orijinal adı: du côté de chez swann
yazar: marcel proust
yayım yılı: 1913
proust'un şaheseri kayıp zamanın izinde serisinin ilk kitabıdır. bu kitabın basımı fransız yazar andre gide tarafından reddedilmiştir. kendisi de bunu yaptığı en büyük hata olarak değerlendirir.
yarı-otobiyografik bir romandır. bu kitap yazarın çocukluk yıllarını anlatır. anlatıcının çocukluğunu geçirdiği combray şehrinde başlar. yazar aile dostu swann'lardan ve charles swann'ın arkadaş çevresiyle ilişkilerinden bahseder.
yazar: marcel proust
yayım yılı: 1913
proust'un şaheseri kayıp zamanın izinde serisinin ilk kitabıdır. bu kitabın basımı fransız yazar andre gide tarafından reddedilmiştir. kendisi de bunu yaptığı en büyük hata olarak değerlendirir.
yarı-otobiyografik bir romandır. bu kitap yazarın çocukluk yıllarını anlatır. anlatıcının çocukluğunu geçirdiği combray şehrinde başlar. yazar aile dostu swann'lardan ve charles swann'ın arkadaş çevresiyle ilişkilerinden bahseder.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "arturo bandini" tarafından 09.01.2021 22:45 tarihinde açılmıştır.
1.
marcel proust'un, kayıp zamanın izinde serisinin ilk kitabıdır. kitabı okuyan, okumayıp da proust okumak isteyenler için kısa bir analiz yapacağım.
öncelikle swann'ların tarafı romanının en dikkat çeken noktası uzun, bitmek tükenmek bilmeyen betimlemeleridir. burada biz bizeyiz, balzac'ın vadideki zambak romanını betimlemelerden okuyamadığını söyleyenlerin hiç başlamaması gereken bir romandır. (bunu söylememin sebebi, vadideki zambak gibi kaymak gibi akan bir kitabı yarıda bırakan insanları anlayamamamdır. gerçekten anlamıyorum; vadideki zambak okumak ne kadar zor olabilir yav) proust, bu romanda çocukluğunu, yaşadığı evi, ailesini, memleketi(combray) anlatır uzun uzun.
kitabın adı, proust'un çocukluğunu geçirdiği evden çıktığınız zaman, combray çevresinde gezinti yapabileceğiniz iki taraftan biri olmasından gelir. bunlar birbirine o kadar zıt taraftadırlar ki ikisi için iki ayrı kapıdan çıkarsınuz. bunlardan biri guermantes tarafı, diğeri de meseglise-la-vineuse tarafıdır. bu tarafta swann'lar yaşadığı için de proust buraya swann'ların tarafı der. bu yolları, nehirleri, çiçekleri anlatır uzun uzun. onlara insani duyguları atfeder ve adeta onları canlandırır.
m.swann, bir aile dostudur. yüksek sosyeteden çokça ahbabı bulunur. guermantes prensi, parma prensesi, fransa cumhurbaşkanı, diplomatlar, sanatçılar vs. her kesimden üst düzey insanlarla görüşen, saygın bir insandır. proust, o dönemi, dönemin fransa'sını, toplumsal sorunları, sınıfları anlatmak, eleştirmek, ara ara yaşamdan dersler çıkarmak için m.swann'ın hayatını kullanır. ilk sayfalardaki uzun betimlemeler, yaklaşık 160 sayfa sonunda swann ve onun aşk hayatına ayrılarak daha kolay okunabilir bir hal alır. swann'ın aşkını, tutkularını, yalpanışını anlatır proust. aslında fiziksel olarak beğenmediği bir kadına korkunç bir tutkuyla aşık oluşunu aşama aşama anlatır. bu süreçteki reddedişi, swann'ın kurtulmaya çalışmasını, bağımlılığın çaresizliğini size hissettirir.
bu kitabın, çok uzun analizi yapılmalı aslında ancak ben de siz de yorulmayın, zaten üç beş kişi anca okur. kitabı okumalısınız. herkese saygım sonsuzdur ancak proust okumak bir insanın hayatında kendine yapacağı en büyük iyiliklerden biridir. ona ayıracağınız zaman size kat kat geri dönecekir. size anlattığı olaylar içinde müthiş hayat dersleri verir. adam acayip bir usta, kelimelerle resmen dans ediyor; okudukça okuyasınız geliyor, not edesiniz geliyor, düşünesiniz geliyor. şiddetle tavsiye ederim.
proust'un çocukluğunu geçirdiği yeri ve dönemi anlattığı bu romanı, m.swann'ın kızını görmesiyle biter. ergenliğini, artık tiyatrolara(berma) gittiği, swann ailesini, aşkını da serinin ikinci kitabı, içerisinde muhteşem çözümlemeler olan, serinin muhtemelen en sağlam kitabında (bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde) anlatacaktır.
öncelikle swann'ların tarafı romanının en dikkat çeken noktası uzun, bitmek tükenmek bilmeyen betimlemeleridir. burada biz bizeyiz, balzac'ın vadideki zambak romanını betimlemelerden okuyamadığını söyleyenlerin hiç başlamaması gereken bir romandır. (bunu söylememin sebebi, vadideki zambak gibi kaymak gibi akan bir kitabı yarıda bırakan insanları anlayamamamdır. gerçekten anlamıyorum; vadideki zambak okumak ne kadar zor olabilir yav) proust, bu romanda çocukluğunu, yaşadığı evi, ailesini, memleketi(combray) anlatır uzun uzun.
kitabın adı, proust'un çocukluğunu geçirdiği evden çıktığınız zaman, combray çevresinde gezinti yapabileceğiniz iki taraftan biri olmasından gelir. bunlar birbirine o kadar zıt taraftadırlar ki ikisi için iki ayrı kapıdan çıkarsınuz. bunlardan biri guermantes tarafı, diğeri de meseglise-la-vineuse tarafıdır. bu tarafta swann'lar yaşadığı için de proust buraya swann'ların tarafı der. bu yolları, nehirleri, çiçekleri anlatır uzun uzun. onlara insani duyguları atfeder ve adeta onları canlandırır.
m.swann, bir aile dostudur. yüksek sosyeteden çokça ahbabı bulunur. guermantes prensi, parma prensesi, fransa cumhurbaşkanı, diplomatlar, sanatçılar vs. her kesimden üst düzey insanlarla görüşen, saygın bir insandır. proust, o dönemi, dönemin fransa'sını, toplumsal sorunları, sınıfları anlatmak, eleştirmek, ara ara yaşamdan dersler çıkarmak için m.swann'ın hayatını kullanır. ilk sayfalardaki uzun betimlemeler, yaklaşık 160 sayfa sonunda swann ve onun aşk hayatına ayrılarak daha kolay okunabilir bir hal alır. swann'ın aşkını, tutkularını, yalpanışını anlatır proust. aslında fiziksel olarak beğenmediği bir kadına korkunç bir tutkuyla aşık oluşunu aşama aşama anlatır. bu süreçteki reddedişi, swann'ın kurtulmaya çalışmasını, bağımlılığın çaresizliğini size hissettirir.
bu kitabın, çok uzun analizi yapılmalı aslında ancak ben de siz de yorulmayın, zaten üç beş kişi anca okur. kitabı okumalısınız. herkese saygım sonsuzdur ancak proust okumak bir insanın hayatında kendine yapacağı en büyük iyiliklerden biridir. ona ayıracağınız zaman size kat kat geri dönecekir. size anlattığı olaylar içinde müthiş hayat dersleri verir. adam acayip bir usta, kelimelerle resmen dans ediyor; okudukça okuyasınız geliyor, not edesiniz geliyor, düşünesiniz geliyor. şiddetle tavsiye ederim.
proust'un çocukluğunu geçirdiği yeri ve dönemi anlattığı bu romanı, m.swann'ın kızını görmesiyle biter. ergenliğini, artık tiyatrolara(berma) gittiği, swann ailesini, aşkını da serinin ikinci kitabı, içerisinde muhteşem çözümlemeler olan, serinin muhtemelen en sağlam kitabında (bkz: çiçek açmış genç kızların gölgesinde) anlatacaktır.
devamını gör...
2.
bir marcel proust eseridir. 7 kitaptan oluşan kayıp zamanın izinde serisinin ilk kitabıdır.
bu seriyi ve marcel proust'u uzun süredir okumak istiyordum ve sonunda ilk kitaptan seriye giriş yaptım. açıkçası okumadan önce çok araştırdım ve çok okudum. endişelerim vardı. okumadan önce proust'un iki kitabını okudum ve sonra serinin ilk kitabını okudum.
