1.
orhan veli'nin;
tahattur
ve gelirli şiir isimli iki şiirinin birleştirilip, murat kalaycıoğlu tarafından bestelenmiş şekliyle bambaşka mükemmel bir hâl almış edip akbayram şarkısı.
iki farklı şiir bir şarkıda birleşince nasıl oluyor derseniz vesikalı yârim
1998 çıkışlı dün ve bugün albümünde yayımlanmış çok sevdiğim, * hüzün yükleyen, göz dolduran cinsten bir eserdir.
tahattur
ve gelirli şiir isimli iki şiirinin birleştirilip, murat kalaycıoğlu tarafından bestelenmiş şekliyle bambaşka mükemmel bir hâl almış edip akbayram şarkısı.
iki farklı şiir bir şarkıda birleşince nasıl oluyor derseniz vesikalı yârim
1998 çıkışlı dün ve bugün albümünde yayımlanmış çok sevdiğim, * hüzün yükleyen, göz dolduran cinsten bir eserdir.
devamını gör...
2.
ilk kaydı 1985 tarihli dostlar albümünde bulmakta.
devamını gör...
3.
ne diyorduk? story is king diyorduk. filmdeki bu sekansta halil ve sabiha'nın konuşması hiç bir yere varmaz. birbirlerinden soğuduklarını seyirciye yansıtan anlamsız bir sohbettir. buna karşın kelimelerin doğru dizilimi canını acıtır izleyicinin. filmin resmen dna hücrelerine kadar incelemesi olan çok tuhaf çok tanıdık kitabından alıntılayıp aktarıyorum, kitabı da şiddetle öneririm filmin tutkunlarına.
halil: ne işin var buralarda?
sabiha: ne varsa var.
halil: bir şey mi alacaktın?
sabiha: hiçbir şey.
halil: bana geldin sanmıştım demin...
sabiha: yoo...
halil: niye gördün, konuşmadan gittin?
sabiha: öyle.
halil: sabiha, neyin var senin? bir derdin mi var?
sabiha: hiçbir derdim yok. olsun mu?
halil: olmasın, olmamalı. ama ne bileyim, bir tuhafsın bu aralar.
sabiha: ben mi?
halil: benden habersiz çıkıyorsun. avare dolaşıyorsun. lafımı tersliyorsun. ne demek bunlar?
sabiha: ne demekse, o demek.
halil: sabiha? (sabiha’nın kolunu tutar)
sabiha: canım acıyor.
halil: konuş.
sabiha: sen konuş. senin diyeceğin vardır belki.
halil: ne diyeyim? gariplik bende değil ki, sende.
sabiha: anladın demek. anla öyleyse. dahasını da anla!
halil: dahası ne? yoksa...
sabiha: tamam halil. ben öyle bunalamam. uykusuz, öyle düşünüp kendimi yiyemem.
halil: niçin ama? istemiyorsan açıkça söylersin!
sabiha: belki... belki de sen bırakıp gidersin bir gün. dükkanını, evini göreceğin gelir.
halil: evim, dükkanım hep burada. gidecek başka yerim yok. dükkanım iki portakal sandığı, evim senin yanında.
sabiha: başka bir diyeceğin yok mu?
halil: ......
sabiha: öyleyse benim de yok. bir daha da olmayacak.
halil: sabiha, bozma kafamı. horlanmaya, atışmaya alışık değilim. sokak ortasında hele. hele de seninle. nedir istediğin? burada ayaklarına mı kapanayım? yoksa saçlarından tutup sürükleyeyim mi?
sabiha: ne istersen yap. yalnız, bitsin burada bu iş. sonradan daha büyük acı çekmektense...
halil: ne acısı?
sabiha: sen daha iyi bilirsin.
halil: sabiha!
sabiha: yok, bir şey söyleme. en iyisi git! git. en iyisi seni görmemek. en iyisi seni duymamak. git... git halil.
halil: ne işin var buralarda?
sabiha: ne varsa var.
halil: bir şey mi alacaktın?
sabiha: hiçbir şey.
halil: bana geldin sanmıştım demin...
sabiha: yoo...
halil: niye gördün, konuşmadan gittin?
sabiha: öyle.
halil: sabiha, neyin var senin? bir derdin mi var?
sabiha: hiçbir derdim yok. olsun mu?
halil: olmasın, olmamalı. ama ne bileyim, bir tuhafsın bu aralar.
sabiha: ben mi?
halil: benden habersiz çıkıyorsun. avare dolaşıyorsun. lafımı tersliyorsun. ne demek bunlar?
sabiha: ne demekse, o demek.
halil: sabiha? (sabiha’nın kolunu tutar)
sabiha: canım acıyor.
halil: konuş.
sabiha: sen konuş. senin diyeceğin vardır belki.
halil: ne diyeyim? gariplik bende değil ki, sende.
sabiha: anladın demek. anla öyleyse. dahasını da anla!
halil: dahası ne? yoksa...
sabiha: tamam halil. ben öyle bunalamam. uykusuz, öyle düşünüp kendimi yiyemem.
halil: niçin ama? istemiyorsan açıkça söylersin!
sabiha: belki... belki de sen bırakıp gidersin bir gün. dükkanını, evini göreceğin gelir.
halil: evim, dükkanım hep burada. gidecek başka yerim yok. dükkanım iki portakal sandığı, evim senin yanında.
sabiha: başka bir diyeceğin yok mu?
halil: ......
sabiha: öyleyse benim de yok. bir daha da olmayacak.
halil: sabiha, bozma kafamı. horlanmaya, atışmaya alışık değilim. sokak ortasında hele. hele de seninle. nedir istediğin? burada ayaklarına mı kapanayım? yoksa saçlarından tutup sürükleyeyim mi?
sabiha: ne istersen yap. yalnız, bitsin burada bu iş. sonradan daha büyük acı çekmektense...
halil: ne acısı?
sabiha: sen daha iyi bilirsin.
halil: sabiha!
sabiha: yok, bir şey söyleme. en iyisi git! git. en iyisi seni görmemek. en iyisi seni duymamak. git... git halil.
devamını gör...
4.
benim en sevdiğim yeşilçam filmlerinden biridir. nedeni de ex eniştenizdir.
senelerdir adama vesikalı yarim diyorum. o bana genelde bir şekilde hitap etmiyor nadiren de alt dudak diyor. ** en sonunda dedi ki vesikalı yarim ne demek? attım film afişini. kayboldu ortadan. abi adama 3 dakikalık şarkı atsam dinlemez, açmış izlemiş. meğer ondan kaybolmuş. gelmiş diyor ki "ya sisi niye diyosun anlamadım, senin hiç öyle bi o...puluğun yok?"
garibim ya... saf işte...
hayatım dedim vesikalı olan ben değilim sensin.ben bu hikayedeki halil'im. dlsjkflskf.
senelerdir adama vesikalı yarim diyorum. o bana genelde bir şekilde hitap etmiyor nadiren de alt dudak diyor. ** en sonunda dedi ki vesikalı yarim ne demek? attım film afişini. kayboldu ortadan. abi adama 3 dakikalık şarkı atsam dinlemez, açmış izlemiş. meğer ondan kaybolmuş. gelmiş diyor ki "ya sisi niye diyosun anlamadım, senin hiç öyle bi o...puluğun yok?"
garibim ya... saf işte...
hayatım dedim vesikalı olan ben değilim sensin.ben bu hikayedeki halil'im. dlsjkflskf.
devamını gör...
5.
müthiş gitar performanslariyla mayhoş bir yaz gecesine zevkli bir hüzün katan edip akbayram şarkısı.
devamını gör...