, bu sozlerinde islam gecmediginden, onlarin musluman oldugunu anlamayip savasmaya devam ediyor. simdi sorularla bunlari daha iyice aydinlaticaz,

1. halid bin velid esirlerini oldurme emrini kimden aldi? eger emri hic kimseden almadiysa, o zana bu emri kendi nefsi sebebiyle mi vermistir? meger peygamber'den veya onun yetkilisinden izin almadan esirleri bilerek oldurmek islam'da var midir?!

1. cevap: halid bin velid esirler iman etmezse oldurme emrini kimden aldi diyor. bunu ona peygamber emretmis olabilir arkadaslar. zira galiba o donemlerde peygamber, usame bin zeyd'i de bir toplulugun uzerine gondermistir. mesela o savasta da usame, onundeki dusman la ilahe illallah demesine ragmen onu öldürmüstür. sebep olarak da onun gercekten degil ölüm korkusuyla iman ettigini gerekce olarak gostermistir(peygamber onun bu davranisini dogru bulmamistir ama). usame'nin de gercekten iman etmedigini dusunen dusmani oldurmesi, dusmanlari oldurme konusunda bu komutanlarin peygamber'den emir almis oldugunu gosteriyor olabilir. ha peki esirleri neden katletmistir, esirleri katletmek caizdir. bir lider, esirleri oldurerek cezalandirabilir. ha burda peygamber'in esir alirsaniz oldurebilirsiniz diye halid bin velid'e izni olup olmadigi mechuldur. olmaya da bilir. o zaman deriz ki, bu cevazdan mutevellit, halid gayri muslim sandigi esirleri oldurmeye ictihat etmistir. yani bu onun ictihadi, kendi vardigi gorusudur. ha burda siinin sordugu 2'ci soru karsimiza cikar,

2. eger iddia edilse ki, halid bin velid ictihad ederek bu kanaate geldi. o zaman diyebiliriz ki, peygamber yasarken, kim ona kendinden ictihad etmek yetkisi vermistir? diger taraftan bu meselede bu sekilde hukmedilmedigi apacik bellidir. cunku onun emrinde olan sahabiler onun bu eylemini yapmayi reddettiler. halid bin velid'in bu itirazlara ragmen yine de esirleri katletmesi ve peygamber'in ellerini (goge) kaldirip iki defa
: "allah'im, ben halid'in yaptiklarindan uzak oldugumu sana arzediyorum" demesi ictihad midir, yoksa esirlere yapilmis bir zulum mu?!

2. cevap: sii, peygamber yasarken ictihad etme yoktur saniyor. halbuki, rivayete gore peygamber'in daha yasarken yemen'e hakim olarak gonderdigi muaz'a ictihad izni vermis olmasi, peygamber doneminde de sahabilerin ictihad edebilecegini gosteriyor. ki halid, peygamber'in bulunmadigi bu yerde, komutan olarak kendi ictihadini vermis olabilir. bunu dogrulayan bir diger nokta da yine galiba o donemlerde yine bir topluluga gonderilen seriyyenin komutani hakkinda peygamber'in, seriyyeye ona itaat etmelerini emretmesidir. ha onun emrini uygulamayi sahabiler reddetti, demek ki bu konuda hukum boyle degildir denemez zira, o sahabiler, o esirlerin sozlerini iman etmis olmalarina yeterli gormus olduklarindan buna karsi cikmis olabilirler. peygamber'in halid'in bu eylemine karsi cikmasinin sebebi de, halid'in, onlar iman etmis olmasina ragmen onlarin bu sozunu arastirmayip acele davranmasindan soylenmis bir soz olabilir. bu halid'in bu olayda aceleci olmasini yanlislar, yoksa esirleri oldurme ictihadini degil ki, bu eyleminin kasti olmadigi da soylenmistir. halid'in kasti olarak degil, yanlis bir kararla yapmis oldugu bir seyden neden mesul tutulsun ki?

3. halid bin velid neden bu kadar acele ediyordu? onun sahabilerin itirazina ragmen ictihad etmesine ve bu kadar acele etmesine ne gerek vardi? meger o, peygamber'e mektup yazarak bu meseleyi ondan ogrenemezdi mi?

3. cevap: halid aceleci davranmamistir, hatta galiba 1 gun sonra esirleri oldurme emri vermistir. ki suleymogullari disinda da kimse esirlerini oldurmemistir. ki bu beni cezime kabilesi onceden muslumanlara karsi savasmis bir kabiledir. halid'in onlarin iman etmedigini dusunmesinde bu da bir etken olmus olabilir. peki neden halid, bu konuda peygamber'e mektup yazip da durumu sormamistir? ibnul esir'in "el-kamil fit-tarih"inde halid kendisine abdullah bin huzame es-sehmi'nin bunun peygamber'in emri oldugunu soyledigi gecer. ki bu kabile halid'in kabilesiyle de zamaninda savasmis oldugu icin bunu kabile taassubuyla da yapmadigina yemin etmistir.

4. eger halid bin velid gibi bir sahabi basit bir meselede hic kimseden oneri almadan kendi karariyla hareket ederek esirlere zulmedip katlediyorsa, biz onu nasil adil olarak gorebiliriz? nasil onun yoluyla gidebiliriz? eger butun sahabiler adilse, neden halid bin velid sahabilerin itirazini hakli olarak gormedi? meger o, bilmiyor muydu ki, sahabilerin hepsi adildir, haksiz yere itiraz etmezler? hakeza sahabiler neden halid bin velid'e itiraz ettiler? meger onlar bilmiyorlar miydi ki (ehli sunnetin iddia ettigi gibi) peygamber onu allah'in kilici (seyfullah) diye adlandirmistir, adil ve buyuk sahabilerinden biri olarak gormustur?!

4. cevap: zaten halid'in ictihadini ustte acikladim, dolayisiyla adildir. simdi burda su soruya dikkat edelim, eger tum sahabiler hakliysa halid neden onlarin itirazini hakli olarak gormedi, sahabiler muctehid degil mi. sahabiler muctehiddir, fakat halid de sahabidir. halid de muctehidse, digerlerinin ictihadini yanlis olarak gorebilir bu normaldir. diger bir soru da peki sahabiler neden halid'e uymamislar, halid seyfullah degil mi. evet halid seyfullahtir, fakat kendisine galiba mute savasindaki basarisindan dolayi seyfullah denmistir, bu onu hatasiz birisi yapmaz. dolayisiyla ona da karsi cikilmasi normaldir.

5. yine iddia edilse ki, sahabe masum degil, sahabe hata edebilir, o zaman cevabinda diyecegiz ki: siz bunu dilde soyleseniz de, aslinda onlara verdiginiz mevki ile onlarin msum olmasina itikad etmis oluyorsunuz. cunku iddia ediyorsunuz ki, halid ve siffin savasinda muaviye on binlerle insanin kanina sebep olmasina ragmen, yine de ictihad ve hata esiyor, boylelikle onlar yine de sevap kazaniyorlar. yani dogru bir sey yapsa iki sevap kazaniyor, yanlis bir sey yapip birini oldurse bir sevap kazaniyor. sonuc olarak her iki durumda da sevap kazaniyor ve hic gunah islemiyorlar. boylece siz onlarin masum olmasina itikad etmis oluyorsunuz!

5. cevap: biz muaviye'nin ali ile kanli bir savas yapmasinin sebebini muaviye gunah bir is, kotuluk yapmak istedi diye gorsek zaten muaviye gunah islemis oldu derdik, veya halid bu isi kasti olarak yapsa. halbuki biz muaviye'nin kendince hakli gordugu sebepleri oldugu ve bu konuda karar verme, ictihad yetkisi olmasina binaen, ve halid'in de boyle bir yetkisi olmasi ve yanisira kendince kendi eylemini yanlis da olsa gerekcelendirmesine binaen onlari savunuyoruz. ki ictihad kavramini cok yanlis anlamissiniz. diyor ki, o zaman bir sahabi gunah islese ictihad deyip 1 sevap deriz. oyle bir sey yok. muaviye'nin osman'in kanini aramasi, veya halid'in onlari iman etmediler sanip oyle oldurmesi yanlistir, fakat gunah degildir, cunku burda bir artniyet yoktur diyoruz. yoksa halid gidip sarap icse, muaviye kul hakkina girse, ne bileyim zina yapsalar, gunah, haram. haram herkes icin haramdir. gunah herkes icin gunahtir. ictihad ile apacik gunah oldugu belli olan kavramlar farklidir. biz muaviye, halid gunahsiz demiyoruz. onlarin da onlarca gunahi olabilir, biz bunu, sizin 12 imam gunahsiz demeniz gibi inkar etmiyoruz, biz en azindan tarihi kitaplara yansiyan bu tarihi icraatleri konusunda yanlis dahi olsalar, bunu yanlis oldugunun bilincinde olarak yapmadilar, onlar muctehidlerdi, ictihad ettiler ve kendilerini bu davada hakli gorduler diyoruz. ha halid sonradan yanlis oldugunu anlamistir, ama en nihayetinde bunu yaparken anlamamisti diyoruz. son soru da boylece cevaplanmis oldu.

kisaca kucuk bir rivayetten halid bunu bilincli bir sekilde yapti diye sonuc cikarip adami tasa tutmanin bir alemi yok bence diyorum. ki zaten peygamber halid'in bunu kasti olarak yaptigini dusunse onu cezalandirirdi ki ona bi ceza da vermemistir.

ha bu arada kabilenin de tazminati odenmistir.

gecelim simdi bu iddiayi.

