1.
varlığı ne yazık ki karşılıklı bir yardım ve dayanışma ilişkisine değil de sömürüye ve organik olmayan mekanik bir ilişkiye bağlı olan sistem.
devamını gör...
2.
neden bir arada olduğu bilinmeyen insanlar yığını.
devamını gör...
3.
bir insan grubunun daha kolay yaşayabilmesi için birbirlerine eyvallah çektiği zorunlu yaşam şekli.
saçmalık.
saçmalık.
devamını gör...
4.
toplum, insanları etkileyen gerçek ilişkiler bütünüdür.
devamını gör...
5.
t: dil devrimi zamanında yanlış türetilmiş kelimelerden biridir. türkçede *+m diye bir isimden isim yapan ek mevcut değildir. fakat uzun zaman önce dile yerleştiği için bir şey yapmaya gerek yok. takılsın.
devamını gör...
6.
toplum, tedavisi olmayan bir hastalıktır.
demiş sartre beyefendiler. haklılar mı? zaman zaman...
devamını gör...
7.
özgürlüğün en büyük düşmanı olan yığındır.
devamını gör...
8.
kuru kalabalık
devamını gör...
9.
içine girdikçe dışına çıkmak istediğiniz bir batak.
devamını gör...
10.
toplum nasıl gelişmeli? eğitim, kültür, sanat, teknoloji gibi konularda hak, hukuk, adalet, eşitlik gibi çağdaş değerlerle ilerlemeli mi yoksa daha daha geri mi gitmeli?
toplumun ileri ya da geri gitmesinde aydınların, siyasetçilerin ve devletin görevi ne olmalı?
bu görevi yerine getirmeyen, toplumun ilerlemesini sağlamayan hatta bir de üstelik arabesk maymun gibi geriletenlere ne yapmalı.
toplumun ileri ya da geri gitmesinde aydınların, siyasetçilerin ve devletin görevi ne olmalı?
bu görevi yerine getirmeyen, toplumun ilerlemesini sağlamayan hatta bir de üstelik arabesk maymun gibi geriletenlere ne yapmalı.
devamını gör...
11.
toplum zayıfların bir araya gelerek güçlenmesidir. kendine bağlı kalmayan güçlüleri haraca bağlar kendilerine köle eder ve baskılarlar. o yüzden bütün güçlü insanlar zincire vurulmuş ya da çarmıha gerilmişlerdir. akıllı güçlüler ise toplumun içine gizlenir. herkes gibi zayıf taklidi yapar. yani bütün zayıflar aslında zayıf taklidi yapan güçlülerden ibarettir. bütün güçlüler birbirini ezer. insan insanın hem kurdudur hem de aynası.
devamını gör...
12.
iyi insanlar ve kötü insanlardan oluşan işleyişi her dönem farklılık gösteren ve bir türlü çözülemeyen bütündür.
devamını gör...
13.
az gelişmiş ülkeler, düşüncelere bir kota belli bir sınır getirirler, düşünceyi tamamen yasaklayamadıklarından dolayı, tek tip insan yetiştirip onları aynı şekilde ve aynı konuyla manipüle ederler ve toplum kendisine benzeyenlerle yozlaşır, böylece toplum kendisinden olmayanları da daha kolay dışlar.
@alonewriter
@alonewriter
devamını gör...
14.
ayrı ayrı bir çok kişinin bir araya getirdiği gruba denir.
toplum nedir;
günümüzde toplum bilinçli ve bilinçsiz olmak üzere ikiye ayrılmıştır ve maalesef ki bilinçsiz toplum daha baskın hale gelmiştir.toplum onu yönetenlerin dediklerine göre yaşamaya mahkum edilmiştir.
kişi nedir;kişi genellikle toplumun şekillendirdiği,toplum ne der toplum nasıl uygun görür gibi sürekli bir toplum baskısıyla yaşayan,kendine ait kimliği olmayan toplumun şekillendirdiği şekilde yaşayanlardır.a kişisi b kişisi gibi sınıflandırılır.
birey nedir;birey genellikle ne istediğini bilen,bilinçli,kendine ait bir kimliği olan,toplumda neden var olduğunu bilendir.bireyi a bireyi veya b bireyi olarak sınıflandıramazsınız çünkü o tek bir bireydir ve ne yapması gerektiğini bilir sorumluluk sahibidir.ne yazıkki günümüzde artık bireyler çok az sayıdadır.
insanlar artık birey olmaktan çıkıp kişi olma yolunda ilerliyorlar toplumun onları şekillendirdiği gibi yaşıyorlar.kişilerde sürekli bir toplum baskısı veyahut toplum yapısı oluşmuştur.oysa ki toplum bile artık ne yaptığını bilmez halde.en garip olanı ise bu toplumu oluşturanlar yine kişileştirilmiş bireylerdir.bir bireyi alıp onu sürekli kişileştirirseniz ona sürekli toplumun gerektiği gibi yaşamak zorunda olduğunu söylerseniz bir yerden sonra birey olmaktan çıkıp kişi olur ve hep bir zorlama toplum baskısı ile yaşar asla ne istediğini tam olarak bilemez hayal kuramaz en önemlisi fikirlerini beyan edemez ona ne denilirse onu yapar herkes ne yapıyorsa onu yapar öyle yaşamak zorundadır çünkü.ve böyle böyle kişileştirip oluşturduğunuz toplumu geriye sınıflandırmak kalıyor en kolay olanıda budur zaten.alt sınıf orta sınıf ve üst sınıf olarak ayırırsınız.kişi bir yerden sonra olduğu bu sınıfıda kabul eder çünkü hep ekonomik olarak fikir olarak düşük olduğunu düşünür oysa bunu ona naklettiler düşüncelerini fikirlerini elinden aldılar sorumluklarını tam anlamı ile bilemedi bildiği tek şey toplumda bir sınıf olduğu ve o sınıfa ait olup toplumun istediği şekilde yaşamasıydı.bugün sınıflandırarak oluşturulan toplumlar yarının müthiş düşüncelerini,fikirlerini bir bir söndürüyor.
sozumoki.com(havinmohul)
toplum nedir;
günümüzde toplum bilinçli ve bilinçsiz olmak üzere ikiye ayrılmıştır ve maalesef ki bilinçsiz toplum daha baskın hale gelmiştir.toplum onu yönetenlerin dediklerine göre yaşamaya mahkum edilmiştir.
kişi nedir;kişi genellikle toplumun şekillendirdiği,toplum ne der toplum nasıl uygun görür gibi sürekli bir toplum baskısıyla yaşayan,kendine ait kimliği olmayan toplumun şekillendirdiği şekilde yaşayanlardır.a kişisi b kişisi gibi sınıflandırılır.
birey nedir;birey genellikle ne istediğini bilen,bilinçli,kendine ait bir kimliği olan,toplumda neden var olduğunu bilendir.bireyi a bireyi veya b bireyi olarak sınıflandıramazsınız çünkü o tek bir bireydir ve ne yapması gerektiğini bilir sorumluluk sahibidir.ne yazıkki günümüzde artık bireyler çok az sayıdadır.
insanlar artık birey olmaktan çıkıp kişi olma yolunda ilerliyorlar toplumun onları şekillendirdiği gibi yaşıyorlar.kişilerde sürekli bir toplum baskısı veyahut toplum yapısı oluşmuştur.oysa ki toplum bile artık ne yaptığını bilmez halde.en garip olanı ise bu toplumu oluşturanlar yine kişileştirilmiş bireylerdir.bir bireyi alıp onu sürekli kişileştirirseniz ona sürekli toplumun gerektiği gibi yaşamak zorunda olduğunu söylerseniz bir yerden sonra birey olmaktan çıkıp kişi olur ve hep bir zorlama toplum baskısı ile yaşar asla ne istediğini tam olarak bilemez hayal kuramaz en önemlisi fikirlerini beyan edemez ona ne denilirse onu yapar herkes ne yapıyorsa onu yapar öyle yaşamak zorundadır çünkü.ve böyle böyle kişileştirip oluşturduğunuz toplumu geriye sınıflandırmak kalıyor en kolay olanıda budur zaten.alt sınıf orta sınıf ve üst sınıf olarak ayırırsınız.kişi bir yerden sonra olduğu bu sınıfıda kabul eder çünkü hep ekonomik olarak fikir olarak düşük olduğunu düşünür oysa bunu ona naklettiler düşüncelerini fikirlerini elinden aldılar sorumluklarını tam anlamı ile bilemedi bildiği tek şey toplumda bir sınıf olduğu ve o sınıfa ait olup toplumun istediği şekilde yaşamasıydı.bugün sınıflandırarak oluşturulan toplumlar yarının müthiş düşüncelerini,fikirlerini bir bir söndürüyor.
sozumoki.com(havinmohul)
devamını gör...
15.
sayısı her an değişen bireyler bütünüdür çünkü bir taraftan bebekler doğmaya devam ederken bir taraftan insanlar ölmeye devam eder bu yüzden toplum sabit değildir. her an değişir.
toplum, insanın çalışma temeli üzerinde, hayvansal aleminden kopmasıyla doğmuştur.
toplum bilimi sosyolojidir.
toplum, insanın çalışma temeli üzerinde, hayvansal aleminden kopmasıyla doğmuştur.
toplum bilimi sosyolojidir.
devamını gör...
16.
doğduğumuz andan öldüğümüz güne kadar bir ferdi olduğumuz ve bu yapının ayrılmaz parçası olduğumuz kurumdur.
topluma ait olmamızı sağlayan şey belki de kimliklerimizdir çünkü insan kimliği olmadan dışarı çıktığında bir hiçtir. var olduğumuzu ve toplumun bir üyesi olduğumuzu kanıtlamak icin kimliklere ihtiyacımız yadsınamayacak derecede zorunludur.
toplum aidiyeti doğumla başlar ve ölümle sona erer.
toplumbilimi sosyoloji, bilim insanı ise sosyolog olarak adlandırılır.
topluma ait olmamızı sağlayan şey belki de kimliklerimizdir çünkü insan kimliği olmadan dışarı çıktığında bir hiçtir. var olduğumuzu ve toplumun bir üyesi olduğumuzu kanıtlamak icin kimliklere ihtiyacımız yadsınamayacak derecede zorunludur.
toplum aidiyeti doğumla başlar ve ölümle sona erer.
toplumbilimi sosyoloji, bilim insanı ise sosyolog olarak adlandırılır.
devamını gör...
17.
dünyanın en zengin insanları tarafından yönlendirilen, kontrol edilen, manipüle edilen insan topluluklarına verilen addır.
devamını gör...
18.
toplum, gemiyi uğurlayan insanların tamamıdır.
sadece bu geminin şöyle bir farkı vardır. içerisindeki kişiler geminin nereye gideceğini bilir. onların yakınları da bilir ve dışarıda onlarda el sallar, el sallayanları gören diğer insanlarda öndekiler el sallıyor diye el sallamaya başlaralar fakat el sallamayı sonradan gören insanlar neye el salladığını ve neyi uğurladıklarını bilmezler. durum budur.
sadece bu geminin şöyle bir farkı vardır. içerisindeki kişiler geminin nereye gideceğini bilir. onların yakınları da bilir ve dışarıda onlarda el sallar, el sallayanları gören diğer insanlarda öndekiler el sallıyor diye el sallamaya başlaralar fakat el sallamayı sonradan gören insanlar neye el salladığını ve neyi uğurladıklarını bilmezler. durum budur.
devamını gör...
19.
kümenin içindekilere , zerre katlanamadığım ama içinden de çıkamadığım bir abes durum.
insanlara gıcık olup yalnız kalmaktan da ölesiye nefret ediyorum. başka türlüsünü yaşamadığım için mi bilmiyorum ama bir ayağımın çukurda olmasına , lan evet yaşamımın normali bu gözüyle bakıyorum artık.
bilet alıp, tatile çıktığımız o ruh haliyle, bir sahil kasabasının kumsalında boylu boyunca uzanmış, gözlerimi güneşe kapatıp kıyıya vuran su sesinden, kumda oynayan çocukların neşesinden huzur bulmak yerine, o kusursuz anda bile aklımda, istanbul'da yaşadığım tedirginliklerin olması, tüketiyor bir insan olarak beni.
adını bir türlü netleştiremediğim , neyin durmak bilmeyen mücadelesinin içindeyimi idrak edemediğim, lan neyin bitmek bilmeyen tükenişinde kavrayamadığım yılgınlığımla, topal da olsa çekip çıkarmak istedikçe kendimi, daha çok çıkmak istedikçe, o bahsettiğim denizdeki dalgalar, üzerime bir kum yığını bırakıyor her uzaklaştığımı düşündüğüm 'sözde' izinli sayıldığım, tatil günlerimde.
arınamadan dönmekten, dinlenemeden yolcuğuma hasıl bu yola, tekrar varmaktan, nereye gideceğimin bir öneminin kalmayışına kadar geçen yıllarda, durmadan yürümek zorunda kaldığım bu yol tüketti beni.
kendimi yordum.
insanlara gıcık olup yalnız kalmaktan da ölesiye nefret ediyorum. başka türlüsünü yaşamadığım için mi bilmiyorum ama bir ayağımın çukurda olmasına , lan evet yaşamımın normali bu gözüyle bakıyorum artık.
bilet alıp, tatile çıktığımız o ruh haliyle, bir sahil kasabasının kumsalında boylu boyunca uzanmış, gözlerimi güneşe kapatıp kıyıya vuran su sesinden, kumda oynayan çocukların neşesinden huzur bulmak yerine, o kusursuz anda bile aklımda, istanbul'da yaşadığım tedirginliklerin olması, tüketiyor bir insan olarak beni.
adını bir türlü netleştiremediğim , neyin durmak bilmeyen mücadelesinin içindeyimi idrak edemediğim, lan neyin bitmek bilmeyen tükenişinde kavrayamadığım yılgınlığımla, topal da olsa çekip çıkarmak istedikçe kendimi, daha çok çıkmak istedikçe, o bahsettiğim denizdeki dalgalar, üzerime bir kum yığını bırakıyor her uzaklaştığımı düşündüğüm 'sözde' izinli sayıldığım, tatil günlerimde.
arınamadan dönmekten, dinlenemeden yolcuğuma hasıl bu yola, tekrar varmaktan, nereye gideceğimin bir öneminin kalmayışına kadar geçen yıllarda, durmadan yürümek zorunda kaldığım bu yol tüketti beni.
kendimi yordum.
devamını gör...
20.
trde yekpare bir toplumdan ziyade fransız ve sanayi devrimleri öncesindeki tönnies'in tanımladığı cemaatlerden oluşuyor diye düşünüp yapısal olarak parçalandığımız saatlerdeyiz
devamını gör...