sevdiğin filmi adını söylemeden anlat

tina ve salih.

kapak fotoğrafım. o karakteri de acayip seviyorum.

-kitap okuyormusun bay anderson?
-okumuyorum. eksikliğini de hissetmiyorum.
-ama biz hissediyoruz.

bütün filmin en meşhur repliği.

amelie. başka nasıl anlatabilirdim ki?

puma zehra.

bana paspasla adam öldürttünüz.

(bkz: otobüsün olayım mülayim)

ranço: efendim, ben de aynı şeyleri, sadece daha basit bir dil kullanarak söyledim.
öğretmen: daha basit bir dil istiyorsan, git güzel sanatlara yazıl.
ranço: ama efendim, anlamını da bilmemiz gerekmiyor mu? sadece kitaptaki tanımı ezberlemenin anlamı nedir ki?
öğretmen: kitaptan daha mı zeki olduğunu söylüyorsun? geçmek istiyorsanız, kitaptaki tanımı yazacaksınız, küçük bey.
ranço: ama başka kitaplar da var..
öğretmen: çık dışarı!
ranço: neden?
öğretmen: daha basit bir dille, dışarı! aptal! evet, makinelerden bahsediyorduk.. neden geri döndün?
ranço: bir şey unutmuşum efendim.
öğretmen: ne unuttun?
ranço: görsel ya da dokunsal yollarla; aydınlanma, anlama, bilgiyi artırma, beynin eğitilmesi amacıyla yapılmış olan; resimli, resimsiz, kauçuk kapak, kâğıt kaplama, jelatinli, jelatinsiz türleri olup; içerisinde önsöz, tanıtım, fihrist bulunan; bilgileri kaydeden, analiz eden, özetleyen, organize eden aletlerdir.
öğretmen: bu da ne demek?
ranço: kitap, efendim. kitaplarımı unutmuşum, alabilir miyim?
öğretmen: neden daha basitçe söylemedin?
ranço: az önce denemiştim, efendim. ama basitçesi işe yaramadı.

guns. lots of guns.

matrix i ve mad max fury road u anlatan iki arkadaşı kullandıkları repliklerden dolayı tebrik ediyorum. witness me blood bag! fury road benim de en az 10 defa izlediğim harika bir filmdi, kendine has tarzı ve klasmanı olan bu tarz filmlere bayılıyorum açıkçası.
neyse ben de bir replik vereyim ama pek kimsenin çıkaracağını düşünmüyorum:
" sake, sake! no! i told you!!!"

hayat bir kutu çikolata gibidir.

asker kaçağı ilan edilen bir adam var örgüt işlerine karıştı diyolar kankası kan kardeşi ile nezarete giriyorlar tabi sorguda birbirlerini tanımıyormuş gibi yapıyorlar bu yüzden biri diğerine "lan muzo sen beni neden tanımamamazdan geliyorsun?" diyor gülüşü, tavırları, ve bazı kelimelere hassasiyeti ile bilinen bu karakterimiz diğer iki arkadaşı ile yıllarca hapis hayatı geçirip çıkıp ezeli düşman ebedi rakipi enişteyi indirip "devletten 6 yıl 10 ay alacağım vardı" diyor.

ya da daha basit şekilde anlatayım
"lan diyemezsiniz bana ben bu yüzden enişteyi bıçakladım" repliği var.

leave the gun, take the canolli.

there is no spoon

gözlüklü , şapkalı sürekli süt içen adam ve küçük kız.

please boss, don’t put that thing over my face. don’t put me in the dark.
i’s afraid of the dark.

fransa’da bir köprüde başlayıp istanbul eminönü’nde biten bir film.

gulyabani
şişman müfettiş
özgürlüüüüüüük

bir korku filmi. kızı küçük yaşta cadı diye yakıyorlar. kız ölmüyor şeytanla anlaşma yapıp geri dönüyor ve herkesten intikam alıyor.

"bu küçük manevra bize 51 yıla mal olacak! "