wish you were here

40 parmak birden çalıyor...

blackmore’s night’ın en güzel şarkısıdır.

sokak müzisyeni haham dayılardan çok güzel bir cover. bugüne kadar denk gelmemek de benim ayıbım olsun.

(bir güzellik başlar, kulak kabartırsin, daha sonra; )
so
so you think you can tell
heaven from heeeeell
blue skies from paainn
can you tell a green fieeelld
from a cold steel raaail
a smilee from a veil
do you think you can tell ( ve tekrar başlar güzellik)
...
how i wiiish how i wish you were here
we just two lost souls swimming in a fish bowl
year after year..
running over the same old ground
what have we foouundd
the same old feears
wish you were hereee
*

geçici bir hevestir. tıpkı pink floyd balonu gibi. dünyanın gelmiş geçmiş ennnn overrated gruplarından birinin vasat üstü şarkısıdır. şimdi pink floydçular gelip "sen ne anlarsın müzikten?" diye carlar bana. övmeye devam gençler.

sizden önce kimse övmemişti geçtiğimiz 40 yıl içinde. adeta kıymeti bilinmemiş bir parça. kim keşfetti abi yeaaaaa? çok beğendim, gitarı kim caliyo kurt cobain mi wowwww

bayıldığım bir şarkı
ve gerçekten tam da şu an wish you were here...

ne istiyorsun lan benden al canımı sen de kurtul ben de kurtulayım dedirten bir pink floyd parçası.

hala yakışıklı piçççççççççççç.....

pink floyd'un en özel albümlerinden biri. hatta müzik tarihinin en özel albümlerinden biri dersek de abartmış olmayız. aynı zamanda david gilmour'un en sevdiği pink floyd albümüdür. albüm, her biri hit olan beş parçadan oluşur.

grup üyelerinin en çok zorlandığı albüm kayıtlarından biridir. çünkü the dark side of the moon çok büyük bir başarı yakalamıştır ve bu yüzden de üzerlerinde büyük bir baskı vardır. fakat roger waters'ın shine on you crazy diamond parçasını yazmaya başlamasıyla birlikte bu muhteşem albüm ortaya çıkmaya başlar.

stüdyo çalışmalarından birinde ise ilginç bir olay gerçekleşir. uyuşturucu bataklığına düşen ve yıllardır görmedikleri grubun eski üyesi syd barrett bir anda stüdyoya gelir. syd barrett o kadar kötü bir haldedir ki kimse onu tanıyamaz. tanıdıktan sonra ise tüm üyeler bir anda yıkılır.

bütün bu olayların ışığında, duygu dolu bir albümdür wish you were here. sanılanın aksine wish you were here değil, shine on you crazy diamond parçası syd barrett'a ithaf edilmiştir.

albümün kapağı ise tüm pink floyd albüm kapakları gibi bir gönderme içerir. grubun içinde olduğu bunalım albüm kapağına da yansımıştır. kapakta görünen yanmakta olan adam, duygularını yansıttığı için o haldedir. insanların yanmayı göze alamadığı için duygularını gizlemesini eleştirir.

gözler kapalı dinlenince, ruh bedeni terk ediyor. ilk notalar çalınca dünyadan istifa ediyorum. bu şarkıyı dinleyip içi burkulmayanın ruhsatını iptal etmek lazım.

bir şarkı.
çocukken kendisine aşık olduğum için nerede wish you were here görsem, aklıma avril lavigne gelirdi.
şarkı için

ama ciddi bir aşk değildi bu, bu yüzdendir ki acı verici de değildi.
başkasıyla evlendiğinde üzülmüştüm biraz, o kadar. sonra bir unutmaktır geldi, -her aşkın sonunda olduğu gibi- o gün bugün, ilk kez hatırlıyorum çocukluk aşkımı.
hey, avril ! *

ergenlik, avril lavigne - wish you were here dinlemek, olgunluk pink floyd - wish you were here dinlemektir.

pink floyd insanlığa bir armağandır. insanlık 250 sene sonra bile bu müziğe tapacaktır. ben mirasa saygıyla yaklaşmayı, bu şarkıyı cümle cümle irdelemeyi, syd barret’ı işaret etmeyi, ağdalı cümlelerle entelektüel damarlanıza kültür pompalamayı çok isterdim. yapamıyorum dostlarım, olmuyor. şarkı çaldığı an kendimi şehirlerarası yollarda buluyorum, bir muavinin sıcak gülümsemesini görüyorum. kek diyorum, bir de kahve. pamukkale turizm’in rahat koltuğuna yayılmış, yağlı camına başımı yaslamış buluyorum kendimi.

t/ pamukkale turizm’in bir vakitler ikram servislerine yancı yaptığı pink floyd şaheseri.

pink floyd şarkısı;
şarkıyla aynı adı taşıyan ve 1975 yılında yayınlanan albümlerinde yer almaktadır.
şarkının david gilmour bestesi olduğu bilinmektedir.





" ne kadar isterdim
ne kadar isterdim burada olmanı
how ı wish, how ı wish you were here

bizler sadece
her yıl akvaryumda yüzen iki kayıp ruhuz
we're just two lost souls swimming
in a fishbowl, year after year

aynı eski zeminde koşuyoruz,
ne bulduk?
runnin' over the same old ground
what have we found? "