şahsen kitap üzerine konuşulması gereken çok lezzetli bir eser. çok beğendim.
kitap üç bölümden oluşuyor bu bölümler şöyle. ilk olarak combray bölümü. ikinci bölüm swann'ın bir aşkı üçüncü bölüm ise memleket isimleri:
kitaba başlar başlamaz farklı bir eser okuyacağınızı hissediyorsunuz. ilk cümleden itibaren alışılanın dışında bir şeyle karşılaşacağınızı anlıyorsunuz ve okumaya devam ediyorsunuz. uzun cümleler, detaylı betimlemeler, sıkıcı tasvirlerle başlayan bir bölüm sizi karşılıyor. yazarın geçmiş hakkında yaptığı gözlemler karşınıza çıkıyor ve inanılmaz lezzetli cümleler okuyorsunuz. uzun bir cümleyi okuyorsunuz okuyorsunuz ve cümle bittiğinde muhteşem bir haz duyuyorsunuz. bazen cümleyi anlamayıp tekrar okuyorsunuz. bu kitabı okurken sık sık bir cümleyi defalarca okudum ve anlamaya çalıştım. çok keyifliydi.
marcel proust bu kitabında geçmişe giderek o anlarda neler hissettiğini tarif etmeye çalışıyor ve bunu çok güzel şekilde yapıyor. yazar his dünyasını okuyucuya çok başarılı şekilde aktarıyor. yaşadığı duyguları ve anları, kelimeleri yan yana harika şekilde koyarak aktarıyor. hayatında belirli isimlerle yaşadığı şeyleri ve hisleri başarılı bir gözlemci olarak anlatıyor. tabii banane bundan diyebilirsiniz ama gerçekten okurken insana öyle gelmiyor.
proust aslında bize bilmediğimiz bir şey anlatmıyor. bildiğimiz şeyleri farklı ve edebi şekilde anlatıyor. okurken "aaa cidden öyle" diyorsunuz. bildiğimiz olayların bu kadar güzel bir şekilde kağıda dökülmesi okuyucuyu mutlu ediyor. şahsen beni çok mutlu etti.
kitap okurken fark edeceğiniz bir başka detay ise belleğin gücü oluyor. geçmişe dönüp o kadar detaylı şeyleri anlatan proust harika bir belleğe sahip olduğunu her satırda gösteriyor. özellikle çocukluğu ve ailesiyle yaşadığı hisler ve duygular çok ama çok başarılı.
ilk bölümde yer alan anne ve babanın çocuk üzerindeki etkisi şahsen en etkilendiğim kısım oldu. ikinci bölümde yer alan swann ve aşkı yine sevdiğim kısımlardandı. yazar ikinci bölümde bizim aşk diye bildiğimiz şeyleri tüm gerçekçiliğiyle anlatıyor ve okurken hayrete düşüyorsunuz. swann ve yaşadığı kıskançlık o kadar iyi aktarılmış ki uzun zamandır okuduğum en iyi şeylerden birisiydi.
swann'ların tarafı bir giriş kitabı nasıl olması gerekiyorsa öyleydi. muhteşem bir giriş kitabı, harika bir seriye başlayacağınızı size belli ediyor. bu devasa seriye başlangıcın bir madlen sayesinde olması ise yazarın ne kadar başarılı ve muhteşem bir zekaya sahip olduğunun göstergesi. herkese tavsiye ederim.
yazımı bitirmeden önce değinmeden geçemeyeceğim bir kişi daha var o da roza hakmen. bu kitaptan bu kadar keyif aldıysam sebebi harika çevirisiyle beraber roza hakmen'dir. bu kadar uzun cümleleri nasıl çevirdi ve çevirirken neler hissetti bilmiyorum ama tam anlamıyla muhteşemdi.
ha unutamadan bu kitap size noktalama işaretlerinin ne kadar önemli olduğunu öğretiyor. noktalama işaretleri olmasaydı nasıl okunurdu acaba diye düşünmeden edemedim.
kayıp zamanın izinde serisinin diğer kitaplarında görüşmek üzere.
bu seriyi ve marcel proust'u uzun süredir okumak istiyordum ve sonunda ilk kitaptan seriye giriş yaptım. açıkçası okumadan önce çok araştırdım ve çok okudum. endişelerim vardı. okumadan önce proust'un iki kitabını okudum ve sonra serinin ilk kitabını okudum.
şahsen kitap üzerine konuşulması gereken çok lezzetli bir eser. çok beğendim.
kitap üç bölümden oluşuyor bu bölümler şöyle. ilk olarak combray bölümü. ikinci bölüm swann'ın bir aşkı üçüncü bölüm ise memleket isimleri:
kitaba başlar başlamaz farklı bir eser okuyacağınızı hissediyorsunuz. ilk cümleden itibaren alışılanın dışında bir şeyle karşılaşacağınızı anlıyorsunuz ve okumaya devam ediyorsunuz. uzun cümleler, detaylı betimlemeler, sıkıcı tasvirlerle başlayan bir bölüm sizi karşılıyor. yazarın geçmiş hakkında yaptığı gözlemler karşınıza çıkıyor ve inanılmaz lezzetli cümleler okuyorsunuz. uzun bir cümleyi okuyorsunuz okuyorsunuz ve cümle bittiğinde muhteşem bir haz duyuyorsunuz. bazen cümleyi anlamayıp tekrar okuyorsunuz. bu kitabı okurken sık sık bir cümleyi defalarca okudum ve anlamaya çalıştım. çok keyifliydi.
marcel proust bu kitabında geçmişe giderek o anlarda neler hissettiğini tarif etmeye çalışıyor ve bunu çok güzel şekilde yapıyor. yazar his dünyasını okuyucuya çok başarılı şekilde aktarıyor. yaşadığı duyguları ve anları, kelimeleri yan yana harika şekilde koyarak aktarıyor. hayatında belirli isimlerle yaşadığı şeyleri ve hisleri başarılı bir gözlemci olarak anlatıyor. tabii banane bundan diyebilirsiniz ama gerçekten okurken insana öyle gelmiyor.
proust aslında bize bilmediğimiz bir şey anlatmıyor. bildiğimiz şeyleri farklı ve edebi şekilde anlatıyor. okurken "aaa cidden öyle" diyorsunuz. bildiğimiz olayların bu kadar güzel bir şekilde kağıda dökülmesi okuyucuyu mutlu ediyor. şahsen beni çok mutlu etti.
kitap okurken fark edeceğiniz bir başka detay ise belleğin gücü oluyor. geçmişe dönüp o kadar detaylı şeyleri anlatan proust harika bir belleğe sahip olduğunu her satırda gösteriyor. özellikle çocukluğu ve ailesiyle yaşadığı hisler ve duygular çok ama çok başarılı.
ilk bölümde yer alan anne ve babanın çocuk üzerindeki etkisi şahsen en etkilendiğim kısım oldu. ikinci bölümde yer alan swann ve aşkı yine sevdiğim kısımlardandı. yazar ikinci bölümde bizim aşk diye bildiğimiz şeyleri tüm gerçekçiliğiyle anlatıyor ve okurken hayrete düşüyorsunuz. swann ve yaşadığı kıskançlık o kadar iyi aktarılmış ki uzun zamandır okuduğum en iyi şeylerden birisiydi.
swann'ların tarafı bir giriş kitabı nasıl olması gerekiyorsa öyleydi. muhteşem bir giriş kitabı, harika bir seriye başlayacağınızı size belli ediyor. bu devasa seriye başlangıcın bir madlen sayesinde olması ise yazarın ne kadar başarılı ve muhteşem bir zekaya sahip olduğunun göstergesi. herkese tavsiye ederim.
yazımı bitirmeden önce değinmeden geçemeyeceğim bir kişi daha var o da roza hakmen. bu kitaptan bu kadar keyif aldıysam sebebi harika çevirisiyle beraber roza hakmen'dir. bu kadar uzun cümleleri nasıl çevirdi ve çevirirken neler hissetti bilmiyorum ama tam anlamıyla muhteşemdi.
ha unutamadan bu kitap size noktalama işaretlerinin ne kadar önemli olduğunu öğretiyor. noktalama işaretleri olmasaydı nasıl okunurdu acaba diye düşünmeden edemedim.
kayıp zamanın izinde serisinin diğer kitaplarında görüşmek üzere.
devamını gör...
3.
proust kitabın başı sayılabilecek bir sayfada -hatta 3 sayfada- muhteşem bir anlatıda bulunuyor. hepimiz zaman zaman bir kokuda, bir görüntüde, bir seste ve bir tatta aniden geçmişlere gömülmüş bir anıyı tekrardan yaşar, aynı duygulara kapılırız. kimi zaman bu anı suyun üstünde yüzer gibidir, kimi zaman da yalnızca duygular tanıdıktır ve gizli kalmış olan anıyı derinlerden çekip çıkarmaya çalışırız. işte proust, içtiğim çaydaki madlen kırıntıları damağıma değdiği an aldığım tat bende farklı duygular uyandırdı ,mutlu oldum aniden ve halamın yıllar önce bana madlen verdiği o an zihnimde canlandı, gibi basit bir ifade kullanmak yerine 3 sayfa boyunca böyle bir anı yaşadığımızda; hissettiğimiz, sorguladığımız, endişelendiğimiz, hatırladığımız, rahatladığımız şeyleri ve belki bazen 3 saniye süren bu eylemleri anlatıyor. okuyucudaysa oluşan duygu, merak. sarıp sarmalıyor proust bizi; bu derin, yavaş ve geniş anlatımda kaybolmamızı veya çekip gitmemizi engelleyen bir anlatı, bir üslup benimsiyor. bir çayda, halanızın size ikram ettiği keki hatırlamaya başlıyorsunuz siz de. hayır, yaşanmamış olsa da - öyle değil. yaşandı, çaydaki tadı ve duyguyu sizde yaşadınız.
okudukça güncelleme gelecektir.
okudukça güncelleme gelecektir.
devamını gör...