3. peygamber'in onunde kimler sesini yukseltti? sahih-i buhari'de soyle bir hadis geciyor:

"ibn ebi müleyke'nin şöyle söylediği rivayet edilmiştir: en hayırlı iki kişi olan ebu bekir ile ömer neredeyse helak olacaktı. çünkü temimoğulları kafilesi geldiği zaman, hz. nebi'in yanında seslerini yükseltmişlerdi. onlardan biri mücaşioğullarının kardeşi akra' ibn habis'in, diğeri de başka birinin onlarla ilgilenmek üzere görevlendirilmesi yönünde kanaat belirtmişti. hadisin ravilerinden nafi' "ben bu kişinin (ebu bekir'in önerdiği kişinin) ismini aklımda tutamıyorum," demiştir. ebu bekir, ömer'e: "sen sadece bana muhalefet etmek istiyorsun," dedi. neticede ikisinin de bu konuda sesi yükselmeye başladı. bunun üzerine allah teala şu ayeti indirdi:

 "ey iman edenler! seslerinizi nebi'in sesinin üstüne yükseltmeyin. "(hucurat 2)

ibnü'z-zübeyr şöyle demiştir: hz. ömer bu ayetten sonra, allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem kendisine bir şey sorup öğrenmek isteyene kadar sesini ona duyurmaz oldu. ibnü'z-zübeyr dedesi ebu bekir hakkında böyle bir şey söylememiştir."

peygambere bu sekilde saygi gosterenler, onun ehli-beytine nasil saygi gosterir?!

cevap: evet temimogullari kafilesi geliyor, ebu bekir ile omer onlarla ilgilenmek uzere iki ayri kisiyi onerince aralarinda tartisma cikip sesleri yukseliyor.

ya arkadaslar bu cok sacma bir iddia bence. birincisi zaten sesleri peygamber'e yukselmiyor, peygamber'e saygisizlik ettikleri yok. sadece peygamber'in onunde tartisma hatasini yapmislar ki bu konuda ayet inince de omer pisman olup bir daha bu konuda ihtiyatli davranmis o kadar.

yani sirf siisin diye her rivayete de bir elestiri getirme be kardesim. e bunlar da insan, tartisabilirler, veya hata yapabilirler. bu ebu bekir ile omer'i saygisiz yapmiyor, veya zaten hep boylelerdi anlamina gelmiyor ki? aa bak soyle bir olay var, ne saygisizlar, ehli beyte neler yaparlar.

olm ne alaka la? bu olay uzerinden sen tum bu konulara nasil atlayabiliyorsun?

gecelim bu konuyu neyse gordugunuz uzere bos bir iddia.

4. kafir olmus sahabiler. selefilerin (vehhabilerin) son donem alimlerinden muhammed bin abdulvehhab, "keşfuş-şubuhat" adli kitabinda soyle yaziyor:

"bunlardan ilki allah teala'nin "mazeret ileri sürmeye kalkmayın. iman ettiğinizi söyledikten sonra inkârcılığınızı açığa vurdunuz." ibaresidir. ve eger arastirirsak rum (tebuk) gazvesinde peygamber ile olan bazi sahabilerin soyledikleri sozden dolayi kafir olduklarini gorebiliriz."

cevap: soylemeye gerek var mi bilmiyorum da ehli sunnetin cogunlugu selefi ve vehhabileri sevmez ki zaten dostum. cogunlugun akidesine aykiri gorusleri vardir. allah goktedir gibi.

ha kaldi ki biz sahabe dinden cikamaz demiyoruz ki arkadaslar?

bazilari samimi bir sahabi olan kisinin dinden ciktigi vaki degildir, gunahkar, fasik olabilir demis, geneldeyse bir sahabinin de samimi iman ettikten sonra dinden cikabilecegi soylenmistir.

ha ayete gelince, ayet, "iman ettiginizi soyledikten sonra inkarciliginizi aciga vurdunuz" diyor. inkarciligi aciga vurmak icin, demek ki bu sahislarin icinde gizli bir inkarcilik varmis. ki boylesi de sahabi tanimina girmez zaten, olsa olsa munafiktir. ki bu ayetin oncesindeki ayetleri okursaniz munafiklar diye acik acik belirtilmis zaten.

5. sahabilerin ic yuzu. selefi (vehhabi) alimlerinden muhammed bin salih el-useymin, "şerhi akidetül-vasıtiyye" adli kitabinda soyle yaziyor:

"suphe yoktur ki, bazi sahabiler hirsizlik yapmis, sarap icmis, biri digerini zina yapmakla suclamis, evli ve bekar olduklari halde zina etmisler."

cevap: ee? hani adam yine selefi, vehhabi de biz zaten bunu inkar etmiyoruz ki?

sarap icen, zina yapan sahabileri biz kaynaklarimizda belirtmisiz zaten.

sizin gibi gunahsiz olan sahabilerimiz yok ki. adamlar yapmislar. zaten sahabiler gunahsiz, hicbir kebair isleyemezler gibi bir iddiamiz yok bizim yani bu alinti hicbir sey gostermiyor yine.

6. sahabilerden daha ustun ummet kimdir? hakim nisaburi, "mustedrek"inde su hadisi naklediyor:

"bize ebul-abbas muhammed bin yakub rivayet etti, bize muhammed bin avf bin sufyan et-tai rivayet etti, bize ebul-kudud el-haccac rivayet etti, bize el-evzai rivayet rtti, bize useyd bin abdurrahman rivayet etti, bana salih bin muhamed, ebi cumah'in soyle dedigini rivayet etti: bir gun resulullah ile yemek yiyorduk. bizimle beraber ebu ubeyde bin cerah da ordaydi. dedi ki: ya resulullah, bizden daha hayirli biri var mi? biz seninle islam'i kabul ettik ve seninle beraber cihad ediyoruz. dedi ki: evet, benim ummetimden olan bir kavim. onlar sizden sonra gelip beni gormedikleri halde bana iman ederler."

hakim, hadisten sonra soyle demistir: "bu hadisin senedi sahihtir, fakat onlar (el-buhari ve muslim) kendi kitaplarinda kaydetmemislerdir."

"mustedrek" kitabinin ez-zehebi'nin "et-telhis"i ile birlikte olan yayiminda diyor ki: ez-zehebi "et-telhis"de demistir ki: "sahihtir."

bunu kadi muhammed abdulbaki el marestan el ensari, "ahadis es suyuh es skat" kitabinda da nakletmistir. meclis es-sura'nin uyesi, suudi arabistan ummulkura universitesinde hadiscilik uzerine en seckin arastirmacilardan olan dr. serif hatim bin arif el-avdi soyle demistir: "hadisin senedi hasendir, kendisi sahihtir."

cevap: ya simdi burda soyle bir husus var arkadaslar, burda peygamberi gormeden iman edenlere, sahabeden daha ustun denmis.

halbuki daha muteber kaynaklarimizda, ve bunun disinda bircok kaynagimizda sahabilerin hz. muhammed'den sonra ummetin en ustunu olduklari gecer. ki alimler de bunu soyler normal olarsk.

dolayisiyla bu 2 kisim sahih haberler birbiriyle zahiren celisince, biz bunu tevil ederiz.

ben sahsen, yani kendi fikrim, peygamber'in bu soylemini, mubalaga olarak dusunuyorum.

soyle ki, ebu ubeyde, biz seninle savastik, yani seni gorduk ve iman ettik diyor, peygamber, kendisini gormeden imanin ne derece faziletli oldugunu gostermek icin ummeti overek mubalaga yapiyor.

burda su soru hatira gelebilir, peygamber mubalaga yapar mi?

gelin bunu birkac hadisle orneklendireyim.

bir hadiste, peygamber, en faziletli amelleri sayarken birinde cihad diyor, sonra en faziletli hangisidir dendiginde allah katinda makbul olan hac diyor.

halbuki diger hadiste kendisine hangi amel faziletlidir diye sorana cihad diyor.

veya en hayirli kisi hadislerinde farkli sifatlara sahip kisilerin sayilmasi gibi.

ya bazilari hadislerde mubalaga yoktur demis tabi bu ona hangi perspektifle baktiginizdan gecer.

bu hadiste belli kesimlerin sahabilerden dahi ustun olacagi soylenirken, bunu bazi hususi faziletlere yormak lazim. yoksa kulli fazilet yonunden sahabe'nin gecilemeyecegi daha makbul hadis kaynaklarinda vardir yani.

yani burdaki sahabilerden daha hayirli olma durumu, belki hususi bazi faziletler cihetindedir, mesela ahir zamanda onca fitneye ragmen imani ayakta tutmaya calismak gibi, suan fitneler devrindeyiz, o donemse asri saadetti. belki bir kesim, hususi fazilet yonunden gecer, fakat dedigim gibi kulli, umum fazilet yonuyse isin ayri boyutudur ve iste o noktada sahabe gecilemez.

7. capkin sahabiler. cemaat namazinda kadinlara bakan sahabiler hakkinda ayet. soyle ki, ahmed bin hanbel, "musned"inde su rivayeti naklediyor:

"bize abbas rivayet etti (ve dedi ki), bana babam rivayet etti (ve dedi), bize sureyc rivayet etti (ve dedi), bize nuh bin kays, amr bin malik el-nukri'den, o da ebi el-cevza'dan, o da ibn abbas'tan soyle rivayet etti: guzel bir kadin peygamber'i arkasinda namaz kiliyordu. muslumanlardan bazilari onu gormemek icin ön siralarda namaz kiliyorlardi. bazilariysa aksine arka sirada namaz kilmaya calisiyorlardi ki, ruku ettiklerinde koltuklarinin altindan ona baksinlar. bu sebeple allah su ayeti indirdi: "içinizden önce gelip geçenleri de biliriz, geri kalanları da muhakkak biliriz.""

