orijinal adı : 九雲夢
yazar: kim manjung
yayım yılı: 1687
temelde budizm inancı ile konfüçyüsçülük değerleri arasındaki çatışmayı konu alan eser, yazıldığı dönemi ele alınca uzak doğu'nun geçmişi hakkında birçok bilgi verir. eserin türkçe çevirisi yoktur.
yazar: kim manjung
yayım yılı: 1687
temelde budizm inancı ile konfüçyüsçülük değerleri arasındaki çatışmayı konu alan eser, yazıldığı dönemi ele alınca uzak doğu'nun geçmişi hakkında birçok bilgi verir. eserin türkçe çevirisi yoktur.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "elminster the wise" tarafından 29.04.2022 05:26 tarihinde açılmıştır.
1.
joseon dönemi yazarlarından biri olan ve record of lady sa’s southward journey gibi etkileyici bir eserin sahibi kim man-jung tarafından tahmini olarak xvii. yüzyılın sonlarında yazılmış olan roman. öncelikle belirtmek gerekiyor ki tıpkı kendi dönemine ait olan, uzak doğu'da doğmuş pek çok eser gibi -kısaca aynı eski kemikler- the cloud dream of the nine veya başka bir deyiş ile the cloud nine dream, 'erdemli olma' fikri üzerine şekillenmiş bir eser. konfüçyanizm/ konfüçyüsçülük, taoizm ve budizm öğretilerini merkeze alan -mahayana budizmi ve gong ideolojisi demek de tutarsız olmayacaktır şüphesiz- fantastik ve tartışılmaz biçimde romantik bir kurgu var elimizde.
aslında felsefe ve çağdaş psikoloji alanında kayda değer bir isim olan -ki immanuel kant'ı onun rehberliğinde okumak pahabiçilmezdir- kim ki-seok'un takriben 1953-1954 yıllarında yayınlanmış ve aşk kavramını merkeze alan -aşk: eros ve agape'nin fenomenolojisi- makalelerinden sonra okumak daha tatmin edici bir okuma sağlayacaktır.
çin'in tang hanedanlığında geçen eserin ana karakteri hsing chen -veya xingzhen- lotus zirvesinde yer alan eski bir manastırdaki en genç keşiştir. ustası liu-kuan tarafından gönderildiği görevde imparatoriçe zhenjun'un peri hizmetçileri ile yakınlaşan hsing chen, kendi öğretilerinin katılığını ve budizmin kısıtlayıcı misyonunu sorgulamaya başlar. bu sorgulamanın ardından liu-kuan ve zhenjun tarafından cezalandırılarak, 8 peri ile birlikte cehenneme gönderilir. lakin bu durum onun için bir son değildir zira burada haline acıyan cehennemin kralı yan wang aracılığı ile yang shaoyou olarak yeniden reankarne olur. bu ölümlü yaşamı boyunca pek çok maceraya atılan hsing chen, bir süre sonra asıl benliğini unutarak arzuladığı zincirsiz yaşamın tadını çıkarır ve imparatorluk için önemli görevler yerine getirerek başarılardan başarıya koşar. 8 perinin onunla birlikte yeniden reankarne olmasıyla birlikte sırasıyla bu perileri haremine dahil eden hsing chen, oldukça kısa olduğunu düşündüğü yaşamının sonuna geldiğinde kendini bir manastıra kapatarak budizmin sırlarına vakıf olmayı amaçlar ve manastıra doğru yol alır. burada esas benliğini hatırlayarak; aşk ve seks gibi kavramların gelip geçiciliği üzerine düşünsel bir yolculuğa çıkar. eserin sonunda ise ana karakter bu bir ömürlük rüyadan uyanarak maddesel arayışlarının anlamsızlığını kavrar ve yolculuğu tamamlanmış olur.
eserin oldukça akıcı bir anlatıya sahip olduğunu düşünmekle beraber, aslında joseon dönemindeki dinlerin arasındaki etkileşimi anlamak için iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum. zaten dönemin diğer ürünlerine bakarsak eserlerin çoğunun çin'de geçtiğini görmek şaşırtıcı sayılmaz fakat altta yatan düşünceler kesinlikle kore'nin en kayda değer zamanlarındaki bilginlerin düşünceleri. daha çok masalsı bir anlatı olduğunu söylemek de hiç kuşkusuz yanlış olmayacaktır lakin felsefi yönün ağır bastığını söylemek gerek. ben ilk olarak james gale çevirisi ile okumuştum ama geçen sene elime geçen heinz insu fenkl çevirisi kesinlikle daha detaylı. bir kaç alıntıyı da not düşeyim.
ek olarak: kim ki-seok'un makalesini arşivimde bulabilirsem çevirisini not düşeceğim.
"the flowers in the garden all bloomed at the sound of it, swallows wove through the air in couples, and the nightingales sang to each other."
"you, on the other hand, have lost your heart and mind to those seductive creatures. your thoughts have turned toward a life of pleasure. your mouth waters for worldly honor and wealth."
"“the old monk laughed. "so you have yet to awaken from your spring dream."
"and how would you wake me up?" shao yu, asked."it wouldn't be hard," said the old monk. he raised his staff and tapped the stone railing a few times. suddenly, a mist rose from every direction in the gorge and nothing could be seen.”
aslında felsefe ve çağdaş psikoloji alanında kayda değer bir isim olan -ki immanuel kant'ı onun rehberliğinde okumak pahabiçilmezdir- kim ki-seok'un takriben 1953-1954 yıllarında yayınlanmış ve aşk kavramını merkeze alan -aşk: eros ve agape'nin fenomenolojisi- makalelerinden sonra okumak daha tatmin edici bir okuma sağlayacaktır.
çin'in tang hanedanlığında geçen eserin ana karakteri hsing chen -veya xingzhen- lotus zirvesinde yer alan eski bir manastırdaki en genç keşiştir. ustası liu-kuan tarafından gönderildiği görevde imparatoriçe zhenjun'un peri hizmetçileri ile yakınlaşan hsing chen, kendi öğretilerinin katılığını ve budizmin kısıtlayıcı misyonunu sorgulamaya başlar. bu sorgulamanın ardından liu-kuan ve zhenjun tarafından cezalandırılarak, 8 peri ile birlikte cehenneme gönderilir. lakin bu durum onun için bir son değildir zira burada haline acıyan cehennemin kralı yan wang aracılığı ile yang shaoyou olarak yeniden reankarne olur. bu ölümlü yaşamı boyunca pek çok maceraya atılan hsing chen, bir süre sonra asıl benliğini unutarak arzuladığı zincirsiz yaşamın tadını çıkarır ve imparatorluk için önemli görevler yerine getirerek başarılardan başarıya koşar. 8 perinin onunla birlikte yeniden reankarne olmasıyla birlikte sırasıyla bu perileri haremine dahil eden hsing chen, oldukça kısa olduğunu düşündüğü yaşamının sonuna geldiğinde kendini bir manastıra kapatarak budizmin sırlarına vakıf olmayı amaçlar ve manastıra doğru yol alır. burada esas benliğini hatırlayarak; aşk ve seks gibi kavramların gelip geçiciliği üzerine düşünsel bir yolculuğa çıkar. eserin sonunda ise ana karakter bu bir ömürlük rüyadan uyanarak maddesel arayışlarının anlamsızlığını kavrar ve yolculuğu tamamlanmış olur.
eserin oldukça akıcı bir anlatıya sahip olduğunu düşünmekle beraber, aslında joseon dönemindeki dinlerin arasındaki etkileşimi anlamak için iyi bir noktada olduğunu düşünüyorum. zaten dönemin diğer ürünlerine bakarsak eserlerin çoğunun çin'de geçtiğini görmek şaşırtıcı sayılmaz fakat altta yatan düşünceler kesinlikle kore'nin en kayda değer zamanlarındaki bilginlerin düşünceleri. daha çok masalsı bir anlatı olduğunu söylemek de hiç kuşkusuz yanlış olmayacaktır lakin felsefi yönün ağır bastığını söylemek gerek. ben ilk olarak james gale çevirisi ile okumuştum ama geçen sene elime geçen heinz insu fenkl çevirisi kesinlikle daha detaylı. bir kaç alıntıyı da not düşeyim.
ek olarak: kim ki-seok'un makalesini arşivimde bulabilirsem çevirisini not düşeceğim.
"the flowers in the garden all bloomed at the sound of it, swallows wove through the air in couples, and the nightingales sang to each other."
"you, on the other hand, have lost your heart and mind to those seductive creatures. your thoughts have turned toward a life of pleasure. your mouth waters for worldly honor and wealth."
"“the old monk laughed. "so you have yet to awaken from your spring dream."
"and how would you wake me up?" shao yu, asked."it wouldn't be hard," said the old monk. he raised his staff and tapped the stone railing a few times. suddenly, a mist rose from every direction in the gorge and nothing could be seen.”
devamını gör...