#ödüllü filmler
korku / gerilim / kült-efsane
8.3 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

başrollerinde al pacino ve keanu reeves'in oynadığı 1997 yapımı gerilim/korku filmidir. film muhafazakar kesim tarafından çokca eleştirilmiştir. filmi netfilix üzerinden izleyebilrsiniz.

--! spoiler !--

filmde al pacino şeytan , onun oğlu keanu reeves'tir.

“sana tanrı hakkında bir iki sır vereyim. tanrı seyretmeyi sever. o bir oyunbazdır. bir düşünsene, insana içgüdüler verir sana bu olağanüstü yetiyi verir, sonra ne yapar dersin? sırf kendi eğlencesi için, kendi özel kozmik komedi filmi için tam zıttı kurallar koyar. gelmiş geçmiş en büyük ahmak. bak, ama dokunma. dokun, ama tatma. tat, ama yutma. ve sen sekip dururken, o ne yapar? hasta, kahrolası kıçıyla güler! hasisin tekidir! sadisttir! görevi başında bulunmayan bir derebeyidir! buna tapmak mı? asla! ”

--! spoiler !--
devamını gör...
the devil's advocate
al pacino , keanu reeves ve charlize theron 'un müthiş oynadıkları film. filmin senaryosu zaten fevkalade. bir de bu usta oyuncularla resmen şölen haline gelmiş. herkesin ama herkesin izlemesi gereken bir şaheser. filmin tüm sahneleri, bir sürü işaretle aslında kevin'ın hazırlanışını anlatıyor bize.

"ne kadar iyi olursan ol sessiz ve derinden git. kendini küçük ve zararsız göster" ve şöyle ekliyor “evrenin efendisi olduğum hayatta aklına gelmez, öyle değil mi?”
işte karşınızda şeytan!

--! spoiler !--

final sahnesinde ( ki olası bir, insan-şeytan karşılaşmasının provası resmen) şeytan ciddi bir tez öne sürüyor. tanrı’nın insanlara içgüdüler verdiğini ama sonra da tam bunların zıttı kurallar koyduğunu söyleyerek isyan ediyor. önce gururlu bir varlık yaratıyor sonra gurur gösterdi diye cezalandırıyor yani.

--! spoiler !--
devamını gör...
filme dair her şey çok güzeldir. heykellerin hareketlerine her seferinde bayılırım. keanu bey'i takım elbise içinde görmeye yıllar içinde alışmış olsak da burada gençliğiyle ayrı bir güzeldir.

--! spoiler !--

keanu'nun "özgür irade, değil mi?" repliği ve kafasına sıkması harikadır. tabi sonra bunlar hiçbir işe yaramamıştır, şeytandan kaçılamamıştır.

--! spoiler !--
devamını gör...
bu filmde al pacino yani şeytanın adı john milton olarak seçilmiştir. john milton önemli bir ingiliz şairdir. en ünlü eseri ise 'paradise lost' yani 'kayıp cennet'. bu şiir şeytanın adem ve havva'yı cennetten kovdurmak için planlar yapmasını ve en sonunda kendinin kovulmasını anlatır.
john milton şeytanı öyle anlatır ki, kendisinin satanist olarak anılmasına şaşmamak gerek. iyi bir çeviri ile okumanızı tavsiye ederim, yine de orijinalindeki ses uyumunu yakalamak zor.
john milton
paradise lost
devamını gör...
filmin başında harika bir avukatın nasıl olduğunu öğreneceğimi sanarken bambaşka bir hikayeyle karşıma gelen,çok daha derin anlamlar çıkan izlemeye bayıldığım al pacino'nun oynadığı film.

filmin kibir ve hırsın şeytanın en sevdiği özellik olduğu ve bunlarla insanları nasıl elinde oynattığı mesajını çok güzel bir şekilde verdiğini düşünüyorum.
dava kaybetmeyen kevin lomax'ın sahne aldığı davaların hepsinin de şeytani fikirlerin sonucu olması da şeytanın el attığını gösterir nitelikte.

kevin lomax'ın john milton'un çoçuğu olduğunu nedense en başlarda anlamıştım,bence bu kadar hızlı bu mesaj verilmemeliydi.


dine karşı son kısımlarda olan isyan kibirin zirve noktası oldu.

ancak sonucu gören kevin lomax'ın gerçek hayata döndükten sonra sonucu görüp doğru olanı yapması çok iyiydi.


gerçekten izlenmesi gereken bir film. keyifli seyirler.
devamını gör...
bir süredir aklıma geliyor ve tekrardan izlemeyi dört gözle bekliyorum. niyeyse şeytan temalı kitaplar (usta ile margarita, şeytan’ın günlüğü vs) ve filmler çok ilgimi çekiyor. ortada bir sanat, aynı zamanda bir gerçeklik var. tanrıdan daha çok cezbettiği bir gerçek.
devamını gör...
film dilimize şeytanın avukatı olarak çevriliyor. 97 yapımı olup başrollerini al pacino, keanu reeves ve charlize theron paylaşıyor. film kısaca bi avukat olan kevin lomax'in hiç dava kaybetmemesi üzerine avukatlık bürosu sahibi john milton tarafından taşra dan alınıp new york'un göbeğine atılmasıyla gerçekleşen olaylar zincirini anlatıyor. filmdeki verilmek istenen en önemli mesaj ,al pacino'nun da bir kaç kez tekrar ettiği üzere, "kibir en sevdiğim günahtır.".

oyunculuklar ise tam bir baş yapıt. kanımca al pacino'nun en iyi performanslarından biri bu film. özellikle son yarım saat galaktik bi performans sergiledi resmen. keanu reeves her zaman ki gibi şaşkın şaşkın takıldı ancak film boyunca en büyük değişimi charlize theron yaşıyor. tüm film boyunca gösterdiği değişim ne kadar ah işte küçük kasabalarında kalsalar evinin hanımı olsa böyle mi olurduculara laf da verse. theron yaşadı resmen.


kevin: what about love?
john: overrated. biochemically no different than eating large quantities of chocolate.



kevin: what are you?
john: oh, i have so many names...
kevin: satan.
john: call me dad.



john milton :let me give you a little inside information about god. god likes to watch. he's a prankster. think about it. he gives man instincts! he gives you this extraordinary gift, and then what does he do, i swear for his own amusment, his own private, cosmic gag reel, he sets the rules in opposition. it's the goof of all time. look but don't touch. touch, but don't taste! taste, don't swallow. ahaha! and when you're jumpin' from one foot to the next, what is he doing? he's laughin' his sick, fuckin' ass off. he's a tight-ass! he's a sadist! he's an absentee landlord. worship that! never!
devamını gör...
al pacino'nun en iyi filmi. filmde şeytanın insanı nasıl yönlendirdiğini ve kibiri ne kadar sevdiğini anlatmışlar.

şeytanın özeti ise şu sözler galiba incilde de geçiyordu

"işte biz sizi kurtların arasına kuzu gibi gönderiyoruz."

şeytan insanı hâlâ aşağılık ve küçük bir varlık olarak görüyor, kibiri çok seviyor.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kişiden kişiye farklı yorumlanabilecek olan keanu reeves , al pacino , charlize theron gibi oyuncuların oynadığı film. imdb puanı ise 7,5. filmin başlangıcı insanı huzursuz eden bir şekilde kanaatimce. filmde ahlak , etik , hırslar vb. konular ele alınmış. detaylı görüşüm spolier kısmında.

kevin lomax isimli olayların merkezindeki avukatımız bir tacizci öğretmeni savunarak yine bir davayı kazanma peşinde. juriyi inanılmaz şekilde manipüle etme yeteneğine sahip ve yine davayı kazanıyor. kevin yavaş yavaş eyalet dışında da ünlü bir avukat oluyor ve bu kendisine new york'un kapılarını açıyor. john milton isimli büyük bir avukatlık ortaklığı sahibinin yanında çalışmaya başlıyor. çok sevdiği eşi mary ann'de onun yanında. idealist ve hırslı bir avukat çift. daha çok para kazanmanın da heyecanı içindeler ancak kevin'in bazen eve bile gelemediği zamanlar oldukça artıyor. mary ann , diğer avukatların eşleri ile vakit geçirirken onları bir şeytan şeklinde görmeye başlıyor ve huzursuzluğu katlanarak artıyor. new york'un büyük bir emlak milyarderi karısını ve iki çocuğunu öldürüyor. şeytana bile pabucunu ters giydiren kevin bu davayı john milton'un talimatıyla üstleniyor. eşi ile sevişirken bile kevin karısının yüzünde plazadaki bir başka avukat kadını görüyor. gittikçe eşinden uzaklaşıyor ve gözü işinden , ihtirasından başkasını görmüyor. mary ann , kevin'e milton'un kendisine tecavüz ettiğini söylese de ona inanmıyor. mary ann kazançlarının kanlı bir para olduğunu ve buradan haz etmediğini söylese de kevin onu bir akıl hastahanesine yatırıyor. mary burada canına kıyıyor. filmde kevin'in annesi dindan bir hristiyan. new york'a gelip babasının milton olduğunu söyleyip ona bir şok yaşatıyor ve yüzleşme başlıyor. filmin sonu bir din eleştirisi şeklinde. milton ise şeytan. ben belki de son hümanistim diyor şeytan. istediğinizi yapabilirsin ben tanrı gibi seyretmem diyor. kevin'dan deccalı dünyaya getirmesini istiyor. ancak kevin orada hayatına son veriyor ve film başa dönüyor. izlediğime değen bir film mi emin değilim ancak içinde etik ve ahlak , teoloji üzerine ilginç tespit ve eleştiriler var. yine de izlenebilir.
devamını gör...
bir baş yapıt.
id, ego ve süper egonun savaşı.
istediği zengin ve gösterişli hayata ulaşan mary ann'ın, bu tüketim çılgınlğı sonunda filmin başındaki güzelliğinin, filmin ortalarında bir yığın tezeğe dönüşmesi. bu tezeğe dönüşme, özgür iradenin kaybedilmesiyle ilgilidir.
şeytan rolünü üstlenen, al paçinonun aslında bu sistemin kurucusu, ve savunucusu olması. insanı doğadan koparan tüketim çılgınlığını idealize eden sistemin patronu...
filmle ilgili sayfalar dolusu yazı yazabilirim.
ne diyordu şeytan; ''kibir en sevdiğim günah.''
eline koz vermeyelim!
devamını gör...
film, kişisel hırslarıyla şeytana hizmet eden, bu hizmeti karşılığı da şeytandan yardım gören genç bir avukatı anlatmaktadır. filmden şeytanı çıkarsanız bile, avukat hırslarıyla kendi evliliğini normalde de bitirir.
ama film ile ilgili şöyle bir detay işittim:
keanu reeves, al pacino kadroya dahil olsun diye (bütçe nedeniyle anlaşamamışlar), kendi payından birkaç milyon dolar feragat etmiş.
devamını gör...
hayatımda kaç film izledim sayısını bilmiyorum. arada aklıma geldiğinde hayatımı etkiledi diyeceğim çok az film var. bu film de onlardan biri.

(bkz: içimizdeki şeytanlara zülfikarlarla saldırdık)
devamını gör...
"işte kurtların arasına koyunlar gibi gönderiyorum sizi."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yönetmenliğini taylor hackford'un yaptığı, aynı ismi taşıyan kitaptan uyarlanan 1997 yapımı film. başrollerinde al pacino, keanu reeves ve charlize theron yer alıyor. film birçok alt mesaj içeriyor. seyrederken ve sonrasında yeterince anlayamamış, hakkını verememiş olduğunuzu hissediyorsunuz.

zaaflarımız, şeytanın bize kuracağı sahnenin* dekorlarını oluşturuyor. bizi aldatmak için bekleyen bir şeytan sahiden var mı? yoksa biz ona aldanmaya, aldatıldığımız fikrine inanıp suçu üstümüzden atmaya hazır mıyız? sahneyi kuran, oyunu yazan ve oynayan, bambaşka senaryoları benzer finallere götüren biz miyiz?

"kibir, kesinlikle en sevdiğim günah."

kibir. tanrısal ego. insanın yalnızca kendisiyle meşgul olduğu ve yine kendisine bir o kadar uzaklaştığı tuhaf bir zehir. bir şeye uzun süre bakmanın artık onu göremeyeceğin hâle gelmesi bir nevi. insanın muhakeme yeteneğini, algılayış biçimini değiştiriyor tamamen. kötü olan her şey dış kaynaklı. iyi olanlar ise kişinin kusursuzluğunun göstergesi. film boyunca belki de her bir detayda görüyoruz bunu. kevin'in meydan okumaya, kendini beslemeye, gücünü kanıtlamaya duyduğu arzuya ve bunun git gide onu körleştirmesine şahit oluyoruz. kibir her ne kadar kişisel hırslardan ibaret görülse de daima başkalarına ihtiyaç duyar. takdir edilmek, diğerlerinin gözünde kusursuzlaşmak, kontrolü parmak uçlarında hissetmek..

kitabını da mutlaka okumak isterim. ve sizlere şiddetle tavsiye ederim. biraz araştırmanızı öneririm ehehe.
devamını gör...
açılmadığına çok şaşırdığım başlık. galiba beş yüz sene önce izlediğiniz için açılmadı bu başlık. eh, ben yeni izledim.