şeyh ahmed şakir hadisin senedinin sahih oldugunu bildirmistir.

cevap: bu rivayeti sahih kabul eden alimler olmus ustteki seyh ahmed gibi, fakat kutubi sitte alimlerinden tirmizi gibi bazi alimler bu hadisin ibn abbas kanalli gelenine sahih degil demisler. tirmizi, bu hadis hakkinda murseldir demis. yani senedinde kopukluk vardir.

yani tirmizi, bu hadisin, ibnul cevza'nin ibn abbas'tan rivayet ettigi versiyonundan cok, ibnul cevza'nin kendi sozu oldugunu soylrmistir. kurtubi ve ibn kesir de ona katilmistir. ebu nuaym ise hadis garibtir demis.

bu ibnul cevza'nin sozuyse hadis mursel olur, dolayisiyla kabul edilmez. cunku ibnul cevza sahabi degildir ve olayi gormemistir.

dolayisiyla hadisin sihhati suphelidir.

bunu gectim, bu konuda elbani ise bu hadise sahih demesine ragmen sunu soylemistir, ibn abbas, bazi kisilerin arka saflarda sirf o kadini seyretmek icin namaz kildiklarindan soz etmistir. ya onlarin munafik olmadiklari, ya da islama yeni girdikleri icin islam orf terbiyesini almamis kimseler olmadiklari ne malum. sahabi tanimina uyan yetkin bir muslumanin, on sarflarda sirf kadini gormemek icin namaz kilacagindan suphe yoktur demistir.

elbani'nin aciklamasi dogrudur. oncelikle bu hadisin sihhati suphelidir, fakat dogruysa bile, kadini izlemek isteyen kimselerin kimler oldugu belirtilmemis, tamamen mechul.

bu kimseler munafik da olabilir, daha islam orf terbiyesini almamis gencler de olabilir yani sirf bilinmeyen, mechul kimseler uzerinden, bilmedigin bir sahabinin elestirisini yapmak fazla ahmakca degil mi sizce de? ki sahabilerin de gunahsiz insanlar olmadigindan, onlarin da gunahlari, hatta buyuk gunahlari olabileceginden, onlarin da haram isleyebileceklerinden de yukarida bahsetmistik.

o yuzden gecelim bu konuyu da simdi.

8. capkin sahabiler. namahremler arasina dahil olup onlarla oynayan bekar sahabi: culeybib. ahmed bin hanbel, "musned"inde soyle bir rivayet naklediyor:

"bize affan nakledip dedi ki: bize hammad bin seleme sabit'den, o kinane bin nuaym el-edevi'den, o da ebu berze el-eslemi'den nakledip dedi ki: culeybib kadinlarin arasina dahil olan (onlarin meclislerine veya oturduklari yerlere giren), onlarin arasindan gecip onlarla oynayan bir kisiydi. ben kendi hanimima dedim ki: culeybib sizin yaniniza gelmesin, eger gelirse, men boyle-boyle yapacagim."

kitabi inceleyen suayb el-arnaut soyle demistir: "senedi muslim'in sartlarina gore sahihtir."

bu rivayet hakkinda el-begavi de soyle demistir: "bu rivayet sahihtir."

muhammed es-sevyani de soyle demistir: "senedi sahihtir."

cevap: arkadaslar hz. culeybib etkileyici bir evlenme hikayesi bulunan, evlendikten sonra sehid dusen, rivayete gore hz. muhammed tarafindan evlendirilen bir sahabidir. bunun disinda fark ettiyseniz rivayette culeybib kadinlarla oynasiyordu gibi bir sey yok, cuylebib sadece kadinlarla oynayan, sohbet ortamlarina giren bir adamdi. ki gunumuzde bircogunuzun birlikte takildigi kiz arkadaslari vardir. culeybib de ayni sekilde kadinlarla da konusup arkadaslik kuran biriydi ki o donem mahremiyet kurallarina daha da dikkat edildiginden herhalde ravi bunu hos karsilamamis olacaktir. culeybib'in kadinlarla sohbet edip vakit gecirmesinden, capkindi, soyle yapti, boyle yapti gibi bir sonucu nasil cikaracagiz ki. rivayette buna dair bir sey mi vardir? yani yok. o zaman yargisiz infaz sacma olur degil mi?

o zaman gecelim.

9. ibn hacer el-askalani, "el-isabe fi temyiz es-sahabe" isimli kitabinda soyle yaziyor:

"rebia bin umeyye bin halef bin vehb bin huzafe el-karesi el-cemhi, safvan'in kardesidir. mekke'nin fethinde musluman olmus ve veda haccina sahitlik etmistir. hakeza suphe yoktur ki, o saahbi olmustur, fakat rivayet edilmiatir ki, o, omer'in devrinde murted olmustur. rebia omer'in devrinde alkollu icki icmis ve once sam'a, ordan da roma'ya kacmistir. hristiyan olmus ve orda ölmüştür."

cevap: bu konuyu ustte acikladik zaten, bir sahabi sonrasinda dinden donebilir. bir adamin samimi musluman olup sonra dinden donebilecegi gibi. bunda sasilacak bir sey yok. belki rebia mekke'nin fethinde de korkusundan iman etmisti ki bu onu sahabi yapmaz, bunu bilemeyiz. ha belki de cidden iman etmis ve sonra dinden cikmisti, fakat en nihayetinde bir musluman dinden cikabilir yani bir sahabi murted olabilir sonradan. bunda sasirilip paylasilacak ne var anlamadim.

10. alkolik sahabiler. kudame bin mazun. abdurrezzak es-sanani, "el-musannef"inde soyle bir rivayet naklediyor:

"abdurrezzak, mamer'den, o da zuhri'den onun soyle dedigini rivayet etti: bana abdullah bin amir bin rebah rivayet etti -onun babasi bedir savasina katilmistir- dedi ki: omer, kudame bin ma'zun'u bahreyn'e vali tayin etmisti. kudame, hafsa ve abdullah bin omer'in dayisiydi. bir gun abdulkays kabilesinin lideri olan carud, bahreyn'den omer'in yanina geldi ve soyle dedi: ey muminlerin emiri! kudame sarap icti ve sarhos oldu. allah'in yasaklarindan birinin cignendigini gorunce, bunu size haber vermeyi kendime borc bildim. omer sordu: buna sahidin vsr mi? (carud) cevap verdi: evet, ebu hureyre. omer ebu hureyre'yi cagirttirdi ve sordu: nasil sahitlik ediyorsun? (ebu hureyre) soyle dedi: ben onu sarap icerken gormedim, fakat sarhosken gordum. (omer) soyle dedi: simdi sahitlik tamamlandi. ve bir mektup yazarak kudame'nin bahreyn'den geri donmesini emretti. kudame gelince carud, omer'e soyle dedi: simdi buna allah'in kitabi ile hukmet. omer soyle dedi: sen bunun dusmani misin yoksa sahit misin? (carud) cevap verdi: ben sahidin. (omer) soyle dedi: oyleyse, sen sahitliyini tamamladin. bundan sonra carud sustu, sabah yeniden omer'in yanina gelerek: bu adama allah'in tayin ettigi haddi uygula dedi. omer soyle dedi: ben seni dusman gibi goruyorum. halbuki, onun aleyhine sadece bir kisi sahitlik etti. carud soyle dedi: ben bunu senden allah icin istedim. omer soyle dedi: ya diline sahip cik, ya da sana bir seyler yapacagim. carud soyle dedi: senin amcaoglun icki iciyor, cezayi ise ben cekiyorum. bu hak mi? (bu vakit orda olan) ebu hureyre soyle dedi: eger bizim sahitligimize suphe ediyorsan, bir kisiyi kudame'nin hanimindan sormasi icin gonder. bundan sonra omer bir kisiyi kudame'nin hanimi hind binti velid'in fikrini ogrenmesi icin gonderdi. o, kocasinin aleyhine (yani, icki icmesinin dogru olduguna) sahitlik etti. omer kudame'ye soyle dedi: sana allah'in tayin ettigi had cezasini uygulayacagim. o (kudame) soyle dedi: eger ben onlarin dedikleri gibi icsem de, bana had cezasi uygulayamazsin. omer soyle dedi: neden ki? kudame soyle dez
di: cunku allah soyle buyurmustur: iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara, günahlardan sakındıkları ve imanlarını koruyup iyi işler yapmayı sürdürdükleri, sakınmaya devam edip imanlarına bağlı kaldıkları, hem günahlardan sakınıp hem en iyiyi yapmaya çalıştıkları takdirde daha önce yiyip içtiklerinden ötürü bir günah yoktur. allah, iyi ve güzel davrananları sever. omer soyle dedi: sen yanlis tevil ediyorsun. eger allah'dan korksaydin, onun haram buyurdugindan uzak dururdun. sonra omer insanlara dogru yonelerek sordu: kudame'ye had uygulanmasi hakkinda siz en dusunuyorsunuz? onlar soyle dediler: hasta oldugu surede ceza verilmesini dogru olarak gormuyoruz. o, birkac gun bu konu hakkinda konusmadi. bu sure zarfinda kudame'ye kesin had cezasinin verilmesi kanaatine gelmisti ve yeniden sahabilere sordu: kudame'ye had uygulanmasi hakkinda siz ne dusunuyorsunuz? onlar soyle dediler: o zayiftir, o yuzden ceza verilmesini dogru olarak gormuyoruz. omer soyle dedi: onun kamçılar altinda can vererek allah'a kavusmasi, cezasinin ustumde kalmis vaziyette allah'a kavusmamdan daha iyidir. bana iyi bir kamci getirin. boylece, mudame'ye had uygulandi. omer ve kudame birbirlerine kizgindilar. birlikte hacca gittiler, fakat yine de birbirleriyle konusmuyorlardi. hacdan donerken omer, sukya denen yerde kervani durdurtmus ve kendisi de orda uyumustu. uykudan kalkar kalkmaz, kudame'ni cabuk bulup yanima getirin emrini verdi ve soyle dedi, vallahi ruyamda biri bana dedi ki, kudame ile baris, o senin kardesindir. kudame'ye haber verilince o, gelmeyecegini bildirdi. omer ise, suruyerek dahi olsa buraya getirin emrini verdi. nihayet kudame geldi ve omer onunla konustu ve ozur diledi. boylece bu, onlarin ilk barisi oldu."

