uzun süre beklemenin yaratıcılık üzerindeki olumlu etkisi
başlık "insan olun biraz" tarafından 18.11.2021 10:48 tarihinde açılmıştır.
1.
çoğu zaman deneyimlediğim etkidir.
beklemekten hiç hoşlanmam. kimse hoşlanmaz sanırım ama ben sinir olurum. herkes sinir olur sanırım ama ben sıkıntıdan patlarım. birçok kereler banka sırasında beklemekten sıkılıp numarama on on beş sayı kala ayrılmışlığım oldu. dolmuş beklememek için yürüyerek gittiğim çok güzergah vardır. kafelerde insanlarla buluşmam gerekirse çantamda kitabın mutlaka hazır bekler. çünkü beklemeye dayanamıyorum.
ama modern çağın ilkel canlılarından biri olarak sürekli beklemek zorunda kalıyorum. yalnız ve güzel ülkemde beklemek alelade bir eylem. kimse işini tam, düzgün ve hakkıyla yapmadığı için hiçbir iş zamanında bitmiyor maalesef.
bu yüzden de bolca beklemek gerekiyor her yerde. işte bu zamanları iyi değerlendirmenin çeşitli yolları vardır. kitap okumak bir yol olabilir mesela ya da kitap okuyan kişiye acıyan gözlerle arada bir bakıp sosyal medya maymunlarının çektiği kısa, öz ve zeka gerektirmeyen videoları izlemek olabilir. yanınızdaki insanla -eğer varsa- konuşmak başka bir sıkıntı giderme yöntemi sayılabilir. eğer bunların hiçbiri mümkün ya da uygun değilse o zaman iş yıllardır üvey organ muamelesi yapılan beyine kalacaktır.
can sıkıntısı çok güçlü bir duygudur. beklemenin süresi uzadıkça da can sıkıntısı artar. beklemek acısını dindirmek için düşünmeye başlayan insan başlarda çok zorluk çekse de zaman içinde odaklanıp düşünme eyleminin kucağına bırakabilir kendini. bu andan itibaren morpheus tarafından haplanmış neo gibi yepyeni bir dünyaya girer insan.
insan bu dünyada yeteri kadar süre harcarsa -ki bekleme süresi her zaman çok uzun olacağı için bu kuvvetle muhtemeldir- odaklanma da o kadar kuvvetli olacaktır. bundan sonra gelsin yepyeni fikirler gitsin hayat değiştiren kararlar.
bekleme esnasında her şey beynin kontrolüne girip soyut bir akışın içine girdiğinde insan daha önce çözüm bulmaya bile yaklaşamadığı bazı sorunların aslında ne kadar etkisiz olduğunu görür, uzun zamandır kafasını kurcalayan bazı kararları almanın ne kadar basit bir adıma dayandığını fark eder, yazmaya başladığı ama bir türlü devamını getiremediği öykünün düğüm olmuş yerini çözer, kendine dair boğuşmak zorunda olduğu ikilemler için bir çıkar yol bulur.
yani beklemek çok sıkıcı da olsa yaratıcılığı körükler ve insanı aydınlığa çıkaracak bir deniz feneri gibi parlar.
beklemekten hiç hoşlanmam. kimse hoşlanmaz sanırım ama ben sinir olurum. herkes sinir olur sanırım ama ben sıkıntıdan patlarım. birçok kereler banka sırasında beklemekten sıkılıp numarama on on beş sayı kala ayrılmışlığım oldu. dolmuş beklememek için yürüyerek gittiğim çok güzergah vardır. kafelerde insanlarla buluşmam gerekirse çantamda kitabın mutlaka hazır bekler. çünkü beklemeye dayanamıyorum.
ama modern çağın ilkel canlılarından biri olarak sürekli beklemek zorunda kalıyorum. yalnız ve güzel ülkemde beklemek alelade bir eylem. kimse işini tam, düzgün ve hakkıyla yapmadığı için hiçbir iş zamanında bitmiyor maalesef.
bu yüzden de bolca beklemek gerekiyor her yerde. işte bu zamanları iyi değerlendirmenin çeşitli yolları vardır. kitap okumak bir yol olabilir mesela ya da kitap okuyan kişiye acıyan gözlerle arada bir bakıp sosyal medya maymunlarının çektiği kısa, öz ve zeka gerektirmeyen videoları izlemek olabilir. yanınızdaki insanla -eğer varsa- konuşmak başka bir sıkıntı giderme yöntemi sayılabilir. eğer bunların hiçbiri mümkün ya da uygun değilse o zaman iş yıllardır üvey organ muamelesi yapılan beyine kalacaktır.
can sıkıntısı çok güçlü bir duygudur. beklemenin süresi uzadıkça da can sıkıntısı artar. beklemek acısını dindirmek için düşünmeye başlayan insan başlarda çok zorluk çekse de zaman içinde odaklanıp düşünme eyleminin kucağına bırakabilir kendini. bu andan itibaren morpheus tarafından haplanmış neo gibi yepyeni bir dünyaya girer insan.
insan bu dünyada yeteri kadar süre harcarsa -ki bekleme süresi her zaman çok uzun olacağı için bu kuvvetle muhtemeldir- odaklanma da o kadar kuvvetli olacaktır. bundan sonra gelsin yepyeni fikirler gitsin hayat değiştiren kararlar.
bekleme esnasında her şey beynin kontrolüne girip soyut bir akışın içine girdiğinde insan daha önce çözüm bulmaya bile yaklaşamadığı bazı sorunların aslında ne kadar etkisiz olduğunu görür, uzun zamandır kafasını kurcalayan bazı kararları almanın ne kadar basit bir adıma dayandığını fark eder, yazmaya başladığı ama bir türlü devamını getiremediği öykünün düğüm olmuş yerini çözer, kendine dair boğuşmak zorunda olduğu ikilemler için bir çıkar yol bulur.
yani beklemek çok sıkıcı da olsa yaratıcılığı körükler ve insanı aydınlığa çıkaracak bir deniz feneri gibi parlar.
devamını gör...