yazar: ali püsküllüoğlu
yayım yılı: 1962
şairin 1958-1962 yılları arasında yazdığı şiirlerini içeren bu kitapta aşk, sevgi, varoluş gibi konular işlenmektedir.
yayım yılı: 1962
şairin 1958-1962 yılları arasında yazdığı şiirlerini içeren bu kitapta aşk, sevgi, varoluş gibi konular işlenmektedir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "son singapur vapuru" tarafından 17.11.2024 22:19 tarihinde açılmıştır.
1.
1935/ 2008 yılları arasında yaşamış türk yazar ve şair ali püsküllüoğlu imzalı eser olup şiir türünde yer alır;
kitabımız 1962 yılında yayınlanmıştır.
şairin adını daha önce duymamıştım,
nitekim okuduğum ilk kitabı bu oldu, şiirleri fena değildi.
hayatı ve ölümü, aşkı ve acıyı, vâroluşu ve silinip gitmeyi, hatırlamayı ve unutuluşu aynı anda hissettiren şiirler olduğunu söylemek bence mümkün olacaktır.
insanım ama nasıl dayanırım? dizesiyle acıya dayanmanın imkânsızlığını derinden hissettiriyor, zamanın durdurulamaz oluşunu dizgin bir at metaforuyla dile getiriyor, hadi unutalım bari aşkları şarkılarda dizesi ile aşkların bitse bile şarkılarda yaşadığını düşündürüyor.
sevdalı olmak ve sevdalandığının yokluğu, sevilen kişi artık yok diye kendine bile artık değer vermediğini dile getirdiği dizeler etkileyici bir şekilde karşımıza çıkıyor.
bilinmezlik, yalnızlık, ölüm, aşk ve acı gibi durumlar şiirlerin en çok hissettirdiği şeylerden oldu.
bazı dizeleri düşündürücü ve felsefik buldum,
pastoral şiirlerin de kitapta yer aldığını söyleyebilirim, deniz faktörü de şiirlerde yer tutuyor gibiydi.
şairin iç dünyasını ve hayatta yaşadıklarını şiirselleştirme biçimini sevdim.
çok etkilenmedim ama hiç etkilenmedim de diyemem sanırım.
iyi bulduğum birkaç dize bırakıp burada bir son veriyorum.
okunulabilir...

seni biliyorum
ölüm akşamlarının yalnızlığısın.
bırakılmışın biri aptalın biri çirkinin biriyim;
o uzandığım sularda, o yattığım kumsalda boyuna bir şeyler çizerim
boyuna.
ben
artık gideceği yeri bilmeyen..
bir yanını sevdim bırakmam öldürseler..
kitabımız 1962 yılında yayınlanmıştır.
şairin adını daha önce duymamıştım,
nitekim okuduğum ilk kitabı bu oldu, şiirleri fena değildi.
hayatı ve ölümü, aşkı ve acıyı, vâroluşu ve silinip gitmeyi, hatırlamayı ve unutuluşu aynı anda hissettiren şiirler olduğunu söylemek bence mümkün olacaktır.
insanım ama nasıl dayanırım? dizesiyle acıya dayanmanın imkânsızlığını derinden hissettiriyor, zamanın durdurulamaz oluşunu dizgin bir at metaforuyla dile getiriyor, hadi unutalım bari aşkları şarkılarda dizesi ile aşkların bitse bile şarkılarda yaşadığını düşündürüyor.
sevdalı olmak ve sevdalandığının yokluğu, sevilen kişi artık yok diye kendine bile artık değer vermediğini dile getirdiği dizeler etkileyici bir şekilde karşımıza çıkıyor.
bilinmezlik, yalnızlık, ölüm, aşk ve acı gibi durumlar şiirlerin en çok hissettirdiği şeylerden oldu.
bazı dizeleri düşündürücü ve felsefik buldum,
pastoral şiirlerin de kitapta yer aldığını söyleyebilirim, deniz faktörü de şiirlerde yer tutuyor gibiydi.
şairin iç dünyasını ve hayatta yaşadıklarını şiirselleştirme biçimini sevdim.
çok etkilenmedim ama hiç etkilenmedim de diyemem sanırım.
iyi bulduğum birkaç dize bırakıp burada bir son veriyorum.
okunulabilir...

seni biliyorum
ölüm akşamlarının yalnızlığısın.
bırakılmışın biri aptalın biri çirkinin biriyim;
o uzandığım sularda, o yattığım kumsalda boyuna bir şeyler çizerim
boyuna.
ben
artık gideceği yeri bilmeyen..
bir yanını sevdim bırakmam öldürseler..
devamını gör...