ibn hacer el-askalani, "fethul-bari"sinde bu rivayetin senedinin sahih oldugunu kaydetmistir.

selefi hadisci seyh suayb el-arnaut, "siyer alamub-nubela"da bu rivayeti abdurrezzak'in senediye rivayet ediyor ve diyor ki: "ravileri sikadirlar(yani guvenilirdirler)"

kudame bin maz'un, bedir, uhud ve hendek savaslarina katilmistir.

cevap: hani bu kadar uzun bir rivayet veriyor, sened falan koyuyor ortaya ama ben harbiden anlamiyorum. biz sahabe masumdur, gunahsizdir demiyoruz ki. yani icmis, gunah islemis, had cezasi uygulanmis ee. sizin 12 imam gunahsiz iddianiz var, ama bizim sahabiler gunahsizdir iddiamiz yok ki. peygamber degiller, ayrica normal insanlar, gunah isleyebilirler.

ki burdan kudame munafiktir seyine de cikacaksaniz, suan bu entry'yi okuyan musluman da alkol iciyor olabilir, her alkol icen imansiz mi oluyor? tekfir mi edilmeli? anlamadim.

ha burda su soru hatira gelebilir, kudame'nin icki ictigine dair carud ve ebu hureyre sahitlik yapmasina ragmen omer neden carud'a kizdi da bunlarin sahitligini gecerli saymadi.

arkadaslar, omer, kudame'yi sevdigi icin ona basta had cezasi uygulamamis olsa, sonradan sahabiler zayiftir ona had uygulama dediginde de uygulamazdi. demek ki omer'in carud'a kizip had uygulamamasinin sebebi bu degildir.

fakat carud'un, ona had uygula diye israrci olmasinda, omer, carud'un kudame'ye dusmanlik besledigini ve bu yuzden hakkinda yalandan sahitlik ettigini dusunmus olabilir bence.

ki bunun disinda bu soyle de aciklanmistir, ebu hureyre, carud'un kiz kardesiyle evlidir.

dolayisiya bu yuzden bu ikisinin birbirine destek oldugundan suphelenmis de olabilir.

fakat sonradan kudame'nin hanimi hind de bunu dogrulayinca, sahit sayisi 3'e cikmis, omer de bundan emin olmustur.

ha sonda omer kudame'den neden ozur diliyor? ona had uyguladigi icin mi? allah'in emrini uyguladigi icin ondan neden ozur diliyor?

bu ikilinin kusmesi zamani farkli diyaloglar gecmis olabilir, ve omer de bunlar icin ozur diliyor olabilir. ha eger had uyguladigi icin, canini acitti diye ozur dilemisse, bu yanlis bir tavirdir. ama dedigim gibi, biz zaten sahabenin gunahsizligini, ya da hatasizligini savunmuyoruz zaten.

meselenin ozeti budur. ha bu arada rivayet gayet tatli bence hosuma gitti, omer'in kudame'yi cagirip ozur dilemesi, ruyasinda onu gormesi falan tatli seyler bunlar bence :)

11. osman'a karsi isyan edenler ve onu oldurenler. abdurrahman bin udeys el-belvi. ibn hace rel-askalani, "el-isabe"sinde soyle yaziyor:

"abdurrahman bin udeys bin amr bin kalb bin duhman ebu muhammed el-belvi. ibn sad dedi ki: peygamber'in sahabisidir, ondan (hadis) duymustur, misir'in fethine sahitlik etmistir, osman'a karsi cikanlardan biriydi. ibn el-barki, el-begavi ve digerleri dediler ki: o, agacin altinda (peygamber'e) biat denlerden biriydi. ibn ebi hatim babasindan rivayet etti ve dedi ki, o, sahabidir. ayrica abdul-ğani bin said, ebu ali es-sekn ve ibn hibban da bu sekilde demistirle. ibn yunus dedi ki: o, agacin altinda (peygamber'e) biat edenlerdendi, misir fethine sahitlik etmis ve katilmisti, o, cengaverlerde biriydi. sonra misir'dan osman'a karsi hucum icin gelen ordunun lideri oldu. ondan abdurrahman bin şemmase, ebu huseyin el-hecri, ebu sevr el-fehmi(hadis) rivayet etmistirler."

yine zehebi, "tarihul-islam"inda soyle yaziyor abdurrahman bin udeys el-belvi hakkinda:

"abdurrahman bin udeys ebu muhamed el-belvi. sahabidir, agac altinda biat edenlerdendir. rivayeti vardir. misir'da yasamisti. osman'in aleyhine cikmis ve onun katillerinden olmustur. allah'tan afiyet diliyoruz. sonra muaviyeonu yakalayip filistin'de zindana attirmisti. zindandan kacsa da, onu livan daginda tutup katlettiler. yakalanan zaman kendi katiline soyle demistir: "vay olsun sana, allah'dan korkup kanimi akitma! men agac altinda biat edenlerdenim." katili ise cevabinda: "dagda o kadar agac var ki" deyip onu katletmistir. ibn yunus dedi ki: "misir'dan osman'in ustune gelen grubun lideriydi." muhammed bin yahya ez-zuhli dedi ki: "ondan rivayet etmek dogru degil. o fitnenin basidir.""

abdurrahman bin udeys ridvan beyatine katilmis midir? ebu nuaym el-isfahani eş-şafei, "marifetis-sahabe"sinde soyle yaziyor:

"bize ebu amr bin hemdan rivayet etti, bize el-hasan bin sufyan rivayet etti, bize harmele rivayet etti, bize ibn vehb rivaywt etti (ve dedi ki), bana ibn lehia rivayet etti, bize ayyaş bin abbas, ebi el-huseyin el-haceri'den, o da abdurrahman bin udeys'ten onun soyle dedigini rivayet etti. resulhllah'in soyle dedigini duydum: "ummetimden halil daginda oldurulecek bir sahis cikacak." (ravi) dedi ki: fitne zamanida muaviye'nin esir aldigi kisiler arasinda ibn udeys de vardi. esirleri filistin'de hapse atti, fakat onlar kactilar. sonuna kadar onlarin pesinden gidip, ibn udeys de dahil hepsini yakaladilar. ibn udeys soyle dedi: "vay llsun sana, allah'dan korkup kanimi akitma! ben agac altinda biat edenlerdeim." katiliyse cevabinda: "dagda o kadar agac var ki" deyip onu katletti."

rivayetin senedine gelirsek:

1. ebu amr bin hemdan - ez zehebi dedi ki: imamdir, muhaddistir, sikadir, zahidimdir, abidir. (siyer alamun-nubela)

2. el-hasan bin sufyan - zehebi dedi ki: imadir, hafizdir, sebttir. (age)

3. harmele - zehebi dedi ki: imamdir, fakihtir, muhaddistir, saduktur. (age)

4. ibn vehb - zehebi dedi ki: imamdir, seyhul-islam'dir, hafizdir. (age)

5. ibn lehia - bircok alimler onun zayif oldugunu bildirmistir. gorunuse bakilirsa sii olmasi bircoklarini rahatsiz etmistir. fakat onun abdullah bin vehb'den olan rivayetleri sahih ve itibarli olarak goruluyor.

6 ayyas bin abbas - ibn hacer dedi ki: sikadir. el-mubarekfuri dedi ki: sikadir, hafizdir. el-icli dedi ki: sikadir.

7. ebi el-huseyin el-haceri -ibn hibban onu es sikat(guvenilirler) kitabinda zikeetti. ebu davud onu kastederek soyle demistir: harizin butun seyhleri sikadirlar. selef sitesi olan "islamweb"in rical bolumunde de onun sika oldugu bildirilmistir.

boylece, rivayetin senedinde saduk ravi harmele oldugu icin hasen(yani sahihle zayif arasi ama sahihe daha yakin olan makbul bir haber cesidi) derecesindedir.

cevap: oncelikle tabiki bu siiye guvenemeyecegim icin sondaki o halil dagi hadisinin senedindeki ravilere teker teker kendim de bakicam dostlar.

1. ebu amr bin hamdan - acik soyliyim bu raviyi bulamadim diye geciyoruz.

2. hasan bin sufyan - guvenilir bir hadis hafizidir.

3. harmele - herhalde harmele bin yahya. kendisini guvenilir bulan alimler yaninda zayif bulanlar da olmustur. mesela ebu hatim er razi, hadisleri yazilir ama delil olmaz demistir. fakat yine de senedde olan ibn vehb hakkinda cok sey bildigi soylenmistir.

4. ibn vehb - guvenilirdir.

