1.
etimolojik kökeni tam olarak bilinmeyen bir sözcük olan "tango" arjantin'de ortaya çıkan bir dans ve müzik türüdür. toplumun alt kesimi tarafından oluşturulan bu dans, ilk dönemlerinde ahlaka aykırı bulunmuş fakat sonradan üst sınıf tarafından da beğenilerek yaygınlaşmıştır. tango aynı zamanda çok zengin doğaçlama fırsatları yaratan bir danstır. özünde aşk ve melankoli tutkusunu taşır.
türkiye'de ise cumhuriyetin ilk dönemlerinde toplumsal eşitliğin sağlanmasıyla sevilen bir dans türü olmuştur. türkiye’nin bilinen ilk tango şarkısı ‘mazi’ 1928 yılında necip celal tarafından yazılmıştır.
türkiye'de ise cumhuriyetin ilk dönemlerinde toplumsal eşitliğin sağlanmasıyla sevilen bir dans türü olmuştur. türkiye’nin bilinen ilk tango şarkısı ‘mazi’ 1928 yılında necip celal tarafından yazılmıştır.
devamını gör...
2.
tutkunun çekim çekim çektiği, deli gibi öğrenmek istediğim dans kendileri hatta kalan hayatımı çıplak ayakla tango yaparak geçirmek istiyorum
devamını gör...
3.
tango diğer latin dansları gibi ezbere yapılan figürler içermez. dansta lider ve takipçi vardır. genelde erkek liderdir, kadın takipçidir. ama bu bir kural değildir. iki kadın dans edebilir, ya da iki erkek dans edebilir. kimin hangi rolde olduğunu ellerini tutuş şekline bakarak anlayabilirsiniz. dünyanın her yerinde milongalarda iki kadının dans ettiğini görebilirsiniz. nedense erkeklere hiç rastlanmaz. ama dünyaca ünlü dansçı erkek partnerler vardır.
lider takipçiye yaptırmak istediği hareketi onu yönlendirerek yaptırır. buna enerji denir. iyi bir lider doğru enerji verebilir ve takipçiyi sağa sola çekiştirmeden kolayca bunu hissettirir. iyi bir takipçi de enerjiyi doğru algılamayı ve istenen figürü gerçekleştirmeyi bilir. sürekli birlikte dans eden partnerler arasında takipçi liderin aklından geçen ve yaptırmayı planladığı hareketi saniyeler öncesinde bile hissedebilir.
dans esnasında liderin işi zordur. bir yandan müziği takip ederken kafasında o anda yarattığı koreografiyi uygular. sürekli bir sonra nasıl bir hareket yapacağını planlar ve takipçiye o enerjiyi vererek yönlendirir. takipçi de bir yandan müziği takip ederken, yapılan figürler arasında kendine kalan saniyeler arasında süsleme denilen zarif ayak hareketlerini gerçekleştirir.
dansı yöneten erkektir ama gösteren kadındır. bir takipçi ne kadar iyi olursa olsun lider enerjiyi veremezse dans ediyormuş gibi görünmez. tam tersi de geçerlidir. lider çok iyi olsa da takipçi verilen enerjiyi istendiği şekilde gerçekleştirmezse dans estetik görünmez. karşılıklı uyum ortaya harikalar çıkarır. (bkz: it takes two to tango)
(bkz: tango dans ayakkabısı)
lider takipçiye yaptırmak istediği hareketi onu yönlendirerek yaptırır. buna enerji denir. iyi bir lider doğru enerji verebilir ve takipçiyi sağa sola çekiştirmeden kolayca bunu hissettirir. iyi bir takipçi de enerjiyi doğru algılamayı ve istenen figürü gerçekleştirmeyi bilir. sürekli birlikte dans eden partnerler arasında takipçi liderin aklından geçen ve yaptırmayı planladığı hareketi saniyeler öncesinde bile hissedebilir.
dans esnasında liderin işi zordur. bir yandan müziği takip ederken kafasında o anda yarattığı koreografiyi uygular. sürekli bir sonra nasıl bir hareket yapacağını planlar ve takipçiye o enerjiyi vererek yönlendirir. takipçi de bir yandan müziği takip ederken, yapılan figürler arasında kendine kalan saniyeler arasında süsleme denilen zarif ayak hareketlerini gerçekleştirir.
dansı yöneten erkektir ama gösteren kadındır. bir takipçi ne kadar iyi olursa olsun lider enerjiyi veremezse dans ediyormuş gibi görünmez. tam tersi de geçerlidir. lider çok iyi olsa da takipçi verilen enerjiyi istendiği şekilde gerçekleştirmezse dans estetik görünmez. karşılıklı uyum ortaya harikalar çıkarır. (bkz: it takes two to tango)
(bkz: tango dans ayakkabısı)
devamını gör...
4.
(bkz: bernard shaw)’un, izledikten sonra, “iyi güzel ama neden ayakta ?” diye sorduğu danstır.
devamını gör...
5.
güney amerika'dan dünyaya yayılan bir müzik ve dans türü.
19. yüzyıl, avrupa'dan amerika'ya göçen insanların toplumsal sıkıntılar yaşadığı ve bunları yaptıkları müziğe yansıtarak tangonun ortaya çıkmasının yolunu açan bir dönem olmuştu. 20. yüzyılın başına avrupa'ya dönen bu insanlar, tangoyu da yanlarında götürmüştü.
aynı adı taşıyan dansıyla birlikte, önce toplumun alt tabakalarında yaygınlaşmış, daha sonra üst düzey yaşam şansı olan insanlar arasında da yavaş yavaş yayılmaya başlamıştır. bu zengin kesim de tangoyu bütün kıtaya yaydığı için bu dönem tangonun altın çağı olarak anılmıştır.
türkiye'de tanınması da cumhuriyet'in ilânı sonrasındaki tarihlere denk gelir.
necip celal andel, halit bedii akçay, fehmi ege ve birçok isim tangolar bestelemiş, seyyan hanım, şecaattin tanyerli gibi isimler de oldukça başarılı şekilde seslendirmiştir.
bana göre tango sanatçılarının içinde en iyisi şecaattin tanyerli'dir.
19. yüzyıl, avrupa'dan amerika'ya göçen insanların toplumsal sıkıntılar yaşadığı ve bunları yaptıkları müziğe yansıtarak tangonun ortaya çıkmasının yolunu açan bir dönem olmuştu. 20. yüzyılın başına avrupa'ya dönen bu insanlar, tangoyu da yanlarında götürmüştü.
aynı adı taşıyan dansıyla birlikte, önce toplumun alt tabakalarında yaygınlaşmış, daha sonra üst düzey yaşam şansı olan insanlar arasında da yavaş yavaş yayılmaya başlamıştır. bu zengin kesim de tangoyu bütün kıtaya yaydığı için bu dönem tangonun altın çağı olarak anılmıştır.
türkiye'de tanınması da cumhuriyet'in ilânı sonrasındaki tarihlere denk gelir.
necip celal andel, halit bedii akçay, fehmi ege ve birçok isim tangolar bestelemiş, seyyan hanım, şecaattin tanyerli gibi isimler de oldukça başarılı şekilde seslendirmiştir.
bana göre tango sanatçılarının içinde en iyisi şecaattin tanyerli'dir.
devamını gör...
6.
dans etmeyeli o kadar zaman oldu ki
devamını gör...
7.
2021 hedeflerimden biri de tangoya başlamak. özellikle bu videoyu her izlediğimde içimi kıpır kıpır ediyor. buradan müziği de zaten yıllardır telefon zil sesim, o da apayrı bir güzellikte.
ek olarak, 'scent of a woman' filminde de bir tango sahnesi izliyoruz. bu filmde al pacino görme engelli bir karakteri canlandırması gerektiğinden 6 ay körler okulunda yaşamış ve tango sahnesinde de çok güzel performans sergilemiştir.
kesinlikle öğrenilmeyi hak ediyor bu dans.
"yalvarırım bir şeyler yapın
bir dans öğrenin, bir adım..
varlığınızı hak ettirecek.
derinizi ve tüylerinizi giyinmenin
hakkını verecek.
yürümeyi ve gülmeyi öğrenin.
çünkü çok aptalca olur yoksa
sonunda
bu kadar insan ölmüşken
siz yaşıyorsanız eğer
hayatta hiç bir şey öğrenmeden."
ek olarak, 'scent of a woman' filminde de bir tango sahnesi izliyoruz. bu filmde al pacino görme engelli bir karakteri canlandırması gerektiğinden 6 ay körler okulunda yaşamış ve tango sahnesinde de çok güzel performans sergilemiştir.
kesinlikle öğrenilmeyi hak ediyor bu dans.
"yalvarırım bir şeyler yapın
bir dans öğrenin, bir adım..
varlığınızı hak ettirecek.
derinizi ve tüylerinizi giyinmenin
hakkını verecek.
yürümeyi ve gülmeyi öğrenin.
çünkü çok aptalca olur yoksa
sonunda
bu kadar insan ölmüşken
siz yaşıyorsanız eğer
hayatta hiç bir şey öğrenmeden."
devamını gör...
8.
akla bu muhteşem şarkıyı getirir;
çok kısaydı aşkımız, sürdüremedik
istedik, gönlümüzce dans edemedik
şüphem yok sevgilim senden yana
beklerim, bir tango borcun var bana
ayrılsak, değişsek, uzak kalsak da
unuttuk desek de biz, vazgeçsek de
zarar yok sevgilim, birleşmesek de
beklerim, bir tango borcun var bana
saçların kar gibi beyazlaşsa da
vücudun yorulsa, yavaşlasa da
geçmişle dansını hatırlatsa da
beklerim, bir tango borcun var bana
saçların kar gibi beyazlaşsa da
vücudun yorulsa, yavaşlasa da
geçmişle dansını hatırlatsa da
beklerim, bir tango borcun var bana
çok kısaydı aşkımız, sürdüremedik
istedik, gönlümüzce dans edemedik
şüphem yok sevgilim senden yana
beklerim, bir tango borcun var bana
ayrılsak, değişsek, uzak kalsak da
unuttuk desek de biz, vazgeçsek de
zarar yok sevgilim, birleşmesek de
beklerim, bir tango borcun var bana
saçların kar gibi beyazlaşsa da
vücudun yorulsa, yavaşlasa da
geçmişle dansını hatırlatsa da
beklerim, bir tango borcun var bana
saçların kar gibi beyazlaşsa da
vücudun yorulsa, yavaşlasa da
geçmişle dansını hatırlatsa da
beklerim, bir tango borcun var bana
devamını gör...
9.
tango, bir danstır ancak tangonun ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmek için kaynağını bilmek zorundasınız. kökeni afrikaya dayandırılsa da, tangoya bugünkü şeklini veren (bkz: buenos aires)tir. arjantin 1800'lerin sonunda ciddi bir ekonomik buhran yaşamaktadır.
işsizlik korkunç boyutlardadır, bu sebeple köyden kente muazzam göçler yaşanmaktadır. göç edenlerin çoğu, iş arayan genç erkeklerdir. sonuç? rio de la plata çevresindeki şehirlerde bir kadına 10 erkek düşmektedir. çoğu kişi karın tokluğuna köle gibi çalışmaktadır. ışte tango asıl şeklini bu sıkıntılı zamanlarda alır. şunu söylemek gerekir, tango öyle vals gibi aristokratik nezaket veya kibarlık dansı falan değildir. veya diğer latin dansları gibi şov amaçlı da yapılmaz. sizi izleyenler zerre kadar umurunuzda değildir. o dans iki kişi arasında mahremdir. tango genelevlerde ve batakhanelerde doğmuştur. fahişelerin ve işçilerin dansıdır. zaten bu yüzden buram buram hayat kokar. bu dansı yaratan adamlar ve kadınlar, hayatın her türlü kazığını yemiş insanlardır. bu dansta bir adam kadına jest yapmaz. kadının karşısında yerlere kadar eğilip "hizmetinizdeyim madam" triplerine de girmez. adam, adam gibidir tangoda, eğilip bükülmez, yönetir, kadına hükmeder. kadın da kadın gibidir tangoda. uyduruk namus triplerine girmez, açar yırtmacını sonuna kadar, kadın gibi, iyice nazlanarak, erkeğe direnerek, ama eninde sonunda itaat ederek dans eder. erkek kadını yönetir, kadının üzerine yürür, bir sonraki adımı nereye atacağını söyler, kadın da yaslanır erkeğe, çoğunlukla gözleri kapalı, erkeğin çevresinde kıvrıla kıvrıla tüm kadınsılığıyla dans eder. tangoda şov yapmazsınız, iyi bir çift muhteşem gözükse de, aslında bu zerre umurlarında değildir. hatta o anda, açıkçası dünyanın geri kalanı da zerre kadar umurunuzda değildir. o anda sadece birbiriniz için varsınız. milongalarda hiç tanımadığınız biriyle dans etmek çok yaygındır. önemli değil, o 3 dakika boyunca en aşık sevgililerden bile daha yakın olursunuz birbirinize. işte bu yüzden tango utangaç adamların ve kadınların dansı değildir. şov yapmaya çalışan, bunu hava atma amaçlı kullanmaya çalışan, veya dansı sonunda seks yapmak için bir araç olarak kullanabileceğini sanan hıyarların da dansı değildir. hayatta terk edilmemişseniz, kazık yememişseniz, kıçınıza sağlam bir tekme atılmamışsa, o kahrolan müzik eşliğinde dans edemezsiniz zaten. yok, eğer ağzınız yanmışsa yaşamaktan bi' kere, yutmuşsanız geçmişte bir avuç dolusu okkalı küfrü, çıkarsınız sahneye. çıkarsınız kadının karşısına, tutarsınız belinden, yapıştırırsınız kendinize, öyle ki kadının kalp atışını göğsünüzde, soluğunu boynunuzda duyarsınız. ve dan dan kadının üzerine yürürsünüz. nazik bir şekilde kadının size uyum sağlamasını beklemezsiniz, kadın itaat etmek zorundadır! çıkarsınız sahneye, topuklarınızı yere vura vura, geçmişte söyleyemediğiniz her şeyi, yüreğinize oturan her pişmanlığı, kederi, acıyı, ızdırabı orada anlatırsınız. tango budur.
işsizlik korkunç boyutlardadır, bu sebeple köyden kente muazzam göçler yaşanmaktadır. göç edenlerin çoğu, iş arayan genç erkeklerdir. sonuç? rio de la plata çevresindeki şehirlerde bir kadına 10 erkek düşmektedir. çoğu kişi karın tokluğuna köle gibi çalışmaktadır. ışte tango asıl şeklini bu sıkıntılı zamanlarda alır. şunu söylemek gerekir, tango öyle vals gibi aristokratik nezaket veya kibarlık dansı falan değildir. veya diğer latin dansları gibi şov amaçlı da yapılmaz. sizi izleyenler zerre kadar umurunuzda değildir. o dans iki kişi arasında mahremdir. tango genelevlerde ve batakhanelerde doğmuştur. fahişelerin ve işçilerin dansıdır. zaten bu yüzden buram buram hayat kokar. bu dansı yaratan adamlar ve kadınlar, hayatın her türlü kazığını yemiş insanlardır. bu dansta bir adam kadına jest yapmaz. kadının karşısında yerlere kadar eğilip "hizmetinizdeyim madam" triplerine de girmez. adam, adam gibidir tangoda, eğilip bükülmez, yönetir, kadına hükmeder. kadın da kadın gibidir tangoda. uyduruk namus triplerine girmez, açar yırtmacını sonuna kadar, kadın gibi, iyice nazlanarak, erkeğe direnerek, ama eninde sonunda itaat ederek dans eder. erkek kadını yönetir, kadının üzerine yürür, bir sonraki adımı nereye atacağını söyler, kadın da yaslanır erkeğe, çoğunlukla gözleri kapalı, erkeğin çevresinde kıvrıla kıvrıla tüm kadınsılığıyla dans eder. tangoda şov yapmazsınız, iyi bir çift muhteşem gözükse de, aslında bu zerre umurlarında değildir. hatta o anda, açıkçası dünyanın geri kalanı da zerre kadar umurunuzda değildir. o anda sadece birbiriniz için varsınız. milongalarda hiç tanımadığınız biriyle dans etmek çok yaygındır. önemli değil, o 3 dakika boyunca en aşık sevgililerden bile daha yakın olursunuz birbirinize. işte bu yüzden tango utangaç adamların ve kadınların dansı değildir. şov yapmaya çalışan, bunu hava atma amaçlı kullanmaya çalışan, veya dansı sonunda seks yapmak için bir araç olarak kullanabileceğini sanan hıyarların da dansı değildir. hayatta terk edilmemişseniz, kazık yememişseniz, kıçınıza sağlam bir tekme atılmamışsa, o kahrolan müzik eşliğinde dans edemezsiniz zaten. yok, eğer ağzınız yanmışsa yaşamaktan bi' kere, yutmuşsanız geçmişte bir avuç dolusu okkalı küfrü, çıkarsınız sahneye. çıkarsınız kadının karşısına, tutarsınız belinden, yapıştırırsınız kendinize, öyle ki kadının kalp atışını göğsünüzde, soluğunu boynunuzda duyarsınız. ve dan dan kadının üzerine yürürsünüz. nazik bir şekilde kadının size uyum sağlamasını beklemezsiniz, kadın itaat etmek zorundadır! çıkarsınız sahneye, topuklarınızı yere vura vura, geçmişte söyleyemediğiniz her şeyi, yüreğinize oturan her pişmanlığı, kederi, acıyı, ızdırabı orada anlatırsınız. tango budur.
devamını gör...
10.
kursuna gidenlerin, derslerinde "erkek yönlendirir, kadın onu takip eder" klişe cümlesini öğrendikleri dans.
devamını gör...
11.
dans etmeye o kadar düşkün biri değilim ama tango hariç. bu kadar estetik bu kadar zarif duran bir dans olamaz ya. en yakın zamanda tango dersi almaya başlayacağım.
devamını gör...
12.
bana herkes çok gerginmiş gibi hissetiren dans. her an biri diğerini bıçaklayabilirmiş gibi keskin hareketler var.
devamını gör...
13.
buenos aires sokaklarında her yerden fışkıran sokak sanatçıları tarafından da icra edilen bir danstır. hatta boca'ya giderseniz, caminito denen yerde tam balkonun altında şarabınızı yudumlayıp bu profesyonel tangocularla dans edip fotoğraf çektirebilirsiniz.
devamını gör...
14.
yapmak istediğim dans ama arkamdan top derler diye cesaret edemiyorum.
devamını gör...
15.
şu frekansta bir serzenişi anlayacak hiç bir sevgilim olmadı. tango bilen sevgilim bile olmadı. kahrolsun bağzı olmamışlıklar.
"beklerim bir tango borcun var bana..."
"beklerim bir tango borcun var bana..."
devamını gör...
16.
bir dans türü.
argentino (ki benim en sevdiğim), habanera ve milonga olarak 3'e ayrılır.
bu ayrışma vuruşlardan sebep olmuştur.
tutkulu bir dans olup izlemesi pek keyiflidir.
aynı zamanda böyle bir görüntülü konuşma, tanışma ve arkadaşlık uygulaması da vardı.
bir ara telefonumda yüklüydü, sonra ne oldu bu uygulamaya bilmiyorum.
iyi gidiyorlardı aslında.
argentino (ki benim en sevdiğim), habanera ve milonga olarak 3'e ayrılır.
bu ayrışma vuruşlardan sebep olmuştur.
tutkulu bir dans olup izlemesi pek keyiflidir.
aynı zamanda böyle bir görüntülü konuşma, tanışma ve arkadaşlık uygulaması da vardı.
bir ara telefonumda yüklüydü, sonra ne oldu bu uygulamaya bilmiyorum.
iyi gidiyorlardı aslında.
devamını gör...
17.
şahsıma en uygun dans türü olduğuna inandığım danstır.
sert, ani manevralar. güzel.
sert, ani manevralar. güzel.
devamını gör...
18.
tango yapmayı yani bizzat bu dansı uygulamayı hiç denemedim fakat özellikle bize ait türkçe sözlü tangolarımızı bir dinleyin derim.
bu kadar kusursuz, milimetrik sanat eseri olamaz yani.
özellikle "papatya gibisin beyaz ve ince" sözü ve müziğiyle ne kadar güzeldir.
okullarda bunların sergilenmesi lazım. azgın gençlik bilmiyor bunları.
bu kadar kusursuz, milimetrik sanat eseri olamaz yani.
özellikle "papatya gibisin beyaz ve ince" sözü ve müziğiyle ne kadar güzeldir.
okullarda bunların sergilenmesi lazım. azgın gençlik bilmiyor bunları.
devamını gör...
19.
ortaya çıktığı arjantin'de danstan başka bir yaşam tarzı, bir kültürel birikim, bir gelenek haline gelmiştir. aşkları, ayrılıkları, kavgaları, ihtirasları yansıtır. farklı ülkelerde, farklı kimlikler de kazanmıştır. mesela, türkiye cumhuriyeti'nin ilan edilişi, ülkemizin batı medeniyetine adım atışı, bu dönemdeki sergilenen balolar ile özdeşleşmiştir.
devamını gör...
20.