1.
thomas mann'ın eş cinsel olduğunu, seneler önce yaşlı bir alman garsonla yapılan röportajda okumuştum. garson, henüz genç ve heybetli bir adamken, ünlü yazarımız düzenli olarak onun çalıştığı restorana gelirmiş. kitabı okuma şansına erişemedim ama seneler önce izlediğim ve bugünlerde yeniden izlemeyi düşündüğüm, yönetmen visconti'nin kitaptan uyarladığı film hakkında bir kaç kelam edebilirim.
bir kere gustav mahler'in 5 no'lu konçertosunun adagio bölümü filmin başından sonuna değin bize eşlik etmekte. filmi izlemeden önce de çok sevdiğim bir eserdi. hollanda asıllı dirk bogarde bence başroldeki müzisyen gustav rolüne cuk oturmuş. tüm zamanların en tekinsiz ve rahatsız edici aktörlerinden birisidir. yaş, hal ve tavır itibariyle enfes bir seçim. tadzio rolündeki isveçli björn'e de diyecek yok. yaratılış harikası bir oğlan çocuğu. zaten visconti o zamanlar 12 yaşındaki bu oğlanı gay barlara bile götürerek eş cinsellerin aç bakışlarına meze dahi ediyor. buralar işin magazin ve cast kısmı.
tadzio bence besteci gustav'ın yiten gençlik ve güzelliğine bir ağıt. asla eskisi gibi olamayacağını bilen, yüzüyle beraber ruhu da çirkinleşen ve çürüyen bu adamın, filmin sonunda kendisini makyajla güzelleştirmeye çalışması, aslında tadzio'ya duyduğu aşk ve hayranlığın sadece bir oğlana çocuğuna duyulan aşk olmadığını ispatlıyor. tadzio, gustav'ın kaybettiği her şeyi sembolize ediyor. aslında besteci gustav'ın geriye dönüşlerde sohbet ettiği ama aslında bence iç sesi hatta vicdanı olan adamla girdiği diyaloglar bize filmin maksadı hakkında ip ucu veriyor.
bir kere gustav mahler'in 5 no'lu konçertosunun adagio bölümü filmin başından sonuna değin bize eşlik etmekte. filmi izlemeden önce de çok sevdiğim bir eserdi. hollanda asıllı dirk bogarde bence başroldeki müzisyen gustav rolüne cuk oturmuş. tüm zamanların en tekinsiz ve rahatsız edici aktörlerinden birisidir. yaş, hal ve tavır itibariyle enfes bir seçim. tadzio rolündeki isveçli björn'e de diyecek yok. yaratılış harikası bir oğlan çocuğu. zaten visconti o zamanlar 12 yaşındaki bu oğlanı gay barlara bile götürerek eş cinsellerin aç bakışlarına meze dahi ediyor. buralar işin magazin ve cast kısmı.
tadzio bence besteci gustav'ın yiten gençlik ve güzelliğine bir ağıt. asla eskisi gibi olamayacağını bilen, yüzüyle beraber ruhu da çirkinleşen ve çürüyen bu adamın, filmin sonunda kendisini makyajla güzelleştirmeye çalışması, aslında tadzio'ya duyduğu aşk ve hayranlığın sadece bir oğlana çocuğuna duyulan aşk olmadığını ispatlıyor. tadzio, gustav'ın kaybettiği her şeyi sembolize ediyor. aslında besteci gustav'ın geriye dönüşlerde sohbet ettiği ama aslında bence iç sesi hatta vicdanı olan adamla girdiği diyaloglar bize filmin maksadı hakkında ip ucu veriyor.
devamını gör...