"evet sarhoşum ve sen çok güzelsin. yarın sabah ayılacağım ve sen yine çok güzel olacaksın."

-the dreamers
devamını gör...

bizim yapamadığımızı yaptılar, helal olsun. her ne olursa olsun haksıza haksızsın demeyi, suçluya suçunu göstermeyi bilmek lazım vesselam!
devamını gör...

oğuz atay tutunamayanlar romanını bu kitaptaki bir paragraftan etkilenerek yazmıştır. hatta kitabı yazdıktan sonra yusuf atılgan'a bir mektup yazmış fakat cevap alamamıştır.
bunu yusuf atılgan'ın kendi ağzından anlattığı bir söyleşisi yüklüydü youtube'da fakat bulamadım şu an, bulunca editlerim.
devamını gör...

kaybetmek mümkün olmasın..
devamını gör...

leyla ile mecnun olma ihtimali yüksek. bir ismail abi kadar gamsız ya da erdal baggal kadar tirt bir karakter başka bir dizide yoktu.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendini kandırmaktır. eğer bunu farkedebilirse asıl başarılı olabilecektir. farketmezse yerinde saymaya mahkumdur.
devamını gör...

dönünce çilesini unutan devran,
nasılda eskitiyor fırçasını
zamanının yüzsüzlüğünde..

gece çökünce,
ağızından hep sus mu akar duvarların?

oysa;
bir küçük kız oturuyor kenarda.
daldıkça,
mavi ve yeşil oluyor minderi yol kenarında.
ay ışığı diyor;
benim adımlarımın alacalı düz uzunluğudur.
senin baktığın gök..gök kubbemin zeminidir..aksı 'dır.

niceleri oturur fesleğen saksılarım,
köşelerin göz balkonlarında.
döner dünya,
devranı unutur en çok sessizliğini..
bir dal fesleğen,
bir ışık ay unutmaz,
kırçıl kız telaşının gülümsemesini..
d.b
devamını gör...

"birer birer masadan eksiliyor dostlar."
devamını gör...

avazınız çıktığı kadar doğruları haykırın sokaklarda. tebrikler, içerdesiniz.
devamını gör...

azrail'le iş birliği yapan yaşlı kadın.
sinop'ta eşi vefat eden teyzenin 6 günde 41 farklı evde misafir edilmesinden dolayı 200 kişiye covid-19 geçirme olayı.


sinop'un bir köyünde bir teyzemizin eşi rahmetli oluyor. çocukları istanbul'dan cenazeye geliyor. cenaze oluyor, helvalar yenilerek çocukları geri dönüyor. sonra köyde bazı komşuları, kocası yeni öldü diye teyzemizi evinde ağırlamaya başlıyor. bir süre sonra ateşi çıkan teyze hasta diye bu sefer köydeki herkes birer gece kendisi misafir etmeye başlıyor. test sonucu pozitif olduğu anlaşılan teyzemiz 6 günde köyünde 41 haneye girip çıkmış. teyzemiz nedeniyle o köyde 200'e yakın pozitif vakamız olmuştu. maalesef kayıplar oldu, can sıkıcı hadiseler yaşandı
kaynak
devamını gör...

başlıkta ismi geçen yazarlar zaten ''binlerce iyi yazar''ın arasında fakat başlıktaki isimler ''bestseller'' olduğu için kendilerine fazlaca haksızlık yapılıyor.

bestseller, yapaylıktan başka bir şey değildir. özellikle romanı bestseller'la boğmaya çalışmak, yazarlarına büyük haksızlıktır. bir ara benim de rahatsız olduğum, ''kahve- kürk mantolu madonna'' tayfası çıkmıştı. şu an bir kitapçıya gidin, sabahattin ali'nin kitapları her yerde en çok satanlar. neden? doyumsuz tüketicilerden dolayı. tamam, kıyafette, arabada, ev eşyasında yarışa giriyorsunuz ve sahip olmak istiyorsunuz ve bunu göstermek istiyorsunuz fakat bu yapay kültürü kitaplar için oluşturmak büyük haksızlık. ön yargı oluşturuyor çünkü. sabahattin ali'nin kitapları en çok satılanlarda olmayı zaten hak ediyor çünkü bize, biz insanlara ne olduğumuzu söylüyor. her insan bundan farklı şeyler çıkarıyor.

yazarlar bu kadar değerli eserleri, bize ne olduğumuzu gösteren eserleri instagram'da kahve ile story olarak paylaşın diye yazmamış. insanda ister istemez ön yargı oluşturabiliyor fazlaca bahsedilen şeyler. çünkü ''abartıldığı'' düşünülüyor. oysa daha demin verdiğim örnekte bahsettiğim isim olan sabahattin ali, yazıları yüzünden birçok zorluktan geçmiş, hatta dolaylı yoldan yazdıkları yüzünden ne yazık ki katledilmiş bir isim. eğer saygısızlık yapmak istenmiyorsa, kitapları tüketim çılgınlığından uzak tutulmalı, ve gerçekten, gerçek manada okunmalı. ''kahve- kürk mantolu madonna'' fotoğraf karesi, yani sırf çok okunuyor diye alıp da okuduğunu gösterme isteğinden uzak durarak okunmalı.
devamını gör...

bana uzun yol yolculuklarını anımsatan şarkıdır.
devamını gör...

sabah 8:15 vapurunda yı istiyorum sevgili uzun isimli dünyadan uzak isimli yazarım. ben 90'larda şımarık'taki fındıkkıran'ın anlamını bilemeyecek kadar küçüktüm ondan dinlemezdim bu şarkıyı. ama bu şarkı 9 5 işte çalışanlara gelsin istiyorum.

ayrıca mümkünse bilgisi olan arkadaşlardan 94 yılında çıkan şarkılardan da bir iki öneri isteyeceğim. biraz narsistlik belki ama doğduğum yıldı. ondan böyle merak ettim doğduğum yılda hangi şarkılar popülerdi.

edit: audiotest a acayipsin olduğunu belirtti 94'lü yıldaki şarkının. ben de az a acayip değilim bence kalbine toni morrison'u aşkın bedeli'ni sığdırabilen bir çörek olarak. o zaman ikinci bir şarkı hakkım varsa bunu da rica ediyorum sevgili uzun isimli yazarım.
devamını gör...

1876 - alexander graham bell, telefonun patentini aldı.
1979 - abd uzay aracı voyager 1, jüpiter ve uranüs'ün satürn gibi halkalara sahip olduğunu keşfetti. voyager 1, jüpiter'in halkalı resimlerini dünyaya gönderdi.
devamını gör...

sasirilmamasi gereken olaydir. fakat kafa yapısı uyum çok önemli.
devamını gör...

insanların yüzünü gülümseten, içi içine sığmayan sözlük abimizin doğum günüymüş. görür iç karartıcı yazımı hemen nickaltına koşar ya da bir mesaj atar. kızım bu ne böyle azıcık neşelen der. bugün de isterim ki senin yüzün gülsün. hatta arttırıyorum her gün gülsün. ne kadar büyük olsanda herkes senin 18 inden gün almış bir delikanlı olduğunu biliyor.
off millet bu yaptığımıza nickaltı yalakacılığı diyooo abii.. bir de ben muziplik yapmadan duramam bilirsin hemen durumu kurtarayım o zaman. aslan ha aslan burcu bak bu olmayacaktı!
bir aslan miyav dedi minik fare kükredi, fareden korktu kedi pırrr diye uçuverdi..

doğum günü çocuğuna gelsin benden..
devamını gör...

ölmek mi daha zor ölmekten kaçmak mı ?
kapanın içindesin, nereye gitsen hayaletler peşinde; gaz odasında ölebilirsin, kafana bir kurşun sıkılabilir, yakılabilirsin, deneylerde canlı canlı kullanılabilir, acıdan ölebilirsin...

bu filmi izlerken ne teknik, ne görüntü yönetimi, ne oyunculuklar, ne müzikler, hiçbiri umrumda olmadı. belgesel izliyormuş gibi izledim. o kadar gerçekçi ve çıplaktı ki her şey. biziz bu dedim kendime, insan güçlendiği zaman namussuz, güçü yitirince acınası bir mahluk oluyor. günümüzde yahudi devleti israil’in gazzede yaptıklarını düşündükçe üzülsem mi bilemedim ama sonra baktım ki, insan lan bu. 9 litre kan 209/210 kemik, bir beyin, bir kalp taşıyor. zorda kalınca kalbini gösterip acı dileniyor, güçlendiği zaman beynini kullanıp gücünü çağlar ötesine taşımak istiyor. nikos kazancakis ne güzel anlatıyor bizi:

“bir zamanlar diyordum ki: bu türk’tür, bu bulgar’dır ve bu yunanlı’dır. ben, vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim… neden? çünkü bunlar bulgar’mış, ya da bilmem neymiş… şimdi kendi kendime sık sık şöyle diyorum: hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal! yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: bu iyi adamdır, şu kötü. ister bulgar olsun, ister rum, isterse türk. hepsi bir benim için. şimdi, iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum. ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça da, buna bile bakmamaya başladım. ulan, ister iyi, ister kötü olsun be! hepsine acıyorum işte… boşversem bile, bir insan gördüm mü içim cız ediyor. nah diyorum, bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor, onun da tanrı’sı ve karşı tanrı’sı var, o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek… hey zavallı hey! hepimiz kardeşiz be… hepimiz kurtların yiyeceği etiz…"


kurtlar yiyecek lan bizi. o güzelim bedenlerimiz öyle kokacak ki annemiz o kokuyu alsa evladım demeye utanacak. bedenimiz çürüyecek, kafamızın içinde karıncalar gezecek, ayaklarımıza yılanlar dolanacak, başımızda bir dua edenimiz olduğunu görünce kendimizi hatırlayacağız işte. bilmiyorum, bilemiyorum. bu film bana hiç iyi gelmedi sözlük, itten aç, yılandan çıplak olduğumuzu bir kez daha anladım.
devamını gör...

bizim tavuklardan…
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kimi şarkılar içimizdeki hisleri seslendirir. biz susarız, o bizim yerimize anlatır her şeyi. sözleri anlamsız, sırf yazmak için yazılmış şarkıları asla dinlemem. dinlediğim şarkının kalbimdeki birkaç cümleyi okumuş gibi oralara değinmesi gerekiyor. ama bazı sözsüz müzikler* var. bakmayın sözsüz dediğime, sözleri olsa bu kadar iyi anlatamazdı, dedirtir insana. bu melodilerin anlattığı çok şey var aslında, anlayana. bu yüzden kimi zamanlarda susup sadece şarkılara sığınmak, onların anlattıklarını dinlemek huzur verir insana.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim