ağlamaya
devamını gör...
kendimi bulmak…
devamını gör...
yeni bi paket sigaraya. evet gitmeye üşeniyorum şu an.
devamını gör...
yaklasik 150 entry'ye daha ihtiyacim var gibi bugun.
devamını gör...
buz dolu votka kadehi .
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
kocaman bir sarılma.
devamını gör...
yıllarca uyumaya ihtiyacım var.
devamını gör...
iyi bir habere.
devamını gör...
diş ağrımı geçirecek herhangi bir şeye
devamını gör...
antalya'daki evimizin balkonunda deniz kokusu eşliğinde annem, babam ve ablamla oturup kahve içmek ve biraz da hayattan bahsetmek. kendimi evimde gibi hissetmeyi ve savaşma zorunluluğum olmamasını özledim.
devamını gör...
ciddi mânada sakinlik istiyorum.

- devamı kendi kendime biraz dertleşmeden ibaret, zaman kaybetmek istemeyen okumasın-

yani bunu nasıl anlatabilirim, şöyle diyeyim; insanın evinde genelde sakinlik olmaması çok zorlayıcı bir durum çünkü ev burası. yoruldun mesela berbat bir şey yaşadın ya da çok zorlandığın bir işi hallettin evine gelmek istersin ama sakin evine, kafanı dinleyeceğin o eve. bu konforu çok uzun zamandır hissedemiyorum ve bunun sebebini iki durum oluşturuyor biri büyük dedemin* vasiyetlerinden dolayı (ki bu vasiyeti hayranlıkla yerine getiriyorum çünkü küçüklüğümden beri bunu gördüm ve kalabalığın verdiği samimiyet insana iyi hissettiriyor) diğeriyse küçük yaştan itibaren yılın büyük bir kısmı eğitimim için evden uzakta oluşum.

eskilerden beri hep anlatıla gelir, büyük dedem bir dut ağacı dikmiş ve iki şart koşmuş o koca evdekilere, birincisi bu dut ağacı kesilmeyecek ikincisi bu evden misafir eksik edilmeyecek. bu dut ağacı köy evinde kaldı şimdilerde bir kaç kişi el ele tutuşup ancak yetişebiliyor o genişlikte ama verilen sözler asla bozulmadı hatta çok daha fazlası yapılıyor ki çiftlikte bununla ilgili ailecek problem yaşansa da* her misafir özenle karşılanıp sofraya eldeki her şey konur ve uğurlanırken mahsüllerden de hediyeler verilir çok şükür. bu misafir ağırlamaya sadece vasiyet olarak bakmıyoruz bu berekettir, sadece babam bu işi biraz fazla ilerlettiğinden yoldan geçeni dahî misafir kabul edince işler sarpa sarıyor. hemen her gün en az iki misafir gelir kimi ailesiyle kimi tek başına tabî hâliyle çiftlikteki diğer işler katlanarak artıyor. misafir saat akşam beşte gittiyse hemen hava kararmadan işe koyuluyorsun çünkü bu işin bir kısmını yapmazsan yarınkileri ne yapacaksın. akşam ezanına eve geldiğinde temel ihtiyaçlarını karşılaman için sadece bir kaç saatin var sonrasında uyku ve sabah erken kalkarak işlerle yeniden ilgilenmeye başlama. bunların hiçbirinden şikayetim yok misafir ağrılamak başta da dediğim gibi benim de ailemin de özünden bir parça hatta çiftlikteki işlere de şikayetim yok çünkü zaten gelecekteki meslek hayatımı dahî bu işleri sevdiğim için bu alana kuruyorum ee o zaman benim problemim ne ona şikayet yok buna şikayet yok neye şikayet var? şöyle ki elinden gelenin en iyisini ortaya koysan da insanlarda (hâliyle misafirlerde de), istisnalar kaideyi bozmadığında, büyük bir memnuniyetsizlik ve seçicilik var.
-detay baş-
sabah kalkmışsın altı yedi sekiz dokuza kadar çalışmışsın bir saat kahvaltı yapmışsın pat diye bir misafir gelmiş hoş gelmiş başımın üzerinde yeri var ama bakıyorsun halden anlamıyor yorgunluk ve uykusuzluktan ayakta zor durup öğlen uykusu hayal ederken çay bulaşık yemek bulaşık meyve yada kahve bulaşık derken bir döngüde buluyorsun kendini (burada bir aile yok bu arada gelen giden çok oluyor bir şey lazım olur oturmaya gelen olur davet edilen olur her şey olur yani (ki burda mevzu iki bulaşık yıkamak falan değil ha iki bulaşık değil o tezgahlarca bulaşık zaten de neyse)) ki bu döngüde sabır taşı oluyorsun ben bulaşıklarla uğraşırken annem çay götürdü geçen gün bir amcamıza, dedi ki bu olmamış birdahakine daha koyu olsun. en son bugün annem kahve yaptı ben bulaşığa başlarken onlar mahsül toplamaya gitti bir dayı çağırdı o kahve beni kesmedi bana bir tane daha yapıver, diyor. yani bunların hepsi basit şeyler abartıyorsun diyebilirsiniz ama yaşayan beni anlayacaktır doğulu arkadaşlarım daha iyi bilir bir akdenizli olarak öyle düşünüyorum. son üç yıldır üzüm bağından mahsül alamıyoruz üç yıldır hasarlı mahsül sonucu satış olmuyor dolu yağmasından kaynaklı ki kayısı bahçeleri de aynı durumda, ha satılabilir mi evet hali manavları dolaşırsın satarsın çok istesen yol kenarında bile satarsın ama diyoruz ki gelen giden çok onların hakkı olsun. ama bir bakıyorsun adam bir ev için üç büyük sandık kayısı toplamış arabasına hatta olmuşları önce yemek için hamları da sonra yemek için toplamış, bu kişi mesela bir akraba değildi ama akrabaları da görüyoruz ki yine misafir hakkı diye bıraktığımız dolu vurmuş bağa girip iki kovayı seçerek en iyilerini toplayıp doldurmak doğru bir şey değildir düşündüğünde en yakın sen görüyorsun benim ailemin hâlini. hoş bir durum değildir, bu mahsülü zaten misafirlerimiz ikram olarak alıyor sırasıyla al işte ben ne yapacağım o üzümü kayısı anlamıyorum ki, bu arada böyle durumlarla karşılaştığımızda ailecek kimse orda burda bunları anlatmaz yüzünü ekşitmez yıllar yıllardır bildiğimiz şeyler yani keloğlan ekin ekip yemeden başa kalkmıyor ben burada bir kimlik vermeden sadece fazlaca bunaldığımdan dertleşiyorum. böyle örnekler çok var ama fazlasını anlatmaya lüzum yok genel hatlarıyla durum bu.
-detay son-
keşke anlayışlı insanlar çoğalsa da ben de yeni nesil olarak gönül rahatlığıyla ve çok daha büyük bir zevkle bu geleneği sürdürsem.

diğer mesleye gelecek olursam da, ben ortaokuldan beri evden uzaktayım bu da tabî sakinlikten uzak bir yaşam demek oluyor. bu yüzden genel bağlamda benim ihtiyacım olan şey, sakinlik. kitap okuyup resim yapabileceğim, film izleyebileceğim, sakin sakin düşünebileceğim bir sakinlik..
devamını gör...
dinlenmeye.
devamını gör...
eskişehir'e tayinimin çıkmasına fena halde ihtiyacım var.
devamını gör...
yarın evden çıkmamaya. (sabah 7de uyandı ve çıktı)
devamını gör...
güvende hissetmeye.
devamını gör...
huzur
devamını gör...
iyi haberlere
devamını gör...
en acilinden pcye.
devamını gör...
yeni bir hikayeye.

ya nasip tekniğiyle son sürat…
devamını gör...
sanki biraz daha kalamar ve atom fena olmaz gibi.. buzları da yenileyelim.. (yahu biradaki gibi, rakı bardaklarının da ha bire buzluktan yenilenme modası yeni mi çıktı.. tamam fena olmuyor da, bize ölçüyü şaşırttın be semihcim.!)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"şu an neye ihtiyacınız var sorusu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim