yaşam iyi ve kötünün savaşı mıdır sorunsalı
başlık "pabucumun sanatisti" tarafından 29.11.2022 21:07 tarihinde açılmıştır.
1.
iyi ve kötü.. insanın yarattığı temel zıtlık denilebilir. tabi böyle söyleyince bunun tanrısal olduğunu kabul eden bir kitlenin de olduğunu belirtmek gerekir. ancak tanrısal şeylerin nasıl yaratıldığı konusunda bir uzlaşma sağlandığı söylenemez.
doğumda hiçbir bilgiye sahip olmayan insan, iyi ve kötüyü öğreniyor demek aslında insanın kendi varlığını inkar etmesi gibi geliyor bana. örneğin annesinin sütünü sorgusuz emen bebek bunun dışında bir besin ile ilgili açık bir şekilde tepki verebiliyor. yani evet bazısı bunu annesinin sütüne de tepki vererek gösteriyor ama sonuç değişmiyor. insan doğduğu andan itibaren bir seçim yapma özelliğine sahip. şekerli bir şeyi daha çabuk yeme eğilimi gösterirken tatsız veya tuzsuz ya da tuzlu olanı daha isteksiz hatta önce reddederek kabul ediyor. verdiğim örneklerin zıttının yaşanması da mümkün tabi ki. sonuç olarak bir tercih kabul görüyor diğeri görmüyor ya da kabul görmesi için fazla tekrara maruz bırakılıyor. çok kez yemeğe zorlanan bir süre sonra zorlayana karşı koyamadığı için kabullenmeye başlıyor ve ilk yenilgisini almış oluyor aslında.
öğretmek için zorlama! öğretilenin iyi olduğunu kabul etme. ilk başladığı yerin okul olmaması. oraya gelene kadar zorunlu olarak kabul edilmiş bir sürü yaşamsal şey. tuvalet eğitimi, konuşma eğitimi, ev içindeki hiyerarşinin öğretilmesi derken zaten insan okul dönemine gelene kadar kabullenmeye hazır hale geliyor.
sosyal bir varlık olma durumu bizi topluma da uyumlu bir insan olmaya zorluyor. farklılıklar kabul ediliyor lafta. ama davranışsal olarak asla. bu durumda da insan öğrendiği iyiyi taklit etmeye başlıyor. iyi gibi görünmeyi de öğreniyor. öğütleneni yapıyor gibi olmaktan bahsediyorum. aslında olanın ne olduğunu sadece kendisi biliyor.
inanç noktasında da bu ayrım söz konusu, cennet cehennem, melek şeytan, günah sevap, zıtlık üzerine kurulu. ama burada da sormadan edemeyeceğim. tüm bunların kökeni şayet yaratıcı ise her şeyi bilen gören ise, önceyi ve sonrayı sadece o biliyor ise ademin elmayı ısıracağını bilmiyor muydu? adem sürpriz mi yaptı? veya şeytanın ademe secde etmeyeceğini bilmiyor muydu? şeytan da mı sürpriz yaptı ona? madem sürprizlere bu kadar açık o halde onun da bilmediği veya ön göremediği şeyler var.
bunca lafı aslında şunun için anlattım, yaşam iyi ve kötünün savaşı falan değildir. yaşam insandır. insan nasıl duruma göre hal alıp tercih ediyorsa yaşam da aynısıdır. diğer canlılar hakkında da benzer bir tercih hakkı insandadır. bu yüzden anlatılanlar zaman içinde değişir. bu yüzden kutsal kabul edilen kitaplar değişime uğrar veya güncellenir. bu yüzden peygamberler gelir. gider. yenisi gelir.
yaşamsal olan her şey insanın ürünüdür. o zaman diyeceksiniz ki insan nerden geldi? uzaydan bebeğim. hani bir gün gelip dünyayı ele geçirecekler ya! ters çevir hikayeyi. ne gördün? bir gün insan uzayı istila edecek! doğrusu bu. tabi ki işin zaman mekan kısmı için çalışıyor insan. tabi ki bir gün bu dünyanın işe yaramaz hale geleceğini biliyor. tabi ki insan bir gün uzayda bilinmeyen ama konumlandırılan yerleri tanımaya çalışıyor. o yüzden yaşam iyi ve kötünün savaşı değildir.
doğumda hiçbir bilgiye sahip olmayan insan, iyi ve kötüyü öğreniyor demek aslında insanın kendi varlığını inkar etmesi gibi geliyor bana. örneğin annesinin sütünü sorgusuz emen bebek bunun dışında bir besin ile ilgili açık bir şekilde tepki verebiliyor. yani evet bazısı bunu annesinin sütüne de tepki vererek gösteriyor ama sonuç değişmiyor. insan doğduğu andan itibaren bir seçim yapma özelliğine sahip. şekerli bir şeyi daha çabuk yeme eğilimi gösterirken tatsız veya tuzsuz ya da tuzlu olanı daha isteksiz hatta önce reddederek kabul ediyor. verdiğim örneklerin zıttının yaşanması da mümkün tabi ki. sonuç olarak bir tercih kabul görüyor diğeri görmüyor ya da kabul görmesi için fazla tekrara maruz bırakılıyor. çok kez yemeğe zorlanan bir süre sonra zorlayana karşı koyamadığı için kabullenmeye başlıyor ve ilk yenilgisini almış oluyor aslında.
öğretmek için zorlama! öğretilenin iyi olduğunu kabul etme. ilk başladığı yerin okul olmaması. oraya gelene kadar zorunlu olarak kabul edilmiş bir sürü yaşamsal şey. tuvalet eğitimi, konuşma eğitimi, ev içindeki hiyerarşinin öğretilmesi derken zaten insan okul dönemine gelene kadar kabullenmeye hazır hale geliyor.
sosyal bir varlık olma durumu bizi topluma da uyumlu bir insan olmaya zorluyor. farklılıklar kabul ediliyor lafta. ama davranışsal olarak asla. bu durumda da insan öğrendiği iyiyi taklit etmeye başlıyor. iyi gibi görünmeyi de öğreniyor. öğütleneni yapıyor gibi olmaktan bahsediyorum. aslında olanın ne olduğunu sadece kendisi biliyor.
inanç noktasında da bu ayrım söz konusu, cennet cehennem, melek şeytan, günah sevap, zıtlık üzerine kurulu. ama burada da sormadan edemeyeceğim. tüm bunların kökeni şayet yaratıcı ise her şeyi bilen gören ise, önceyi ve sonrayı sadece o biliyor ise ademin elmayı ısıracağını bilmiyor muydu? adem sürpriz mi yaptı? veya şeytanın ademe secde etmeyeceğini bilmiyor muydu? şeytan da mı sürpriz yaptı ona? madem sürprizlere bu kadar açık o halde onun da bilmediği veya ön göremediği şeyler var.
bunca lafı aslında şunun için anlattım, yaşam iyi ve kötünün savaşı falan değildir. yaşam insandır. insan nasıl duruma göre hal alıp tercih ediyorsa yaşam da aynısıdır. diğer canlılar hakkında da benzer bir tercih hakkı insandadır. bu yüzden anlatılanlar zaman içinde değişir. bu yüzden kutsal kabul edilen kitaplar değişime uğrar veya güncellenir. bu yüzden peygamberler gelir. gider. yenisi gelir.
yaşamsal olan her şey insanın ürünüdür. o zaman diyeceksiniz ki insan nerden geldi? uzaydan bebeğim. hani bir gün gelip dünyayı ele geçirecekler ya! ters çevir hikayeyi. ne gördün? bir gün insan uzayı istila edecek! doğrusu bu. tabi ki işin zaman mekan kısmı için çalışıyor insan. tabi ki bir gün bu dünyanın işe yaramaz hale geleceğini biliyor. tabi ki insan bir gün uzayda bilinmeyen ama konumlandırılan yerleri tanımaya çalışıyor. o yüzden yaşam iyi ve kötünün savaşı değildir.
devamını gör...