toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddetin çocuk gelişimi ile ilişkisi
başlık "supportgirl" tarafından 08.03.2021 04:38 tarihinde açılmıştır.
1.
8 mart dünya emekçi kadınlar günü sebebiyle özellikle böyle bir yazı yazmaya karar verdim. kadın cinayetlerini durdurmanın en kesin yöntemi şüphesizdir ki iyi bir eğitim ile mümkündür.
bu sebeple öncelikle çocukların yetiştirilme süreçlerinde en sık yapılan hatalar ve o hataların yerlerini almasını gereken doğru davranışlara yer vereceğim. anlayacağınız pek kısa bir yazı olmayacak.
hazırsanız kemerleri bağlayın.
öncelikle bir çocuk yapma kararı verilirken bu kararı bencil üreme içgüdülerimiz yerine çocuğun varlığını ve konfor alanını düşünerek vermek gerekiyor. özellikle geri kalmış toplumlarda çocuk neslin devamlılığı gibi sorumlulukları yüklenerek dünya getirildiği için bir takım cinsiyete dayalı rolleri yaşamaya mecbur bırakılıyor. özellikle erkek çocuklar neslin devamlılığını temsil ettiği için bir çok toplumda hala kız bebekler cahiliye devrindeki gibi gömülmesede hala öldürülüyor. daha önceki açtığım gelin yakma başlığından okuyacağınız gibi ilerleyen zamanlar kız çocuğu evlendiğinde çeyiz ödemelerini yapmak için toprak sahiplerinin, topraklarının bir kısmını damadın ailesine vermesi ise kız bebek cinayetlerinin sebeplerinden birini oluşturuyor aynı zamanda ilkel toplumlarda kız çocuklarının tarla vb. ağır işlerde çalışmaya uygun fizyolojik yapıda olmaması ise bir başka sebebi oluşturuyor.
doğmamış çocuğa don biçmediğimiz gibi doğmamış çocuğa toplumsal roller biçmemek gerekiyor. toplumun meşru gördüğü gereklilikleri yerine getirmesi önkoşulu ile çocuk dünyaya getirilmesi ve bu koşulların karşılanmadığı durumlarda çocukların öldürülmesi yada işkenceye maruz kalması bugün tüm toplumlarda ileri zamanlarda görünecek şiddetinde temellerini oluşturmuş oluyor. bu sebeple öncelikle çocukları dünyaya getirirken ona bir takım sorumluluklar yüklememek önem arz ediyor.
bugün türkiye'nin yine en çok doğu ve güneydoğu anadolu bölgelerinde çok fazla çocuk sahibi olunmasının temel sebeplerinden biriside elbette yalnızca geri kalmışlıkla açıklanamaz. temel sebeplerden birkaçı şu şekilde; sosyo ekonomik düzeyin düşük olmasına bağlı olarak ekonomik kazanç sağlaması beklentisi, (özellikle sigorta siteminin olmadığı geri kalmış ülkelerde çocuk oranlarının ne kadar yüksek olduğu istatistikler ile sabittir.) töreler gereğince erkek çocuğun neslinin devamlılığını sağlamakla mükellef tutulması ve elbette korunma yöntemi için gerekli ürünlere ulaşımın zor ve görece pahalı olması.
yukarıdaki paragrafta bahsettiğim üzere burada devlet başa demek gerekiyor. cinsiyet faktörünün bu kadar önemli olmasının olmasının temel sebeplerinden biri olan ekonomik seviye astronomik seviyelere ulaşmasada herkesin hayatını insani derece sürdürebilmesine olanarak tanıyacak ölçüde iyi olmalıdır. gelişmiş ülkelerdeki cinsiyetler arası ayrımın bu kadar belirgin olmamasının sebeplerinden biriside elbette ekonomiye bağlı olarak bir cinsel kimliğin diğerine oranla görece daha iyi kazanmasına muhtaç olmamasından kaynaklıdır.
yaklaşık 4 paragraf kadar çocuklara yüklenen toplumsal sorumlulukların yarattığı cinsiyetler arası uçurumdan ve sebep olabileceklerinden bahsettiğim için artık herhangi bir sorumluluk yüklemeden çocuk sahibi olduğumuzu varsayarak çocugun gelişimi süresinde bu uçurumu derinleşmesine yada oluşmasına sebep olacak hatalı anne-baba tutumlarından bahsetmek isterim biraz.