5. ibn lehia - nesai gibi bircoklari tarafindan zayif gorulmustur, tabi imam ahmed, imam malik gibi onu guvenilir gorenler de olmustur.

falan filan arkadaslar.

simdi dostlar benim burda dikkat cekmek istedigim husus, bu rivayeti kitabinda zehebi paylasiyor degil mi. evet.

halbuki senedin son yani en sonraki, ravisi kim ebu amr. halbuki yine galiba ebu amr da zehebinin cagdasi degil. hatta galiba zehebi'den yuzyillar once yasamis.

e burda soyle bir durum var, zehebi bu rivayeti kimden veya nerden almis. iste orasi belirtilmediginden, hadisin senedi mursel oluyor. yani kopuk. cunku ebu amr ile zehebi arasindaki raviler yok. bu da hadisi guvenilmez kiliyor. cok zekiyim.

simdi neyse bu konuyu gectikten sonra gelelim abdurrahman bin udeys'in osman'in katillerinden olmasi konusuna. hani sahabe muctehiddi falan noldu osman'in sehadeti de mi ictihad?

arkadaslar sunu belirtmek lazimdir ki, ibn udeys'in osman'in katillerinden oldugu soylenmemistir. zehebi muhtemelen bazi rivayetlere dayanarak boyle demistir ki bunun kaynagini da vermemistir.

ibn udeys'in osman devrinde bazi kotu icraatleriyle ilgili gelen rivayetler zayif oldugu soylenen tarihci seyf bin omer'in rivayetleri olup, bu konuda gelen bir kisim rivayetler de senedsiz olarak nakledilmistir.

ibn udeys'in osman'a misir'dan isyan eden asilerin lideri oldugu kismi dogrudur.

fakat ibn udeys'in bu konuda senedle gelen ve sika oldugu belirtilen, bu husustaki rolune dair bir rivayet soyledir:

"osman, mısır halkından bir grubun geldiğini duyunca onları karşılamaya çıktı. onlar,
mushafı getirmesini istediler. osman, mushafı getirtince ‘yedinci sûreyi aç.’ dediler.
onlar yûnus sûresi’ni yedinci sûre diye isimlendiriyorlardı. ‘de ki size allah mı izin
verdi, yoksa allah’a karşı yalan mı uyduruyorsunuz?’ âyetine kadar okudu. bu âyete
gelince mısırlılar ‘dur! bu topraklar hususunda allah mı sana izin verdi, yoksa sen
allah’a iftira mı atıyorsun’ dediler. bunun üzerine osman ‘âyetleri okumaya devam
edin. bu ayetler, şu şu mesele hakkında inmiştir. toprak meselesine gelince, ömer
benden önce zekât develeri için bunu yapmıştı, ben halife olduktan sonra zekât
develerinin sayısı arttı. bunun üzerine ben de onlar için ayrılan toprakları artırdım.
siz okumaya devam edin.’ dedi. mısırlılar osman’a âyetleri gösterdikçe o, ‘şu mesele
hakkında indi, devam edin.’ diyor, mısırlılar da başka bir şey söyleyemiyorlardı.
mısırlılar osman’dan taahhüt alarak bazı şartları yazdırdılar. osman da onlardan,
kendisine itaat etmelerini ve şartlara uyduğu müddetçe ayrılık ve sorun
çıkarmamalarını istedi. bunun üzerine hoşnut bir şekilde şehirden ayrıldılar. ancak
onlar yoldayken bir adamın sürekli yanlarına geldiğini, sonra uzaklaşıp tekrar
geldiğini gördüler ve ona, durumunu sordular. adam da onlara, ‘kendisinin, osman’ın
mısır valisine gönderdiği elçisi olduğunu’ söyledi. adamın üzerini aradıklarında, halife
adına yazılmış ve mühürlenmiş bir mektup buldular. mektupta mısır valisine hitaben,
gelmekte olan mısırlı grubu asması veya öldürmesi ya da ellerini ve ayaklarını
kesmesi için emir verildiği görünüyordu. hemen medine’ye dönerek ali’nin yanına
geldiler. ona. ‘şu allah düşmanının yaptığını görüyor musun? bizim hakkımızda şöyle
şöyle emir vermiş. allah onun kanını helal kıldı, kalk onun yanına birlikte gidelim.’
dediler. ali onlarla birlikte gitmeyeceğini söyleyince onlar, o hâlde niçin kendilerine
mektup yazdığını sordular. ali böyle bir şey yapmadığını söyledi. bunun üzerine
mısırlılar birbirilerine bakakaldılar. ali bu durum üzerine medine’den ayrıldı.
mısırlılar da osman’ın yanına gittiler. ona, ‘bizim hakkımızda şöyle şöyle bir mektup
yazmışsın’ dediler. hz. osman’ın, kendi adına başkasının yazabileceği yönündeki ikna gayretlerine aldırış etmediler ve onu kuşatma altına aldılar.” (ibnul cevzi, el muntazam. ibn haldun, divanul mubtede vel haber)

ki yine rivayette, sahabi muhammed bin mesleme'nin ibn udeys'ten geri donmelerini isteyince onlarin geri dondugu sonra iste ustteki rivayetteki gibi olaylar gelisince galiba iste geri geldikleri falan gecer.

yani her halukarda, ibn udeys'in osman'in cinayetine karistigi, osman'i sehid ettigi soylenemez.

sadece elimizdeki haberlerden, onun misirdaki isyancilarin basi oldugunu ogreniyoruz.

ki bu bir ictihad miydi derseniz, alimlerimizden teftazani bu konuda, buna ictihad degil, haksizlik diyor.

bence de tabi bu ali-muaviye meselesi gibi degildir, cunku teftazani diyor ki, bir kisinin ictihad edebilmesi icin, ictihada yetkisinin olmasi gerekir. yoksa bos bir dusunceye ictihad denemez.

ki burda halifenin katli soz konusu edilmisse, tabiki de buna ictihad denemez, aksine gunahtir bu yani.

yani burda benim sahsi kanaatim, cikip ibn udeys'in eylemini sahabidir diye savunmam.

fakat, osman'in kanina bulastigina dair guvenilir bir rivayetten haberdar olmadigimdan da, cikip tekfir de etmem. ki zaten tekfir yetkim falan da yok.

ki ibn udeys, osman'i devirmek amacli degil de, samimi olarak osman'in icraatlerini desteklemediginden bir protesto baslatmis olabilir ki kendisinden donmesi istenince donebilmesi de bunu gosteriyor bence. dolayisiyla tekfir etmem, ama eylemini savunmam da. cunku, osman'in katillerinden olduguna dair net bir haber yok.

ki bunun disinda, ustte birisi kendisine fitnenin basi, ondan hadis alinmaz demis, kendisinden guvenilir bazi kimseler hadis almistir, demek ki bu, ona guvendiklerini gosterir. ki bunun disinda, fitnenin basi oldugu da hadis falan olmayip kisisel bir yorumdur diyorum.

yani sonuc itibariyle, evet ibn udeys osman'a isyan etmistir, fakat osman'in katili olmakla suclanamaz.

bu konuda yazilan turkce bir makale icin: dergipark.org.tr/tr/pub/der...

evet simdi bu konuyu da aydinlattigimiza gore bunu da gecebiliriz.

12. osman'a karsi isyan edenler ve onu oldurenler. sahabi umare ve meshur tabii mesruk'un tartismasi. ebu davud, "sunen"inde su rivayeti naklediyor:

"ibrahim en-nehai'den; demiştir ki: dahhak b. kays, mesrûk'u vali tayin etmek istediği zaman umare b. ukbe dahhak'a; hz. osman'ın katillerinden arta kalan birini mi vali tayin ediyorsun? dedi. mesrûk da, umâre'ye: bizce sözüne güvenilir bir kişi olan abdullah b. mes'ud(un) bize haber verdi (ğine göre); peygamber (s.a.v.) babanı öldürmek isteyince (baban ukbe); (benim) çocuklara kim? (kefil olacak) diye sormuş. rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: "ateş (kefil olacak)! buyurmuş, cevâbını verdi (bunu işiten mesrûk umâre'ye): rasûlullah (s.a.v.)'in senin için hoş gördüğünü biz de hoş görürüz" dedi."

elbani rivayetin senedinin "sahih" oldugunu bildirmistir.

burdan cikan 3 sonuc var:

1. sahabi umare bin ukbe, mesruk'un osman'in katillerinden biri oldugunu diyor ve ehli sunnet'e gore sahabiler hicbir zaman yalan soylemezler.

2. ehli sunnete gore imam, muhaddis ve durust olarak gorulen mesruk buna cevaben peygamber'den rivayet naklediyor ve boylece peygamber'in umare ve kardesi velid bin ukbe'yi cehennemle mujdeledigini diyor.

3. mesruk, abdullah bin mesud'un adini zikrederken "bizce sozune guvenilir kisi" oldugunu soyluyor. eger "sahabinin adaleti" anlayisi vardiysa, bunu hususen soylemek neye gerekir? hakeza dikkat edin ki, bir sahabinin durust olmasini tabii mesruk, sahabi olan umare'ye diyor. yani, dusunun ki, deprem hakkinda kitap-defterden okiyan kisi, depremin sahsen sahidi olmus bir adama depremi anlatiyor. dusundurucu degil mi?

mesruk kimdir?

mesruk bin el-ecda - meshur tabii, hanim aise'nin talebesi. ehli sunnete gore en itibarli hadis rivayetcilerinden biridir. ibn hace rel-askalani, onun hakkinda soyle demistir: sika (guvenilir), fakih ve abiddir. (takribut tahzib) zehebi soyle demistir: mesruk bin el-ecda. kutub-i sitte'nin ravisidir, imamdir, ornek sahsiyettir, alimdir. (siyer alamun nubela)

soylenilenler:

ukbe'nin "benim evlatlarima kim bakacak?" sorusuna peygamber'in "ates" demesi ehli sunnet alimlerini rahatsiz etmis ve onlari farkli yorumlara itmistir:

1. hic kimse evlatlarina bakmayacak. telef olup gidecekler

2. sen once kendini dusun seni bekleyen atesi dusun. onlara allah kefildir.

ikinci izah umumen yersizdjr. aliyyul kari "mikratul-mefatih"inde yaziyor ki, eger bu mana kastedilmis olsayi, peygamber "allah" derdi, "ates" demezdi.

rivayeti bir daha dikkatle okuyun. umare mesruk'un osman'in katili oldugunu diyor ve vali tayin etmesine karsi cikiyor. bunun cevabinda mesruk'un umare'ye onun hakkinda guzel bir anlam gelen veya anlamsiz bir rivayetle cevap verdigini dusunmek dogru mudur?

cevap: evet bu rivayeti anlamak icin siinin sorularindan ilerleyecegiz.

fakat oncelikle umare ve mesruk hakkinda kisaca bilgi vereyim.

oncelikle mesruk bin ecda muhaddis ve fakih bir tabiidir. muhtemelen hicretin oldugi senede dogmustur. tabii, hz. muhammed'i gormeyip de sahabileri goren muslumanlara verilen addir.

bircok sahabiden hadis almis bilgili bir alim olup sika(guvenilir)dir.

umare bin ukbe ise bedir savasinda idam edilen musrik ulbe bin ebi muayt'in sahabi olan ogludur.

simdi rivayeti anlamak icin siinin sordugu sorulara teker teker cevap verelim.

