1.
entelektüel faaliyet, günümüze kadar ağırlıkla “yazı” aracılığıyla gerçekleştiriliyordu. fakat “yazma” ve “okuma” devri geride kalmıştır. günümüzde kısa videolarla, fotoğraflarla, birtakım görsel imgelerle ifade ediliyor düşünceler. bu ifade tarzlarıyla takdim edilen düşüncelerin: merkezsiz, dizgesiz, yapısal bütünlükten yoksun olmaları bir zorunluluk haline gelmiştir. üretene ve üretilenleri algılayacak olana zahmet vermeyen tüketim nesnelerinin biteviye dolaşıma sokulduğu devasa bir bağlamsızlık ağı yaşamı çepeçevre sarıp kuşatmıştır. gündelik yaşam pratiklerinin yazı yardımıyla tarif edildiği, mufassal açıklamalarla değerlendirildiği ve okuyucuların anlatılanları kişisel kapasitelerinin elverdiği ölçüde idrak etmek zorunda oldukları dönemin dinamikleriyle günümüzü algılamaya çalışmak sinizme kapı aralayacaktır.
bir eksiklikliğe veya muğlak bir yanlışlığa dikkat çekmeden, salt olup bitenleri görmeye çalışma arzusu da unutulmaya yüz tutmuştur bu hengâmede. olağan bir davranışın, gayriihtiyari ortaya çıkan bir tepkinin, alelade bir şakanın kurgulanıp kaydedilerek dünyanın geri kalanı ile paylaşılması, öznel deneyimlerin “evrensellik” kategorisine alınıp nesnelleştirilmesine ve deneyimlerle deneyimleyen kişi arasındaki özsel bağın yok olmasına yol açmıştır.
her şeyi düzleyen, aynılaştıran, aklî ve akıl dışı olanı birleyen, insan olarak insanı berhava eden bir öğütme makinası harıl harıl çalışmaktadır. kişisel deneyimden doğan olumsuz duygu yükünü, deneyimin kendisini taklit edip kitlelerle paylaşarak sırtından atmak isteyenlerin yaratımıdır bu.
anlaşılma arzusunun gözesi yer değiştirmiştir. deneyimin nesnesi olan düşüncenin düşünce olarak aktarılmasına dönük çabanın yerini, deneyimin görüntüler ve sesler vasıtasıyla karikatürize edilmiş yeni bir versiyonunun imal edilerek sunulmasına yönelik çaba almıştır.
bu karikatürize ederek, vülgarize ederek yeniden yaratma gayretinin altında: kişisel deneyimlere evrensel bir boyut kazandırırken ortaya çıkabilecek duygusal çağrışımları da sınırlandırma kaygısı yatmaktadır. komiklik – sevimlilik – eğlendiricilik kategorileri arasına sıkıştırılan görüntüler ve sesler, olumsuz çağrışımları ve onların dolaylı sonucu olan tiksindirici duyguları dışarıda bırakma amacıyla tekrar tekrar düzenlenirler.
bir deneyim sürecinin ardından ıstırap duygusuyla dolup taşan özne, ıstırap duygusuna neden olan deneyim sürecini unutmak ister. bu da, ancak ve ancak “bastırma” yoluyla gerçekleştirilebilir. bastırılan fakat yok edilemeyen şey –yani bildiğimiz “travma” – öngörülebilen ve öngörülemeyen tetikleyicilerin etkisiyle muhakkak çıkagelir. peki “özne” kişisel deneyim sürecinin neticesinde beliren travmanın “biricik” olmadığına kanaat getirirse ne olur? travmatik deneyim, öznenin gözünde sıradanlaşır ve kişisel olma mahiyetini yitirir. gündelik yaşamdaki eylemlerin tiyatral hale getirilerek karikatürize edilmesini ve tekraren yaratılmasını sağlayan dijital üretim sektörü “kişisel deneyimin biricikliğini” yok etmekle mesuldür. böylece, deneyimin travmatik bir veçhe kazanmasının önüne geçer.
kurgulanmış olan görüntüye bakan bir izleyici: başından geçen bir olayın başkalarının da başından geçtiğine ve olayın aktarıcılar tarafından hafife alındığına tanıklık eder. o aşamadan sonra ıstırap hissi kaçınılmaz olarak zayıflamaya başlar. olumlu bir gelişmedir fakat olumsuzluğa içkin bir olumluluktur bu. üzücü, elem verici olanlar silinirken heyecan ve coşku verici olanlar da silinir. duygusal salınımı sınırlandıran, üretenin ve tüketinin duygu durumunu dar bir aralığa hapseden bir sabitleyicidir.
bir eksiklikliğe veya muğlak bir yanlışlığa dikkat çekmeden, salt olup bitenleri görmeye çalışma arzusu da unutulmaya yüz tutmuştur bu hengâmede. olağan bir davranışın, gayriihtiyari ortaya çıkan bir tepkinin, alelade bir şakanın kurgulanıp kaydedilerek dünyanın geri kalanı ile paylaşılması, öznel deneyimlerin “evrensellik” kategorisine alınıp nesnelleştirilmesine ve deneyimlerle deneyimleyen kişi arasındaki özsel bağın yok olmasına yol açmıştır.
her şeyi düzleyen, aynılaştıran, aklî ve akıl dışı olanı birleyen, insan olarak insanı berhava eden bir öğütme makinası harıl harıl çalışmaktadır. kişisel deneyimden doğan olumsuz duygu yükünü, deneyimin kendisini taklit edip kitlelerle paylaşarak sırtından atmak isteyenlerin yaratımıdır bu.
anlaşılma arzusunun gözesi yer değiştirmiştir. deneyimin nesnesi olan düşüncenin düşünce olarak aktarılmasına dönük çabanın yerini, deneyimin görüntüler ve sesler vasıtasıyla karikatürize edilmiş yeni bir versiyonunun imal edilerek sunulmasına yönelik çaba almıştır.
bu karikatürize ederek, vülgarize ederek yeniden yaratma gayretinin altında: kişisel deneyimlere evrensel bir boyut kazandırırken ortaya çıkabilecek duygusal çağrışımları da sınırlandırma kaygısı yatmaktadır. komiklik – sevimlilik – eğlendiricilik kategorileri arasına sıkıştırılan görüntüler ve sesler, olumsuz çağrışımları ve onların dolaylı sonucu olan tiksindirici duyguları dışarıda bırakma amacıyla tekrar tekrar düzenlenirler.
bir deneyim sürecinin ardından ıstırap duygusuyla dolup taşan özne, ıstırap duygusuna neden olan deneyim sürecini unutmak ister. bu da, ancak ve ancak “bastırma” yoluyla gerçekleştirilebilir. bastırılan fakat yok edilemeyen şey –yani bildiğimiz “travma” – öngörülebilen ve öngörülemeyen tetikleyicilerin etkisiyle muhakkak çıkagelir. peki “özne” kişisel deneyim sürecinin neticesinde beliren travmanın “biricik” olmadığına kanaat getirirse ne olur? travmatik deneyim, öznenin gözünde sıradanlaşır ve kişisel olma mahiyetini yitirir. gündelik yaşamdaki eylemlerin tiyatral hale getirilerek karikatürize edilmesini ve tekraren yaratılmasını sağlayan dijital üretim sektörü “kişisel deneyimin biricikliğini” yok etmekle mesuldür. böylece, deneyimin travmatik bir veçhe kazanmasının önüne geçer.
kurgulanmış olan görüntüye bakan bir izleyici: başından geçen bir olayın başkalarının da başından geçtiğine ve olayın aktarıcılar tarafından hafife alındığına tanıklık eder. o aşamadan sonra ıstırap hissi kaçınılmaz olarak zayıflamaya başlar. olumlu bir gelişmedir fakat olumsuzluğa içkin bir olumluluktur bu. üzücü, elem verici olanlar silinirken heyecan ve coşku verici olanlar da silinir. duygusal salınımı sınırlandıran, üretenin ve tüketinin duygu durumunu dar bir aralığa hapseden bir sabitleyicidir.
devamını gör...