çocuğun cinsiyeti öğrenildiği andan itibaren cinsiyeti için biçilmiş renklere yada motiflere göre seçilmiş kıyafetler ve oyuncaklar ile odasının doldurulması ilerleyen vakitlerde kendisi için öğrenilmiş çaresizlik durumuna sebep olabileceği göz ardı edilmemelidir. erkeklerde pembe don giyebilir, bebeklerle oynayabilir, evcilik takımları olabilir aynı şekilde kız çocuklarda mavi gömlek giyebilir, arabalarını çarpıştırabilir veya misketler ile oynayabilir. çocuklara daha tövbe bismillah demeden dayattığımız bu kısıtlı çevresel uyaran içerisinde elbette kendini diğer cinsiyet ile keskin sınırlar ile ayıracaktır ve özellikle ilerleyen dönemlerde bu aralarında aşağılamak için yeterli sebeplere dönüşecektir. tüm bunların dışında hayatı oyun yoluyla öğrenen çocuklar için kendilerini önceden belirlenmiş bir takım rolleri oynamaya mecbur bırakmak hakkaniyetsizliktir. daha sonraları deneyimleme fırsatı verilmediği becerilerden ötürü aşağılanarak onurunun zedelenmesi ise işten bile olmayan gerçeklerden yalnızca birisidir. araba süremiyor diye kızlara ebleh ebleh gülünmesi ile mutfakta çorbasını ısıtamıyor diye erkeklere anakuzusu gibi aşağılamalar yapılması farklı durumlar değildir. burada her iki cinsiyette çatışmaya sürüklenen bir sürece itilmiş oluyor. çocuklarınıza tercih şansı vermek onları yapılan işlerin diğerinden mühim yada değersiz olmadığı fikri ile yetiştirmek ileri süreçlerde birbirlerine uygulayabilecekleri potansiyel şiddetin önlenmesi noktasında ciddi bir husustur.
bir diğer önemli husus ise özellikle türk aile geleneklerinde yukarıda bahsettiğim üzere erkek çocuğunun neslin devamlılığı için yüklenen sorumluluğun altında ezilmesidir. detaylı açıklamak gerekirse; kız olduğu için bacaklarını açarak oturamayan çocuk karşısında, pipisi olduğu için evin içinde çıplak gezme özgürlüğü olan erkek çocuğun ezilmesi durumudur. erkek çocuğun bilinç altına daha değerli olduğu fikri gizliden gizliye yerleştirilir. ilerleyen vakitlerde elbette o kız çocuğu, erkek çocuğunun elinin kiri olacaktır. tüm bu değeri fiziksel varlığından beri geldiği algısı ile büyüyen çocuğun ilerleyen vakitlerde karakter gelişimi üzerine pek birleyler yapmasına gerke kalmayacaktır zira onun varlığı başlı başına bir değerdir. şiddet uygulayabilir çünkü elinin kiridir, öldürebilir çünkü namus onundur. burada yetişkine düşen vazife çocuğa doğduğu andan itibaren cinsiyetine dayalı iltifatlar ve güzellemeler yapmamasıdır. aksı durumda da aynısı geçerlidir. kız çocuklarının piremsesler gibi yetiştirilmesi sonucunda gelecek hayatta elbette piremsesler gibi yaşatılması için birtakım insan hakları ihlallerini sineye çekmesi gerekecektir. çünkü piremses hayatı ancak böyle mümkündür. çocuklarımıza bu noktada beslenecekleri yerleri doğru seçmeleri için rehberlik edilmesi şarttır.
ailenin hazırlık ve yetiştirme süreçleri ne kadar kusursuz olsada elbette çocuğu cam fanusta büyütmek mümkün değildir. bu sebeple gireceği sosyal ortamların özellikle okulların bu konuda önceden hazırlanmış programlar dahilinde karakter gelişimini destekleyici niteliklte eğitimler vermesi son derece önemlidir. öğretmenlere ise burada çok fazla rol düşmektedir. futbol takımları seçmelerine kızları almamak gibi yada kütüphanecilik kolunun yalnızca kızlar tarafından tercih edilebileceği gibi söylemler ile bu cinsiyetçi toplum geleneğinin sürdürülmesine destek olmamalılardır. aksine kız çocuklarını futbol seçmelerine hazırlanması konusunda yüreklendirmek yada erkek çocuklarında balet olabileceği gibi motivasyon konuşmaları uzun vadede cinsiyet eşitsizliği noktasında fark yaratacaktır.
yine meslek seçimlerinde çocukları toplumun belirlediği rollere göre değil kendi yetenek ve ilgilerine göre tercih etmelerini konusunda yüreklendirmek gerekmektedir uzun vadede bu çalışmalar netice gösterecektir ve kadın otobüs şöförlerine gülünmeyecek yahut kadın doktorlar, erkek doktoralara göre daha fazla mobbinge maruz kalmayacaktır.
şiddet hayatımızın heryerinde ve bizlerin elinden malesef anlatmak dışında gelen pek birşey yok, bende bugün nacizane elimden geldiğince toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddetin önlenmesinin çocuk gelişimi ile ilişkisi ifade eden bir yazı yazmış olmak istedim.
anıtsayaça yeni isimlerin eklenmediği günlerde buluşmak dileği ile.
dipnot: gözünüzü kanatan imla hataları ivedilikle düzeltilecektir.
edit: kadın cinayetlerinin önlenmesinin kısa ve uzun vadeli çözümleri arasında eğitim sisteminin önemi içerikli yazımıda 8 marta içerisinde yetiştirmeye çalışıyorum. takipte kalınız.
bu sebeple öncelikle çocukların yetiştirilme süreçlerinde en sık yapılan hatalar ve o hataların yerlerini almasını gereken doğru davranışlara yer vereceğim. anlayacağınız pek kısa bir yazı olmayacak.
hazırsanız kemerleri bağlayın.
öncelikle bir çocuk yapma kararı verilirken bu kararı bencil üreme içgüdülerimiz yerine çocuğun varlığını ve konfor alanını düşünerek vermek gerekiyor. özellikle geri kalmış toplumlarda çocuk neslin devamlılığı gibi sorumlulukları yüklenerek dünya getirildiği için bir takım cinsiyete dayalı rolleri yaşamaya mecbur bırakılıyor. özellikle erkek çocuklar neslin devamlılığını temsil ettiği için bir çok toplumda hala kız bebekler cahiliye devrindeki gibi gömülmesede hala öldürülüyor. daha önceki açtığım gelin yakma başlığından okuyacağınız gibi ilerleyen zamanlar kız çocuğu evlendiğinde çeyiz ödemelerini yapmak için toprak sahiplerinin, topraklarının bir kısmını damadın ailesine vermesi ise kız bebek cinayetlerinin sebeplerinden birini oluşturuyor aynı zamanda ilkel toplumlarda kız çocuklarının tarla vb. ağır işlerde çalışmaya uygun fizyolojik yapıda olmaması ise bir başka sebebi oluşturuyor.
doğmamış çocuğa don biçmediğimiz gibi doğmamış çocuğa toplumsal roller biçmemek gerekiyor. toplumun meşru gördüğü gereklilikleri yerine getirmesi önkoşulu ile çocuk dünyaya getirilmesi ve bu koşulların karşılanmadığı durumlarda çocukların öldürülmesi yada işkenceye maruz kalması bugün tüm toplumlarda ileri zamanlarda görünecek şiddetinde temellerini oluşturmuş oluyor. bu sebeple öncelikle çocukları dünyaya getirirken ona bir takım sorumluluklar yüklememek önem arz ediyor.
bugün türkiye'nin yine en çok doğu ve güneydoğu anadolu bölgelerinde çok fazla çocuk sahibi olunmasının temel sebeplerinden biriside elbette yalnızca geri kalmışlıkla açıklanamaz. temel sebeplerden birkaçı şu şekilde; sosyo ekonomik düzeyin düşük olmasına bağlı olarak ekonomik kazanç sağlaması beklentisi, (özellikle sigorta siteminin olmadığı geri kalmış ülkelerde çocuk oranlarının ne kadar yüksek olduğu istatistikler ile sabittir.) töreler gereğince erkek çocuğun neslinin devamlılığını sağlamakla mükellef tutulması ve elbette korunma yöntemi için gerekli ürünlere ulaşımın zor ve görece pahalı olması.
yukarıdaki paragrafta bahsettiğim üzere burada devlet başa demek gerekiyor. cinsiyet faktörünün bu kadar önemli olmasının olmasının temel sebeplerinden biri olan ekonomik seviye astronomik seviyelere ulaşmasada herkesin hayatını insani derece sürdürebilmesine olanarak tanıyacak ölçüde iyi olmalıdır. gelişmiş ülkelerdeki cinsiyetler arası ayrımın bu kadar belirgin olmamasının sebeplerinden biriside elbette ekonomiye bağlı olarak bir cinsel kimliğin diğerine oranla görece daha iyi kazanmasına muhtaç olmamasından kaynaklıdır.
yaklaşık 4 paragraf kadar çocuklara yüklenen toplumsal sorumlulukların yarattığı cinsiyetler arası uçurumdan ve sebep olabileceklerinden bahsettiğim için artık herhangi bir sorumluluk yüklemeden çocuk sahibi olduğumuzu varsayarak çocugun gelişimi süresinde bu uçurumu derinleşmesine yada oluşmasına sebep olacak hatalı anne-baba tutumlarından bahsetmek isterim biraz.
çocuğun cinsiyeti öğrenildiği andan itibaren cinsiyeti için biçilmiş renklere yada motiflere göre seçilmiş kıyafetler ve oyuncaklar ile odasının doldurulması ilerleyen vakitlerde kendisi için öğrenilmiş çaresizlik durumuna sebep olabileceği göz ardı edilmemelidir. erkeklerde pembe don giyebilir, bebeklerle oynayabilir, evcilik takımları olabilir aynı şekilde kız çocuklarda mavi gömlek giyebilir, arabalarını çarpıştırabilir veya misketler ile oynayabilir. çocuklara daha tövbe bismillah demeden dayattığımız bu kısıtlı çevresel uyaran içerisinde elbette kendini diğer cinsiyet ile keskin sınırlar ile ayıracaktır ve özellikle ilerleyen dönemlerde bu aralarında aşağılamak için yeterli sebeplere dönüşecektir. tüm bunların dışında hayatı oyun yoluyla öğrenen çocuklar için kendilerini önceden belirlenmiş bir takım rolleri oynamaya mecbur bırakmak hakkaniyetsizliktir. daha sonraları deneyimleme fırsatı verilmediği becerilerden ötürü aşağılanarak onurunun zedelenmesi ise işten bile olmayan gerçeklerden yalnızca birisidir. araba süremiyor diye kızlara ebleh ebleh gülünmesi ile mutfakta çorbasını ısıtamıyor diye erkeklere anakuzusu gibi aşağılamalar yapılması farklı durumlar değildir. burada her iki cinsiyette çatışmaya sürüklenen bir sürece itilmiş oluyor. çocuklarınıza tercih şansı vermek onları yapılan işlerin diğerinden mühim yada değersiz olmadığı fikri ile yetiştirmek ileri süreçlerde birbirlerine uygulayabilecekleri potansiyel şiddetin önlenmesi noktasında ciddi bir husustur.
bir diğer önemli husus ise özellikle türk aile geleneklerinde yukarıda bahsettiğim üzere erkek çocuğunun neslin devamlılığı için yüklenen sorumluluğun altında ezilmesidir. detaylı açıklamak gerekirse; kız olduğu için bacaklarını açarak oturamayan çocuk karşısında, pipisi olduğu için evin içinde çıplak gezme özgürlüğü olan erkek çocuğun ezilmesi durumudur. erkek çocuğun bilinç altına daha değerli olduğu fikri gizliden gizliye yerleştirilir. ilerleyen vakitlerde elbette o kız çocuğu, erkek çocuğunun elinin kiri olacaktır. tüm bu değeri fiziksel varlığından beri geldiği algısı ile büyüyen çocuğun ilerleyen vakitlerde karakter gelişimi üzerine pek birleyler yapmasına gerke kalmayacaktır zira onun varlığı başlı başına bir değerdir. şiddet uygulayabilir çünkü elinin kiridir, öldürebilir çünkü namus onundur. burada yetişkine düşen vazife çocuğa doğduğu andan itibaren cinsiyetine dayalı iltifatlar ve güzellemeler yapmamasıdır. aksı durumda da aynısı geçerlidir. kız çocuklarının piremsesler gibi yetiştirilmesi sonucunda gelecek hayatta elbette piremsesler gibi yaşatılması için birtakım insan hakları ihlallerini sineye çekmesi gerekecektir. çünkü piremses hayatı ancak böyle mümkündür. çocuklarımıza bu noktada beslenecekleri yerleri doğru seçmeleri için rehberlik edilmesi şarttır.
ailenin hazırlık ve yetiştirme süreçleri ne kadar kusursuz olsada elbette çocuğu cam fanusta büyütmek mümkün değildir. bu sebeple gireceği sosyal ortamların özellikle okulların bu konuda önceden hazırlanmış programlar dahilinde karakter gelişimini destekleyici niteliklte eğitimler vermesi son derece önemlidir. öğretmenlere ise burada çok fazla rol düşmektedir. futbol takımları seçmelerine kızları almamak gibi yada kütüphanecilik kolunun yalnızca kızlar tarafından tercih edilebileceği gibi söylemler ile bu cinsiyetçi toplum geleneğinin sürdürülmesine destek olmamalılardır. aksine kız çocuklarını futbol seçmelerine hazırlanması konusunda yüreklendirmek yada erkek çocuklarında balet olabileceği gibi motivasyon konuşmaları uzun vadede cinsiyet eşitsizliği noktasında fark yaratacaktır.
yine meslek seçimlerinde çocukları toplumun belirlediği rollere göre değil kendi yetenek ve ilgilerine göre tercih etmelerini konusunda yüreklendirmek gerekmektedir uzun vadede bu çalışmalar netice gösterecektir ve kadın otobüs şöförlerine gülünmeyecek yahut kadın doktorlar, erkek doktoralara göre daha fazla mobbinge maruz kalmayacaktır.
şiddet hayatımızın heryerinde ve bizlerin elinden malesef anlatmak dışında gelen pek birşey yok, bende bugün nacizane elimden geldiğince toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddetin önlenmesinin çocuk gelişimi ile ilişkisi ifade eden bir yazı yazmış olmak istedim.
anıtsayaça yeni isimlerin eklenmediği günlerde buluşmak dileği ile.
dipnot: gözünüzü kanatan imla hataları ivedilikle düzeltilecektir.
edit: kadın cinayetlerinin önlenmesinin kısa ve uzun vadeli çözümleri arasında eğitim sisteminin önemi içerikli yazımıda 8 marta içerisinde yetiştirmeye çalışıyorum. takipte kalınız.
devamını gör...
2.
'toplumsal cinsiyet eşitsizliği'nin; eğitim, kalkınmışlık düzeyi, refah düzeyi ve ygsyh vb. gibi parametrelerle ilişkili olduğu düşünülse de 2020 dünya ekonomik forumu cinsiyet eşitsizliği raporuna rapor göre japonya'nın küresel cinsiyet eşitliği sıralamasında 153 ülke arasında 121. sırada bulunması durumunu; yüzde 100 okur-yazarlık oranı, g7 ülkelerinden biri olmasına rağmen bu parametrelerle değil; ancak kültürel kodlarla açıklamak mümkün olabilir. söz konusu raporda japonya; kenya, belize, sierra leone, hindistan, guetemala, myanmar, malawi, angola, benin gibi ülkelerin gerisinde kalmıştır. türkiye ise 153 ülkenin değerlendirildiği raporda ancak 130. olmuştur.
109 kenya
110 belize
111 sierra leone
112 ındia
113 guatemala
114 myanmar
115 mauritius
116 malawi
117 timor-leste
118 angola
119 benin
120 united arab emirates
121 japan
122 kuwait
123 maldives
124 tunisia
125 guinea
126 vanuatu
127 papua new guinea
128 nigeria
129 burkina faso
130 turkey
109 kenya
110 belize
111 sierra leone
112 ındia
113 guatemala
114 myanmar
115 mauritius
116 malawi
117 timor-leste
118 angola
119 benin
120 united arab emirates
121 japan
122 kuwait
123 maldives
124 tunisia
125 guinea
126 vanuatu
127 papua new guinea
128 nigeria
129 burkina faso
130 turkey
devamını gör...
3.
...doğa kanunlarının hükmünü sürmeye usul usul ve derinden devam ettiği bir yerkürede yaşanılan zıvanadan çıkmış sorunlardan önemli bir tanesi. cinsiyet kavramına, kültürel olarak değer biçilmekte, mesela eski türk toplumlarında kadın değerli ve ana,ailenin reisiyken, anaerkil bir algıyla yönetilirken müslümanlık kavramının kabulüyle işler zıvanadan çıkıyor. japonya gibi muhteşem bir ülkenin geyşalık gibi bir kavramı var ve halen kadınlar eşdeğer değil. bunlar tamamen toplumların evrimi ile ilişkileniyor ne yazık ki... böyle temellenen toplumlarda çocuk kavramı da, 2.plana itilen kadın kavramı kadar değersizleşiyor, hatta çocuğun da adı yok oluyor. eril aile düzenlerinde büyüyen özellikle erkek çocukları genellikle şiddet eğilimli ve travmatik oluyor. kız çocukları da yine genellikle, özgüven sorunlu ve ürkek. biz dünyaya eşdeğer geldik diye sevinirken, kadınlar yakılıyor yahu gözümüzün önünde... din ne kadar baskınsa, toplumda sınıflar ve eşitsizlik de o kadar çarpıcı oluyor.
devamını gör...
4.
ne güzel söylemiş neşet ertaş; kadınlar insandır biz insanoğlu.. gelişimin nereden başladığı ile ilgili çok güzel bir sözdür, kadınlarla erkeklerin aynı olabileceğini düşünmüyorum kadınlar çok daha üstün bir varlık. ancak zamanla kas gücü diğer değerleri ezdiği için maalesef terazinin dengesi şaşmış durumda.
devamını gör...