1. sahabi umare bin ukbe, mesruk'un osman'in katillerinden biri oldugunu diyor ve ehli sunnet'e gore sahabiler hicbir zaman yalan soylemezler.

1. cevap: evet mesruk, osman'in katillerinden biri midir? ilk sorumuz bu.

ibn asakir, "tarihul medine dimask" kitabinda soyle bir rivayet aktariyor:

"mesruk, eşter'e, "hepiniz osman'i öldürdünüz mü?" diye sordu. "evet" dedi. mesruk soyle dedi: "vallahi sen onu öldürdün, halbuki o, oruc tutan ve gece namazini cok kilan biriydi."

yine buhari, "tarihul sagir"inde aktariyor:

"eşter onlarin pesinden gitti. mesruk soyle dedi: "ey ebu aise, ben israilogullarinin buzagiya taptigi gun bile yaptigimiza benzer bir sey gormedim.""

bunlardan zaten mesruk'un, osman'in sehid edilmesini tasvip etmedigini anliyoruz.

ha umare'nin soyledigi ne, sahabi yalan mi soylemis.

buna yalan demek zorunda degiliz, o, mesruk hakkinda bu bilgiyi yanlis biliyordu, onun osman'in katillerinden olduguna inaniyordu ve boyle dedi. mesele o kadar.

zaten boyle bir sey olsa, mesruk neden usame'yi kotulemeye calissin. demek ki o da bu suclamayi kendisine yakistirmiyormus.

2. ehli sunnete gore imam, muhaddis ve durust olarak gorulen mesruk buna cevaben peygamber'den rivayet naklediyor ve boylece peygamber'in umare ve kardesi velid bin ukbe'yi cehennemle mujdeledigini diyor.

cevap: ben burda aliyyul kari'nin o 2 aciklamasini dusunmuyorum atesi tevil amacli.

bence olay su arkadaslar, simdi ukbe bedir savasinda oldurulen bir musrikti.

bedir oldugunda muhtemelen umare iman etmemisti. ki mesela velid o donemler musrikti, hatta galiba muslumanlara eziyet ediyordu falan.

musrikler cehennemlik oldugundan, peygamber, daha bedir savasinda cocuklarina ates kefil olacak demis cunku onlar musrikti yani totalde cehennemliklerdi.

ha burda su soru hatira gelebilir, peygamber gaybi bilmez mi, cocuklarinin iman edip sahabi olacagini bilmiyor muydu.

buna cevaben derim ki, peygamber, gaybi allah'in bildirdigi olcude bilir, bazen kendi gorusunu de soyler ki sonrasinda allah onu duzeltir.

iste o donem soylenmis bu sozu, mesruk halen daha umare'nin cehennemlik olacagina yorup yuzune karsi da soylemis olabilir bence. allahu a'lem.

3. mesruk, abdullah bin mesud'un adini zikrederken "bizce sozune guvenilir kisi" oldugunu soyluyor. eger "sahabinin adaleti" anlayisi vardiysa, bunu hususen soylemek neye gerekir? hakeza dikkat edin ki, bir sahabinin durust olmasini tabii mesruk, sahabi olan umare'ye diyor. yani, dusunun ki, deprem hakkinda kitap-defterden okiyan kisi, depremin sahsen sahidi olmus bir adama depremi anlatiyor. dusundurucu degil mi?

3. cevap: simdi once mesruk'un ibn mesud hakkinda bizce sozune guvenilir kisi sozunu aciklayalim. burda sunu derim ki, o donem sahabenin hepsinin adaletli oldugu anlayisi tamamen sistemlestirip sekillendirilmemis olabilir, cunku o donem daha sahabe devri bitmemisti. yani boylesi bir anlayis, daha sonralari, tarih kitaplarimizda sahabe'nin adaletini zedeleyecek bir sey bulunmadigindan ortaya cikmis olabilir. dolayisiyla mesruk'un boyle demesi normaldir. ha ayrica sahabinin durust oldugunu tabii, sahabiye yani umare'ye diyor diye sii bunu da garipsemis. halbuki burda mesruk, ibn mesud'un guvenilir oldugunu umare'ye soyleyip ona bunu aciklamaktan ziyade, hadisi kuvvetlendirip pekistirmek icin bunu soylemis olabilir. yani mesela senin 2 ortak arkadasin var, biriyle kusuyorsun. neden kustun diyor. sen de diyorsun ki, bizim ahmet durust cocuk, senin soyle soyle yaptigini soyledi. e burda ahmet ortak arkadasiniz o da biliyor durust oldugunu ama sen onun durust oldugunu soyleyerek haberin onemini, kuvvetini pekistirirsin. burdaki durumu da o sekilde acikliyorum.

hasikikelam rivayetin asli astari budur bence. allahu a'lem.

13. osman'i medine halki katletti. ebu bekir ahmed bin muhammed el-hallal, "es-sunne"sinde soyle bir rivayet aktariyor:

"bize abdullah bin ahmed haber verip dedi ki: bana babam nakledip dedi ki: sufyan (es-sevri) dedi ki: medine halki osman'a hucum edip onu katlettiklerinde sad (bin ebi vakkas) onlara dedi ki: meger muaviye sizin gozunuzde osman'dan daha mi hayirlidir? soyle dediler: hayir, osman (daha hayirlidir). soyle dedi: peki neden onu öldürmüyorsunuz? soyle dediler: onu allah'a havale ediyoruz. sad soyle dedi: vallahi yalandir."

bunu inceleyen dr atiyye ez-zehrani soyle demistir: "senedi sahihtir."

cevap: bu rivayet murseldir. sufuan es-sevri, 715-778 yillari arasinda yasamistir. yani bu olaya sahit olmamistir. ayrica bu olayi bir sahabiden de duymus olamaz, zira kendisi tabiin degil, tebeut-tabiindendir. yani ne hz. muhammed'i ne de sahabileri gormustur, fakat tabiini gormustur. dolayisiyla sufyan bu olayi bir tabiiden, o da bir sahabiden duymus olmalidir ki dolayisiyla senedde 2 ravi eksiktir. bu rivayet osman'a ulasmadigindan da tarihsel olarak itibar edilmez.

hasilikelam senedi sahih olabilir, ama sonuc itibariyle sufyan bu rivayeti kimden aldigini soylememis, bu da haberi itibar edilmez yapiyor. dolayisiyla bu haberin ustunde durmanin bir anlami olmadigindan gecelim.

14. sahabi huzeyfe bin yeman, sahabi ebu musa el-eşari'nin munafik oldugunu soylemistir. soyle ki, ebu yusuf el-fesevi, "el marifut tarih"inde soyle bir rivayet naklediyor:

"bana ibn numeyr rivayet etti ve dedi ki: babam bize ameş'den, o da şakik'den soye dedigini rivayet etti: bir gun huzeyfe ile oturmustuk. bu zaman abdullah bin mesud ile ebu musa el-esari mescide girdiler. huzeyfe soyle dedi: onlardan biri munafiktir. sonra soyle dedi: "insanlar arasinda davranis ve durum bakimindan peygamber'e en cok benzeyen abdullah'dir.""

bu rivayet zehebi'nin "siyer elamun nubela" kitabinda da kaydedilmistir. incekeyen seyh suayb el-arnaut, soyle yazmistir: "butun ravileri sika kisilerdri, el-fesevi et-tarih kitabinda, cilt 2, sayfa 771'de muhammed bin abdullah bin numeyr - babasi (abdullah bin numeyr) - ameş - şakik yoluyla tahric etmistir."

not: el marifut ve et tarih kitabini inceleyen dr. ekrem ziya yaziyor ki, zehebi siyer elamun nubelada soyle diyor: "suphesiz ki, huzeyfe bu sozleri sinir aninda soylemistir. ebu musa'ya gelince, o, kendini fitneden uzakta tutan buyuk sahabidir."

dr. ziya'nin alintisi ilginc olsa da, biz bu sozleri o kitapta bulamadik. dr. ekrem ziya'nin kaydettigi kaynakta biz sadece bu sozleri okuyoruz: "ben (ez-zehebi) diyorum ki: bu sozlerle ne kastedildigini bilmiyorum."

hakeza seyh suayb el-arnaut da rivayetin senedindeki ravilerin guvenilir oldugunu onayladiktan sonra huzeyfe'nin ebu musa'ya "munafik" demesinin sebebinin aralarinda olan programlar yuzunden olabilecegini diyor.

bizce, huzeyfe ebu musa'ya "munafik" derken, onun tebuk seferinden donerken peygamber'e suikast girisiminde bulunan munafiklarin arasinda olduguna isaret ediyordu. sahih hadislerden de malumdur ki, peygamber o munafiklarin adlarini huzeyfe'ye demisti.

cevap: simdi burda soyle bir durum var ki, muslim'de, peygamber'in, ebu musa kuran okurken, ona sana davud'un nagmelerinden bir nagme verilmistir diye iltifat ettigi gecer. ki peygamber onu kendi zamaninda vali tayin etmistir.

huzeyfe'ye peygamber munafiklarin adlarini soyledigi rivayet edilir. tebukte kendisine suikast duzenleyen munafiklarin adlarini vermistir falan.

sii de diyor ki ebu musa da tebukte peygamber'e suikast duzenlemistir. halbuki buna dair kaynak nedir?

ilaveten huzeyfe, ebu musa ile arasinda bir problem yasayip ona munafik demis olabilir.

neden? cunku peygamber, madem ebu musa'nin munafik oldugunu bildiriyor, e munafiga neden sana davud'un nagmesi verilmistir diye iltifat etsin? veya munafigi vali tayin etsin?

hal boyleyken huzeyfe, kendi gorusu dogrultusunda ebu musa'yi bununla suclamis olabilir.

yani biz bunu bilmeden, sirf huzeyfe'nin soylemi yuzunden, ebu musa'yi tekfir etsek, vebali bizim boynumuzda kalmaz mi?

e demek ki bu soylem acik ve yeterli degil. yani bu isler ince isler, sirf boyle bir haber yuzunden sahabi tekfir edilemez. olay bu.

15. sahabilerin ic yuzu. akidede maturidi, fikihta hanefi olan ehli sunnet alimi teftazani/taftazani, "serhul-mekasid"inda soyle yaziyor:

"tarih kitaplarinda ve sika (guvenilir) ravilerin sozlerinde sahabiler arasinda meydan agelen savas ve karisikliklar onlardan bazilarinin hak yoldan saptigina, zulum ve fisk derecesine vardigina delalet etmektedir. butun bunlarin sebebi nefret, hased, inat, mevki ve liderlik sevgisiydi."

cevap: e? yani bunu zaten ustte demedik mi ki sahabi dinden cikabilir, gunah isleyebilir, fasik olabilir. insan bu sonucta. bunu zaten ustte belirttik yani o yuzden geciyorum.

16. munafik sahabiler. ehli sunnet rical, hadis ve tarih alimi zehebi, "siyer"inde soyle yaziyor:

"peygamber devrinde bir topluluk vardi ki, bunlar onun sahabilerinden ve milletinden (musluman) olarak biliniyordular. (ama) onlar gercekte munafiklardandilar. peygamber onlari tanimiyor ve bilmiyordu. allah buyuruyor ki: "çevrenizdeki bedevîler içinde münafıklar var. medine ahalisi içinde de iki yüzlülüğü huy edinmiş olanlar var. sen onları bilmezsin; onları biz biliriz. onları iki defa cezalandıracağız, ayrıca çok büyük bir azaba itilecekler." (tevbe, 101) yillarca bu munafiklarla birlikte, medine'de yasamasima ragmen eger peygamber'in onlari taniyamamasi caizdirse, o halde ummetin alimlerine de peygamber'den sonra islam dininden ayrilmis olan munafiklari taniyamamak caizdir."

cevap: yani burda yine bir sey yok. peygamber munafiklarin bir kismini bilir, bir kismini bilmezdi. zehebi de diyor ki, madem peygamber de munafiklarin bir kismini bilmiyordu, peygamber'i gormus olan muslumanlardan icinde nifak olan varsa dahi, onu bilmemek, yani tekfir etmemek bize de caizdir. cunku tekfir edersek ve adam aslinda munafik degilse, vebali bizim boynumuza kalir degil mi?

yani bu ifadede bir yanlislik yok.

17. allah bu dini facir(yani futursuzca gunaha dalan, haktan batila sapan kimse) kisiyle de guclendirir! ehli-hilaf (yani ehli sunnet) mensuplari diyor ki, bircok sahabi, hakeza ebu bekir, omer ve osman, peygamber ile birlikte islam'i savunmuslar, mallarini, canlarini islam yolunda koymuslar, islam onlarin vasitasiyla dunyaya yayilmistir.

oyleyse nasil olabilir ki, bu kisiler sonradan ona ihanet etsinler? onlar islam'a yardim ettikleri icin demek ki buyuk sahsiyetlerdir. biz bu veya diger sozleri onlardan sikca duyuyoruz. gelin bu meselenin ne kadar dogru olup-olmadigini bilmek izin sahih-i buhari kitabina muracaat edelim ve gorelim ki, gercekten de kendiliginde islam'a yardim etmek bir kisiye "kutsallik" kazandiriyor mu, yoksa mesele soylenenden tam farkli bir sekilde midir?

"sahih-i buhari" kitabina gecmeden once bu ayete dikkat edelim:

"doğrusu şudur ki, günahkârların(dostlar bu arada bu gunahkarlarin kelimesi siinin verdigi mealde facirlerin diye geciyor) yazısı muhakkak siccîndedir." (mutaffifin/7)

"sahih-i buhari"de ebu hureyre'den naklediliyor:

"ebu hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "biz resul-i ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir savaşta bulunmuştuk. nebi sallallahu aleyhi ve sellem müslüman olduğunu iddia eden ve islam saflarında çarpışan birisi için: "bu cehennemliktir!" buyurdu. savaş başlayınca bu adam kahramanca çarpıştı ve çok ağır bir yara aldı. bunun üzerine resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e: "ey allah'ın resulü, demin cehennemlik olduğunu söylediğiniz adam bu gün olağanüstü bir kahramanlık gösterdi ve öldü" diyenler oldu. nebi sallallahu aleyhi ve sellem ise: "cehenneme gitti!" buyurdu, fakat bazı kimseler neredeyse o'nun s.a.v.'in bu sözünden kuşku duymaya başladılar, onlar bu şekilde konuşurlarken o adamın ölmediği fakat çok ağır bir yara aldığı ve gece olduğunda acılarına daha fazla dayanamayıp kendisini öldürdüğü haberi ulaştı. resul-i ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e bunlar anlatıldı ve o sallallahu aleyhi ve sellem de: "şehadet ederim ki ben allah'ın kulu ve resulüyüm!" deyip bilal'e insanlara şöyle demesini emretti: "cennete sadece müslüman olan kimseler girer. allah teala dinini günahkar (facir) bir insanla bile destekleyebilir.""

cevap: bu siiye sormak lazim bir insanin islam icin can malini feda etmesi imanina delalet etmiyorsa, kendisi ali'nin ve sevdikleri sahabilerin hasa facir olup olmadigini nerden biliyor?

bu adam savasta carpismistir, sucu kendisini oldurmek.

halbuki bizim sevip savundugumuz sahabiler kendilerini oldurmemisler, ki peygamber onlarin cehenneme gidecegini de soylememis, ve savastan fazlasini yapip bircok seylerini ortaya koyabilmisler.

ki bununla da kalmamis, ebu bekir, omer ve osmn'in ve bircok sahabinin facir olmadigini haklarindaki fazilet hadislerinden anliyoruz.

dolayisiyla bu iddia da yine ici bos bir iddia olmaktan oteye gecemiyor.

devam edelim.

18. allah, hakem'e(sahabidir) ve evlatlarina(ki emevi halifesi mervan bin hakem de evladidir) peygamberinin dilinden lanet etmistir. elbani, "silsile ahadis es-sahiha"sinda su rivayeti naklediyor:

"bezzar eş-şabi tarikiyle soyle naklediyor: abdullah bin zubeyr'in kabe'ye dayanip soyle dedigini duydum: bu evin rabbine yemin olsun! allah hakim'e ve onun evlatlarina peygamberinin dilinden lanet etmistir."

kitabin yazari elbani soyle diyor: "ben diyorum ki: bunun da senedi hakeza sahihtir."

not: hakem: hakem bin ebil-as. halife osman bin affan'in amcasi olan sahabidir. peygamber onu lanetleyip medine'den kovmus, fakat halife osman peygamber'in emrine aykiri olarak peygamber'in lanetleyip surgun ettigi bu sahisi tekrardan medine'ye döndürmüştür.

cevap: elbani, 1914-1999 yillari arasinda yasamis, bezzar ise 905 yilinda vefat etmistir. elbani bu hadisi muhtemelen bezzar'in kitabindan almistir. halbuki senedde verdigi 905 yilinda vefat eden bezzar'in hadisi kendisinden naklettigi şabi 640-720 yillari arasinda yasamistir. sened elbani'nin bu haliyle paylastigi sekliyle baya bir kopuk oldugu icin itibar edilmez.

ha gelelim hakim'i peygamber'in surgun etmesine. evet etmistir, fakat yine peygamber yasarken kendisinni geri dondurdugune dair rivayet vardir.

diger rivayete gore de osman kendi doneminde onu dondurmustur. rivayete gore o, ebu bekir ve omer'in hilafetleri devrinde onun geri donmesini istemis, bu konuda peygamber'den izin almis oldugunu soylemistir. onlar sahit isteyince osman'in sahidi olmadigindan geri getirmemislerdir. osman ise kendi donmeinde getirmistir.

anlayacaginiz osman'in bu konuda peygamber'den izni vardi.

ha bu izin rivayeti yanlissa dahi, peygamber'in hakem'i geri getirmeyin diye emri yok ki. sadece kendi doneminde ceza olarak surgun etmis. ebu bekir ve omer de herhalde sunnete uymak icin geri getirmemisler. bu konuda kesin bir emir olmadigindan osman halife oldugunda kend ictihadi dogrultusunda amcasini geri dondurebilir.

19. aise, amr bin el-as'a(sahabidir) lanet okumustur. zehebi, "siyer alamun nubela"sinda su rivayeti naklediyor:

"el ameş, ebu vail'den, o da mesruk'tan soyle naklediyor: aise bana soyle dedi: ruyamda kendimi bir tepenin ustunde godum. etrafimda da bogazlanarak oldurulen inekler vardi. ben soyle dedim: eger ruyan dogruysa, o zaman etrafinda kanli savas olacak. soyle dedi: senin serrinden allah'a siginiyorum, ne kotu soz soyldin. ona dedim ki: belki de bu gerceklesecek. o dedi ki: semadan (yuzustu) yere dusmem, benim icin bunu yapmaktan daha sevimlidir. bir sure gectikten sonra, ona ali'yi zus-sedye'nin öldürdüğünü dediler. aise bana dedi ki: eger kufe'ye gidersen, buna sehadet veren (bunu onaylayan) kisilerden birkacinin (adini) bana yaz. ben kufe'ye geldim ve gordum ki, halk birkac gruba bolunmusler. her gruptan on kisinin adini yazdim ve onlarin sehadetlerini (aise'ye) ulastirdim. aise soyle dedi: allah amr'a lanet etsin! o, zus-sedye'ni misir'da öldürdüğünü iddia etmisti!"

hakim soyle demistir: bu haber, buhari ve muslim'in sartina esasendir.

kitabi inceleyen suayb el-arnaut soyle diyor: "mustedrek: 4/13. zehebi de onun bu (haberi) sahih bilmesini onaylamistir."

cevap: zehebi bu rivayeti hangi kitaptan almis bilmiyorum, fakat herhalde hakim'in mustedrek'indendir, mustedrek dendigine gore. olayi anlatan kisi a'meş, a'meş 765'de vefat etmistir. hakim, 933-1014 yillari arasinda yasamistir. takdir edersiniz ki rivayetin senedi sahih olsa bile, sonuc itibariyle hakim bu rivayeti kimden almis o yok, sened ameş'le bitiyor, ameş'in vefat ile hakim'in dogumu arasinda 168 yil var. e aradaki 168 yillik bosluktaki raviler kim, senedde en azindan siinin verdigi senedde o yok. dolayisiyla bu habere neden guvenelim. ha burda sunu diyeceksiniz, e haber kopuksa neden sahih demisler. cunku arkadaslar mursel dedigimiz haberlerin delil olarak kullanip kullanilmayacagiyla ilgili rivayetler. hanefi ve maliki alimlerinden cogu kullanilabilir demis, hadiscilerin cogu murseller zayiftir demis, bir kisim alimler de bazisi makbul bazisi degil demis. benim fikrim makbul olmadigi yonunde. dolayisiyla mursel dedigimiz haberleri kabul etmedigimden, ben buna itibar etmiyorum. cunku aradaki ravi atlanmis, belki o ravi yalanci, belki zayif yani nerden bilecegiz. ki 168 sene az buz bir sure de degil. dolayisiyla bu habere guvenmiyorum.

20. ehli sunnet alimlerine gore ebu bekir ve omer masumdurlar. soyle ki, ebu bekir el-hallal, "es-sunne"sinde soyle bir rivayet naklediyor:

"bana muhammed bin amr bin mukrem haber verip dedi ki: bize ibrahik bin hani nakledip dedi ki: bişr bin el-haris'in soyle dedigini duydum: "ebu bekir ve omer'den hata kaldirilmisti.""

bunu inceleyen atiyye ez-zehrani soyle diyor: "senedi sahihtir." fakat, dr. atiyye fikrin kendisini onaylamiyor.

yani, bisr bin el-haris'e gore, ebu bekir ve omer hatadan masumdurlar. acaba, imamlarin masumluguna itikad eden siileri suclayanlarin gozleri kendi iclerinde olup da iki halifenin masumluguna itikad denleri de goruyor mu?

cevap: oncelikle bişr bin haris, yani bişr-i hafi, ilk devir sufilerindendir. imam ahmed'in arkadasidir.

gelelim bu rivayete, bu rivayetin senedi sahihtir. fakat sunu belirtmek lazimdir ki, bisr'in bu gorusu ehli sunnetin geneline aykiridir.

ebu bekir ve omer'in masum olduguna dair ne bir ayet, ne bir hadis, ne bir sahabe beyani vardir ki bunun aksini gosteren deliller dahi vardir. ucuncu maddedeki siinin sunduu rivayette ebu bekir ve omer nerdeyse helak olacakti denmesi gibi...

sonuc itibarie ehli sunnet doktrininde birakin ebu bekir ve omer'e masum denmesini, hatta bir kisim alimler(ibn teymiyye'ye gore 4 mezhebin 4'unun de cogunlugu), peygamberler dahi buyuk gunah islemese de kucuk gunah isler demisler.

hal boyleyken bizim siileri elestirme noktamiz, onlarin doktrininde, 12 imamin masumlugunun kesin bir dille soylenmesidir.

sonuc itibariyle onca alimin yaninda, bisr-i hafi'nin, buyuk bir alim olsa dahi, boyle bir beyani hicbir delile dayandirmadan soylemesi, bunu ehli sunnet doktrini yapmaz degil mi?

ki siinin bunu, "ehli sunnet alimlerine gore" diye paylasmasi da tarafliligini gosterir ki burda dayandigi delil de bişr'in delil vermeden soyledigi bir beyandan ibaret...

olay bundan ibarettir. allahu a'lem.

21. sanki bir melek omer'i hatalardan koruyormus! ibn ebi şeybe, "el-musannef"inde soyle naklediyor:

"bize veki, sufyan'dan, o vasil'den, o da ebu vail'den soyle dedigini nakletti: abdullah dedi ki: abdullah dedi ki: omer'i daim oyle gordum ki, sanki, iki gozunun onunde bir melek var ve (bu melek) onu hatalardan koruyor."

bunu inceleyen ebu muhammed usame bin ibrahim bin muhammed soyle demistir: "senedi sahihtir."

acaba, (elbani'nin de dedigi gibi) omer, sunnete muhalefet ederken ve peygamber'in sozunun aksini derken bu melek ne yapiyordu...?

cevap: burda, kisisel bir gorus vardir. yani omer'in gozunun onunde melek oldugu soylenmemis, "sanki..." denmistir fark ettiyseniz. diger konu, abdullah, omer'in hatasiz oldugunu soylememistir. onun hata yaptigini gormedigi veya az gordugu icin, bu kadar dogru hareket etmesini sanki bir melek ona dogruyu soyluyor gibiye cekmistir. yani bu bir benzetme.

ilaveten omer'in sunnete aykiriligi ve peygamber'in sozunun aksini demesi konularini omer basligi altinda aciklamistim. o sebepten devam edelim.

22. ibn hazm, bir grup sahabinin hicbir şeri ozur olmadan alo'ye biat etmedigini soylemistir. soyle ki, "resailu-ibn hazm el-endelusi"de ibn hazm'in soyle dedigi kaydedilmistir:

"bir grup sahabi hicbir şeri ozur olmadan ali'ye biat etmediler, o sebepten ("şeri ozur olmadan") ki, ali'nin imamliginda hicbir suphe yoktu."

kitabi inceleyen ihsan abbas, "hicbir şeri ozur olmadan" sozunun karsisinda not yaparak dipnotta soyle yasiyor: "(kitabin orjinal) nusha(si)nin dipnotunda soyle yazilmistir: onlarin ozurleri soyleydi ki, fitne oldu, halk ihtilaftadir, ali'nin yoneticiligi istikrar bulmamisfi, ali vasiyet veya şura ile yoneticilige gelmemisti. allah daha iyi bilir. bunu ebu abdullah (allah ona rahmer eylesin) hicri 1355'de dehli'de demistir."

diyoruz ki: ibn hazm "bir grup sahabi hicbir şeri ozur olmadan ali'ye biat etmediler" diyor ve kitabin dipnotunda: "onlarin ozurleri soyleydi: fitne oldu, halk ihtilaftadir, ali'nin yoneticiligi istikrar bulmamisti, ali vasiyet veya şura yoluyla yoneticilige gelmemisti" yazilmis. bu o demek ki, bu soylenen ozurlerin hicbirisi şeri ozur degildir oyleyse, sunu sorarak diyoruz ki: acaba, ibn omer ve baskalari gibi ali'ye biat etmeyenlerin hukmu nedir?

cevap: bu konuda sunu derim ki, evvela bu ifadeden ibn hazm'in muaviye karsiti oldugu sanilmasin.

zira o, muaviye, ali'ye biat etmezken onun hilafetini inkar ettiginden bunu yapmadi, sadece osman'in katillerini talep etti. muaviye'nin burda yaptigi tek hata, şer'an, yasal halife olan ali'ye biat etmemesidir. ki bu ictihad olup bu sebepten muaviye'ye bir sevap verilecektir(cunku muctehid ictihadinda isabet ederse 2 etmezse 1 sevap kazanir).

dolayisiyla eger ibn hazm'in bu sozune muaviye dahil degildir.

ha bunun disinda ali'ye bir ozur olmadan biat etmemis sahabiler olabilir bilmiyorum. belki diger 3 halifeye de vardir.

zaten belirttigim gibi, gunahsiz sahabi yoktur. hepsi insandir, muhalefet edebilirler, hatta fasik dahi olabilirler. hatta dinden dahi cikabilirler.

biz bunu inkar etmeyiz. sadece sia gibi rivayetler uzerinden cok buyuk bir sey vaki olmadikca(ki vaki degildir) sahabeyi tekfir etmeyiz. mesele budur.

bunun disinda, ibn omer'in ali'ye biat etmemesi konusuna gelelim.

ibn omer ali'ye biat etmistir. bu bilgi tdv islam ansiklopedisinin sitesinde abdullah bin omer maddesinde gecmektedir.

hatta ali, kendisini şam valisi dahi yapmayi istemis.

fakat fitneden uzak durmak icin cemel ve siffin savaslarina katilmamistir.

buna ragmen omrunun sonlarinda ali'nin safinda bu savaslarda savasmadigi icin pisman olup tovbe-istigfar etmistir.

hasilikelam bu kadar.

kisaca sahabe mubarek insanlardir falan filan hadi dagilin simdi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
sahabe peygamberle yaşamış insanlar. peygamberin arkadaşları. büyük çoğunluğu fakir, sıradan, hayatta öyle çok başarıları, felsefik fikirleri, bilimsel çalışmaları olan insanlar değil. sen ben gibiler. ama ehli sünnet itikadına göre bu insanların en düşüğü bile kendilerinden sonra gelen evliyalardan üstündür.

niye? çünkü bu insanların yaptıkları "kötülükler" bile islam dininin şekillenmesine vesile olmuştur. islam hükümlerinin temel kaynakları, zaman içinde peygamber ve sahabenin yaşadığı hadiselere istinaden inen ayetler, peygamberin yaşantısı yani sünneti ve hadisleridir. sahabe olmasaydı din olmazdı, islam olmazdı. sahabenin iyi kötü fark etmeksizin tüm eylemleri islam dininin temelini oluşturan hükümleri açığa çıkarmıştır. sahabe islamın yeşerdiği toprak olmuştur. bu toprağın her bir zerresi birdir, değerlidir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sahabe" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim