yazarların aşağılayıcı başlık açmaları
başlık "mertunga" tarafından 11.04.2021 18:21 tarihinde açılmıştır.
1.
şahıslara veya kusurlara açılmış başlıklardır. düşüncesizce açmak için açılmış başlıklardır bence. örneklemek isterdim ancak kimseyi kırmak istemiyorum.
devamını gör...
2.
kendi kusurlarını kapatmaya çalışan insanların başkalarını küçümsemek üzerinden mizah yapma çabasıdır.
devamını gör...
3.
eleştiri kisvesinin yer ile yeksan oluşunun anıtıdır. bunun kutlamaları da vardır.
devamını gör...
4.
kendi açıh gotünüğ görüldüğünü hesap etmeden hemde!
(bkz: ateyist yazarların kur'an eleştirmeye kalkşması)
(bkz: ateyist yazarların kur'an eleştirmeye kalkşması)
devamını gör...
5.
dikkat çekmek için son çaredir.
yoksa bir insanın işi gücü olsa, arkadaş çevresi olsa, sorumlulukları olsa, kendini geliştirmiş ve gelişime açık olsa, kitap okusa böyle bir şey yapmaz zaten.
dikkat çekmek bazıları için su gibidir, hayati önem taşır. bu insanları da anlamak lazım. sonuçta aramızdalar ve olmaya devam edecekler.
yoksa bir insanın işi gücü olsa, arkadaş çevresi olsa, sorumlulukları olsa, kendini geliştirmiş ve gelişime açık olsa, kitap okusa böyle bir şey yapmaz zaten.
dikkat çekmek bazıları için su gibidir, hayati önem taşır. bu insanları da anlamak lazım. sonuçta aramızdalar ve olmaya devam edecekler.
devamını gör...
6.
(bkz: bullying sells)
devamını gör...
7.
lan 3 gün kaybolduk diye yine çok şey kaçırmışız galiba
devamını gör...
8.
bana geçmişi anımsatan durum. ekşide de aynı durum olmuştu. siyasi olarak, dinsel olarak, cinsiyetçi olarak ve hatta futbol olarak bile… ki ekşinin çöküşü bence ilk bu şekilde başlamıştı.
bunun sebebini öfke olarak görüyorum. atamadığımız, biriken öfkemiz. yetmeme hissi giderek kıskançlığa o da öfkeye en son nefrete evriliyor.
sözlükler 2000lerin ortasından beri ülkemizde oldukça yaygınlaştı. belli oranda toplumu örnekliyor. korkum tam olarak bu nokta. bu hissin yaygınlaşması…
bunun sebebini öfke olarak görüyorum. atamadığımız, biriken öfkemiz. yetmeme hissi giderek kıskançlığa o da öfkeye en son nefrete evriliyor.
sözlükler 2000lerin ortasından beri ülkemizde oldukça yaygınlaştı. belli oranda toplumu örnekliyor. korkum tam olarak bu nokta. bu hissin yaygınlaşması…
devamını gör...
9.
(bkz: ayyy çok aşağılandım)
her şeyden mağdur olan "türk enteli"ini fazlasıyla üzmüştür.
hatta bazı entelleri sosyolojik tespit yapmaya kadar itmiştir.
oysa;
her eğlenceli davranış, söylem günün sonunda gerek söyleyenin kendisini, gerek başkalarını aşağılayıcıdır.
bu aşağılayıcılık, batılı ve gerçekten entelektüel toplumlarda eleştiri olarak kabul edilir. bu "aşağılamalar"dan dersler çıkarılır.
anglosaksona, almana ya da eeen basitinden doğu avrupalı bi elemanın normal hayatında nasıl kırıcı, dobra olduğuna bakmalı bizim türk enteli.
mes'ela, bahsini ettiğim elemanlar 2 okur 1 yazarlar, ortamlarda 1 konuşurlar. bilgi paylaşımı olur, çevresi de nasiplenir bi durumdan. bu adamlar çevresini ikna etmeye çalışırlar, dibine kadar bencil olsalar da bu konularda romantiktirler.
fakat, bizim türk enteline gelelim, sosyolojiye giriş gibi bir kitap bile okumamıştır, sosyolojik tespit yapar, çevresini de ikna etmeye çabalamaz, dümdüz eşini dostunu dışlar. bu eylemlerden de içten içe pişman olur ve yine sosyolojik bir tespitte bulunur. "bizim toplum çok salak abi."
kendi yalnızlığında, anonim entelliğinde, sosyal anksiyete sahipliğine devam eder. ha, bu sürede de pek bir şey okumaz bizim entel. arabeskten çıkamaz çünkü. "sevdiği kız başkasına varır." "sevmediği adam seçim kazanır." falan.
gelelim aşağılayıcılık ya da düz ismiyle mizah işine.
bu mizah işi geniş gönül işidir a dostlar, zaman ayırma işidir. birisi kendisini daha iyi hissetmek için sarkastik olmaz aslında.
mizah yapan birisi bu çıkarımlara nereden varıyor fark edin. kendi ailesinden, sevdiklerinden, direkt kendisinden...