1997 yapımı gerilim - korku filmi. yönetmen taylor hackford. baş rollerde al pacino, charlize teron falan var.

yeryüzündeki herkesin izlediği bu filmi netflixte görünce izledim. sadece bunu değil, başka kült filmleri de izlemeye niyetim var. daha önce izlediklerim de dahil. bakalım bu her - güne - bir - film maratonundan sağ çıkabilecek miyim?


konusu şöyle, başarılı, çok başarılı bir avukat bir davada hayatının seçimini yapıyor. çocuk istismarı yüzünden dava edilmiş olan bir öğretmenin avukatlığını yapıyor ve adamın suçlu olduğunu bildiği halde, şeytanın da kışkırtması ile adamın hüküm giymesini engelliyor. daha sonra ise kariyerini tümüyle değiştirecek, karşı konulmaz bir teklif alıyor ve karısıyla birlikte new york'a taşınıyorlar.

avukatımız en imkansız en pis davalara bakıyor ve zaferlerine zafer ekliyor. bu esnada büyük güzel bir ev, çok fazla para ve şöhret kazanıyor. ancak evliliğinde işler yolunda gitmiyor. gittikçe yalnızlaşan ve kendini -belki- dejenere yeni bir sosyal çevrede bulan mary ann bu gidişe adapte olamıyor. şeytanın ise gözde avukatımız kevin için bambaşka planları var bu yüzden ince ince işlediği senaryolar ile mary ann'in ruh sağlığını bozmaya kevin'i ise onun çıldırdığına ikna etmeye kararlı.


şeytanın en sevdiği günah kibirmiş.
sizinki ne?
devamını gör...
oyuncu listesinde al pacino, charlize theron, connie nielsen, keanu reeves, heather matarazzo, tamara tunie, judith ıvey, monica keena, jeffrey jones, craig t. nelson, laura harrington, chris bauer, wei mei, hollis granville, ruben santiago-hudson, debra monk, novella nelson ve caprice benedetti gibi oyuncuların olduğu 1997 yapımı gerilim/korku türündeki bu filmin yönetmenliğini ise taylor hackford yapmıştır.

bir avukatın işinde hızlıca yükselmesi sonucunda bir şirket onu büyük şehre davet eder ve şirketin başındaki adam avukatı ikna ederek ilk davasını verir. avukatın çok sevdiği bir karısı vardır ve karısını mutlu etmek için ona istersen kendi küçük şehrimizde kalabiliriz der ama kadın kendilerine verilen eve bakıp hayır der. avukat çalışmaya başlar ve ilk davası verilir zor ve savunulmaması gereken bir davadır ama yine de savunarak bir yolunu bulup davayı kazanır. bu arada karısı adamı görmediği için şikayetlere başlamıştır. şirketin başındaki adamın düzenlendiği bir gecede onunla konuşmasından sonra kadın biraz tuhaflaşmaya başlar. avukat başka bir dava daha alır ve bu sefer gerçekten çok zor bir davadır çünkü bir adamın tüm ailesini öldürmesi söz konusudur. avukat ise bu adamı savunacaktır çünkü zengindir ve şirket bu adamın kazanması gerektiğini düşünür. adamın ailesini öldürmediğini tuzağa düştüğünü iddia etmesi üzerine onu savunan avukatın adamın yardımcısı ile olan ilişkisini anlatması ve bunu mahkemede kullanırsa suçsuz olacağını anlar bu dava bu sonuçlar ile kesinlikle kolay kazanılırdı. fakat bir sorun vardı yardımcısına sorduğu sorularda aslında bunun bir düzmece olduğunu anlar ama yine de davayı bu şekilde sürdürüp kazanır. davadan sonra karısının bir sorunu olduğunu öğrenir onun yanına gider ama karısı delirmiş gibidir. böyle devam edemeyeceğini anlayan avukatın onu hastaneye kaldırır. karısı burada biraz iyileşmiş olsa da bir gün yanına gittiklerinde delirir ve boğazını keser. onun ölümü üzerine deliren avukat şirketin sahibi ile konuşmaya gider ve bir tuhaflık olduğunu anladığında ise geç olduğunu anlar. adam ona kendisinin şeytan olduğunu söyler annesinin daha önce o adam senin baban dediğini hatırlar ve kendisinin şeytanın oğlu olduğunu anladığında ise çıldırır şeytan soyunun devamının o olduğunu söyler ama avukat kafasına sıkar ve oyunu bitirir. gözü kapanıp açıldığında ise kazanmaması gereken ilk davaya döner ve adamı savunmayacağını söyleyip davadan çekilir.

eski ve etkili bir filme benziyor. iyi seyirler.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"the devil's advocate" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim