sinema kültürünün bitmesi

sinema salonlarının giderek azalmasıyla gözlemlenebilir bir durumdur.

dijital platformlar

halbuki son zamanlarda çok keyifliydi. o 3d gözlükleri alırken bir heyecanlanırdık. sinema ekranı panoramik olmuştu falan. ama bu netflix ve benzerleri sinema kültürünün canına ot tıkadı.

evlere alınan büyük ekranlar ve filmlerin internette çok bulunabiliyor olması bunun nedenlerinden biridir.

bitme değilde ağa eskiden internet yoktu. bir film izlemek için aylarca bekler sinemada vizyona girince izlenirdi. şimdi öyle değil ki. iki tıklıyorsun bir sürü film var. çok çeşit olunca bıkkınlık oluyor

elinin altında bir sürü insan olduğunu bilince sadakatin yüzeyselde gezindiği ilişkilere döndü bu da.
elinin altında bir sürü film var. para vermek, yol gitmek, zaman harcamak.. bir film için değmez diyor insanlar.

hâlbuki ben hâlâ romantikliğimi koruyorum ya. eski ve izlemiş bir film bile olsa akm yeşilçam sinemasına, beyoğlu sinemasına, atlas sinemasına geldiğinde gitmeye özen gösteriyorum. takip ettiğim yönetmenler yeni film çıkarırsa korsan izlemiyor, önce sinemada gidiyorum. atmosferini seviyorum, film izliyor gibi hissetmeyi seviyorum. çalışma masamın üzerinde açtığım laptopta izlediğim, bir elimde telefon olduğu, durdurabildiğim, kendime bir çay daha koyabildiğim filmden aldığım keyif ile sinema gibi bir ortamda aldığım keyif aynı mıdır? değildir elbet.

ben o son romantiklerdenim.

teknoloji kültürü değişiyor ve değişti, kimsenin umurunda değil, ünlüler, artistler; çok acayip bir dönemden geçiyoruz, o "ben merkezli" dünyanın çekildiği fotoğraf karelerine bile bakmıyoruz artık.

çingene huylu insanların ağzının içinde bardak kırar gibi birşeyler yemesi yüzünden geldiği nokta.

efendim ülke ekonomisi çok b*ktan, hepimiz biliyoruz bunu. bu yüzden türlü çakallıklar, ekonomik çözümler, birtakım önlemler alıyoruz evet. mesela sinema öncesinde sırt çantasını marketten alınan cipsle içecekle mısır patlağıyla doldurmak herkesin aklına gelen. şimdi anlatacağım şey ise iki süperzeka ana kızın aklına gelen ve kavgayla biten bir olaydır. çaylar kahveler hazırsa başlıyoruz.

bizim sırt çantamıza doldurduğumuz şeyi bu arkadaşlar laylon market poşetine doldurup film başladıktan sonra poşetten alma cüretkarlığına giriştiler. 1 paket aldılar, 2 paket aldılar, 3 paket aldılar... bitmedi o poşet. tardis gibi içi dışından daha büyük, aldıkça aldı açtıkça açtı cips paketlerini.

ilk cipsi aldı haşır huşur, annesine verdi haşır huşur, yenisini aldı haşır huşur, geri koydu poşete haşır huşur, annesindekini aldı haşır huşur, elindekini annesiyle değişti haşır huşur, haşır huşur, haşır huşur, haşır huşur... anam bak ben yazarken bile delirdim, bir de bunu yaşadığımı düşünün. filmin yarım saati babasız erkek çocuğu oldu. dayanamayıp artık şşşşş yaptım, kavga çıktı tabi.

toplumsal alanda sinema filmi izleme becerisini 30 küsür yaşına gelip de edinememiş bir hanımefendi bana "ben at mıyım da bana hhşşşşşş yapıyosun" dediğinde kudur kudur kudurduğunu fark etmek hoşuma gitmedi değil, itiraf etmem lazım şimdi yani bunu. "uzatmayalım film arasında seni şikayet edicem" dedikten sonra haşır huşur sesleri en azından tahammül edilebilir düzeye düştü, perde arası geldiğinde fırladı şikayet etti beni ama çok da entrynin konusu değil buradan sonrası zira sinema salonundaki görevli personel bile illallah etmiş böyle beygir kılıklı müşteriden, bana bir sonraki seansa girip filmi tekrar ücretsiz izlemeyi teklif edebileceklerini söylediler. onun dışında müdahale edemiyorlar, e böyle durumlarda da orman kanunları işlemeye başlıyor.

siz siz olun, sinema salonunda at gibi haşır huşur yiyen içen birini gördüğünüzde semeri vurup salon dışına kadar eşlik edin. kimse sizin film keyfinizden daha kıymetli değil bence.

hem sinemaya giymeye değer filmler çıkmıyor, hem sinemalar çok kötü. benim evimin rahatlığı ve pandemide değişen alışkanlıklar da etkili. bir de patlamış mısır ve kola krizi var.

güzel film çıkarmıyorlar.sanki sadece izle, vakit ve para öldür diyorlar. en son ankarada bomboş sinemada topgun2 izledim eh o da beklediğim gibi değildi bi sinemayla aramıza mesafe girdi. o izlenen eski starwarslar falan yenilere göre daha iyi geliyordu. belki tamamen kafada kurmaca işi ya da o zamanlar değişik geliyordu yeni şeyler izlemek. fiyatlar almış başını gitmiş uyuklamaya sinemaya giderdik şimdi lüks olmuş. eskiye özlemim yenilere bakışımı etkiliyorsa dövsünler beni.

aynısını söylemiş gibi olacağım yukarıdaki değerleri yazarlar gibi film yok, gerçekten gideyim dedim severimde ama izleyecek bir şey bulamadım ve gelmiyor,

neyse etoo bitmiş.

zaten sinema neden bi kültür olmuştur ki... yanı başında tanımadığın insanlarla, sesi ayarlanmamış bir ortamda izleymek artık konforlu değil... son yıllarda çarşıdaki eski sinemamız yerine falanca avm de tekelleşmiş bir lokasyona gideceğiz diye yaptığımız onca masraf... sinema, arkadaşlarla toplanmak için bir etkinlik, kız arkadaşını öpebilmek için nezih bir ortamdı aslında. ya da oskar almış bir yapıtı vizyona düşmeden gidip onurlandırmaktı.

şimdi disney+ da tüm marvel serisini 4k yaylana yaylana bitirdim. istediğim yerde durdurdum. infinity war ve end game'i 3 er defa izledim... "and ı'm ironman.." kısmını geri ala ala izledim. istediğim zaman mola verdim. tuvalet molasını istediğim zaman vermek bir yana dursun 11" lik tabletimle tuvalette izlemeye devam ettim. manitam geldi bluetootlu projektörden duvara yansıttım. 6 aydır 500 yapım izlemişimdir. kalan bi 6 ayım daha var. bunu yıllık 1400 tl gibi bi paraya karşılık aldım. bugün güncel filmlere bi göz gezdirin 1 haftada çekilen skeç gibi filmlerin biletleri 250 tl...

tüplü televizyonlar varken independence day i dünya gözüyle başka yerde görmek mümkün olmadığından o kültür vardı.

şuna katılırım. dijital platformların içerisinde yeni ve kült adayı olabilecek filmler yok gibi. ve zevklerimiz de platformlara dagınık vaziyette. woke akımı da çabası...

millet evinde izliyo cunku. evet.