orijinal adı: du contrat social; ou principes du droit politique
yazar: jean-jacques rousseau
yayım yılı: 1762
dört bölümden oluşan bu eser, modern toplumun kurucu metinlerinden kabul edilmektedir. eserin yayınlamasının üzerinden çok geçmeden dünyada köklü değişimler yaşanmış sürekli üzerine atıflar yapılan kült bir manifesto haline gelmiştir.
yazar: jean-jacques rousseau
yayım yılı: 1762
dört bölümden oluşan bu eser, modern toplumun kurucu metinlerinden kabul edilmektedir. eserin yayınlamasının üzerinden çok geçmeden dünyada köklü değişimler yaşanmış sürekli üzerine atıflar yapılan kült bir manifesto haline gelmiştir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 15:05 tarihinde açılmıştır.
1.
(bkz: toplum sözleşmesi) rousseau'nun dört kitaptan oluşan, mülkiyet, eşitlik, özgürlük, yasa, devlet gibi konulara ele alıp insan ve toplumun gelişimini bu kavramlar üzerinden değerlendiriyor. özgür bireyin toplumla ve devletle ilişkisinin bilhassa üzerinde duruyor birinci bölüm " insan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur" diye başlar. ayrıca rousseau vatandaşlığı ise kitapta şu şekilde tanımlamıştır "biz bütün vatandaşlar kendi çıkarlarımızdan yine hepimizin ortak çıkarları için fedakarlık yaparız. devlet burada sadece bir rol üstlenici konumundadir aslında ve anayasa dedigimiz toplum sözleşmesi, hepimizin tabi olduğu ve kapsayıcı nitelik taşır. kısacası, kendini topluma bağlayan kişi, hiç kimseye bağlanmamış olur ve kendi üzerinden başkasına tanımış olduğu hakların aynını elde etmeyen hiçbir üye bulunmadığına göre de,herkes hem yitirdiginin tam karşılığını, hem de elindekini korumak için daha çok güç kazanmış olur". yine tek ve mutlak bir hükümet biçimi olmadığını devletlerin nüfusuna göre yönetim biçimlerinin de değişiklik göstermesi gerektiğini savunur. rousseaunun bu eseri aynı zamanda fransız devriminin öncülerine de esin kaynağı olmuştur.
-hükümet ya da yüksek yönetim diye yürütme gücünün yasal yoldan kullanılmasına; hükümdar ya da görevli diye de, bu yönetim işini üstüne alan kimseye ya da bütüne diyorum. sy 34
-hükümet ya da yüksek yönetim diye yürütme gücünün yasal yoldan kullanılmasına; hükümdar ya da görevli diye de, bu yönetim işini üstüne alan kimseye ya da bütüne diyorum. sy 34
devamını gör...
2.
tarihin seyrini değiştiren ve dört kitaptan oluşan rousseau eseri. ayrıca bu eser , rousseau 'yu bu fikrin babası konumuna yükseltmiştir fakat hobbes , locke hatta suarez 'in fikirleri üzerine şekillendirilmiş bir eserdir. okunduktan sonra rousseau'nun ; ' l'homme est né libre, et partout il est dans les fers'aforizmasına hak vermemek elde değil.
--- alıntı ---
ıl y a donc trois sortes d'aristocratie : naturelle, élective, héréditaire. la première ne convient qu'à des peuples simples ; le troisième est le pire de tous les gouvernements. la deuxième est le meilleur ; c'est l'aristocratie proprement dite.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
ıl y a donc trois sortes d'aristocratie : naturelle, élective, héréditaire. la première ne convient qu'à des peuples simples ; le troisième est le pire de tous les gouvernements. la deuxième est le meilleur ; c'est l'aristocratie proprement dite.
--- alıntı ---
devamını gör...
3.
rousseau'nun, özgürlüğün muazzam bir tanımını da içeren siyaset felsefesine dair eseri.
özgürlük, insanın dilediğini yapması değildir. rousseau bunu, arzularımızın kölesi olmaya benzetir. insan, kendi aklıyla koyduğu kurallara uyabildiği sürece özgürdür.
özgürlük, insanın dilediğini yapması değildir. rousseau bunu, arzularımızın kölesi olmaya benzetir. insan, kendi aklıyla koyduğu kurallara uyabildiği sürece özgürdür.
devamını gör...
