kadıköy'e gitmiş üzgün kişinin bir yandan denizi seyrederek gerçekleştirdiği rahatlatıcı aktivite.
devamını gör...
sevgili bez bebek nana’nın tanımını gördükten sonra konyaaltı sahil’de ya da karamürsel sahil’de mesela gün batarken, gerçekleştirilirse sayılmayan eylemdir…

kadıköy bu eylemde olmazsa olmazmış…

sonradan gelen edit: mutluluktan ağlamak da sayılmıyormuş, onu şimdi fark ettim. üzgün bir kişi, altı çizilmesi gereken bir nokta…
devamını gör...
burada bilen pek çıkmaz çok şükür ama amasra direkli dediğimiz yerde en uç taşın üzerinde yeterli sayılabilecek kadar vakit ayırdığım eylemdir.

severus...
devamını gör...
şu sıralar ihtiyacım olan tek şey.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tam şurada defaatle gerçekleştirdiğim eylem.
ulan hayat bizi nerelerde ağlattın be..
devamını gör...
2 sene önce yaptığım eylem rahatlatıcı değil. dışarıda ağlamayın, insanlar rahat vermiyor :((
devamını gör...
bir erkek icin en uygun yer galiba. kirk yilda bir aglarim o da sahilde, karanlik bir kosede, turkuler biralar esliginde. tepede ay ve yildizlar, önünde dalgalarin sesi, etrafta kimse yok tertemiz... guzel guzel, insanligimizi tam olarak kaybetmemisiz.
devamını gör...
ılık bir akşam üstü kulaklığını takıp, sahile ekilmiş sümbül çiçeklerinin kokuları eşliğinde, küçük bir yürüyüş ardından tam deniz kıyısındaki bankta oturup sustuğun, susturulduğun, özlediğin ve öfkelendiğin her şeyin burnuna bir yosun kokusunun çarpması bahanesiyle dışa vurulması.
devamını gör...
günlerden bir gün, aylardan da eylül. o zamanki manitam gerek tripleriyle, gerek bi sıcak bi soğuk halleriyle darlandırmış beni atmışım kendimi sokaklara. geliboluyu bileniniz var mı bilmiyorum ama insan daralınca kendini denize en yakın banka atıyor. ben de öyle yaptım, indim sahile ama öyle bi sinirlenmişim ki duramıyorum yerimde. limanın oradan başladım yürümeye. eski konserve fabrikası, trabzanlar derken hamzakoya kadar uzandım. tam böyle oralarda dumlupınar denizaltısının heykeli var. onu geçince de ufak bi iskele hamzakoya varmadan daha. gözüme kestirdim ama ne yalan söyleyeyim içim soğumamıştı henüz uğramadan devam ettim.

hamzakoyda sahile inerken az ileride benim ruh hastası manitayı gördüm yanında arkadaşları şen şakrak takılıyorlar. "ulan dedim ben hırsımdan kendimi s....em neredeyse iş mi yani bu karının yaptığı şimdi" diye söylene söylene izlemeye koyuldum bunları merdivenlere oturup. çok geçmeden at hırsızı kılıklı iki şopar peyda oldu yanlarına. hani sokakta görseniz mevzu çıkmasın diye yolunuzu değiştireceğiz tipler olur ya, tam öyleleri. dedim ne iş?

çok geçmeden zaten bunlar ayrıldılar iki gruba. at hırsızları ve bizim hatunun arkadaşlarından üçü, benimki ve bir eleman. diğerleri fener üstüne doğru çıkarken benim karıyla diğer eleman sahilde volta atıyorlar. yaktım bi sigara, ciğerlerim yanarcasına onları izleye izleye içtim. kafamın içinde filler polo oynuyor ama saçma bi şekilde de dingin hissediyorum kendimi. tüm saçma davranışları anlam bulmuştu artık benim için. bu gün bu sahile onu gömecek ve bir daha ardıma bakmayacaktım.

gelibolu ufak yer bu arada. tüm bu düşünceleri fillere ezdirmesen geçirirken aklımdan bizim elemanlar belirdi yanımda.
-hayrola prada, napıyorsun?
+ne olsun oturuyorum.
-ne oldu la, canın sıkkın gibi.
+yok bir şey ya, öyle dalmışım.
--hişşş şuradaki seninki değil mi la?
+hee o.
-ne oluyor?
+bırak ya, s.....im a.......k....... karısını. ben de kafayı yiyordum kaç gündür nedir problem diye. meğer benmişim. bak, ne kadar da mutlu ben olmayınca yanında.
--dövek mi la elemanı?
+yok be mutu, boşver.
-olum böyle salak salak oturma burda. valla benim canım sıkıldı git bi şey de, bir şey yap.
--dövelim bence elemanı.
+ya yok. geliyorlar zaten bu tarafa doğru, görür birazdan.

gördü de nitekim. utanınca kıpkırmızı olurdu suratı ve pişmiş kelle gibi sırıtırdı. aynı şekilde sırıta sırıta geldi yanımıza "sen burda mıydın prada" diye. gözlerimi dikip baktım yüzüne ters ters. içimden geçen küfürleri anlamış olacak ki tamam diyip dönüp gitti elemanın yanına. sonra da ayrıldılar hamzakoydan.

üç kafadar orada içtik bi süre. sonra arkadaşlarım gitti, ben de bahsettiğim o iskeleye gittim. güneş yeni batmış, hava hafiften serinliyordu. sonra ayağım kaydı ve denize düştüm. tüm bu olanlara tek damla yaş akmadı gözümden de o anki sakarlığıma saatlerce ağladım.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sahilde ağlamak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim