transfer tahtasının kapalı olması

özellikle yaz transfer dönemi yaklaştıkça ama ara transfer dönemine girerken de bolca duyduğumuz bir kavramdır.

transfer tahtası aslında bambaşka bir şeyi anlatmak için kullanılsa da spor medyası, artık önce kimin aklına geldiyse, bu sözü kendine mal etmeyi başardı. ben bu konuda ilker yasin ya da orhan ayhan'dan şüpheleniyorum ama günahlarını da almayayım.

transfer tahtası kapalı olan takımlar belirlenen transfer dönemleri boyunca yeni transfer yapamazlar. bu cezayı almalarının nedeni de futbolu hiç bilmeyen, futbolun ruhunu anlamayan ve genelde dertleri futboldan çok başka şeyler olan yönetici zümresinin kulübün parasını har vurup harman savurması ve bunun için bir sorumluluk duygusu bile taşımamasıdır.

kulübün borçları boyunu aşınca da transfer tahtası kapanır ve takım kadrosunda bulunan ve sözleşmesi devam eden futbolcular ve çok mümkün görünmese de alt yapısından gelecek futbolcular ile oynamak zorunda kalır.

aslında bir anlamda genç oyunculara fırsat tanıması açısından önemli de bir imkandır bu. ama türkiye genç futbolculara gerekli mental eğitimi veremediği için bu da pek bir işe yaramaz.

türkiye transfer tahtası kapalı takımlar açısından bir cennet elbette. 2025 yılı itibariyle transfer tahtası kapalı olan takımlar şunlar:

konyaspor, antalyaspor, bursaspor, fatih karagümrük, ümraniye, altay, mke ankaragücü, pendikspor, beykoz anadolu fk, yeni malatyaspor, sakaryaspor, adana demirspor, denizlispor ve hatayspor. bu kulüpler üç transfer dönemi boyunca cezalı olanlar. giresunspor, kayserispor ve bucaspor 1928 ise borçları kapanana kadar transfer tahtası kapalı olan takımlar.

bu kulüplerin altyapılarından iyi futbolcular çıkarıp çıkarmayacağına göreceğiz elbette. tabii daha büyük sorun ise bu borçları ödeyip ödeyemeyecekleri.

bunun iyi yanı kendi kadrosundaki değerleri fark etmeleri iken kötü yanı ise bunu fark edemeyenlerin çok fazla gol yiyen bir takıma dönüşmesi.

geçen sene samsunspor ve kayserispor bunun örnekleri mesela ki kayseri yine işin içinde halen çıkabilmiş değil ve ne olursa olsun bir teknik direktör başarısı ile ligde kalmayı başarıyorlar gibi gözüküyor. bu sene de teknik direktörleri hull city ile anlaştı mesela bakalım orada ne yapacak.

tahta kapalıysa biz de sunta açarız abi demişlerdir.

transfer tahtasını geçelim de türkiye'de futbolun gelişmesi için artık scout sistemini geliştirmek gerek. menajer önerisiyle alınan ya da taraftarın gönlünü hoş etmek için prime dönemini geride bırakmış, şov amaçlı alınan yıldızlara yönelmek yerine birçok kıtada scout kullanmak, altyapıları da "altyapı da var desinler" mantığından çıkarıp profesyonel ekiplerle, gerçekten geleceğe yönelik kurmak gerek. birkaç tecrübeli, yıldız futbolcu elbette olmalı ama düşük maaşlı, çalışkan ve her zaman güvenilir futbolculara yönelmek daha önemli. her gelene 5-10 milyon maaş vereceğine vaclav cerny gibi yetenekli, asker futbolculardan her mevkiiye birer tane alsan, 1 futbolcu bonservisi fiyatına scout ve üst düzey altyapı sistemi kursan, türkiye ve dünyadan futbolcu avlasan kısa vadede başarılar elde edersin. uzun vadede hem başarılar elde edersin, hem de alan değil satan bir futbolcu fabrikasına dönersin. samsunspor'u gördük. transfer yasağı ile süper lig'in içinden geçti ve ligi üçüncü bitirdi.