4.
sözleşmeci düşünce modern insanın kendine taktığı bir kelepçedir. rousseau’nun kelepçeyi hobbes’tan daha gevşek takması ne yazık ki bunu değiştirmez. okurken haklılığına kapılmak değil şartları zorlayarak kavga etmek gerekir
devamını gör...
5.
6.
jean-jacques rousseau'nun "toplum sözleşmesi" adlı kitabı, modern siyasi felsefenin en etkili ve önemli eserlerinden biridir. kitap, insanların toplumda bir araya gelme nedenlerini, devletin doğasını ve insanların özgürlüklerini nasıl koruyabilecekleri hakkında önemli fikirler sunmaktadır. bu yazıda, "toplum sözleşmesi" kitabının ana fikirleri ve etkileri üzerine bir inceleme yapmaya çalışacağım.
rousseau, "toplum sözleşmesi" kitabında, insanların doğal haklarının, özgürlüklerinin ve eşitliklerinin korunması için devletin oluşumunu tartışır. rousseau, insanların doğal olarak özgür olduğunu, ancak toplumda bir araya geldiklerinde özgürlüklerinin sınırlandığını savunur. bu sınırlandırma, diğer insanların haklarını ve özgürlüklerini korumak için gerekli olduğunu ifade eder. ancak, toplumun bu sınırlandırmaları yaparken, insanların doğal haklarını koruması gerektiğini de belirtir.
rousseau, insanların doğal özgürlüklerini korumak ve diğer insanların haklarına saygı göstermek için bir toplum sözleşmesi yapmaları gerektiğini savunur. bu sözleşme, bireylerin doğal haklarını korurken, toplumda birlikte yaşama kurallarını belirler ve toplumun bireylerin haklarına saygı duymasını sağlar.
rousseau'ya göre, toplum sözleşmesi, insanların özgürlüklerini koruyan bir anlaşmadır. bireyler, doğal haklarını korumak için güçlerini birleştirirler ve böylece herkesin haklarına saygı duyulur. ancak, bu sözleşmenin uygulanması için bir yönetim sistemi gereklidir. rousseau, toplum sözleşmesinin uygulanması için bir yönetim sistemi olarak demokrasiyi önerir. demokrasi, halkın doğrudan veya dolaylı olarak yönetimde söz sahibi olabileceği bir sistemdir. rousseau, demokrasinin insanların özgürlüklerini koruyan ve diğer insanların haklarına saygı gösteren bir yönetim biçimi olduğunu savunur.
rousseau'nun "toplum sözleşmesi" kitabı, modern siyasi düşünce için çok önemli bir eserdir. kitap, devletin doğasını ve insanların özgürlüklerini korumak için gerekli olan toplum sözleşmesinin oluşumunu tartışır.
rousseau, "toplum sözleşmesi" kitabında, insanların doğal haklarının, özgürlüklerinin ve eşitliklerinin korunması için devletin oluşumunu tartışır. rousseau, insanların doğal olarak özgür olduğunu, ancak toplumda bir araya geldiklerinde özgürlüklerinin sınırlandığını savunur. bu sınırlandırma, diğer insanların haklarını ve özgürlüklerini korumak için gerekli olduğunu ifade eder. ancak, toplumun bu sınırlandırmaları yaparken, insanların doğal haklarını koruması gerektiğini de belirtir.
rousseau, insanların doğal özgürlüklerini korumak ve diğer insanların haklarına saygı göstermek için bir toplum sözleşmesi yapmaları gerektiğini savunur. bu sözleşme, bireylerin doğal haklarını korurken, toplumda birlikte yaşama kurallarını belirler ve toplumun bireylerin haklarına saygı duymasını sağlar.
rousseau'ya göre, toplum sözleşmesi, insanların özgürlüklerini koruyan bir anlaşmadır. bireyler, doğal haklarını korumak için güçlerini birleştirirler ve böylece herkesin haklarına saygı duyulur. ancak, bu sözleşmenin uygulanması için bir yönetim sistemi gereklidir. rousseau, toplum sözleşmesinin uygulanması için bir yönetim sistemi olarak demokrasiyi önerir. demokrasi, halkın doğrudan veya dolaylı olarak yönetimde söz sahibi olabileceği bir sistemdir. rousseau, demokrasinin insanların özgürlüklerini koruyan ve diğer insanların haklarına saygı gösteren bir yönetim biçimi olduğunu savunur.
rousseau'nun "toplum sözleşmesi" kitabı, modern siyasi düşünce için çok önemli bir eserdir. kitap, devletin doğasını ve insanların özgürlüklerini korumak için gerekli olan toplum sözleşmesinin oluşumunu tartışır.
devamını gör...
7.
“özgürlüğünüzden çok kazancınızı düşünürsünüz, yoksulluktan korktuğunuz kadar kölelikten korkmazsınız.”
belki de bu yüzden memur zihniyetli bir topluma dönüştük salla başı al maaşı diyerek cebine ay sonunda soktuğu paradan başka bir şey düşünmeyen insancıklar sürüsü. mezbaha da besicisinin önüne koyduğu otu gevelerken birkaç dakika sonra kesim sırasının kendisine geleceğini fark edemeyen koyunlar gibi. her seçimde önüne konan zamlı maaşı yiyip gittikçe fakirleştiğini bile bile buna da razı olan fikri, hür iradesi olmayan adına ister mesaisinin bitmesini bekleyen fikirsiz çalışan topluluğu diyin ister modern köle. sonra toplumun bunu değiştirmek için ne yapması gerekir diye düşünüyorum toplum sözleşmesinde de dediği gibi rousseau devletin kendisinin özgürlük ortamını yaratması gerekirken bunu sözleşmeyi bozmak pahasına yapmaya cesaret etmesi gerekirken üstelik, devlet mekanizmasının ne halde olduğunu görünce kendini mezbaha da bulan koyuna nasıl kızabilirim ki diyorum sonuçta değiştirmek için oy verdikleri partilerin milletvekillerini bile seçemeyen veya sadece seçimden seçime onları düşünen bu adamlarla mı bu iş yürüyecek ki diyorum zaten bunlar değil miydi ki para için parti değiştiren liyakatın içine eden bunu seçen de bu halk değil miydi diyip susuyorum. halk tabanının desteğini doğru siyasi adımlarla alacak ve tüm bu düzeni normal rayına oturtup bunun ekonomik faydasını halkın göreceği bir zemini hazırlamak nereden baksan 20 yıl ki kangren olmuş mekanizmaları düzeltmek tek tek tüm işlevsiz birimlerin fişinin çekilmesi lazım. rahmi koç dediğinde haklıydı bu kadar memura, bu kadar müdürlüğe hiç gerek kalmadan bir düzen oluşturulabilirdi. kendimizi içinden kolay kolay çıkamayacağımız bir kısır döngüde, oy uğruna sokulmuş halde bulduk.
belki de bu yüzden memur zihniyetli bir topluma dönüştük salla başı al maaşı diyerek cebine ay sonunda soktuğu paradan başka bir şey düşünmeyen insancıklar sürüsü. mezbaha da besicisinin önüne koyduğu otu gevelerken birkaç dakika sonra kesim sırasının kendisine geleceğini fark edemeyen koyunlar gibi. her seçimde önüne konan zamlı maaşı yiyip gittikçe fakirleştiğini bile bile buna da razı olan fikri, hür iradesi olmayan adına ister mesaisinin bitmesini bekleyen fikirsiz çalışan topluluğu diyin ister modern köle. sonra toplumun bunu değiştirmek için ne yapması gerekir diye düşünüyorum toplum sözleşmesinde de dediği gibi rousseau devletin kendisinin özgürlük ortamını yaratması gerekirken bunu sözleşmeyi bozmak pahasına yapmaya cesaret etmesi gerekirken üstelik, devlet mekanizmasının ne halde olduğunu görünce kendini mezbaha da bulan koyuna nasıl kızabilirim ki diyorum sonuçta değiştirmek için oy verdikleri partilerin milletvekillerini bile seçemeyen veya sadece seçimden seçime onları düşünen bu adamlarla mı bu iş yürüyecek ki diyorum zaten bunlar değil miydi ki para için parti değiştiren liyakatın içine eden bunu seçen de bu halk değil miydi diyip susuyorum. halk tabanının desteğini doğru siyasi adımlarla alacak ve tüm bu düzeni normal rayına oturtup bunun ekonomik faydasını halkın göreceği bir zemini hazırlamak nereden baksan 20 yıl ki kangren olmuş mekanizmaları düzeltmek tek tek tüm işlevsiz birimlerin fişinin çekilmesi lazım. rahmi koç dediğinde haklıydı bu kadar memura, bu kadar müdürlüğe hiç gerek kalmadan bir düzen oluşturulabilirdi. kendimizi içinden kolay kolay çıkamayacağımız bir kısır döngüde, oy uğruna sokulmuş halde bulduk.
devamını gör...