bu mizah yapan arkadaşın ortama ayak uydurup ekmeğini yemek yerine çabaladığı şeyi anlamaya çalışın.
mizah işini ilkel bi şekilde ele almayı deneyin, mesela soytarılar! krala saygısız mıydı bu adamlar?
kralın karşısında gerçekten dinlenen, üslubunu diğerlerine kıyasla daha az değiştiren tek tip bu değil miydi?
kral yerine toplumu analiz eden bu soytarı, kralı incitmek niyetinde mi? yoksa krala kendi tebaasını anlatacak tanrısallığına mı sahip?
olayları yanlış yorumluyorsunuz eyyyy türk entelleri! size edilen temaslardan şifa kapmaya bakın, incindiyseniz neden incindiğinizi sorgulayın.
karşı tarafın niyetini kötülemek ya da olumlamak nedense ilk odaklandığınız şey. ikinci odaklandığınız şey size temas eden tiplerin üslubu, bu da saçma. sizi eleştiren kişilerin cümlelerinden kelimeler seçmek, hakaret sayılacak şeylere odaklanmak gibi bi içgüdüyü reddedin artık.
gelelim sonuca, kıssadan hisse.
anonim bi ortamda "incinmen" guzum.
yapılan yorumları kişisel algılamak yerine onun alternatiflerine bakın guzum, yoksa üretebilme cesaretini de ediniverin guzum.
lütfen gerçekten bir şeyleri okuyun guzum.
bugün ağzınızdan düşmeyen feylosofların sizi mutlu etmeye çalışmadığını anlayıverin guzum.
her şeyden mağdur olan "türk enteli"ini fazlasıyla üzmüştür.
hatta bazı entelleri sosyolojik tespit yapmaya kadar itmiştir.
oysa;
her eğlenceli davranış, söylem günün sonunda gerek söyleyenin kendisini, gerek başkalarını aşağılayıcıdır.
bu aşağılayıcılık, batılı ve gerçekten entelektüel toplumlarda eleştiri olarak kabul edilir. bu "aşağılamalar"dan dersler çıkarılır.
anglosaksona, almana ya da eeen basitinden doğu avrupalı bi elemanın normal hayatında nasıl kırıcı, dobra olduğuna bakmalı bizim türk enteli.
mes'ela, bahsini ettiğim elemanlar 2 okur 1 yazarlar, ortamlarda 1 konuşurlar. bilgi paylaşımı olur, çevresi de nasiplenir bi durumdan. bu adamlar çevresini ikna etmeye çalışırlar, dibine kadar bencil olsalar da bu konularda romantiktirler.
fakat, bizim türk enteline gelelim, sosyolojiye giriş gibi bir kitap bile okumamıştır, sosyolojik tespit yapar, çevresini de ikna etmeye çabalamaz, dümdüz eşini dostunu dışlar. bu eylemlerden de içten içe pişman olur ve yine sosyolojik bir tespitte bulunur. "bizim toplum çok salak abi."
kendi yalnızlığında, anonim entelliğinde, sosyal anksiyete sahipliğine devam eder. ha, bu sürede de pek bir şey okumaz bizim entel. arabeskten çıkamaz çünkü. "sevdiği kız başkasına varır." "sevmediği adam seçim kazanır." falan.
gelelim aşağılayıcılık ya da düz ismiyle mizah işine.
bu mizah işi geniş gönül işidir a dostlar, zaman ayırma işidir. birisi kendisini daha iyi hissetmek için sarkastik olmaz aslında.
mizah yapan birisi bu çıkarımlara nereden varıyor fark edin. kendi ailesinden, sevdiklerinden, direkt kendisinden...
bu mizah yapan arkadaşın ortama ayak uydurup ekmeğini yemek yerine çabaladığı şeyi anlamaya çalışın.
mizah işini ilkel bi şekilde ele almayı deneyin, mesela soytarılar! krala saygısız mıydı bu adamlar?
kralın karşısında gerçekten dinlenen, üslubunu diğerlerine kıyasla daha az değiştiren tek tip bu değil miydi?
kral yerine toplumu analiz eden bu soytarı, kralı incitmek niyetinde mi? yoksa krala kendi tebaasını anlatacak tanrısallığına mı sahip?
olayları yanlış yorumluyorsunuz eyyyy türk entelleri! size edilen temaslardan şifa kapmaya bakın, incindiyseniz neden incindiğinizi sorgulayın.
karşı tarafın niyetini kötülemek ya da olumlamak nedense ilk odaklandığınız şey. ikinci odaklandığınız şey size temas eden tiplerin üslubu, bu da saçma. sizi eleştiren kişilerin cümlelerinden kelimeler seçmek, hakaret sayılacak şeylere odaklanmak gibi bi içgüdüyü reddedin artık.
gelelim sonuca, kıssadan hisse.
anonim bi ortamda "incinmen" guzum.
yapılan yorumları kişisel algılamak yerine onun alternatiflerine bakın guzum, yoksa üretebilme cesaretini de ediniverin guzum.
lütfen gerçekten bir şeyleri okuyun guzum.
bugün ağzınızdan düşmeyen feylosofların sizi mutlu etmeye çalışmadığını anlayıverin guzum.
devamını gör...