61.
günümüz alkol fiyatlarına bakınca, zengin işi saçmalıklardır.
devamını gör...
62.
ah hayatımız saçmalık olmuşken . sarhoş olduğumuz da yaptıklarımızın ne anlamı var.
devamını gör...
63.
bir gün dört arkadaş takılıyoruz, benim arabayla çıkmışız, o kadar fenayım ki gece sonu dönüşte ilk bizim eve gidiyorum, arabayı park ediyorum, çıkıyorum, kapıları kilitleyip eve doğru yürümeye başlıyorum..
camlar açık..
arkadaşlar arabanın içinden bağırıyorlar nereye diye de onları duydum öyle kendime geldim. herkesi arabaya kilitleyip eve gidiyormuşum*
camlar açık..
arkadaşlar arabanın içinden bağırıyorlar nereye diye de onları duydum öyle kendime geldim. herkesi arabaya kilitleyip eve gidiyormuşum*
devamını gör...
64.
ex'i yanlışlıkla aramaktan başka büyük bir saçmalık yaşamadım. durup dururken bi yerlerini kaldırmış bulundum. siz siz olun ex'leri rehbere kaydederken başına ex mex yazın ki belli olsun ya da komple silin gitsin. ben şahsen dersimi alınca hepsini sildim *
devamını gör...
65.
geçen sene 21 ağustos tarihinde nick cave istanbul konserinde yaptıklarımdır efenim.
o zamanlar özel hayatımda yaşadığı m buhranlar ve nick cave'e olan özel hayranlığım nedeniyle konserden önce 7-8 tane bira içmiş idim. nick cave'in bir önceki istanbul konserini askerde olduğum için kaçırdığımdan o geceki konserin önemi benim için başkaydı. nick cave'i de baba gibi bambaşka bir seviyede sevdiğimden çok heyecanlı ve özel bir konser olacaktı benim için. kız kardeşimle gidecektik konsere. benim konser öncesi o kadar içtiğimi görünce ben gelmem kamki sen bi bok yersin kesin dedi, kendi arkadaşlarıyla çıktı ve ben gerçekten de o akşam boklar yedim.
ben o sarhoşluk ve yıkıklıkla konser alanına gittim. içerde şişede değil, plastik ağzı açık bira bardaklarında bira verdiler. en hareketli şarkılarda koparım eğlenirim, kendimce dans ederim kimseyi iplemeden diye düşünüyodum. ancak elimdeki bira bardağından üstüme başıma bira döküldükçe vazgeçtim bu düşüncemden. ve sakin sakin dinlemeye başladım. konser ortalarına doğru şarkılar ağırlaştı, benim bira sayım 12'yi falan buldu. sonra nick babam jubilee street'i çaldı. nick babuşun sahne performansları delidir. yerinde durmaz. seyirciynen sürekli iletişim halindedir. ellerini sıkar, onlara dokunur vs vs. ben özel ayrıcalıklı alanın biraz dışındaydım. ayrıcalıklı alanla aramızda iki sıra demir parmaklıklar/bariyerler vardı. jubilee street'te herkesle beraber ben de coştum. nick babuş tepindi durdu, milletin elini sıktı, hatta sanırım sahneye insan da aldı. neyse sonra sanırım the ship song çalınca ben iyice bi duygusallaştım. nick babuş şarkıyı söylerken yine milletin elini sıktı falan. ve çok kıskandım. dedim benim de o kalabalığa girmem lazım ama ayakta zor duruyorum. neyse 13 ya da 14üncü biramı fondipleyip demir parmaklıklara doğru yürüdüm. önüne gelip durdum. belimle göğsüm arasında ancak göğsüme daha yakın yükseklikteki bariyerlere elimle tutunup kendimi yukarıya çekmeye çalıştım. eğer başarsaydım bir sıra daha aynı yükseklikteki bariyerleri aşıp kalabalığı yara yara sahne önüne ulaşmaya çalışacaktım. ancak olmadı. muvaffak olamadım.
takla atarak kafamı hemen önündeki demir bariyerlere vurdum. bayılmışım. gözümü açtığımda sağlık çadırındaydım. bir sağlıkçı bana uyuşturucu kullanıp kullanmadığımı sordu. hayır dedim çok içtim. kafamı vurmuş olduğumdan kafa travması var mı vs diye bi kaç kontrol yaptı. işte gözümün içine baktı, parmaklarını takip etmemi istedi falan. sonra dedim ki ben gideyim konseri dinleyim. hayır dedi bırakmam. bi on-on beş dakka daha burada kal. yok dedim gidecem ben. azcık da sert yaptım. tamam o zaman dedi senin fotoğrafını çekecem. ver telefonunu. verdim. ellerimle zafer işareti yapmamı istedi. yaptım ve fotoğrafımı çekti. şimdi dedi bunu yakınına birine at, iyi olduğunu belirt, durumu anlat, konsere döneceğini söyle. sorumluluk üstümden kalksın. buna benzer bi diyalog geçti aramızda. tam hatırlamıyom ne olduğunu. ama şöyle bir fotoğraf var elimde halen saklarım. gözlerime siyah bant çekicem buraya yüklerken, hem tanınmayım hem de yüz kızartıcı bi foti akküüüqqq aşldska

zafer işareti yapmaya çalışıyodum işte burda. sonra bu foti kardeşime gitti. sonra kardeşim beni aradı. konser mekanına yakın kuzenim arandı. o dedi gelip alıyom seni bende kal iyi misin falan. hepsini reddettim. onca şey yaşanmamış gibi metro/marmaray yapıp 2 saate yakın bir yolculukla eve geldim. o süreçte ayılmış olduğumdan evde içmeye devam ettim. sabah kalktığımda sağ şakağımın biraz üstünde irice bir şişlik, sol kasığımda sol kalçama kadar orta derinlikte bir yara ( muhtemelen bariyeri geçerken bacağımı açışımdan kaynaklı), vücudumun muhtelif yerlerinde morluklar, zınk zınk zınklayan bir baş ile uyandım. sanırım cüzdanımdan da bir miktar para çalınmış idi. tam bilmiyom.
edit: şimdi aklıma gelen bir ayrıntı daha. ertesi gün konserde iksv'de görevli bi arkadaşım mesaj attı. bellörö dedi seni sedyede gördüm noldu falan. ben de durumu anlattım. sağlıkçılar abarttı falan. demişti ki bana deseydim ben yardımcı olurdum ön kısma geçmene. ah dedim benim o kafa o ruh haliyle aklıma mı geldi. o arkadaşla da o zamandan beri görüşmüyoz. utanıyom selam vermeye.
o zamanlar özel hayatımda yaşadığı m buhranlar ve nick cave'e olan özel hayranlığım nedeniyle konserden önce 7-8 tane bira içmiş idim. nick cave'in bir önceki istanbul konserini askerde olduğum için kaçırdığımdan o geceki konserin önemi benim için başkaydı. nick cave'i de baba gibi bambaşka bir seviyede sevdiğimden çok heyecanlı ve özel bir konser olacaktı benim için. kız kardeşimle gidecektik konsere. benim konser öncesi o kadar içtiğimi görünce ben gelmem kamki sen bi bok yersin kesin dedi, kendi arkadaşlarıyla çıktı ve ben gerçekten de o akşam boklar yedim.
ben o sarhoşluk ve yıkıklıkla konser alanına gittim. içerde şişede değil, plastik ağzı açık bira bardaklarında bira verdiler. en hareketli şarkılarda koparım eğlenirim, kendimce dans ederim kimseyi iplemeden diye düşünüyodum. ancak elimdeki bira bardağından üstüme başıma bira döküldükçe vazgeçtim bu düşüncemden. ve sakin sakin dinlemeye başladım. konser ortalarına doğru şarkılar ağırlaştı, benim bira sayım 12'yi falan buldu. sonra nick babam jubilee street'i çaldı. nick babuşun sahne performansları delidir. yerinde durmaz. seyirciynen sürekli iletişim halindedir. ellerini sıkar, onlara dokunur vs vs. ben özel ayrıcalıklı alanın biraz dışındaydım. ayrıcalıklı alanla aramızda iki sıra demir parmaklıklar/bariyerler vardı. jubilee street'te herkesle beraber ben de coştum. nick babuş tepindi durdu, milletin elini sıktı, hatta sanırım sahneye insan da aldı. neyse sonra sanırım the ship song çalınca ben iyice bi duygusallaştım. nick babuş şarkıyı söylerken yine milletin elini sıktı falan. ve çok kıskandım. dedim benim de o kalabalığa girmem lazım ama ayakta zor duruyorum. neyse 13 ya da 14üncü biramı fondipleyip demir parmaklıklara doğru yürüdüm. önüne gelip durdum. belimle göğsüm arasında ancak göğsüme daha yakın yükseklikteki bariyerlere elimle tutunup kendimi yukarıya çekmeye çalıştım. eğer başarsaydım bir sıra daha aynı yükseklikteki bariyerleri aşıp kalabalığı yara yara sahne önüne ulaşmaya çalışacaktım. ancak olmadı. muvaffak olamadım.
takla atarak kafamı hemen önündeki demir bariyerlere vurdum. bayılmışım. gözümü açtığımda sağlık çadırındaydım. bir sağlıkçı bana uyuşturucu kullanıp kullanmadığımı sordu. hayır dedim çok içtim. kafamı vurmuş olduğumdan kafa travması var mı vs diye bi kaç kontrol yaptı. işte gözümün içine baktı, parmaklarını takip etmemi istedi falan. sonra dedim ki ben gideyim konseri dinleyim. hayır dedi bırakmam. bi on-on beş dakka daha burada kal. yok dedim gidecem ben. azcık da sert yaptım. tamam o zaman dedi senin fotoğrafını çekecem. ver telefonunu. verdim. ellerimle zafer işareti yapmamı istedi. yaptım ve fotoğrafımı çekti. şimdi dedi bunu yakınına birine at, iyi olduğunu belirt, durumu anlat, konsere döneceğini söyle. sorumluluk üstümden kalksın. buna benzer bi diyalog geçti aramızda. tam hatırlamıyom ne olduğunu. ama şöyle bir fotoğraf var elimde halen saklarım. gözlerime siyah bant çekicem buraya yüklerken, hem tanınmayım hem de yüz kızartıcı bi foti akküüüqqq aşldska

zafer işareti yapmaya çalışıyodum işte burda. sonra bu foti kardeşime gitti. sonra kardeşim beni aradı. konser mekanına yakın kuzenim arandı. o dedi gelip alıyom seni bende kal iyi misin falan. hepsini reddettim. onca şey yaşanmamış gibi metro/marmaray yapıp 2 saate yakın bir yolculukla eve geldim. o süreçte ayılmış olduğumdan evde içmeye devam ettim. sabah kalktığımda sağ şakağımın biraz üstünde irice bir şişlik, sol kasığımda sol kalçama kadar orta derinlikte bir yara ( muhtemelen bariyeri geçerken bacağımı açışımdan kaynaklı), vücudumun muhtelif yerlerinde morluklar, zınk zınk zınklayan bir baş ile uyandım. sanırım cüzdanımdan da bir miktar para çalınmış idi. tam bilmiyom.
edit: şimdi aklıma gelen bir ayrıntı daha. ertesi gün konserde iksv'de görevli bi arkadaşım mesaj attı. bellörö dedi seni sedyede gördüm noldu falan. ben de durumu anlattım. sağlıkçılar abarttı falan. demişti ki bana deseydim ben yardımcı olurdum ön kısma geçmene. ah dedim benim o kafa o ruh haliyle aklıma mı geldi. o arkadaşla da o zamandan beri görüşmüyoz. utanıyom selam vermeye.
devamını gör...
66.
ben alkol kullanmiyorum ama yakın arkadaşlarım yüzünden az rezil olmadım. lsdjskkzksks.
devamını gör...
67.
benim saçmalık yapabilmem için içip sarhoş olmama gerek yok zaten sabahları sarhoştan farksızım.
devamını gör...
68.
koltukta otururken iki büklüm hale gelip halıyı incelerken birden aklına ne gelmişse artık kendi diz kapağını öpmek.
devamını gör...
69.
vurmuşuz dumanın dibine dibine. üzerine bir 70'lik rakı... evin koridorunda hadise'nin stir me up şarkısı eşliğinde halay çekiyoruz... arkadaşın annesi sese uyanıp kalktı, bizi görünce şok geçirdi kadın.
sene 2009, izmir, pınarbaşı...
sene 2009, izmir, pınarbaşı...
devamını gör...
70.
sene 2008-2009 falan. arkadaşın evinde 3 kişi içtik. gecenin sonunda koridorda hadise'nin stir me up şarkısıyla halay çekiyorduk ki arkadaşın annesi uyanıp "yavrum siz mal mısınız amk" deyip bizi uyumaya gönderene kadar.
devamını gör...
71.
allah'a şirk koşmak.
devamını gör...
72.
gündüz gözüyle içip içip sonra biraz hava almak için dışarı çıktığımda sene 2010 falan sanırım 450 tl gibi bir şey vermiştim hiç kullanmayacağım bir güneş gözlüğüne. sonra da işyerine gelip nasıl lan yakıştımı falan geyiği yapmıştık. tam hatırlamıyorum ama şimdinin parasıyla herhalde bir asgari ücret ediyordu o para. beynimi skym.
devamını gör...
73.
barlar sokağın da alkolü fazla kaçırınca marinaya inip ayaklarımı ayakkabılarla beraber dizime kadar suya sallandırarak balık avlamak.
devamını gör...
74.
+18 mesele anlatmasam daha iyi
devamını gör...
75.
sarhoş denince akla ilk gelen isim...
hem sarhoş hem kültürlü hem de solcu. sarhoş olacaksanız böyle olun lütfen.
hem sarhoş hem kültürlü hem de solcu. sarhoş olacaksanız böyle olun lütfen.
devamını gör...
76.
evdeyken standart olarak alkol aldığımda, çok çok mızmızlanıp yatağıma gidip sızıyorum da mekandan dönerken son bir ayda 6 tane şampuan aldım ya.
gecenin ebesinde şampuan alıyorum taksim'den yahut neredeysem. kol gibi sokuyorlardır fiyatı da eminim taksim'de marketçi çocuklar, uyandığımda bakamıyorum sabah çünkü fiş yok.
şampuan fetişim oldu resmen. napıcam bu şampuanları bilmiyorum. her sabah işe gitmeden önce duş alma alışkanlığıma rağmen ilk kutuyu bitiremedim henüz.
ne olacak böyle arkadaş. şampuan nereden çıktı şimdi.
gecenin ebesinde şampuan alıyorum taksim'den yahut neredeysem. kol gibi sokuyorlardır fiyatı da eminim taksim'de marketçi çocuklar, uyandığımda bakamıyorum sabah çünkü fiş yok.
şampuan fetişim oldu resmen. napıcam bu şampuanları bilmiyorum. her sabah işe gitmeden önce duş alma alışkanlığıma rağmen ilk kutuyu bitiremedim henüz.
ne olacak böyle arkadaş. şampuan nereden çıktı şimdi.
devamını gör...
77.
saat 03,00 de eve geldim arabayı park ettim , bina kapısını açarken canım işkembe çekti.
10 dk. mesafedeki işkembeciye gittim.
dönüşte ehliyeti kaptırdım.
( iyi ki de kaptırdım o son alkollü araç kullandığım gündü.)
10 dk. mesafedeki işkembeciye gittim.
dönüşte ehliyeti kaptırdım.
( iyi ki de kaptırdım o son alkollü araç kullandığım gündü.)
devamını gör...
78.
saçmalık yapmak için sarhoş oluyoruz zaten..
devamını gör...
79.
bilmeden hazır sıva harcının içine girip yurumekte israr etmek. yuruyemedigimi anlayana kadar baya bi yurumeyi denemek.
devamını gör...
80.
bir keresinde yarım tabak (öyle ufak kase değil) çorbanın diğer yarısını ketçap ve mayonezle doldurup yemiştim/içmiştim. sarhoş kafayla olmasa öyle bir şey yapmazdım ama pişman da değilim çünkü süper lezzetli olmuştu. *
devamını gör...