sevmiyorsan saygı duy

sevmediğin bir şeye saygı duymak iki yüzlülüktür. özgürlük olmayınca dürüst olmayı da unuttuk. daha doğrusu unutturdular zorlama ile. adına da saygı diyorlar. saygının ne demek olduğunu önce bir anlamak gerekli. bunu kabullenme olarak zorlayamazsınız.

o dönemi geçtik diye yanıtladığım tanımdır.

sevmediğin bir şeye saygı da duymamalısın. saygı duyarsan karşındakini yüceltmiş olursun. bu tüzden yapılacak davranışı tolerans göstermek olarak nitelemeliyiz.

doğru. sevmesen de insanların değerlerine saygı duymak gerekir.

ancak bu sözü türkiye'de ifade eden birini görürseniz şu anlamı çıkartmalısınız: "tamam 21. yüzyılda artık açıkça geri kafalılığımı, benim değerlerimi benimsemen zorunluluğunu sana dayatamıyorum ama herkes tarafından kabul gören saygı kavramıyla ananı belleyecem. hazır ol."

sevmediğin bir şeye saygı duymalısın. zaten bunu yapabilirsen adam olursun. günümüzde adam olmakla pek ilgilenilmiyor gerçi.
birisi siyah renge hayran olabilir ama sen nefret ediyorsundur siyahtan. bunu onun yüzüne söylemek yerine, ağzını açmayıp kendi düşüncelerinde yaşaman gerekir.
özetle saygı, ağzını her yerde açmamandır, nerede konuşup nerede susman gerektiğini bilmendir.
sevmediğin bir konuda işini iyi yapan insanlara saygı duyman gerekir. alex de souza'ya saygı duyman için fenerli olmana gerek yoktur mesela.

günümüzde sevmemeyi saygı duymamak zanneden insanlar tarafından içi boşaltılan sözdür..
çünkü onlarin sevdiği birşeyi sevmezseniz size zorla sevdirmeye çalışırlar.. kendileri sevdiği için saygı beklerler ama insanların sevmemesine ise saygı göstermezler..

sevmeye mecbur değilsin ama saygıya mecbursun. kanuni hakların bile bir başkasının hakkını çalana kadar seni özgür kılar.

saygı istenmez saygı kazanılır. y kişisi/grubu/güruhu, x kişisi/grubu/güruhu tarafından sistematik saldırı, tahrik ve hakarete maruz kalıyorsa, x'in y'den saygı beklemesi fantezidir, şımarıklıktır ve hatta kendini bilmezliktir.

saygi duymak kelimesine karsiyim ben. duymak icindeki duygu ile alakali, saygi duyamayiz herkese. ama saygi gosterebiliriz. o yuzden saygi duy yerine, saygi goster kelimesini daha dogru buluyorum.

sevmiyorum ama saygı duyuyorum hıhııı. yalan kardeşim işte. bu laf bir aldatmaca, bakın biz çağdaşız deyip kandırma evresidir. insanın özünde id vardır id. sevmiyorsam saygı falan duymam. örneğin sevmediğim bir ırka mensup insana saygı da duymam. sokak arasında kıstırıp boğazını sıkma planları kurarım. ve şu devirde değilde şöyle bir 40 sene önce var olsaydım kesinlikle de bunu yapardım. hazır sağ sol olayları varken arada belki kaynardım ama kaynatırdım da...

saygı mecburen olmalı ama bazı cahil cahil konuşmalara gelemiyorum

bunu başardığımız an bir çok şeyin üstesinden gelebiliriz.

sevgiyle yan yana bağdaştıramadığım söz öbeği. bazen eylemler veya fikirler karşısında, karşılaştıklarımızdan haz etmeyiz. saygı da duymayız ama olaylar ve bireyler karşısında o susma, ses çıkarmama eylemini genellikle ' sevmiyor ama saygı duyuyor' şeklinde tanımlarız. sevdiklerimize veya sevmediklerimize, her şeye saygı duymak zorunda değiliz. susuşlar ama içten serzenişler saygı olarak tanımlanmamalı. dilin sustuğu yerde, kalbin de karşılaştığın olaya şapka çıkarıyorsa, saygı duyuyorsundur.

eğer biri sevilmiyorsa benim tarafımdan o humanist olmayan bir insan olduğu içindir. ve ona karşı saygı duyup duymamam ise onun sınırlarıyla ilişkilidir.

bence insan neye saygı duyacağına kendi karar vermeli. saygı duyacaksın ulen, bir dayatmadır. hadisin oradan.

demagojinin tillahı cümle. kimse kimsenin duruşunu, fikrini veyahut kişiliğini sevmek ya da bunlara saygı duymak zorunda değildir. ancak bunlarla karşılaştığında saygı göstermelidir. saygı duymak ile saygı göstermek farklı şeyler. tamamen karşısında durduğum bir fikrin savunucusuyla, ona karşı çirkinleşmeden konuşabilir ve fikirlerimi onunkilerle çarpıştırabilirim. küfretmem, aşağılamam ve o fikirler saygıyı hak ediyorlarmış gibi davranırım. bu tutumum, saygı göstermek olur. ancak bu tutumu göstermiş olmam, karşısında durduğum bu fikirlerin benim gözümdeki gereksizlğini, zararlı olmasını, tehlikeli olmasını, baskıcı ve zorbaca olmasını ve hatta kokuşmuşluğunu değiştirmez. onlara içsel bir saygı duymam söz konusu olamaz.

sevmeyenlerince de saygı duyulan kişilerin umurunda olmayan söz. bazı kişiler vardır öyle tutarlıdır öyle ayakları yere basan fikirleri vardır ki sevmeyenlerinden de saygı görürler hatta düşmanından bile. benzer şekilde tamamen karşıt kanaatin vardır ama öyle derinlikli bir temele dayanır ki bir görüş, kendini alamazsın sevmediğin halde hayranlık duymaktan.

kimse beni yargılamasın, ben de nişantaşı çocuğuyum bana da hürmet gösterilsin diyenlerin; erdemli kişilerle kendilerini eşitleme çabasının yansıması olan bu saygı dilenciliği vasata övgü değil de nedir?

saygı çabayla, emekle ve yaptıklarınla hak edilen bir şeydir. hoşgörü istiyorsan o ayrı.

dincilerin "her daim" ağzından düşürmediği peygamber yada dini savunmak için sarfettiği cümle.

kemalistlerin değil din hakkında tartışma yapamayacak dindarların tıkandığı noktada en büyük silahı bu sözdür. baktılar iş sorgulamaya mı gidiyor, yavaş yavaş yanlışlık kanıtlanıyor mu ? basarlar hemen bu sözü.

e işte yazıyor ya sevmiyorsan diye, niye saygı duyayım ki? bu coronaydı, pandemiydi vs. bunlardan nefret eder olduk, şimdi sevmiyorsam saygı mı duymam lazım bunlara. ayrıyetten saygı öyle öyle zoraki olmaz, saygı dediğin kazanılır. önce bi kazan, hak et bakalım.